bugün

yaş belli yerlere doğru ilerlediğinde, çocukken haz aldığın, mutlu olduğun şeylerin artık anlamsızlaştığını görüyorsan, çok ayıp, utanılcak, yüz kızartacak diye düşündüğün şeyleri umarsızca yapıyorsan artık masumiyetini kaybetmişsindir.
ele düşen karın çaresizce erimesidir.
rahat bir şekilde yalan söyleyebildiğiniz an masumiyetinizi kaybetmişsiniz demektir.
bir anlık olay değildir. sinsice yavaş yavaş gelişir.

yaşla, yılla ilgili değildir. ne masum erişkinler, ne masumiyetten uzaklaşmış genç inasanlar gördükten sonra bunun yılla yaşla ilgisi olmadığı sonucuna vardım.

gördüğün, yaşadığın hiç bir şey seni şaşırtmıyorsa, masumiyetini kaybedilmişsindir.

oysa şaşırmak heyecanlanmanın da gerekliliğidir, şaşırmak sorgulamanın gerekirse değiştirmeye çalışmanın da ilk adımıdır. ruhumuzun masumiyetini koruyabildiğimiz ölçüde içimizdeki çocuğu da barındırabiliriz.
yedigin kazıklar sonucunda "ulan ben nerde yanlıs yapıyorum" dediginde cevap olarak "herkesi kendin gibi bilip, sevip, guveniyorsun bundan sonra bencil olacagım hatta acımasız" dedigin an.
(bkz: buyumek)
kabak gibi açılmaktır şeklinde tanımlansa ayıp kaçacak olan eylemdir. masumiyetin tanımını yalayıp yutmuşların başlangıç ve bitiş tarihleri hakkında pek kolayca atıp tuttukları şeydir, senin masumiyetini kaybetmiş dediğin bana göre pekala masumdur, hayatı kurallarına göre oynamayı öğrenmektedir, tohuma kaçarak her bir halttan bihaber yaşadığı vakit omuzlarına bir çift kanat takılacağını zanneden acizlerin aksine gözlerini dört açmayı öğrenme hususunda bir kaç adım öndedirler.
hayata ait tüm götlüklerin, yetiştirdiği itler kanalı ile karşımıza çıkarılması sonucu oluşan duygu kaybı, bilincin açılması durumu. her şeyi yeni yeni öğrenmeye başlayan, cinsiyet ayrımının sadece saç kısalığından oluştuğunu düşünen, salak salak bisikleti ile giderken duran arabaya çarpan, annesi "çişini okulda yapma olum, hastalık kaparsın" dediği için beş saat boyunca onu tutup tam evin önüne geldiğinde işeyen, ilk öpüşmesinde heyecanı yüzünden kızın dilini ısıran çocuk, sanırım şu andaki kendini akıllı sanan adamdan kat be kat üstündü. bok vardı açtık bilinci, şahane yaşamak varken...
masum değiliz hiç birimiz. kirlendi dünya ve de biz.
genelde siz kaybetmezsiniz, size kaybettirirler.
herkesin yaşayacağı bir süreçtir.

bir yılanın kabuk değiştirmesi gibi masumiyet bir süre sonra atılmalıdır yoksa can yakar.
yaşananlar karşısında gerçekleşen durumdur. masumiyetini kaybetmiş biri, insanlardan çok fazla şey öğrenmiştir aynı zamanda. bu öğrenilenlerin çoğu üzüntüye, acıya dairdir. olgunluğun artmasıyla masumiyet denen saf duygu da körelir.

insan artık soğuk hislere kapılır bu durumda, hayata karşı soğuklaşır. güçlü ve dik olmak zorunda olan insan mamafih katı ve hissiz de olmak zorundadır. buna iten yine insanlardır.
Bir insanın başına gelebilecek en kötü şey.
Sonrasında toparlayamazsın.
evlenmeden olursa kötü olan durum. (bkz: vurdurmak)
sonsuz olan güveninin sarsılması, yıkılması sonucu her şeye şüphe ile yaklaşman ve bir yerden sonra aklındaki tüm iyimser düşünceleri yitirmen. sonrasındaysa seninde oyunu kurallarına uygun oynamaya başlamanla devam ediyor.
her insanın bir gün yapması gerekendir. masumiyet insanı her zaman zarara uğratan bir şey.
Jane Austen kitabı gibi başlık kaybolan masumiyet .
Bu yasima kadar yasadigim onca olaydan sonra sunu diyebilirim; dunya cok kirli, biz cok masumuz.
hani derler yaa..sustukların büyür içinde diye.küçükken susmayı öğrettiler bize ama hayat işte akışına bıraktık vıtesi son sürat nereye gideceği belirsiz.. https://www.youtube.com/watch?v=LLaukRxOjEA .
fonda sezen'den "masum değiliz" çalmaktadır.
eşiğinde olduğum durumdur. geç bile kaldım gerçi.
Masumiyet ? Çizgisi sınırları nedir , Hangi yollarla kaybedilir . Suç ve Ceza'yı okuyanlar bilir orda bir Sonya vardı . Bence masumiyet o. Kaybedilen değil kazanılan masumiyet oydu.
Kaybeden kişinin farkına varmadan kaybettiği bir şeydir.
büyük tecrübeler neticesinde elde ettirilir.*
masumiyet, schindler'in listesi kitabındaki kırmızı mantolu küçük kız'dır.
savaşın ortasında, her şeyden habersiz koşuşturup duran ve her savaş maktülü gibi, oynayamayacağı oyunları, sevemeyeceği adamı, gülücüklerle dolu bir hayatı bu kirli dünyada bırakan.