bugün

Bende de var baya sıkıntılı bir hastalık.
Her türlü gürültü, yüksek ses, tiz sesler hele de uzun sürüyorsa herkesi rahatsız eder. Bir de birçok kişinin farkına bile varmadıkları, kısa süreli olsa bile düşük hacimli seslerden rahatsız olanlar vardır ve bu bazı kişilerde adeta bir hastalık mertebesindedir. Buna tıp dilinde mizofoni, yani sesten nefret etme veya Seçici Ses Hassasiyeti Sendromu adı veriliyor.

görsel

Bu hassasiyet genellikle buluğ çağında başlıyor ve kadınlarda erkeklere göre biraz daha fazla rastlanıyor.

Mizofoni ilk olarak 2000'li yılların başında ortaya atılmış, henüz yeni sayılabilecek bir rahatsızlıktır ve daha ziyade psikolojik bir semptom olarak kabul edilir.

Genellikle tek başına görülen bu semptoma zaman zaman depresyon ve obsesif kompulsif bozukluk eşlik edebilir.

Kişiler seslerden duyduğu rahatsızlığı bir hastalık olarak görmediği için tedavi yoluna gitmez ve kendi kendine baş etmeye çalışır.

Mizofoni için kullanılan herhangi bir ilaç yoktur.

Psikolojik danışmanlık işe yarayabilir.

(bkz: https://indyturk.com/node...t-etme-hastalığı-mizofoni)
gün geçmiyor ki bir hastalığım daha gün yüzüne çıkmasın.

yüksek seslerde hiç problem yokta, minik ve tekrar eden düşük frekanslar beni deli eder. bir karıncanın yada böceğin yürüyüşüne takayım mesela duyarım ayak seslerini gider öldürürüm. o derece.
Seslere karşı aşırı hassasiyete sahip olmanıza sebep olan hastalık. inanın agresif Biri değilim ama demin birini yumrukladım. Artık insan kaynaklı tüm seslerden nefret ediyorum insanlığı bile sevmiyorum. Sikeyim yabancılaşmayı bedenim daha beterini yapıyor zaten.
sesten nefret etmek ve düşük düzeydeki ve sık tekrarlanan seslerden aşırı derecede rahatsız olmakla ortaya çıkan ve
yaşam kalitesini düşüren hastalık.

öyle bir hastalıktır ki, çekmeyen bilmez. bir sese takılır kalırsınız, sinirleriniz zıplar, ama bu hissi bilmeyen kişi "oraya odaklanmamaya çalış" falan der. elimde olsa niye odaklanayım, manyak mıyım?

eğer yakınlarınız tarafından sürekli tekrarlanan , sizi delirten bir ses varsa ve bu öyle tek seferlik geçici bir şey değilse, en sonunda bu durumunuz nedeniyle açık açık konuşup uyarmak zorunda kalırsınız. şahsen çekirdek sesinden çıldıracak hale geliyorum. annem de pek sever çekirdek yemeyi. tabi ki söylemek zorunda kaldım. şimdi benim olmadığım ortamda yemeye çalışıyor kadıncağız. fakat öyle bir şey ki, kapalı kapılar ardında, en uzak odada yenen çekirdeği bile algılıyor lanet kulaklar. düşünün bir de; türk halkı bayılır açık havalarda çimlere yayılıp çekirdekle takılmayı. öyle bir yerde ne oturabiliyorum ne de kulaklarımı tıkamadan ortamdan geçip gidebiliyorum.

böyle şeylerden rahatsız oluyorsanız mutlaka gelir sizi bulur. bugüne kadar edebiyle sessiz sedasız oturan bir üst komşum olmadı mesela. topuklarını yere vuran ve yukarı katta şu yaşıyormuş
https://cdn3.whatculture..../images/2014/02/troll.jpg
izlenimi veren komşulardan tut, aynı evde yaşamak zorunda kaldığım terliklerini sürüten kuzene kadar hep beni buldular. hadi ev içindekilere laf anlatılıyor da, komşular odundan yapılmış olduğundan gecem gündüzüm krizle geçiyor.

çareyi elle şekil verilebilen silikon kulaklık almakta buldum. gece uyurken bile takmak zorunda kalıyorum. fakat tabi yarınlar yokmuşçasına patlamış mısır yiyenlerin bulunduğu sinema salonları falan resmen işkence...

siz siz olun, dandik bir ses için size "yapma" diyen bir sevdiğiniz olursa "ne var bunda?" diyerek inadına devam etmeyin. gerçekten çok yorucu oluyor bunlara tahammül etmek.

hastalığın henüz bir tedavisi yok. üzerinde hâlâ çalışıyorlar. ancak işitmeyle değil psikolojiyle ilgili olduğunu iddia ediyorlar. şahsen pek inanmıyorum buna. bir dönem lazer ameliyatı olmadan önce gözlerim epeyce bozuktu. o aralar tıpkı körler gibi kulaklarım aşırı keskinleşmişti. her yerden her türlü düşük desibelli sesi duyuyordum ve bu hastalık bundan sonra çıktı ortaya. tamamen sese fazla duyarlı olmakla ilgili bence, ama tabi tıptan iyi bilecek de değilim.

beni ve benim gibileri tamamen kurtaracak gelişmeyi merakla beklemeye devam ediyorum.
Çok çektim uyumaya çalıştığım yerdeki tik tak yapan saatlerden,
Hiç hoş değildi şıpır şıpır damlayan musluğun sesini dinlemek,
Zor geldi hep Sofrada höpür höpür çorba içenlere tahammül etmek,
Ve sinemada filme yorum yapan, cips mısır yiyen o güruh!
istemiyorum hiçbirinizi.
Antin kuntin Seslere karşı aşırı hassasiyet.
Bu bilgiyi, az önce sözlükten öğrendim ve ahanda bu beni tarif ediyor dedim.

Çeken bilir a dostlar!
Tahammülünüz öyle bir sınıra gelir ki, artık sen sen değilsindir.

Halbuki adam, kırt kırt çubuk kraker yiyor sadece.
Ama o kırt kırt sesleri yok muu?!?!
Biraz da huysuz muyuz neyiz, bilemedim ki!
ya allahım neden bu hastalığın tedavisi yok. cidden çekilmiyor artık. sevdiğimiz insanları kırmamak için tüm öfkemizi içimize atıyoruz, bazen yumruklarımızı sıkıyoruz. bu da insanı hırpalıyor ve strese sokuyor. tek tedavisinin kulaklık takmak olduğunu düşündüğüm rahatsızlık.
yan odadayken bilgisayar oyunundaki patlama sesinden rahatsız olmaktır.
güncel Önemli Başlıklar