bugün

hitlerin ikinci dunya savasında yaptığı hataları ve o dönemdeki almanyayı,hitlere yakın kişilerin tavırlarını objektif biçimde anlatan film
"bakın hitler o kadar da kötü değildi" propagandası taşır mı bilinmez, ama benzer konuları işleyen diğer tüm filmlerdeki "hitler çok kötü bir adamdı, ondan nefret edin!" temasından uzak olduğu için izlenmesi gereken ilginç film.
alm. çöküş
orjinal tam adı Der Untergang-Hitler und Das Ende Des 3.Reichs olan film
--spoiler--
filmin icinde o kadar cok intihar sahnesi var ki sayamadim o derece.
--spoiler--
belki de, ikinci dünya savaşına, alman cephesinden ve tarafından en gerçekçi şekilde bakmayı başarabilmiş filmdir. klasik ikinci dünya savaşı filmlerinin aksine, müttefik kuvvetlerin almanları devirmesini değil, almanların ve en önemlisi de adolf hitler'in müttefiklerin gelişini ve kendi sonunu beklemesini anlatır. filmde, özellikle bruno ganz muhteşem bir performans sergilemiştir.

film, dönem almanyası ve askeri çekirdek kadronun içinde bulunduğu durumu da çok iyi betimlemektedir. bir sığınağın içinde, rus işgalini bekleyen ve sona yaklaşıldıkça, adeta sırayla intihar eden insanlar, alman faşizmini kesinlikle iyi göstermemekteyse de savaşa farklı bir bakış açısından bakabilmeyi sağlamaktadır.

bir caninin ölümü beklemesi..ve çöküş..

-spoiler-

filmde çocuk askerlerin işlendiği sahneler oldukça etkileyicidir. insanın tüylerini diken diken eder. yine; filmin sonunda goebbels ailesinin, çocuklarını sırayla öldürdüğü sahnede, örtünün çocukların yüzlerini kapamasıyla ayaklarının açıkta kalması ve buradaki gönderme de akıllara kazınmaktadır.

-spoiler-
(bkz: downfall)
alman halkının hitlere olan bağlılığını ve hayranlığını çok güzel ve etkili bir biçimde anlatmış, ikinci dünya savaşına farklı bir biçimde yaklaşan güzel bir filmdir.
2004 yapımı, bruno ganz ve alexandra maria lara'nın başrollerini paylaştığı film...
nazi almanyası'nın cöküsünü anlatan film.
karşısında içimdeki deniz isimli harika film olduğu için en iyi yabancı film oskarını alamamış müthiş film.
Almancada cöküs, bitis birseyin yok olmasi anlamina gelir...
arkadas tavsiyesiyle izledigim film.
pek bi guzeldi. icimden lan bu hitler ezikmiş diyesim geldi. filmde hitlerin uyguladigi gorulebilecek hic bir iskence sahnesi yoktu. aksine hitler kopeginin ölüşünü kafasini cevirerek izlemistir. 15 yas alti genclerin bu filmi izleyerek birer nazi generali olmalari dogal karsilanabilir.
(bkz: s a hitler)
fevkalade bir oyuncu kadrosuna malik olan filmde ikinci dunya savasi son gunleri objektif olarak işlenmektedir. bir devri saadetin çöküsünü anlatan film tam anlami ile inanclar ve intihar temasi üzerine kurulmustur. evet bu filmde israil orjinli ikinci dünya filmlerinde ve edebi eserlerinde görülen kabak tadi veren gunah cikarma sahneleri filmin basında yer almaktadir ama buy filme zarar vermekten cok filmi tamamlamaktadir. bir hayal ugruna sartlanmıs ve ayvayi yemiş insanlarin dramini anlatir bu film. yenileceğini bile bile son umut kalmasa bile insanlar ya demogjiye siğinir, ya sefahat'e (hatirlayiniz fagelein'in tutuklanma sahnesindeki cümbüsü) yahutta parabellum'a. garip olan sudur ki bu filmde işi bitmekte olan devrin muazzam cirpinma cabalarini gösterir. bütün umutlar tukenmiştir. aslinda filmin gözden kacan unsuru bir ve bizlere sordugu soru su ''bir inanc ugruna ölmeli öldürmek mi gerekir''. filmin belki en etkileyeci sahnesi kendini örtürten fraulein junker'in oldugu sahne ve siğinakta kalan son iki hitlerin kurmayinin kendilerini vurma sahnesidir. filmi izlemek için ve tam olarak anlamak için iyi bir ön hazirlik yapilmali ve dersinize iyi calişmalisiniz. oyunculuklar olsun, yönetim olsun cesaret isteyen bu filmde kadro alinlarinin akıyla cikiyor.

böyle iki ucu boklu bir konudan alnin akıyla cikan film süphesiz kendi kendiyle hesaplasma cesaretini gösteren bir toplumun eseridir. ve medeni olmanin temel gerceği ve yasasi budur. birazda sapkamizi önümüze koymakta fayda var. biz o kadar filmler yapiyoruz bir boka benzemiyor ama el oglu muazzam kuru siki olmayan filmler yapiyor.
aman en iyisi bos verin sıla dizisini izleyinde vakit gecsin.

film beni etkiledi mi etkilemez olur mu? 5 defa ust uste horst wiessel lied'i dinledim oda yetmedi mein kamp'i tekrardan hatmeye basladim.

--spoiler--
ben kızıllardan aldiğim berlini onlara kayitsiz sartsiz teslim vermeyeceğim. bir kac saatlik sansolyeliğimde bu söz konusu olamaz. *
--spoiler--

http://www.cinemotions.co...Chute/photos/7.html#photo
Hitler'den girdik gidiyoruz ya, başlıkları da 'Alamanca üzerinden' atar olduk... Vallahi bizim yüzümüzden Akşam gazetesi Frankfurter Allgemeine'ye döndü ha...

Önümüzdeki cuma günü Türkiye'de bir film başlayacak. Elbette çoğunuz gitmeyeceksiniz, çünkü bu filmde Özcan Deniz oynamıyor. Bu bir Alman filmi, fakat Sibel Kekilli de oynamamış. Tüh.

Filmin adı 'Der Untergang'... 'Çöküş' diye tercüme etmişler, aslında 'batış' anlamına gelir.

(Kadri Beyciğim, korsanlardan değil, yurtdışında seyrettim, hiç boşuna Basın Konseyi'ni aramayınız. Arasanız da takmam ayrıca.)

Film, savaşın son günlerinde, ünlü sığınağında Hitler'in son bir haftasını anlatıyor. Berlin'de yaşayıp mangal yakan 'Alamancılar' gidip bakarlarsa, 1950 yılında yıkıntıları ortadan kaldırılmış olan başbakanlık binasının (Reichskanzlei) ve sığınağın yerinde yükselen sosyal konutlar bloklarını ve bahçeyi göreceklerdir. Wilhelmstrasse ile Vossstrasse köşesi.

Film, büyük ölçüde, Hitler'in sekreteri Traudl Junge'nin anılarına dayanıyor.

Bu hanım iki sene önce öldü. Junge, bir SS subayı olan kocasının soyadı.

Yıllardır bu hanımla yaşıyordum, bu hanımla yatıp kalkıyordum, hemen her belgeselde karşıma çıkıyordu. Anılarını yazdı da, üstelik Türkçe'ye de çevirildi, şu anda kitapçılarda bulunuyor.

'Mein Kampf' okurları, bunu da okuyunuz. Hanım orada, Hitler'in sekreteri ve de SS karısı olmakla birlikte Nazi olmadığını ileri sürüyor! Bizim faşistlerin faşizme karşı oldukları gibi...

Haklıdır, çünkü hiçbir Alman Nazi değildi. Naziler uzaydan gelmişler ve masum Almanya'yı ele geçirmişlerdi.

Bu hanımı, filmin başında ve sonunda, ölümünden kısa bir süre önce, saçı başı ağarmış bir kokona olarak da izleyeceksiniz.

Fakat gençliğinde çok güzel kadınmış, Vivian Leigh'in azıcık daha toplusu, ve filmde onu oynayan Alexandra Maria Lara da kendisine şaşılacak derecede benziyor!

Goebbels'i ve eşi Magda'yı benzetememişler. Eva Braun da çok benzememiş. Eniştesi, yani kızkardeşinin kocası ve ihanetten kurşuna dizilen aşağılık SS subayı, Heinrich Himmler'in yaveri Hermann Fegelein'ı oynayan Thomas Kretschmann da pek uymamış (bu oyuncuyu, 'Yahudi piyanist Spilman'a yardım eden Alman subayı' olarak hatırlayacaksınız)...

Lakin Hitler'i Bruno Ganz oynamış, iyi oynamış, ve tuhaf bir şekilde oynamış.

Hitler bu filmde, bazı yanılgıları olan ama sonuçta 'sizin benim gibi bir insan' olarak çizilmiş. Ölümüne giden zavallı bir adam!

Bayan Junge de onu çok kibar, nazik, ona buna hediyeler veren, 'şeker' bir adam olarak anlatır. Hani insanın 'Hitler de Nazi değilmiş yahu, adama haksızlık etmişiz' diyeceği gelir.

Film, gene de, bizim gibi, okuma alışkanlığı olmayan, tarih bilmeyen toplumların seyircilerine birşeyler öğrettiği için başarılı ve mutlaka görülmesi gerekiyor. Yıllardır rüyalarıma giren generaller Mohnke ve Weidling'i, Hitler'in 'özel koruması' Otto Günsche'yi, şoförü Erich Kempka'yı tanıyacak, Goebbels çiftinin altı çocuğunu nasıl zehirleyip sonra da intihar ettiğini göreceksiniz. Bu karabasanları lütfen benimle paylaşınız.

Bazı ayrıntılara çok dikkat eden, sığınağı, Reichskanzlei binasını ve genel olarak yanmakta yıkılmakta olan Berlin'i gerçeğe çok uygun biçimde yansıtan bu film de, genel olarak bir 'Alman savunma refleksi'... Tıpkı, Alman denizaltı subaylarının da sizin benim gibi insanlar olduğunu anlatmaya çalışan 'Das Boot' filmi gibi...

Bitleri kanlandı ya, altmış yıldır bütün savaş filmlerinde kendilerini hep korkunç birer canavar olarak göstermiş olan Hollywood yaklaşımına karşı saldırıya geçtiler.

Filmin gizli kahramanı da, Hitler değil, son dakikaya kadar sivil yaralılara bakmak için kendini paralayan fedakar bir SS doktoru! Ne iyi insanlar da varmış şu SS içinde yahu... Seyirciye bunu dedirtmek istiyor yönetmen.

Bu bakımdan, Mein Kampf okuyucuları bu filmi seveceklerdir.

Ama gidip de göreceklerini sanmıyorum çünkü Özcan oynamıyor. Sibel de yok.

Ulan, Sibel'in soyunmadığı Alman filmine Alman filmi mi denir?

engin ardıç
italyanca :crollo
cok güzel bir filmdir...

hele bruno ganz, oynamıştır vesselam...
gordugum, izledigim en gercekci filmlerden biri. adeta yasiyorsunuz. hollywood filmlerinin butceleri goz onune alindiginda 30 milyon euro gibi cuzi bir rakamla boyle bir saheseri cikarin ekibi tebrik etmek gerek. propaganda, somuru olmayan tamamen gercekleri yansitmis olmasi benim top listemde* ilk uce sokar bu filmi.
1-2 sahne dışında pek numarası olmayan film.
hitler'i ve bittabi nazileri konu edinen hollywood filmlerinden sonra, hatta en iyisi schindler's list'ten sonra bu filmi de izlemek lazım.

film nazileri de bizi gibi insanmış gibi gösteriyor diye eleştiriliyor ya ben onu pek anlayamıyorum.

ne yani adamlar neydi?

bizim gibi insandı, ama olan biteni kavrayamamış, führer'in köpeği haline gelmiş insanlardı ama.

adamın ölüsünden bile çekiniyorlardı yahu.

onun üçün ikinci cihan harbi'nin bitişini almanlar'ın gözünden böyle görmek gerekiyordu.

filmde birkaç kişi hariç öyle pek bir pişmanlık tavrı sergileyeni gördünüz mü?

görmedik, çünkü adamlar nasıl bir vahşet yaptıklarının farkına çoook sonra varabildiler.

zaten böyle bir dehşetin öyküsü de bu şekilde olabilirdi.

intihar etmiş bir "führer"in emrini yerine getirmek için kendileri de intihar eden insanları anlatıyor, dikkatinizi çekerim, bizim gibiler ama normal değiller yani.

son olarak, ehh arada biraz da kendilerine yontmuşlar, ancak alman filmi yahu olur o kadar.
dün akşam digitürk te izlediğim ve ben daha önce bu filmi nasıl görmemişim diye hayıflandığım film.

hayatımda izlediğim en güzel savaş filmi kesinlikle. hitler ve arkadaşlarının son günlerini anlatan, amerikan savaş filmlerindeki soğukluğun aksine sıcak ve ön yargısız film. film olaylara o kadar güzel yaklaşıyor ki, sanki o anları sizde yaşıyorsunuz.gerçeklik duygusu ön planda tutulmuş yani. abartı falan yok, duygu sömürüsü de yok.

neden biz böyle filmler çekemiyoruz diye de düşünmeme sebep olmuş filmdir aynı zamanda.
izlediğin ve sanırım izleyebileceğim, en başarılı, tarihi kişi biyografisi anlatımı içeren film. drama türünde yapılmış savaş filmlerinden en başarılı olanıdır. musevilik dinine mensup kişilerce her zaman oh iyi olmuş geberdin de kurtulduk be diye film sonunda bir ferahlama yaşatan bu eserde, oyunculuk, yanlış bir düşünceyi aktaran ve milyonları sürükleyen bir adam çizmek için yine insan üstü bir senaryo ile birleşmiş ve meydana bu güzel film gelmiştir.

türkçe anlamı çöküş olan bu film, bir baş yapıttır.
--spoiler--
eğer benim halkım bu sınavda kırıldıysa,
bunun için üzülüp göz yaşı dökemem ben!!
hakettikleri başkası değildi!
bu halkın kendi kaderi çünkü bu kaderi elleriyle kendisi yazdı!!
--spoiler--
(#3697722) hitler'in bu sözleri söyledikten sonra ağlaması da çok etkileyicidir.
savaş sahnelerinin çok iyi yansıtılmadığı film olmuştur. sıkıcı bir uzunluğa sahiptir ki bir de filmde kendini öldürme modası vardır orası hiç çözülememiştir.
güncel Önemli Başlıklar