bugün

Nutuk'unu okumayan Türkiye cumhuriyeti evladı kalmamalı.
Cumhuriyetin ilanından sonra istanbul’da bir kabul töreni verilir. Tüm dünya ülkelerinin elçileri ve ataşeleri de davet edilir. Davet güzel bir şekilde devam etmektedir. Fakat ingiliz ataşesi olan binbaşının bakışları Mustafa Kemal’in gözünden kaçmaz. Bütün davet boyunca kendisine dik dik bakmıştır ve bakmaya devam etmektedir. Mustafa Kemal ne olduğunu öğrenmek için binbaşının yanına yaverini gönderir. Yaver, binbaşı ile bir süre konuştuktan sonra Mustafa Kemal’in yanına gelir ve şöyle der:
- Paşam, kendisine size karşı niçin ters bir tavır takındığını sordum. O da bana Mustafa Kemal’in Çanakkale’de babasını öldürdüğünü söyledi.
Bunun üzerine Mustafa Kemal yaverine büyük bir soğukkanlılıkla şöyle der:
- Git sor bakalım, babasının Çanakkale’de ne işi varmış?
karizmatik, askeri deha sahibi, zeki ve başarılı önder ve ender yönetici.
tarih 1 subat 1938...
Ata.basbakan celal bayar.birkac bakan ve silah arkadası ali fuat cebesoyla birlikte,yalovadan bursaya geldi.onları bursada buyuk bir kalabalık karsıladı.
yagmur yagıyordu...ama yagan yagmur ne Ataturk'un ne de kalabalıgın umrundaydı.
ertesi aksam belediye salonunda serefine duzenlenen bir balo vardı.
Ataturk de katılmayı cok istiyordu.ancak gozlerinden ne kadar yorgun oldugu rahatca okunuyordu.yuzu de sapsarıydı.
buna ragmen saat tam 7ye 10 kala balo salonundan içeriye girdiği goruldu.gunduz Atayı gorenler gozlerine inanamadılar.saki bambaşka biriydi içeri giren.yuzune renk gelmişti,inanılmayacak kadar saglıklı gorunuyordu.
saat 10u ceyrek gece hep beraber balonun yapılacagı binaya gectiler.
gazateci nazif tepedenlioglu o unutulmaz geceyi uzman tasvirleriyle soyle anlatıyor:
'bando istiklal marsını caldıktan sonra bir iki dakika istihrat etti.akabinde ahaste tempolu bir vals baslayınca bayanlardan birinin onunde egildıgı ve 18 yasında bir genc cevikliği ile piste cıktıgı goruldu.4.5 ay sonra yataktan cıkamayacak derecede hastalıgı artacak ve 7.5 ay sonra dunyayı mateme bogacak olan insan,daha bir hafta evvel kendisine,her turlu yorucu hallerden sakınması bildirilen insan raksediyordu.
etrafını ceviren davetliler kımıldamadan duruyorlar,gozlerin Ondan ve bilhassa yere ne zaman degdiği,ne zaman yerden ayrıldıgı zor farkedilebilen ayaklarından ayramıyorlardı.cok ustalıkla biçilmiş,tıg gibi utulu bir pantalonun uclarından cıkan bu iki kucuk ve taarksız ayagı susleyen kibar hatlı bir cıft rugan iskarpinin topukları dans boyunca bir defa dahi tahtaya degmedi.
muhakkak ki pek mukemmel dans ediyordu.butun vucudunu ve pek ahnekli hatları olmasına ragmen yine mutlaka 55 kilodan asagı bir agırlıgı olmaması lazım gelen uzerinde zarif raks arkadasını parmaklarının ucu uzerinde dondurup kosturan bu insanın hasta olduguna nasıl inanılabilirdi?bu insanın neresinde derman kalmamıstı?kollarında mı,dizlerinde mi?bu kollar ki,frakın yenelrinden cıkan murassa dugmeli kolluklarının sert kolasından cok daha sert bir gerilişleri vardı.bu dizler ki,dondurulmus gibi dimdik duran bacaklarında en ufak bir bukulusleri gorulmuyordu.gayet kibar dans ediyordu.
sag elinin şaadet parmagı ile ancak sol elinin parmaklarına degdiği damının vucudu ile kolalı gomleği ve beyaz yelegı arasında iki parmaklık bir arayı , en seri notalarda bile muhafaza ediyordu.burnu,kadının saclarından uzaktı.dansın tempolarına gore istikamet ne kadar degişrse değişsin hep ileriye bakıyordu.damını yormamak için turlarda hep kendisini sol tarafa bırakıyordu.bazen ust uste birkac suratli donus yaparken sol elinin parmaklarında kadının belini kavramak insiyaki beliriyor,fakat buna ragmen kendini tutuyor,parmaklarında sezilen kıpırdanısları frenliyordu.'
bu vals gece yarısına kadar surdu
ertesi sabah bursadan ayrılıp mudanyaya gecti.odasını temizleyen hizmetciler havlularında kırmızı boya izleri gorduler.yuzundeki ani degişikliğin sırrı o zamn cozuldu.hayata meydan okudugu o gece cevresindekilere saglıklı gorunmek için yuzunu renklendirmişti...son valsını yaptıgı gece...
biliyordu ki;O milletin moralıydı.kendisi için değil milleti için yasamalıydı...zaten hep oyle yapmamısmıydı?...
yeryüzünde başka bir alternatifinin olmadigi ve olmayacagi; dunyanın 19. yüzyılda sahip olduğu en büyük siyasi ve askeri lideri.
atamızın şereflendirdigi 12 kız isimli yazının (cumhuriyet gazete manşeti)baş kahramanı...
''Benim üzüntüm, bu adamla tanışmak hususundaki şiddetli arzumun gerçekleşmesine artık imkan kalmamış olmasıdır.''f.d.roosevelt.
tam zamanında karsımıza cıkıp turk milletinin imdadına yetisen turk, turklerin babası. olumun nedeninin ise sigara ve alkol olması özgün bir lider oldugunun kanıtı zaten!
Sönmekte olan türk ulusunun küllerini üfleyerek hiç sönmeyecek bir ateş yakan insan ötesi lider...KISKANANLAR CATLASIN
58 sene yaşamış olsa en az 8 sene daha ileriye götürürdü bu memleketi dediğim biricik ata'm .
yeri yurdu firdevs cenneti olsun.
hakkinda bir ortaokul ögrencisi tarafindan yazilmis yazi:

Bu ülkede yasayan her insanin bağımsızlığını ve demokrasisini
borçlu olduğu
insan:

ATATÜRK...

Gençliğinde kot pantolon giyememiş.

Sevgilisinin elinden tutup hasılat rekorları kiran bir sinema filmine gidememiş...

Padişah ona Trablusgarp Cephesi'nde görev verdiğinde, lüks uçak şirketinin, first class koltuğunda viskisini yudumlayarak görev yerine gidememiş...
Halkına bağımsızlık fikrini anlatabilmek için kortej esliğinde Mercedes'lerle gezememiş Anadolu'yu...

Kurtuluş hareketini başlatmak için 19 Mayıs'ta Samsun'a ayak basan ayağında spor ayakkabısı ya da kovboy çizmesi yokmuş...
Kazandığı her savaştan sonra savaş sahasına fırlayıp moral veren mini etekli ponpon kızlar da yokmuş...

Tarih kitaplarına bakılırsa, Yunanlıları izmir'den denize döktükten sonra timsah yürüyüşü de yapmamışlar...

Ülkesinde yapacağı devrimleri, unutmamak için not alacağı bir cep bilgisayarı olmadığı gibi, kendisine suikast girişiminde bulunacakları da cep telefonundan öğrenememiş!
Atatürk için üzülüyorum. Dağ gibi adam, bir radyo programına faks çekemeden, ismet Pasa için Safiye Ayla'dan bir istek parçası isteyemeden gitti ..

Lozan Zaferi'nden sonra veya Cumhuriyet'in ilanından sonra arabaya atlayıp sabahlara kadar korna çalıp, elinde bayraklarla sokaklarda tur atamadı.
Evinin balkonuna çıkıp, bir şarjör mermiyi havaya sıkamadı.

Atatürk'e acıyorum...

Sen kalk, dört kadınla evlenebileceğin bir dönemde dünyaya gel,
sonra değerini bilmeyip tek kadınla evlilik sistemini getir. Aaaah ah...

Çılgın diskolara gitmek, sabahlara kadar içip, içip rock yapmak, babasının mersedesini alıp söyle bir Emirgan turu çekmek dururken...
Bunları yapmadı Atatürk...

Keyif çatmadı...
Tüm hayatini ülkesinin kurtuluşuna ve uygarlaşmasına harcadı...

ISTE ONUN IÇIN BÜYÜK ADAMDI ATATÜRK HER FIRSAT ELINDE VARDI. O ISE SADECE BU MILLETIN BAGIMSIZLIGINI ISTEDI.

BÜTÜN SUÇU

2 KADEH RAKI IÇMEKTI
O KADAR.....
bugünlerde gökyüzünden ben size

memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri, şahsî menfaatlerini, müstevlîlerin siyasi emelleriyle tevhid edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir

demiştim diye hüzünlü hüzünlü 2007 türkiye sini izlemektedir.
umuttu en güzeli onun bakışlarındaki... hain çıkmazlarda gitgide büyüyen bir cesaret ve inanç... müthiş bir güven ve kurtuluş değil kurtarma aşkı... ölüme baş kaldırış belki inkar varolan güçlü düzeni... ezebilmek ayaklar altında kaygıları, yıkılışları... enkazın altında kalıp üstündeki binlerce ton ağırlığı bir çırpıda fırlatabilmek... tüm bunların yapılabileceğini kuşkusuz düşünebilmek... varolmak... yüzyıllar sonra bile herhangi bir gencin, hangi milletten olursa olsun, yaşartabilmek gözlerini... ve öğretebilmek tutulan yolda göze alabilmeyi en tehlikelisini ve vazgeçebilmeyi aldığın nefesten...
anıyorum seni mustafa kemal...(gözyaşlarıyla belki gururdan)
insanların her zamanki saygısızlıklarıyla, değerlerini ve düşüncelerini, kendi kişisel çıkarları için kullandığı ulu önder.

ah be, keşke bir şekilde büzülse şu ağızlar. lakin, ne mümkün...
şu an türkiye'nin içinde olduğu durumu yaşasaydın da görseydin diye iç geçirilen önder. bugünlerden kurtulmak için çok ihtiyaç var onun gibilere çook..
gaziantep - sahinbey nufusuna kayıtlıdır.
kendisine cok muhtac oldugumuz efsane.
Turk ulusunun adi sani yok olmasin , Turk yine ozgur yine egemen olsun isteyen yuce Turk Tanrisinin Anadolu Turklerine yolladigi , Gokturkler ' in ardindan onlarin biraktigi bir boslukta 1176 yil sonra bir gunes gibi dogarak Turkun ozbenligi adina yepyeni bir devlet kuran Turkun kurtaricisi , Turkun Atasi , Onderimiz , Tek Basbugumuz Ataturk 'umuz .
"beni görmek demek, mutlaka yüzümü görmek demek değildir.
benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu yeterlidir."

,demiştir. keşke seçim pusulasında onu görebilen biri olsaydı, keşke bu vatanın tüm evlatları onu görebilseydi.
şu an sağ olsa ortaya çıkan demokrasi tablosuyla gurur duyacak olan. ruhu şad olsun.
sana layık olamadık affet bizi kişisi .
muhtemelen şu an kemikleri sızlıyor olan lider.
ilk kez yanıldığını gördüğüm yüce insan. kemiklerini sızlatanlar utansın.

(bkz: türk milleti zekidir)
akp nin yakında sızlamaması için kemiklerini abd ye satacağı ve milletin " bak ne güzel artık kemikleri sızlamayacak helal olsun akp ye" diyeceği yüce insan. seni bu durumlara sokanlar utansınlar diyeceğim ama malesef utanamayacak kadar cahiller. çok yalnızız be atam...
kurduğu cumhuriyette mollaların yüzde 50 ile iktidara geldiğini görse içinden çıktığı necip milletten utanç duyacak olan büyük lider. affet bizi atam...