bugün

Cambridge Üniversitesi profesörlerinden ve Cambridge Ekonomi Okulu'nun kurucusu sayılan Alfred Marshall'ın ortaya attığı ekonomik düşünce sistemidir. Bu sistem için; neo-klasik 1 terimi de kullanılmaktadır.
--spoiler--
Marshallın ana yapıtı, 1890 yılında yayınlanan Principles of Economics kitabıdır. Marshall analizi, piyasa kapitalist sistemini açıklayan teorilerden ve hipotezlerden oluşmamaktadır; daha çok, bir analiz metodu ve analizin yapıldığı bir çerçevedir.

Marshallın ısrarla üzerinde durduğu husus, ekonomik sistemin durmadan değişen ve gelişen bir şey olduğudur. Teşebbüsler doğmakta, gelişmekte ve sona ermektedir; mallar için arz ve talep değişmektedir; nüfustaki değişmeler emek arzını etkilediği gibi göçler, eğitim ve değişen sosyal ahlâk da etkili olmaktadır. Özetle, ekonomik sistemler birbirlerine bağlı olarak durmadan değişen karmaşık yapılardır. Ekonomiyi güç bir konu haline getiren de bunlardır. Bu karmaşık değişmeleri incelemenin tek yolu, ilişkileri basite indirgemektir. Ancak, aşırı basitleştirmeden de kaçınmak gerekir.

Marshall analizinin iki önemli basitleştirmesi günümüz ekonomi düşüncesinin temelini oluşturmakta, devam etmektedir. Bunlardan biri karmaşık karşılıklı ilişkilerin parçalara ayrılması, diğeri ise zamanın hesaba katılmasıdır. Marshall analizine Kısmi denge analizi denilmekte ve bu, genel denge analizi ile karşılaştırılmaktadır.

Bu karşıtlığın anlamı nedir? Bir malın, örneğin sığır etinin talebini ele almakla işe başlayalım. Sığır eti talebi sistemdeki bütün nispi fiyatlara bağlıdır; çünkü mallar tüketicinin sınırlı olan geliri için rekabet etmektedir. Genel denge teorisinin bir hipotezi olan bu husus, bütün piyasaların birbirlerine bağlı olduğunu göstermektedir.

Marshall bunu kabul etmekle beraber, ampirik olarak sığır eti talebinin bir ya da iki değişkenin etkisi altında olduğunu ileri sürmüştür. Değişkenlerden biri diğer etlerin, yani koyun etinin, tavuk etinin fiyatları ve tüketici geliridir. Buna göre sığır eti talebindeki bir artış, etkisini daha çok sığır eti piyasasında ve koyun eti, tavuk eti piyasasında gösterecektir. Analiz bütün ilişkileri hesaba katmamaktadır; kısmidir. Diğer taraftan, Marshall analizi talep üzerindeki bu etkileri toptan değil, teker teker ele almakta ve her defasında diğer şartların değişmediğini varsaymaktadır. Buna ceteris paribus adı verilmektedir.

Örnekte sığır eti fiyatındaki değişmeleri incelerken koyun eti, tavuk eti fiyatlarını ve tüketici gelirinin değişmediğini öngörmekteyiz. Zaman, sürekli bir değişkendir. Marshall incelemeye uygun bir ortam yaratmak için zamanı plan dönemlerine ayırmıştır. Marshallın kullanmış olduğu bir örneği ele alalım: Balık talebinde beklenmedik bir artış olduğu takdirde, arzın etkisi üç farklı planlama aşamasında görülecektir.

Çok kısa zamanda balık arzı artırılamadığı için fiyat, anında arz ve talebi eşitleyecek düzeye yükselmektedir. Artmış olan talep devam ettiği takdirde balıkçılar daha sık denize açılacaklar, daha fazla balık işçisi kullanılacak ve kısa zamanda balık arzı ortalama ve marjinal maliyetin artması pahasına artacaktır.

Artmış olan talep devam ederse balıkçı teknesi sayısı ve işçi sayısı artırılacak ve arz talebe karşı uyum sağlayacaktır. Görülüyor ki, kısa dönemde sabit bir arz karşısında fiyatı belirleyen, talebin şiddetidir. Kısa dönemde arz şartları da etkin olmaktadır. Uzun dönemde ise arz şartları fiyat oluşumuna egemen bulunmaktadır. Değişen arz ve talep şartları mal, faktör ve finans piyasalarında nispi fiyatları devamlı olarak değiştirmektedir.

Karar vericiler (idareciler, hane halkı, emek arzedenler), davranışlarını nispi fiyatlara göre değiştirmektedirler. Uygulanan prensip ikamedir. Neye göre ikameye yönelirler? Teşebbüsler için ana etken uzun kâr, hanehalkı ve emek arzedenler için ise fayda maksimizasyonudur.

Nispi fiyatlarda meydana gelen değişme mevcut planları optimal olmaktan çıkaracak ve ikameyi teşvik edecektir. Bir teşebbüs, fiyatı yükselen bir faktörü daha az kullanmaya çalışacaktır. Hane halkı pirinç fiyatındaki bir artışa karşı daha fazla patates ya da makarna kullanmaya yönelecektir. Bütün bunların gerisinde fiyat şeksibilitesi yatmaktadır. Gerçek dünyada fiyatlar ve ücretler esnek değildir. Bu nedenle uyum üretim ve istihdamda aksetmektedir.
--spoiler--