bugün

(bkz: mad max)*
2008 emmy odul toreninde en iyi drama dalında ödülü kapmış, 60 ların amerikasında reklam sektörünü anlatan, jenerik müziğiyle bizleri büyülemiş dizi.

(bkz: you know i m no good)
cnbc-e de reklamı yapılan dizi. dizinin reklamı yapılırken alttan verilen müziği de unutmuyoruz bu arada. enfes, ama alttan alttan gelen orta asya tınıları da bizi şaşırtmıyor değil. ne o kuzum? amerika müzik piyasası kendini mi tekrarlar oldu da yeni şeyler arıyor yoksa?* neyse efendim. velhasılı kelam güzel dizidir.
(bkz: david carbonara)
(bkz: babylon)
jenerik müziği insanı adeta "patron" olmaya zorluyor.

edit: dizinin tanıtımında çalan by the waters of babylon şarkısını demiyorum, dizinin başlangıcında çalan hafif orkestravari müziğinden bahsediyorum.
ortaligin dizi cöplügüne dönüsmüs oldugu su zamanda, o cöplüge girmeyecek bir dizi varsa o da budur. pazartesi aksamlarini anlamli kilan, insanin izledikce izleyesi gelen muhtesem yapit.
hakkında birçok yorum gördüğüm ve kimsenin zerre birşey anlamadığını düşündüğüm dizi. dizi aslında atlas vazgeçti'nin bir başka versiyonudur ve draper da tamamen hank rearden'ın reklamcılık sektöründeki yansımasıdır. dizi aslında tamamiyle bireycilik ve daha da spesifik olarak objektivizm üzerine kurulmuştur. hayattaki en muhteşem şeyin kendi varlığı olduğunu bilen draper bunu korumak ve ilerletmek gibi basit gibi görünen ama herkesin düşünemediği bir hayat tarzıyla yaşamaktadır. kendisine bir kontrat bile yapmamış bir non-conformisttir. yaptığı işi en muhteşem şekilde yaparken ayn rand'ın çizdiği iş etiğine kesinlikle birebir uyar. bunun yanında ayn rand'ın abartarak çizdiği atletik ve sekste mükemmel erkek profilidir kendisi. bunun yanında duck philips'in davranışları ya da campbell'ın hareketleri yer yer bize jim taggart ve tayfasını da hatırlatmaktadır. amerikanın hem en güzel en verimli dönemini yaşadığı hem de taggartlar tarafından kendi çöküşünü hazırladığı bir dönemin dizisidir mad men.
emmy'nin ardından golden globe'yi de kazanan dizi.
şahane ötesi bir dizi. hep denilen bir şey vardır hani, bugünü anlamak için düne bakmak elzemdir diye. işte bu başyapıtın da vaadettiği temel şey bu. şimdinin markalarının gelişim süreci birebir yansıtılmakta.

ayrıca 60'lardan günümüze amerikan tarihinin de bir nevi özeti geçilmekte.
bugün e2de yayınlanana bölümde gördüğümüz kadarıyla sayiden sigara içilmeyen bir yerin o zaman olmadığını anladığımız dizidir.* Don abimiz uçakta bile sigara içti. var mıdır ötesi ?
pete'in sekreteri olan kızın supernatural'daki anna olduğu dizi.
"gençler niye türk dizilerini izlemiyor" diyenlerin izlemesi gereken dizidir. eski bölümleri e2 de yayınlanmaktadır.
3. sezonu baslamistir. tüm sigara ve ayar tiryakilerine duyurulur. ayrica alt yazi cikma hizini bilmemekle beraber divxplanet'e tesekkür ederiz. su an sorunsuz gidiyor hersey.
aldığı tüm ödülleri hakeden dizidir. izlerken gevur yapıyor abi dedirtiyor. tek kelimeyle muhteşem!
tam bir yetişkin dizisi. yabancı dizi seyrediyorum deyip tek bildiği lost ve prison break ve hatta south park olan tiplerin anlayamayacağı bir yerde durmakta. bir de yanlız bile olsam o kızıl saçlu hatunun yüzüne bakmaya utanıyorum. bu nasıl bir güzellik allahım...
"gençler niye türk yapımı dizileri izlemiyor" sorusunun cevabını küt diye veren müthiş dizidir. kapitalist düzenin vahşeti ve acımasızlığıyla, insanların sosyal hayatında açtığı yaraları gözönüne sermesiyle de ayrı bir misyonu yerine getirmiştir. seyre devam efendim, seyre devaam..
şu aralar cnbc-e de reklamının döndüğü dizi, muhteşem müziklere sahiptir ayrıca. **
cok guzel bir dizi sahuru beklerken izlemeye baslamistim. gizli ofis iliskilerinin nasil yapildigini gosteren bir dizidir. ayrica marketing icin bazen guzel taktikler verir.
durmadan ödül alan, ama torrentte yine de bi türlü bulamadığım dizi.
elbiseler, mobilyalar, mekanlar, kişilerin konuşmaları, tavırlar hemen hepsiyle açık vermeyen bir dizi. yalnız e2'nin nasıl yayınladığını ciddi anlamda merak ediyorum. o kadar sigara var ki hepsini mozaiklemeye kalksalar ekranda karakterler gözükmez.
cnbc-e promolorunda çalan şarkı this a man's world*'dür. james brown'ın en iyi eserlerindendir. melodisini tanımamak içten bile değil.

http://www.youtube.com/watch?v=eUYoZFlOxds
bayık dizi. devamlı sigara içip ortada dolaşan insanlar var, reklamcılar sanırım. 10 dakikadan fazla dayanamadım hiç.
http://rayrandroark.blogs...9/10/mad-men-3-sezon.html
bu bölümü ile yine beni benden alan dizidir.
oyunculukları,diyalogları,müzikleri,çekimleri geçtim erkek egemenliğinin gerçekliği,sınıf farkı bu kadar mı iyi anlatılabilir.
hayranım,severekte takip ediyorum.
bu haftada harika idi. bets'in gene' e olan bağlılığı, hastanede don için söyledikleri, jon'un mükemelle giden herşeyinin içindeki mutsuzluk, ingiliz hakimiyeti, peggy..
süperdi.