kız kardeşin çocuğunun ne hikmetse zenci doğması

hayırlı sabahlar arkadaşlar...

yıllarca dişinizi tırnağınıza takıp helal sütten başka bir şey emmemesi adına akşam 6 sabah 8, 14 saat mesai yaptığınız, az daha kazanayım bacım rahat olsun arkadaşlarından geri kalıp mahallede fakir damlgası yemesin diye ibine patronunuzun şakayla karışık altında imalar yatan pandiklerini sineye çektiğiniz, bacım muayyen günlerinde tatlı şeyler ister diyerek en kaliteli şokella ve nutellaları aldığınız, güzel bir okul bitirip artık evlenme vakti geldiğinde kahveden arkadaşınız olan atom nihat'la nikah kıydırdığınız kız kardeşinizin; evlendikten 6 ay sonra bi çocuk doğurup ne hikmetse çocuğun yani yeğeninizin ipiri dalgalı andre ayew olarak doğmasıdır...

hakikaten nutukları durduran, dimağları titreten, akıllara zarar bu mucizevi doğa olayına karşı koyamaz ve iyiden iyiye sorgulamaya başlarsınız. bir gün misafirliğe gidip bebeği kucağınıza aldığınızda, bebeğin ne hikmetse ne annesine ne de babasına benzemediğini fark edersiniz. enişteniz olan atom nihat gururlu şekilde çocuğunu benimser ama sizin içinizi kemiren bi şeyler vardır. hemen ufak çapta bi sorgulama moduna geçip evde terör estirirsiniz ve önce kız kardeşinizi "bu çocuk nası 6 ayda dünyaya geldi" diye sorguladıktan sonra uygun cevabı alamayıp eniştenizi sorularla taciz etmeye başlarsınız. "senin sülalede esmer tenli birileri var mıydı yaa" falan diye yalandan sırf içinizi rahatlatıp kendinizi kandırmak adına klişe soruları sorarsınız, o da "evet yaa benim baba tarafı hafif esmer tenliymiş öyle anlatırlardı" diye emin konuşur ama yine de tatmin olmazsınız çünkü bebek gallasa falan benziyordur.

hemen gizlice bebeğin göbek bağını cüzdanınızda kadim dostunuzun verdiği kredi kartı şeklinde özel suikast bıçağıyla kestikten sonra, bi akşam kız kardeşinizin evinde gardolaba saklanıp sevişmelerini beklersiniz ve onlar uyuduktan sonra yataktaki sperm örneğinden bir tutam alıp prof. dr. selattin abi'ye gönderirsiniz. o da dna örneklerini inceler ve çocuğun eniştenizden olmadığını yani piç olduğunu söyler. siz de bu acı gerçeğe dayanamayıp önce kendinizi en yakın ışıklarda dudullu-bostancı minibüsünün önüne atmak istersiniz ama vazgeçip eve döner, kız kardeşinizin kalbini çıkarıp kedilere, eniştenizin böbreklerini çıkarıp kargaların önüne atarsınız. bebeği de aras kargoyla arabistana postalayıp gömmelerini istersiniz. cesetleri buzdolabına iyi bi şekilde sakladıktan sonra akşam haberlerini izler bi de sigara yakar, namusunuzu temizlemiş olmanın verdiği haklı gurur ve vakarla son bi kez evin içine "bişey unuttum mu acaba anahtar falan cebimde mi amk" diye bakındıktan sonra kendinizi aparmanın merdivenlerinden aşağı yuvarlayıp intihar edersiniz ama ölmeyip, kapıcının tesadüf eseri sizi kurtarması sonucu hayata dönüp gözlerinizi kartal devlet hastanesinde açarsınız ama sadece gözlerinizi açabilirsiniz çünkü diğer hiçbir uzvunuz çalışmıyordur. stephan hawking gibi olmuşsunuzdur ve hemşireler size acır gözlerle bakmaktadır. bi hemşire altınızdan alırken, öbür hemşire de plastik kaşıkla dudağınızın kenarından çorba damlatır. o esnada ölmediğinizi ve hala hayatta olduğunu fark edip ağlamaya başlarsınız ama çok geçtir çünkü sakat kalmışsınızdır. bir aileyi mezara, kendinizi de yatağa mahkum etmişsinizdir...

işte bu kıssadan çıkaracağınız ders; kız kardeşinizi asla emin olmadığınız adamlarla evlendirmemeli, kız kardeşinize koca dayağı tattırmaya elverişli birini bulmadan asla onu evlendirmemelisiniz. çünkü karısını dövmeyen dizini döver, dizini dövene kadar da artık çok geç olur çünkü çocuk böyle zenci doğabilir. sarışın ivan olarak da dünyaya gelebilir belli olmaz...

6

06.06.2014 09:48

etuuu

zavallı yavrunun içerde susuzluktan yanıp kavrulduğunu gösterir. günde en az 12 bardak su içmek lazım.

1

06.06.2014 11:48

celal depar diyor

mucizedir. zencide olsa bakmak gerekir. sevimli olduklarını düşünüyorum. sonuçta türk kızları zencilere hasta büyüyünce kız bulup hemen evlendirilebilir.

2