allahın si**ir ettiği, kendi insanlarının bile yaşamayıp kaçtığı yerlerde hatta yaşayan insanların dilini bile bilmediğim yerde vatandır hertarafı kandır diyerek görev yapma gerçeğidir
Doğu görevi olarak da bilinir. Şu an sadece doktorlara uygulanmaktadır, uzmanlığını bitiren doktor en az iki yıl süreyle mecburi hizmet yapmalıdır aksi halde uzmanlık belgesi verilmez ve pratisyen olarak hayatına devam eder.
Doğuya adam gibi yatırım vs. yapılırsa ve güvenliği sağlanılırsa zaten insanlar isteyerek oraya giderler diye düşündüren bir durumdur ayrıca.
çok değerli(!) hükümetimizin doktorlara bir armağanıdır. mecburi hizmete gitmeyen doktorun diplomasına devlet el koymakta ve özel sektörde çalışmasını da engellemektedir. doktorların gazabına uğradıklarında kimsenin ankara civarında olmaması tavsiye edilir!
sadece doktorlara uygulanmamaktadır. bu uygulama öğretmenlere her zaman uygulanmıştır. doktorlara ise birkaç sene öncesinde gelmiştir. milli eğitim bakanlığı 2004 senesinde bu uygulamaya ağırlık vermiş ve 2000 senesinde mezun olanların hepsini mecburi hizmete tabi tutmuştur. böylece mecburi hizmetini yapmayan 17.000 öğretmeni (bu rakam isteğe bağlı atamalarla beraber 25.000'e çıkıyor) yerinden oynatmıştır. zorunlu hizmete giden her öğretmene de kilometreye göre harcırahlarını da vermiştir. bu uygulama 2004 senesinde yapılmıştır. mecburi hizmet süresi 3 yıl olan bir yerde yapanlar bu sene bu hizmeti bitirmişlerdir. 4 yıl olanlar ise önümüzdeki mayıs ayında tayin isteyeceklerdir. bu hizmet için çeşitli bölgeler oluşturulmuştur. bu bölgelerin özelliği yaşam standartlarının iyi olmamasıdır. 2000 senesinde zorunlu hizmet yüzünden atama isteyenler illere istemişlerdir ancak değişen yönetmelikle her ilde mecburi hizmet bölgeleri oluşturulmuş ve böylece öğretmenlere kendi illerinde zorunlu hizmet kapsamında bulunan ilçelerde zorunlu hizmetlerini tamamlama olanağı verilmiştir. bakanlık bu uygulamayla doğu illerindeki öğretmen açığını kapatmayı amaçlamıştır. ancak bu yaparken batı'da oluşabilecek öğretmen açığını göz ardı etmiştir. bu uygulamada birçok öğretmen de mağdur durumda kalmıştır. uygulamaya göre 11 Haziran 2000 tarihinden önce göreve başlayan bir öğretmen zorunlu hizmetten muaf tutulmuştur. o yaz yapılan atamalarla ilk kez göreve eylül ayında göreve başlayan öğretmenler ise zorunlu hizmete tabi olmuşlardır. kısacası birkaç ay yüzünden zorunlu hizmete tabi olup hiç bilmediği, ücra köşelere gönderilen öğretmenler vardır. sağlık, eğitim ve eş özrü ile başvuranlar zorunlu hizmete tabi olmamışlardır. ancak 1 sene sonra çıkarılan bir yönetmelikle eğitim özrü, özür grubundan çıkarılmıştır. bakmakla yükümlü olduğunuz biri varsa bu hizmetten muafsınızdır. ancak bakacağınız kişinin üzerinde herhangi bir mal ya da o kişinin herhangi bir sosyal güvencesi olmamalıdır. aynı zamanda evliyseniz anayasadaki ailenin bütünlüğünü korumak amacıyla oluşturulan madde gereğince de eş durumu özründen mecburi hizmet bölgelerine atanmayabilirsiniz. ancak eşinizin belirli bir süre kadar bir ssk'sı veya bağ-kur'u olmak zorunda.
Not:1. mecburi hizmete tabi bir arkadaşınız evli olduğu için zorunlu hizmete tabi olmayıp merkezde bir okulda görev yaparken siz zorunlu hizmet bölgelerinde sürünüyor olabilirsiniz. kendinizi ikinci sınıf vatandaş gibi görmeniz de doğaldır.
2. eğer bir memur zorunlu hizmete tabi tutulacaksa ona göreve başlarken zorunlu hizmet bölgelerinde birini tercih edilmesi zorunluluğu getirilmesi yerinde olacaktır. aksi takdirde son birkaç yıl emeğinizi verdiğiniz okulunuzdan, düzeninizi tutturduğunuz memleketinizden ayrılabilirsiniz. bakanlığa da bol bol beddua edersiniz.
Yıllar sonra gelen not: Muafiyet 2010'da da çıktı ancak bu gidişle muafiyetle yırtanlar da gidecekler. Özür mözür de kalmadı. Devlet memurları kanunu değişince ne olur bilinmez. Dakka da bir tayini çıkacak memurun...
hizmet gönüllü yapılan bir eylemdir tek istisna kölelerdir, köleler hizmet eylemlerini zorunlu oldukları için mecburiyet yaşadıkları için yaparlar... hadi birleştirin kareleri...

bizdeki zorunlu hizmet mensupları ya köle oluyorlar ya da gramatik bir kullanım yanlışlığı var...
Mecburi hizmetini bitirmeden diploma verilmemesi ve "devlette çalışmak istemiyorum ben özelde çalışacağım" deseniz bile size dilomanızı vermiyorum denmesi sadece doktorlara uygulanan çifte standart.

(bkz: Her köşesi cennetim ezilir yanar içim)
polis özel harekat personelinin iki kere yaptığı hizmettir.
bildiğin -modern- kölelik. zorla çalıştırma, kazanılmış diplomayı vermeme, seçme şansı tanımama...
tabip odaları ıvır zıvırla uğraşmayı bırakıp asıl işlerini yapıp bu meseleye ne zaman eğilecek merak etmekteyim.
gittiğiniz yerde ev sahiplerinin kucağına lönk diye oturduğunuz, sizden astronomik kiraların istendiği, ev sahiplerinin sizin oraya hizmet için değil de soyulmak için gittğinizi sandığı hiznet türü. Mecburi soyulmadır. iyi dostluklar kurulması dışında anlatılacak hiçbir yanı yoktur.
Yapıp bitirdiğim hizmet. insan haklarına aykırı bir uygulama. insanı istemediği bir yerde yaşatıp ondan verim bekleniyor.
ayırımcılıktır. neden sadece belli meslek gruplarında vardır. hadı buna gitmek avantajlı olsa* yine iyi, ama gitmemek dezavantajdır çünkü devlet 6 yıl boyunca tıp fakültesinde okumuşkişiye diplomasını vermemektedir. *. ayrıca gidiyoruz da alet edevat olmayan yerde iş yapabiliyor muyuz? hayır. zatentıbbı bitirince insan herşeyden biraz biliyor ancak belli konulara hakim oluyor doğuya gıtıgınde bu ve ortam yuzunden sürekli sevk yapılıyor. şimdi bu alt apısızlığın sonuclarını gormeyen sevgılı bakanımız tıp öğrencı sayısını 4500den 11.000e cıkaracaktır. **.
darksideofthepink'in de bir an önce biritip rahata ermesini istediğim hizmet.
mecburi olmasıyla ön plana çıkmış amaleliktir.
mecburidir, ancak vatanın her köşesi vatandır, bütün vatandaşları vatandaşdır, herkesin hizmete ihtiyacı vardır.ayrıca ortada bir kural vardır ve bu kural bilinerek bu meslek* seçilmiştir, daha sonradan mızıkçılık yapmak delikanlıya yakışmaz. gidilmelidir, yapılmalıdır. haa zoruna gidenler varsa askerlik gibi düşünsünler.(bu satırları doktorluk mesleği için yazdım daha sonra sorun çıkmasın*)
gün saymaktır,beklemektir. Allah hepinizin belasını versin demektir.
(bkz: şark hizmeti)
"hizmet" ve "mecburi" kelimeleri aynı cümle içerisinde ne kadar anlamlı olabiliyorsa, burada icra ettiğimiz odur. herkes ailelerini, sevdiklerini ardında bırakıp gelmiş ve geri döneceği günü saymaktadır. cuma'dan sevkini alıp haftasonu ya da 3-5 günlüğüne kaçanlar, izinler, raporlar, aylık tutması gereken nöbetini ardarda tutup ayın on beş günü evine kaçanlar(bu ben oluyorum), haftasonu aile yanına kaçmak istendiği için servise hasta yatırmamalar; kısacası zorla güzellik ne kadar olabiliyorsa o kadardır.

ayrıca benim için bitmesine 57 gün kalandır.
Kimse kusura bakmasın ama Devletten fahiş maaş talep edenler bir zahmet o Devletin kurallarına uyup yapacaklar bu hizmeti. Allahın pratisyenden bozma aile hekimi bile 8000 ytl civarında maaş alırken( kimse yok o öyle değil demesin aile hekimi olan arkadaşlarımdan biliyorum ) flüt çalarak lisans diplomasına sahip olan ilköğretim öğretmenleri 2000 ytl civarında maaş alırken iyi, 2-4 sene mecburi hizmet kötü, vah vah ağlarlar halinize.

Kardeşim bu ülkede mühendisler 900-1500 ytl maaşla günde 12 saat ağır sanayi ortamında çalışıyorlar, kaç kişi ölüyor oralardaki kazalarda ölüyor, sakat kalıyor haberiniz varmı sizin ?
aile hekimliği ile mecburi hizmet olarak 112'de, acilde yerine getirilen pratisyenliği aynı sanan sivri zekalıları görmemize vesile olmuş konudur. aile hekimlerinin şu an çok iyi kazandığı bir gerçektir ama gelecekleri karanlıkta. ileride durumların çok farklı olacağı, köy-kılavuz ilişkisindeki gibi.

mecburi hizmetini yapmakta olan bir pratisyenin ayda kazandığı ise ortalama 2500 liradır. göt kadar yerde, sınırlı imkanlarla, hastaların ve hasta yakınlarının türlü kaba ve çirkef tavırlarına ve bazen şiddete maruz kalarak, gece gündüz, haftasonu, bayram seyran kavramlarını unutarak, ek mesai ve nöbet ücretleri yok sayılarak, hakkını aramak istendiğinde tuzu kuru kaşar daire memurlarının arsızlığına ve müdür ve eşrafının ipe takmamalarıyla yüzleşerek, vesair haksızlık ve kuralsızlıklara tahammül edilerek ve fakülte sıralarında, masa başlarında yıllarca kafa patlatılarak, dirsek çürütülerek kazanılan bir paradır bu. yaşanılan yerin mahrumiyetlerinden, türlü meşakkatlerinden bahsetmiyorum bile.

mecburi hizmet, devletin taze memurlarına zorla güzellik yaptırmaya çalışmasından ve geri kalmışlıktaki kendi yanlışlarının, suçlarının ceremesini mecburi hizmete gidenlere çektirmesinden başka bir şey değildir.
mahrumiyet bölgelerine gönüllü eleman bulunamaması sebebiyle hizmetin devamlılığını sağlamak amaçlı yapılmış uygulamadır.
halen aile hekimleri ile mecburideki diğer pratisyenleri bir tutan sivri zekalıları görmemize vesile olan konudur. biz mi eksik anlatıyoruz, siz mi mankafasınız?
tıp camiasinda olmayanlar anlamaz. pratisyen hekimin acilde ebesi sikilir. aile hekimliği farklı bir şeydir. şu an çok iyi para kazandıkları doğrudur. 3 4 yıl sonra mezun olacak doktorların ne bok yiyeceği ise meçhuldür.
üniversite bitiren doğulu vatandaşların meslek seçiminde batı illerini tercih edip bir de "devlet doğuya neden doktor öğretmen göndermiyor" demeleri sonucu ortaya çıkan durumdur.
Birçok sektörde olan hayatım boyunca hiç bir zaman anlamlandıramadığım, şahsımca acayip mantıksız hizmet türü. Polisler iki kere, öğretmenler bir kere falan yapıyorlar.