bugün

4 yıllık üniv bitirenlerin bile düştüğü durum.
normalde vasıfsız işçiyi temsil eder bir cümle olması gerekirken bu amkodomonon dünyasında lise mezunu, üniversite mezunu, doktora yapmış bilmem ne okumuş, üç yüz dil bilen falan adamların da dillerine dolanmıştır.

normalde küfretmeyi ne kadar çok seviyorsam lanet etmekten de o kadar hicap duyarım ama başka türlüsü gelmiyor elimden. başka türlü bir şekilde ifade edemiyorum kendimi.

iyi-kötü bir üniversitede iktisat fakültesinde okudum. iktisat fakültesinde okuduktan sonra ha iktisat okumuşsunuz ha maliye okumuşsunuz ayırt etmeden herkes size bankacı gözüyle baktığı için bölümümün bir önemi yok. bu diplomaya ekleyebileceğim tek şey ingilizcem ki onda da konuşma fobim var. kötü telaffuzumdan dolayı değil, sadece insanların o her boku kendileri bilirmiş de biz tek siz bilmezmişsiniz tavırlarından rahatsız olduğum için.

ne iş olsa yaparım, demek rezil bir çaresizliğin dile gelmesidir. emeğim var, ortaya koyabilirim ama siz buna ne paha biçerseniz ona da razıyım demek. emek ki şu dünyanın en kıymetlilerinden, alın teri ki dengi yok, eşi benzeri yok, bir ikamesi yok. ama değeri de yok.

şimdi ben yıllarca çalışma ekonomisi gibi bir bölümde okuyup "emeeeeeeeeeeek, işçiiiiiiiiii, haklaaaaaaaaaaaaar, sendikaaaaaaaaağğğğ!!!" bildim, öğrendim. emeğin kutsallığını, yoksulluğun derecesini ezberledim. sınavlarda bunları yazdım ter dökerek. derslerden ağlayarak çıktım, vicdanımın sızısına dayanamayıp.

ne iş olsa yaparım, demek mali koşullar uygunsa sosyal devlet özelliği gösterebilecek bir devletin vatandaşlarını ne kadar aciz bir konuma düşürdüğünü gökyüzüne yazmak demek. bu cümleden milyarlarcası dolaşıyor uzayda. bir gün olur da o teknoloji gelecek olursa, utançla duyulacak cümleler. kulaklar sağır olsa istetecek cümleler.

benim paraya ihtiyacım var mı? şu anda hayır. bakmam gereken kimse de yok. belki sadece şahsen lüks bulduğum ihtiyaçlarım için çalışmam gerekebilir ama emeğimi sarfetmeye, kendimi gerçekleştirmeye, yıllarca eğitimini aldığım, yürekten bağlandığım bölümümde öğrendiklerimi uygulayabildiğimi görmeye ihtiyacım var. işe yarama duygusuna ihtiyacım var.

ne iş olsa yaparım, birçoğunu gözümü kırpmadan yakabileceğim nefesi beş para etmez adamların götünü yalamak demek. belki de insanlıktan nasibini almamış birinin altında ve hardcore sikilerek çalışmak demek.

ne iş olsa yaparım, demenin altında yatanları gerçekten sayfa sayfa yazabilirim. hiçbir zaman başarılı, çalışkan bir öğrenci olmadım ama insanlar için dünya için güzel olabilecek konuları içselleştirdim. araştırdım. öğrendim. uygulamak istedim. sendikalara başvurdum, sizinle çalışmak istiyorum, diye. doktoranı yap öyle gel, dediler. en fazla dosya taşıyacağım, o ayak işi senin bu ayak işi benim yapacağım bir yerde doktora istediler. ne iş olsa yapamazmışım bile.

yeri geldi iş ilanlarına bakarken "çaycı aranıyor" ilanlarına bile alıcı gözüyle baktım. çaycılığı küçümsediğimden demiyorum bunu, ne iş olsa yaparım seviyesinde geldiğim noktanın belirginleşmesi için.

tekrar etmek gerekirse, işe şu an için ihtiyacım yok ama nereye kadar para yiyip yatabilirim? ayaklarımın üstünde durmak istediğim için, üniversiteden mezun olunca iş bulabileceğimi sandığım için, bu umuda sahip olduğum için kimse suçlayamaz beni. benim gibileri.

"ekmek aslanın ağzında", "dayın olacak dayın", "götünü verecen kanka kaçarı yok"lardan öyle çok duydum ki. sıkıldım.

ne iş olsa yapamazsın. yapamazlar.

sen istediğin kadar ağla, çırpın, kabuslar gör. yeni sendikalar kanununa, sözleşmeli işçilerin kötüleştirilen konumlarına, hayat pahalılığına kafayı tak. düşün dur. ne iş olsa yapamazsın. yaptırmazlar. yapabileceğin işi de yaptırmazlar. sendikaları kapatırlar, sarılaştırılar, işlevsizleştirirler. yapamazsın.

ağlaya ağlaya çıktığın dersleri düşünürsün. sevgilinle, sınıf arkadaşlarınla yaptığın saatlerce süren sonuçsuz muhabbetleri düşünürsün. yediğin ekmeği kimler bulamıyor sayı sayı, ülke ülke bilir de anlatırsın ama yardım edemezsin. oturduğun memlekette, okuduğun memlekette gördüğün gariban işçiler ve ailelerinin boynu büküklüğünden ziyade kabullenmişliklerini görüp yanarsın. elinden hiçbir şey gelmez. bunu düzeltecek bir iş yoktur. var olsa da sana yaptırmazlar. çocuklarla ailelerin kopukluğunu, dünyanın aslında makyaj malzemeleri, arabalar, bacaklar, seks ve saireden daha ötesinde, çok daha ötesinde bir yer olduğunu bilirsin ama anlatamazsın. meydanlara çıkacak olsan yürüyüşünden anlarlar, yürütmezler. yürüyebileceğin bir yol varsa da, yol çöker, ölürsün. yapamazsın, düzeltemezsin. fakir ana-babanın zengin özentisi çocuklarının da günü gelince ana-babasından bir farkı olmayacağını bilirsin. farkı olsun istersin. istediğin için 'salak' derler. "dünyanın tasasını çekmek sana mı kaldı?" derler. "o zaman çık sokaklara bağır!!" derler. çıkıp sokaklara bağırmaktan öte olan şahsi reddedişinden bir şey anlamazlar. evde oturup çay içmekten, her gün evde oturup çay içmekten, sabah-akşam evde oturup çay içmekten ve başka bir sike yaramamaktan mutlu olduğunuzu düşünürler. bireysel tepkinizi hor görürler. yine de onlar iyi olsun istersiniz. belki de gerçekten salaksınızdır.

ne iş olsa yapamazsınız. yaptırmazlar. eliniz kolunuz bağlıdır. size bir hayat sunarlar. yaşamak isterseniz yaşarsınız. yaşamak istemediğiniz anlarda bile o ummanda bir katre olduğunuzu bile bile ummanın size ihtiyacı olacağını düşünerek ölüm denen güneşten kaçarsınız, buharlaşıp kaybolmamak için.

ne iş olsa yapabilir misiniz? hayır yapamazsınız. yaptırmazlar.
aslında acıklı bir cümle..sesimi duyan var mı? gibi..
Üzülme kardeşim sonuçta x kuşağı insanıyız. Babalarımızı kahvede otururken ilkokul diplomasıyla zorla memur amir yapan düzen sadece bir nesilde o kadar değişti ki buna intibak sağlamak hepimizden güç babasıyla oğluyla.
Genelde köyden indim şehire grubu insanların sözüdür.Bazı densizler buna gülerler ama ben buna acır ve bu güzel memleketimin güzel insanlarının durumunu görünce derin kederleri yaşarım...
-- ne iş olsa yaparım abi,
-- ama biz beyin cerrahı arıyoduk.... *
her işi mi? diye insanın aklında şeytani bi baloncuk oluşturan sözdür.
(bkz: elimden her iş gelir)**
mülakatlarda söylenmemesi gereken cümle.
denizli'de bir oto yıkama yerinde çay servisi yapan kızın çevre mühendisi olduğunu öğrenmem ile içimi acıtan sözdür. keşke sadece bir arkadaş toplantısında yapılan geyik olarak, eski türk filmlerinin acıklı bir repliği olarak kalabilseydi .
an itibarı ile çalıştığım şirkete alınan ve;

ilk işi, tercümanlık
ikinci işi, kredi satış temsilciliği,
üçüncü işi, müşteri hizmetleri elemanı,
dördüncü yani bizdeki işi de satış destek uzmanı olan kişidir.

iş anlamında belli bir yönelme yok ama inşallah fayda olacak. bizimkiler(ik) boş adam almazlar.
internetten işe başvururken yazılan cümledir.
-Çalışmak istediğniz pozisyonlar nelerdir?
-Ne iş olsa yaparım abi.
sonunda "abi" denirse etkinliği çok artar.
gel başbakan ol
bi'nevi çaresizlik ve ihtiyaç vurgulamasıdır.