bugün

insanı gerçekten çok etkileyen bir filmdir.

“Eğer kaçamıyorsan ve başkalarına bağımlıysan gülümseyerek ağlamayı öğreniyorsun.”
Film bittikten sonra da aval aval ekrana baktırır, özümsemeye çalışılır, zaten sonları yer yer gözyaşlarından buğulu seyredilmiştir bile... Her sahnesi her repliği üstünde uzun uzun düşünülesi, müzikleri muazzam. ramon'un yaşamına son vermesi için bile başkalarına muhtaç olması insanın ta yüreğine dokunur. Çırpınışları yürek sızlatır.
Javier bardem'i tanıyamamıştım başka ilk, o kadar değişmiş, öyle güzel, hakkını vererek felçli rolünü oynamış ki, bambaşka biri oluvermiş.

“Ben, hayatı, özgürlüğü seven çoğu insan gibi, yaşamanın bir hak olduğuna ama bir mecburiyet olmadığına inanıyorum.
Yaşam bir haktır; yükümlülük değil. Tıpkı ölüm gibi.”

--spoiler--
Ramon'un öldüğü gün doğan bebek ile ölüm ve yaşam teması çok güzel pek güzel ele alınmış.
--spoiler--
içinde dünya sinema tarihinin en sürreal ve izleyiciyi kendinden geçiren sahnesini barındıran mükemmel ispanyol filmi.

--spoiler--

ramon herkeslerin hayal ettiği gibi odasının penceresinden atlar ve süpermen gibi uçar. ramon ağaçların ve dağların üzerinden uçarak geçerken bu sırada arka planda pavarotti'nin sesinden nessun dorma çalıyordur.

işte bu sahne sinemada mükemmeliyete ulaşmak değil de ya nedir?

işbu sahne: https://www.youtube.com/watch?v=FHRB0_BAIIc

--spoiler--
" Bakın, şurada oturuyorsunuz, iki metre yakınımda… iki metre dediğiniz nedir ki? Bir insan için çok önemsiz bir mesafe.
Benim içinse, size ulaşabilmek ve dokunabilmek için gerekli olan o iki metre, olanaksız bir seyahat… Bir hayal… Bir rüya… işte bu yüzden ölmek istiyorum. "
görsel
içimdeki deniz
ve dipteki hafiflik
rüyaların gerçek olduğu
iki kişinin bir dileği gerçekleştirmek üzere, birleştiği
senin bakışın ve benim bakışım
sözden gayrı tekrarlanan bir yankı gibi
daha derine..
daha derine..
kan ve kemiğin içinden, herşeyin ötesine..
ama hep uyanıyorum,
ve hep ölmüş olmayı diliyorum,
saçların, ağzıma dolanmışken,
sonsuza dek öyle kalayım diye..
erkekler ağlamaz hipotezinin kırıldığı film. gözlerim doldu. değişik oldum. inanılmaz bi film. abisinin ikna çabaları, yengesinin ağlaması. ama en çok da babası üzdü beni. en doğal, en masumu oydu bence. hiç bi şey yapamaması, ama en çok onun üzülmesi koyuyo adama. yukarda bi arkadaş amerikan yapımı olsa top 250 ye girerdi demiş. kesinlikle katılıyorum. imdb 8.1 filmin. rahat yükseklere çıkardı. izlemeyen mutlaka izlesin pişman olmaz efendim.
(bkz: yasamak bir zorunluluk degil haktir) bunun uzerine sanirim kimse yorum yapamaz.
Nasıl ki, ay ışığının notalara dökülmesi Moonlight Sonata ise, hüzün kelimesinin beyaz perdeye aktarılması da Mar Adentro'dur.

Gelecek planları olabilecek genç bir insan. Tıpkı sen gibi. Günün birinde arkadaşlarını alır yanına, denize gider. Tıpkı gitmiş veya gitmek istemiş sen gibi. Hazin bir kaza geçirir. Tıpkı senin geçirdiğin veya geçirebileceğin gibi. Yatağa mahkûm bir hayata merhaba der. Tıpkı sen veya senin de olabileceğin gibi. Bu makûs ıstırabına nokta koymak ister çünkü hayat seçimdir. Her ne kadar yaşamak bir seçimse, ölmek de bir seçimdir. Nedeni basit: yapmak isteyipte yapamamak, ruha o kadar ağır gelir ki, beden bu kefaleti ödeyemez.

Mar Adentro genç bir adamın hüzün dolu şarkısının beyaz perdeye yansıtılmasıdır. Yansıtılan perdedeki gözüken biçemler, tıpkı bizim yaşadığımız veyahut yaşayabileceğimiz kederin yalnızca 125 dakikalık kısa bir özetidir.
Hayatımda izlediğim en anlamlı, en çok bir amaca hizmet eden film. Günümüz sinemasında filmler izlensin para kazansın diye yapılırken sanki bu sadece sanat eseri oluşsun dercesine yapılmış bir film. 10 üzerinden 10 verdiğim 5 filmden 1 tanesi.
Muhteşem filmdir. Adama neden yaşadığını sorgulatir. Sahiden içinde bulunduğumuz dünya, eğer sonunda öleceksek yaşamaya değer bir yer midir?
mutsuzluğu, ölümü en iyi anlatan film.
javier bardem'in insanüstü bir oyunculuk sergilediği, 2004 yapımı olan ve kaza sonucu boynu kırılan ramon sampedro'nun mantıklı ötenazi isteğini anlatan muazzam film. ayrıca bu muhteşem film 77. oscar ödüllerinde en iyi yabancı film oscar'ını hakederek almıştır.

filmde ramon'u görünce ötenazinin niçin gerekli olduğunu ve insanların yaşama hakkına sahip olduğu gibi ölme hakkına da sahip olması gerektiğini anlıyor insan.

--spoiler--

filmde hayatını 25 yaşına kadar dünyayı dolaşarak geçirmiş karizmatik, hayat dolu bir denizcinin hayatının 28 yılını boyundan aşağısı felçli bir şekilde geçirmesinin dramı çok güzel aktarılıyor.

"Biçimsiz ve bozulmuş bir bedenin bekçisi olan bir insan için, yani benim için, saygınlık nedir? Ben, hayatı, özgürlüğü seven çoğu insan gibi, yaşamanın bir hak olduğuna, ama bir mecburiyet olmadığına inanıyorum." ramon sampedro

--spoiler--
izlemeyen varsa direk ölsün. bu film değil filmden öte yani.bu başka bişey. insanın içinin dışarı çıkması gibi bişey. tarifi yok.
tek anladığım şey ölmek istediğin zaman ölemeyeceksen, hayat zaten seni öldürecektir.
yaklaşık 7 senedir orijinal dvd'sine sahip olmama rağmen bir türlü izleyemediğim, izlemediğim film. halbuki defalarca elime aldım, çevirdim çevirdim; üzerindeki yazıları okudum, gerçek bir hikayeden alıntılanmış olması ilgimi çekti, javier bardem de iyi oynamıştır tabi dedim, ama bir türlü izleyemedim. bilgisayarın dvd sürücüsü de bozuk zaten.
ispanyol filmidir. fransız diyenler var arkadaş.
beklenildiği kadar ağlatmayan bir filmdir. hatta hiç ağlatmadı beni ama yine de yalnız izlemeyin fazla hüzünlü olmasa da.
alejandro amenabar 'ın 2004 yapımı, o sene bir diğer favori der untergang'ın önünde yabancı dilde en iyi film oscar 'ını kazanmış filmi.

etkisinden bir süre kurtulunamayan filmlerden, amour'la yakın zamanlarda izlendiğinde etkisi daha da artıyor yalnız. o yüzden dikkat. araya en az 2 ay koyun.

javier bardem'in hayvani yeteneğiyle ilgili söylencek pek bir şey yok, adam nimet. fakat kendisine yalvarıyorum şu sikindirik romantik filmlerden uzak dursun. bu adamı vıcık vıcık aşk filmlerinde oynatmak, mozart'a düğünlerde klavye çaldırmak gibi birşey. vicky cristina barcelona filmi bile bu adam için ziyandır. kim bilir çekimler sırasında hayatından kaç hafta gitti amk. eat pray love falan nedir, allah kahretmesin seni ya. daha neler var. sırf ziyan etmişler. neyse, ilerisi için umutluyuz.

son olarak filmin yönetmeni alejandro amenabar'a ve mükemmel performansı yüzünden javier bardem'e kısa ve öz filmle ilgili tek bir şey söylemek istiyorum:

ağlattınız piçler.
inanılmaz güzel müzikleri olan bir ispanyol filmi. anlatılan hikaye gerçektir, boynundan aşşağısı tutmayan bir adamın ötenazi edilmeyi dilemesini konu alır. inanılmaz güzel replikleri vardır, insanı düşünmeye ve irdelemeye iter. izleyip de duygulanmayacak insan, insan değil dalek'tir.

+ neden ölmek istiyorsun?

- çünkü bu şekilde yaşamak bence onursuzca. diğer tetrapleji hastaları bana kızabilir, onursuz bir yaşam dememe alınabilirler, ama ben kimseyi yargılamıyorum. Ben kimim ki, yaşama hakkına sahip olmak isteyenleri yargılayım? bence yaşam bir haktır. kullanırsın, ya da kullanmazsın. öyleyse ölmeyi seçtiğim için insanlar neden dehşete düşüyorlar? sanki bulaşıcıymış gibi.

+ bu durum mahkemeye giderse neden tüm alternatifleri denemediğini sorcaklar. tekerlekli sandalyeyi neden reddediyorsun?

- onu kabullenmek, kaybettiğim özgürlüğümün kırıntılarını kabullenmek olurdu. şunu düşün: orada, 3 adım uzakta oturuyorsun. 3 adım nedir ki? herkes için anlamsız bir uzaklık. ama benim için o 3 adım, sana uzanmamı, dokunmamı engelleyen imkansız bir yolculuk. bir fantezi. işte bu yüzden ölmek istiyorum.
ne kadar konuşulsa azdır, izlenmesi şarttır.
benim gibi duygusuzu bile duygulandıran şaheser.
26 yıldır boyundan aşağısı tutmayan ramon'un hayatını sonlandırmak istemesini konu alan film.

filmde yürek burkan bir çok replik vardır.

-neden bu kadar çok gülümsüyorsun ramon?
^^eğer kaçamıyorsan ve tamamen başkalarına bağımlıysan gülümseyerek ağlamayı öğreniyorsun.

-sıgara içiyor musun ramon?
^^arada bir. belki beni öldürür diye.

halimize şükrettiren film.

not: göz yaşlarının pıtır pıtır aktığı filmlerden bir tanesi. ötenaziyi o kadar yalın anlatabilinmiş olması (yani duygu sömürüsü yapılmadan ) izleyiciler açısından çok büyük fırsat. izleyin... gebertirim izleyin!
oscar ödülü dahil bütün ödülleri silip süpürmüş mutlaka ve mutlaka seyredilmesi gereken bir filmdir.
son zamanlarda izlediğim en muhteşem film. izlenmemiş olması insana çok şey kaybettirir zannımca. filmin bütün repliklerini ezberlemek istiyor insan. gece izlenmeye başlayıp insanı sabaha kadar düşünceden uyutmaması da cabası. evet sadece iki saat uyumuş biri olarak zerre uykum yok bu film insanın bazı şeyleri sorgulamasını sağlıyor. julio nun merdivenden düşüp bayıldığı ve ramonun çaresizce yardım çığlıkları attığı o sahne, ramon un sinir krizi geçirdiği o gece, evden ayrılırken yaptığı ufak veda insanın boğazına bir yumru gibi oturuyor. ölmeden izlenmesi gereken filmdir kendisi vesselam.