bugün

entry'ler (76)

otizm in bildiğin otçuluk olması

döl israfı olduğu konusunda şüphe uyandırmayacak bireylerce yapılması olası tespit.

bir

hemen her şeyin temeli.

mesela bir hücre ile başlar her insan yaşama. ister dini, ister materyalist görüşü savunsun temelimiz hep “bir”e dayanır.

buna göre bir amacı olmalı insanın. bir hedefi, bir isteği, bir sevdiği. bir ailesi olmalı. gerçekleştireceği işler arasından daha önemli birisi olmalı. arkadaşları arasında birisi daha önemli olmalı.

sevdiği kadınlardan/erkeklerden birisi daha özel olmalı. içinde en azından bir duygu öne çıkmalı. bir kişilik özelliği baskın olmalı. herkes için bir kelime olmalı.

ve herkes o “bir”inin farkında olmalı. sadece bir tane ve yok benzeri. kaybedildiği anda geri gelemeyecek nitelikte şeyler çünkü. bir kere kaybeder insan amacını, sonra sorgulamadan ve mutluluğu amaçlamadan yaşar. bir kere gerçekten aşık olur ve kaybederse ondan sonrakiler sadece onun yokluğunu kısmen doldurma amaçlı olacaktır.

yokluğu hissedilen şeylerin hepsi bir tanedir. birden fazla olsalar yoklukları hissedilmezdi… kendi “bir”lerimizi tanımlamanın ve kaybetmemek için çabalamanın zamanı o vakit…

imf db toplantısını protesto için cam kırmak

dün ve bugün istanbul'da yapılan gösterilerin ana fikrini oluşturan eylem. imf kaka, db bok tamam. hükümet kolpa ona da eyvallah. protesto etmek en doğal hakkınız buna da kabul.

peki "eylem" adı altında vandalizm sergilemenin mantığı ne? görev başındaki polis memurunu arabada kıstırıp devlet malına zarar vererek, emperyalistliğine küfrettiğin firmalara ekstra para kazandırmanın esprisi ne? bu tip olaylarda anında polisi suçlu ilan etmek kolaya geldiğinden olsa gerek kendi yaptığı hareketleri meşru ilan etmenin dayanağı ne?

emperyalizmin sembollerine bizim saldırımız. esnafla, vatandaşla bir alıp veremediğimiz yok. bu sözler eylemcinin tekinden çıktı. ama aynı eylemci elinde kaldırım taşıyla bir çiçekçinin camını kırmakta da bir sakınca görmedi. zaten o çiçekçi de emperyalizmin sembolü?! naıl koparır canım çiçekleri?!

black holes and revelations

anlaşılmaz şekilde herkesin yerden yere vurduğu albüm. kabul ediyorum üst düzey müzik bilgim yok, ama son çıkan the resistance dışındaki diğer albümleri gibi gayet keyifle dinliyorum, dinlerim, dinleyeceğim. supermassive black holes mesela, hayır derdiniz ne yahu? güzel şarkı işte introsuna kurban!*

origin of symmetry

özellikle bliss ile kendine hayran bırakan albüm.

ağzını açmadığı sürece güzel olan kız

kızlar arasındaki en enteresan grubun üyesidir. hani uzaktan ay parçası, yakından da güzel allah için. ama o eylem... ah be kardeşim ne yaptın öyle.

şimdi ağzı açma eylemi denildiğinde sanılmasın ki ortodontik bozukluktur kastım. gerçi o da olabiliyor bazen. mesela cansu dere güzel, ama ağzını açınca ne oluyor öyle. açma be kardeşim.

ya da konuşmaya başlayınca çuvallıyor bazıları. ah konuşana kadarmış güzelliğin, alımın, çalımın. konuşmasan ne de güzel olacak halbuki...

sigara bulamıyorlarsa marihuana içsinler

(bkz: parasızlıktan dandik sigara almak)
(bkz: insanı intihara sürükleyen başlıklar)

parasızlıktan dandik sigara almak

yasal uyarı= sigara içmeyin çükünüz düşer, ölürsünüz, kızlar sizi öpmez vs.

ah be jti. allah belanı versin demek istiyorum izninle. işe başlayan mühendislerine selamın aleyküm maaşı olarak 3.500tl vereceğine camel'i biraz ucuzlat lan allahsız! ya da beni de işe al mutlu mesut geçinelim.

şimdi bu giriş faslından sonra tanımı gelişmeye bıraktığımı söyler, hemen tanıma geçerim. cebinde parası olmayan lakin sigara krizi tutan salağın ki bu durumda ben oluyorum, sigara niyetine ne idüğü belirsiz bir şeye para vermesidir. lan ne kötü şey sigarasızlık. ya da kötü sigara içmek. hangisi daha kötü?

yılmaz özdil tarzı yazı yazma sanatı

(bkz: yılmaz özdil tadında entry girmek)

yılmaz özdil tarzı yazı yazma sanatı

yılmaz özdil'in stilinde yazı yazma sanatıdır ki tartışmaya açık bir kavramdır. ama şu bir gerçek ki buradaki sanat yazının içeriğinden çok, şeklindedir.

işlem

basit

boşluk

tuşunu

olabildiğince

unut

olabildiğince

alt alta yaz.

nasıl?

kolay

değil

mi?

özel mesajlarım

ışığı nasıl söndürülür merak ettiren fasilite. hayır, mesajı silmek de istemiyorum ama inatla yanması da sinir bozucu okudum arkadaşım mesajı sönsene artık?!

eksi manyağı entry

mermi manyağının entry'e uyarlanmış halidir. garibim birden fazla seovinin gazabına uğramıştır.

yüreği solda atanların buluşacağı zirve

17 ekim 2009 grup yorum izmir konseri zirvesi başlığındaki bir entry'de(#6179231) geçen enfes söz. şimdi baştan belirteyim, bu ve bir önceki entry eksi manyağı olacak*. ayrıca hani kimseyi alakadar etmez ama sol görüşlüyümdür. ama söylemeden duramadım. yahu siyasi görüşün her ne olursa olsun yürek dediğin nane ister istemez solda atar be abicim/ablacım. hani basit düzey biyoloji bunu gerektiriyor. ama sende o ender gözüken rahatsızlık var da organların yeri farklıysa bilemem.

17 ekim 2009 grup yorum izmir konseri zirvesi

(bkz: yüreği solda atanların buluşacağı zirve)
(bkz: !)

markasız

(bkz: muji)

sözlüğün giriş ekranındaki anlamsız fotoğraflar

sözlüğe her giriş yapacak ulu manituları karşılayan herhangi bir anlamı ya da bir önceki girişe göre bir konu bütünlüğü bulunmayan fotoğraflardır. hani ben yeniyim buralarda işin esprisini kaçırıyor olabilirim. o zaman anlayan beri gelsin yanında da açıklamasını getirsin.

her üniversite bitiren iş bulacak değil ya

tam metin, "her üniversite bitiren iş bulacak diye bir kaide yok" ama karakter sınırına tosladığından değiştirmek zorunda kaldım. sayın başım bakanım canım, ciğerim, her şeyim, recebim, tayyipim, erdoğanım'dan özür diler, uludağ sözlük'ün kodlanmasından emeği geçen herkesi kınarım. coderlik yan gelip yatma yeri değil arkadaşım!

başbakanımız, canımız, ciğerimiz, her şeyimiz recebimiz, tayyipimiz, erdoğanımız'ın güzide ağzından dökülen bir inci dizisi daha.

başkanımızın dokuz eylül üniversitesi'nin akademik yıl açılışında yaptığı bu demeçle bizi bizden almıştır gerçi. askerlik yan gelip yatma yeri değil, üniversite sonrası iş bulma yeri hiç değil. tabi ki üniversite iş amaçlı okunmaması gereken bir eğitim kurumu ama mezun kişilerin hayatlarını nasıl idame ettirecekleri de ayrı bir merak konusu?

(bkz: şaka mısın sen arkadaşım)

http://www.milliyet.com.tr/...860&ref=haberici

avea

(bkz: avea nın en dandik cep telefonu operatörü olması)

harçlığını kendi kazanmış sanan ergen

ergen dediğime bakmayın bunlardan üniversite olanları daha çok. gerçi ruhunun derinliklerinde ergenlik ateşi sönmediyse yapacak bir şey yok, o ayrı mesele.

sanılmasın ki harçlıklarını biriktirip kendilerine bir şey alan kişileri aşşağılıyorum. yok öyle bir derdim. meselem şu ki, harçlığının kaynağı babasıyken "ben aldım" edebiyatı parçalamaları. arkadaşım gel anlaşalım. aldığın her ne ise onu sen değil baban ya da anan aldı.-şimdi farkettim lan cinsiyet ayrımı yapmışım başlıkta-. niye aldılar demiyorum, nasıl alırlar lan diye de yakınmıyorum. neticede ana baba çocuğunun daima en iyisine sahip olmasını ister. ama o tavır yok mu çocuktaki iliklerime kadar soğutuyor hayattan. baba her nasıl olduysa kızına bir ek kart verir -ki ne yazık ki kızlar oluyor bunlar- o da harcıyor, hani amaç ekonomiye can vermek yoksa mango malı o tişörtü hiç beğenmedi yoksa. şimdi bu kızımız o tişörtü alırsa inditex kazanır, onun patronu kazanır, çin'deki ucuz işçi çalıştıran atölyeden bozma fabrikalar kazanır. du' bi' dakika yahu bizim elemanlar hangi arada kazanıyordu?

konu saptı yeni paragrafa geçeyim en iyisi. şimdi bu hanım kızımıza desen ki "ama harcıyorsun bu kadar da babana yazık değil mi?", cevap anında hazır. "bunun parasını ben veriyorum taam mı!" bi' dakika orada dur bakalım. gel seninle anlaşalım. "ben veriyorum" ifadesini kullanacaksan senin bir işte çalışıyor olman lazım bu bir. kredi kartı mantığından bihaber misin bilmiyorum ama o kartın ekstresi de ana kartla beraber gelir baban garibim onu da arada öder geçer bu iki. şimdi hangi arada ödemeyi sen yaptın? baban harçlığından kesinti yapacak olsa çeşitli şekillerde babana yavşayıp parayı alırsın babandan. şimdi bunun neresinde senin kazandığını ya da ödediğini görüyoruz?

kılım alayına evet. içimde engellenemez bir dalga geçme dürtüsü oluşuyor. kavramların anlamını saptırmayın arkadaşım.

(bkz: evlenmemek için gösterilebilecek mantıklı sebepler)

atlı polis memurunun at üzerinde evlenmesi

enteresan yerlerde nikah kıyma modasının ulaştığı son nokta. su altında evlenelim, gökyüzünde evlenelim bok püsür gibi şeylere heves eden yurdum kişilerinden atlı polis olan memur beyin katmak istediği ekşın. lakin götte patlamış. kepez nerenin ilçesi bilmiyorum ama oradaki atlı polis memuru abimiz hemşire ablamızla evlenmeye karar vermişler. allah mesut etsin. nikaha da bi ekşın katmak istemişler lakin yüzlerine mi bulaştırmışlar ne nikah memurunun bindiği at huysuzlanmış. sonuç, memur yerde.

demek ki neymiş, fazla farklılık götte patlarmış.**