bilim dünyasının 2 nobel odüllü,Polonya asıllı fransız kimyageri.
kocasına nasıl kadınlık yaptığı merak konusu olan ,talihsiz bir eşe sahip olan,radyoaktif element bulcam diye makinaya elini kaptıran,ama elementi de bulan fransız kimyager..(kocası da bilim manyağıdır)
Manya sklodowska,1867'de polonya'nın başkenti varşova'da dünyaya geldi.manya 10 yaşındayken annesinin ölümüyle yaşamının ilk derin acısına gömüldü.manya liseyi birincilikle bitirdi ve altın madalyayla ödüllendirildi.kendisinden önce iki kardeşi de aynı ödülü almışlardı.imkansızlıklar dolayısıyla ablasıyla bir anlaşma yaptılar.Önce manya çalışıp ablasına mali destek sağlayacak,sonra ablası üniversiteyi bitirdiğinde manya'yı destekleyecekti.23 yaşında sourbonne üniversitesi fen fakültesine kaydolunca düşlediği dünyasına kavuştu.Manya adı fransızca söylenişiyle marie'ya dönüştü.

27 yaşında* çalıştığı labarotuvarda pierre curie ile tanıştı.marie ile pierre yalnız yaşamlarını değil bilimsel uğraşlarını da birleştirmekte gecikmediler.

1898'te ülkesinin adıyla anıldığı polonyum elementini bulduklarını açıkladı.1903'te fizikte nobel ödülünü bacquerel ile paylaştılar.1911'de radyumu yalın olarak elde etmeyi başararak ikinci kez nobel ödülünü aldı.

1934'te öldüğünde ünlü bilim kadının yıllarca radyum ışının etkisinde kalan iç organlarının neredeyse tümüyle yıkım içinde olduğu görüldü.keşfettiği radyum bir bakıma ondan öcünü almıştı.
"Artık dayanamadığım bu aşağılık dünyaya veda etmek istiyorum. Neyse ki yokluğum büyük bir kayıp olmayacak!" Bu sözler genç yaşında sevgilisine kavuşamayan güzel bir kızın mutsuzluk çığlığı. Bu kız on yedi yaşında iken ileride iki kez Nobel Ödülü kazanan tüm zamanların en büyük bilim kadını olacağını nasıl bilebilirdi ki. Hem de doğup büyüdüğü ülkesinde değil, öğrenim için gittiği yabancı bir ülkede!

Manya Sklodowska, Polonya'nın başkenti Varşova'da dünyaya geldi. Köy kökenli ana babası salt eğitim tutkusuyla genç yaşlarında başkente göçmüşlerdi. Babası lisede fizik ve matematik öğretmeni, annesi usta bir piyanist olmuştu. O denemde Polonya, Çarlık Rusya'nın egemenliği altındaydı. Özgürlük arayışlarına olanak tanınmamakta, küçük bir kıpırdama "isyan" diye acımasızca bastırılmaktaydı. Yabancı boyunduruğunda olmayı içine sindiremeyen toplumun aydın kesiminde yer alan Manya'nın babası çok geçmeden okuldaki görevinden uzaklaştırıldı. Dört çocuklu aile için sıkıntılı günler başlamıştı ama baba kararlıydı. Çocuklarının eğitimi için hiçbir özveriden geri kalmayacaktı. Manya, liseyi birincilikle bitirdi ve altın madalyayla ödüllendirildi. Yüksek öğrenim olanağı bulamayan Manya baba ocağı köye gönderildi; ileride özlemini duyduğu, bir yıl süren güzel bir tatil yaşadı. En çok hoşlandığı şey de, gece yarılarına uzanan danslı gecelere katılmaktı.
emeğini ve hayatını bilim uğruna feda eden güzel insan.
öldükten sonra yapılan otopside radyum ve polonyum un tüm iç organlarını dağıttığı farkedilmiştir.
marie curie demek savaşmak demek, şartlar nasıl olursa olsun çalışmak demektir. liseyi birincilikle bitirip de altın madalyayı aldığı yıllarda marie curie bir çatı katında içinde yataktan, masa ve sandalyeden başka hiçbirşey olmayan evde kalmıştır. 1900 lü yılların başında eşi bir trafik kazasında ölmüştür. ondan sonra yıllar boyunca tek başına çalışmış ve en sonunda radyum u ve daha sonra ülkesinin ismini verdiği polonyum u bulmuştur.

1903 yılında fizik 1911 yılında ise kimya dalında nobel ödülü almıştır.

denir ki marie curie radyum u bulduktan sonra onun yaptığğı ışımalar yüzünden oluşan ışık demetlerine hayran kalmış, hayatının en güzel anlarını yaşamıştır.
irene curie adında bir de kızı vardır. ki kendisi de annesinin çalışmalarını devam ettirmiş ve 1935 yaşında kimya dalında nobel ödülü almıştır.
fransada çalışırken odasında başucundaki içme suyunun soğuktan donduğu vakidir. bu kadar calısmadan hiçbirşey elde edilemez. Çalıskanlık açısından Türk Milletine örnek teşkil edecek bir hayatı vardır.
tabuda karşınıza çıktığında nasıl anlatacağım şimdi ben bunu diye düşündüren kadın.
diplomalarını alıp, evlendikten sonra evde boş boş oturan kızlarımızın örnek alması gereken büyük bilim insanı... radyoaktivitenin baş mimarlarından.
Marie Curie, Madam Curie olarak da bilinir. (Asıl adı Maria Sklodowska), (7 Kasım 1867 - 4 Temmuz 1934), Polonya asıllı Fransız fizikçi.

Radyoaktivite üzerine yaptığı çalışmalarla iki kez Nobel Ödülü kazanmıştır. Uranyumla yaptığı deneyler sonucu radyoaktiviteyi keşfetti. Toryumun rayoaktif özelliğini buldu ve Radyum elementini ayrıştırdı. 1903 Nobel Fizik ödülü, 1911 Nobel Kimya ödülü sahibi ve Radyoloji biliminin kurucusudur. Çalışmalarıyla bir çığır açan Curie, Nobel Ödülü'nü alan ilk kadın, bu ödülü iki kere alan ilk biliminsanı olmuştur.

http://tr.wikipedia.org/wiki/Marie_Curie
(bkz: pierre curie)
radyoaktiviteyi keşfeden, üzerine yaptığı çalışmalarla iki kez nobel ödülü kazanan polonya asıllı fransız fizikçi.
(bkz: curie sicakligi)
Uranyumu keşfetmiştir ve radyoaktivite yöntemiyle-radyoaktivite değişimleri- canlıların/fosillerin yaşlarının hesaplanabilmesi için evrim kuramına yardımı dokunmuştur.
nobel ödülünü alan ilk kadın,radyoloji biliminin kurucusu, radyoaktivite biriminin 'curie',kemoterapinin 'curieterapi'isim annesidir.kendini bilime adamış çalışmaları sırasında maruz kaldığı radyasyondan dolayı ölmüştür.

'her gün giydiğim bu elbisemden başka elbisem yok.eğer bana yeni bir tane alma nezaketi gösterecekseniz, lütfen siyah renkte ve giyimi kolay bir şey alın ki, laboratuarda da giyebileyim.' sözleriyle beni şaşırtan takdir edilesi idealistliğiyle, yaşam hikayesi okunmaya değer bilim insanı.
"radyoaktivitenin babası" demek isterdim ama bu yanlış yargıyı da yıkmıştır kendisi. idol olmak için baba olmaya gerek yoktur. o halde kulağa hoş gelmesede kendisine radyoaktivitenin anası denilebilir. Radyoaktivite ilk kez Henri Becquerel tarafından keşvedilmiş olsa da, marie curie radyoaktivite konusunu bugünkü ününe kavuşturan azimli bir bilim kadınıdır. hayatında bilimle uğraşmaması için milyonlarca engeli varken kendine çizdiği yoldan vazgeçmemiş, kendisine yapılan tüm haksızlıklara rağmen nihayetinde başarıya ulaşmış saplantılı örnek bir bilim kadınıdır. ilgilenenler için "madame curie-saplantılı deha" kitabı şiddetle tavsiye olunur.
Tonlarca atık uranyumu yıllarca kaynatıp çeşitli işlemlerden geçirmiştir. Yaptığı deneyler sonucu hastalanmıştır. Ama kocası Pierre curie ile birlikte radyum elementini bulmuştur. Ne yazık ki uranyumun sebep olduğu hasardan henüz haberi olmayan madam curie henüz genç yaşta yaşamını yitirmiştir. Radyum elementini cebinde taşıdığı ceketi halen polonya'nın varşova eyaletindeki bir müzede sergilenmektedir.
" Nothing in life is to be feared, it is only to be understood. Now is the time to understand more, so that we may fear less. "

sözünün sahibi; saygı duyulası, polonya asıllı, fransız bilim kadını.
notlarinda, lab. defterlerinde hala radyasyon bulunan, avrupa birligi projelerinde arastirmacilara ismi adi altinda cok saglam burslar verilen bilim kadini. günlügünü okumak cesaret ister.
hayatını ne pahasına olursa olsun insanlığa adamış, Paris'teki Panteon'da -ki aydınların mezarlarının bulunduğu anıt diyerek özetleyebiliriz- kendisinin de mezarı bulunan yegane hanım.
bilim kadınlarının piiri bilim şehidi ilk kadın.
kadınların bilumum kadın - erkek atışmasında refere ettikleri, alıntı yaptıkları bilim insanı. nadir başarılı kadından biridir. bir de einstein'ın karısı var. bir rivayete göre einstein'ın tüm buluşları bu kadınınmış. einstein bir nevi konu mankeni, bir posta aracı, bir ara kablosu, bir istanbul boğazıymış. bilim dünyasıyla kadın arasında köprü vazifesi görüyormuş. jeopolitik konumu varmış bir yerde. kadınlar çok sıkıştıklarında bunu da kullanırlar ama dediğim gibi, rivayet olduğu için ihtiyaç duymamaya, maçı marie curie'de koparmaya gayret ederler.
dün(6 kasım 2012) 144. doğum günü çeşitli etkinliklerle kutlanan, adına günümüzde burslar verilen, her kadının idolü olması gereken bilim insanı, kimyager.
bugün google'da resmi olan kadın.
not tuttuğu defterlerde hala yüksek oranda radyasyon olduğu bilinen 2 nobelli bilim insanı.