bugün

Şimdi AKP iki yıl önce ortaya bir Kürt açılımı konusu attı, ama içini dolduramadı. Ne yazık ki iki yılımızı bu açılımın içinin nasıl doldurulacağını tartışarak geçirdik ama çare bulunamadı. AKP ve yandaşları bu süre içinde bol bol demokrasi nutukları attı.

Demokrasiyi söylem olarak çok iyi anlatan, kâğıt üzerinde müthiş demokratik senaryolar yazan AKP, Kürt açılımının içini dolduramasa da halkın özellikle kültürsüz ve eğitimsiz kesimini etkiliyordu. Ama sonuç oy açısından olumluydu, iktidar çok rahattı. Sormayan, sorgulamayan bir kesimin desteğinden daha iyi ne olabilir ki?

Ancak AKP ve yandaşlarının şiddetle desteklediği “Kürt açılımı” sadece lafta kalırken, konunun asıl muhatabı olan Kürt kesimi hiç boş durmadı, adım adım hedefe yürüdü ve sonunda önceki hafta fiili bir durum yarattı. Güneydoğu’da iki dilli sisteme geçildiği açıklandı. Tabelalar çoktan hazırlanmıştı bile.

Bu AKP ve yandaşlarının beklemediği bir gelişmeydi. Nasıl tavır alacaklarını bilemediler. Dengeleri bozuldu. Kimi girişimi provokasyon olarak niteledi, kimi “Ergenekon işi” dedi. Ama asıl sorun parti kapatmanın AKP sözcüleri tarafından dile getirilmesiydi. Demokrasi ipi birden kopmuştu sanki.

iki dil konusu dengeleri bozarken bu kez beklenmedik biçimde “özerklik talebi” gündeme düştü. Gerçi bu konu hep konuşuluyordu ama, her şey tam AKP’nin istediği biçimde, yani sadece sadece kâğıt üzerinde yürüyordu. Oysa şimdi bu konu da fiiliyata geçme aşamasında. AKP’yi şaşırtan da bu oldu.

Tabii burada milyonlarca insanın aklına takılan konu şu: “Kürtler neden bağımsızlık istemiyor da, özerklik talep ediyor?” Hiçbir Kürt sözcüsü “ayrılmaktan, bağımsız bir devlet kurmaktan” söz etmiyor. Tam tersine “asla ayrılmayız” söylemi geçerli. Hatta Türkiye’nin 25 özerk bölge olmasını bile istiyorlar.

Her ne kadar Kürtler şimdi ayrılmak değil özerklik istiyorlarsa da, halkın geri kalanı PKK eylemlerinin hangi amaçla başladığını biliyor. 1984 Eruh baskını ile fiilen ortaya çıkan PKK “bağımsızlık” sloganı ile Kürt Devleti’nin kurulmasını amaçlıyordu. Örgüte “bölücü” adı da bu nedenle verilmişti.

PKK eylemlerine başladığında önce kendi halkını hedef almıştı. Her gün bir Kürt köyü basılıyor, çoluk çocuk dinlemeden hepsi kurşuna diziliyordu. Amaç Kürt halkını “bağımsızlık savaşı” veren PKK’nın yanına çekmekti. Bunun için tarih boyunca geçerli olan dehşet kullanılıyordu. Bundan sonuç alındı.

PKK kendi halkını dize getirdikten sonradır ki hedefini Türk Silahlı Kuvvetleri’ne yöneltti. Aradan neredeyse 30 yıl geçti. Şimdi o günleri hatırlamayan, PKK terörünün ne anlama geldiğini bilmeyenler “bir savaştan” söz ediyor ve “barış” çağrıları yapıyor. Oysa bu çok yanlış ve sarece kafaları karıştırıyor.

Güneydoğu konusundaki en büyük aldatmaca ve yalan “süren bir savaş, dökülen kan, barışa özlem” söylemidir. Kürt ve Türk halkları hiçbir zaman düşman olmamışlar, çatışmamışlardır. Aralarında husumet yoktur. Sorun siyasetçiler eliyle yürütülen devletin politikalarından kaynaklanmaktadır.

Bu nedenle iki yıldır ısrarla savunduğum şu oldu: “Kürt sorununda halkın bir etkisi yok. Yasakları koyan, baskı yapan devlettir. O halde çözümü de o bulmalıdır.” iktidar ise sorunun büyüklüğünden korktuğu için konuyu kendi mecrasında çözmek yerine halka mal etti. Yani çözümü zorlaştırdı.

Gelinen noktada artık Kürtler karşılarında sadece devleti değil, halkın kalanını da görüyor. Bu da aksi etki yapıyor ve daha önce hiçbir sorunu olmayan Türk halkı da Kürtler’e karşı husumet beslemeye başlıyor. Şu an geldiğimiz nokta budur ve sonuçları çok vahim olabilir. Buna kimsenin hakkı yoktu.

PKK teröristleri ve onlara destek verenler uzun yıllardır “bölücülük” suçlamasıyla yargılandılar, hapislere mahkûm oldular. Oysa şu anda Türklerin içinde de büyük bir kesim “gitsinler devletlerini kursunlar” aşamasına geldi. Şimdi acaba Türkler de “bölücülükten” yargılanmaya başlar mı?

Şaka yapmıyorum ve abartmıyorum, ama son zamanlarda kiminle konuşsam, Kürt sorununda konu bir süre sonra bu noktaya geliyor ve hep şunu duyuyorum: “Özerklik olmaz, yağma yok, hem tüm sorumluluk ve yükümlülük bizde olacak hem onlar canlarının istediğini yapacak.” Bu duyguyu yabana atamayız.

Sohbetlerde insanlar “Niye devlet kurmak isteğinden vazgeçtiler, özerk yapı yerine devletlerini kursunlar” diyerek şunu ekliyorlar: “Eğer Kürtlere özerklik verilirse yarın kendini başka kimlikte görenler de aynısını ister, işte o zaman Türkiye’nin Yugoslavya gibi parçalanmasına kimse engel olamaz.”

Bu durumda Kürtlerin kendi devletlerini kurması, Türkiye’nin de buna destek olması, hatta garantörlük yapması gündeme gelebilir. Öyle olunca da Kürtler Türkiye ile pazarlık yapmak yerine hemen yanı başlarındaki Kürt coğrafyasına ortak ülkelerle anlaşmak zorunda kalacaklardır. Peki Irak, Suriye ve iran ne diyecekler?

Şurası bir gerçek ki, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yaşayan Kürtlerin sorunları çok hızlı biçimde çözülebilir. Ama Türkiye dışındaki Kürtler’i de katarsak, sorunun, bizim dışımızda kolayca çözülemeyeceği de açıktır. Öyle sanıyorum ki Kürt halkını ve liderlerini asıl korkutan konu da budur.
vizyon darlığıdır.
ozerlik ile dogudaki kurt vatandaslarimizi degil diger illerdeki kurt vatandaslarimizi da kayirip onlara da imtiyaz saglamak icindir. cunku bagimsiz olsalar istanbuldaki zengin is adami ahmet bey pilisini pirtisini toplayip fabrikalarini kapatip memleketi hakkariye mi donecek? ozerklik adi altinda bagimsizken asla elde edemeyecekleri haklari da gecirtip duruma gore türkiye cumhuriyetimizin lehinde gerekince diger ulkelerin lehinde haraket edip cift tarafli oynayip daha fazla cikar elde edecekler.
terörist başının dediği gibi dağ başında kurulan bir devlet nasıl yaşar.
federasyon devleti devrimsel mantıkla munkundur.
ikinci ermenistan olacaklarını bildikleri içindir. kaldı ki, kürtler değil pkk, bdp-hdp aracılığıyla istemektedir. karadeniz turu ve urla'dan sonra milliyetçi ağırlıklı olduğu bilinen fethiye'deki hdp provokasyonuna halkın tepkisini görünce "fethiye babanın malı değil" söylemi, "türkiye'yi bölmeyeceğiz, başına geçeceğiz" demektir. "sırf cümbüş çıksın da biz de onları ırkçılıkla itham edebilelim, ekmek çıksın" diyerek en olmadık yerlere kışkırtmaya giden hdp'nin "türkiye partisi" olma iddiası da bu yoldadır, biz de yedik. kırk yıllık kani, olur mu yanni? pkk ile, terör ile, ayrılıkçı söylemler ile halkı otuz senedir kışkırtmak yerine, ayrılıkçılığa çizgi çekip gerçekten barış dili kullansalar, bugün türk milletine faşist diyenler haklı olabilirdi. teröristler dillerini bükmeyecekler, ama tepki veren halk "barış diliyle konuşmuyor, ırkçı saldırı yapıyor". oldu gözüm. kadın kotası dolsun diye göstermelik adaylar gösterilmesi gibi farklı grupları kattıklarına da bakmayın. her yerde eşbaşkanların biri terörist-biri eşcinsel, biri terörist-biri kadın, biri terörist-biri öğrenci...vs. terörist olan eşcinsel olanın arkasına geçip saklanıyor, milletten eşcinsel haklarına hoşgörü bekliyor. eşcinsellere esas saygıyı göstermeyenler, birbirini seven gençlerin heteroseksüel ilişkilerine de saygı göstermiyor ki! öcalan ile erdoğan'ın "başkanlık rejimi"ni paylaşmak için baş koydukları ve düğün arifesinde oldukları bilinmekte ama gündemden dolayı unutturulmaya çalışılmaktadır. bu arada alakasız gelebilir ama önümüzdeki aylarda bayburt civarına dikkat.
Bağımsızlık ilanı bir nevi savaş ilanı olarak algılanır.
Özerklik istemek veya özerk bir yerin bağımsızlik istemesi batı da sanki demokrasi gibi algılanmaktadır. Zira avrupada onlarca özerk bölge var.
Yani sebebi : göt korkusu.
Ben şahsen kürt olsam kürdistan kurulsa ve dense ki gidin orada yaşayın Ankara'dayım şu an gitmem yani özerklik meselesi de bu düzmantığın bir dışa vurumudur. Yasla sırtını Türkiye'ye ye kürküm ye en temizi zaten elektirik su doğal gaz vs vs faturası derdin yok birde bağımsız devlet kurup vergi mi toplayacaksın vergi verme bilinci olmayan o insanlardan bunu başarabilirler mi sanmıyorum. Erdal Bakkal'ın dediği gibi olur o vakit bana böyle söylenmedi der iç savaş başlatırlar nasıl olsa en iyi bildikleri şey. E durum böyle olunca ister istemez inmek istemiyor insan eşeğinin üstünden... Hem yılların verdiği bir siyasi tecrübe de var. Niye bağımsız bir devlet kurup tüm dünyayı başlarına toplasınlar ki...
kürtlerin ayrılmak gibi bir düşüncesi olmadığını gösterir. kürtler eşitlik istiyor.

bağzı ağzı salyalı tipler tüm yük tc nin üstünde olacak bunlar özerk, rahat yaşayacak gibi hayasız, düşüncesiz, vizyonsuz, bilinçsiz ve ahmakça düşüncelere kapılıyorlar. hala kürtlerin elektrik faturasını biz ödüyook diyen salaklar var aq. biri de çıkıp diyor ki hdp kendi kendine saldırıyor. he amk he.
ön sevişmedir.

ham meyve dalından koparılmaz. PKK aynı pkk'dır. Apo aynı APO'dur. yemiyoruz!

vakti olan buradan okusun.

(bkz: apocu siyaset tarzı ve barış süreci/#22577676)
biz bu oyunları çok gördük tarihte her zaman ilk önce özeklik sonrası bağımsızlık oluyor yemeyiz biz! sonucu ya müzakere ya savaştır!
Aynı bokun lacivertidir.
sonuç;
(bkz: vadedilmiş topraklar)
kürtlerin amaçlarını biliyorum.
Adamlar gayet akıllılar.
eğer özerklik kazanırlarsa,
hem türkiyeden ek ödenek alabilecekler hem vergi vermeyecekler hem de yurtdışı ile ilgili bütün işleri türkiyeye devredecekler.
EĞER BAĞIMIZLIK KAZANIRLARSA,
TÜRKiYEDEN EK ÖDENEK YOK ÇÜNKÜ ARTIK TOPRAKLAR TAMAMEN KENDi TOPRAKLARI, politika işiydi anayasasıydı vergi toplamasıydı ohooo
milyon tane iş...
Adamlar gayet akıllıca davranmışlar özerklik istemeyle.
hain yine haindir.bagimsizlik almalari sonucunda amerikanin boku haline donuseceklerini dis devletlerden yardim alinmadigi takdirde açliktan öleceklerini biliyorlar.yasla arkani Turkiyeye sen ye ic sic yasa.ne guzel ideoloji.hic bi fedakarlik yapma adamalarin 1000 yillik yurduna yerles ozerklik iste.ooo ne guzel.