bugün

Tek parti döneminin en tartışmalı konularından biri olan köy enstitüleri, m. kemal atatürk'ün bizzat kendi projesi olmasına karşın ölümünden sonra hasan ali yücel* tarafından hayata geçirildi. Kurulduğu andan itibaren ateşli bir muhalefet tarafından kapatılmak istenen köy enstitülerine ilk saldırılar henüz tek parti döneminde baş gösterdi, bir çok kez kapatılması gündeme geldi fakat kapatılmadı. Bu saldırıların şüphesiz en büyük sebebi hasan ali yücel in ateşli bir solcu olmasıydı* * *. Chp döneminde komünist yuvası olarak addedilip (bunu çok takmamak gerek zira meclis tutanaklarını incelediğinizde demokrat partili vekillerin bile komünistlikle suçlandığını görürsünüz), kapatma girişimlerinde bulunulan köy enstitüleri, sovyet tehdidinin artmasıyla birlikte demokrat parti döneminde kapatıldı.
-ayrıca bkz öner - yücel davası
köy enstitülerinin kapatılması tam bir skandaldır, rezilliktir. diğer yandan kapatılmadan önce siyasallaştırılması, bir takım odaklarca parti merkezi gibi kullanılması daha büyük skandal ve rezilliktir. neticede yazık olmuştur...
eski komünist, şimdiki şakirt yuvaları.
kapatılması vatan hainliğine eşdeğer olarak görülebilecek eğitim yuvalarıdır, eğer köy enstitüleri açık olsaydı bugün eğitimsizlik sorunu, cemaatler yada pkk gibi şeylerle uğraşmazdık. köylerdeki fakir çocuklar toplanıyor ve onların eğitimli, kültürlü insanlar olması sağlanıyordu, şimdi bu işi fetoşun okulları yapıyor bu çocukları onlar alıp birer şakirt olarak yetiştiriyorlar.
masonizm ve ateizmi köylere kadar yaymak için kurulmuş sinsi kurumlardır. adnan menderes tarafından çöpe atılmıştır.
nedense aklıma hep köy meydanında birbirine "şinci sen kantçımın, hegelcimin?" diye soran kasketli, dişsiz dedeleri agetiren kavramdır.
pragmatizm ve yeniden kurmacılık eğitim felsefelerinin kurucusu john dewey tarafından gezilip "işte hayalimin eğitim kurumları" yorumunu alan güzide eğitim kurumlarıdır. kapatılmaları, ülkemizin başına gelmiş en büyük felaketlerdendir.
arap alfabesinde geçen lam ve cim harfleriyle ilgili "lamı cimi yok" deyimi vardır güzel türkçemizde herkesin bildiği ve bir çoğunuzun da tahminimce kullandığı..nedir lamı cimi yok deyiminin anlamı ?? tdk bu güzide deyimimizi çok net bir şekilde açıklar : "değişmez, kesin, başka yolu yok" anlamında kullanılan bir söz..

bu deyimin nerden aklıma geldiğine gelince efenim..köy enstitüleri kapatılmasaydı ne bugünkü adalet ve bilmem ne partisi iktidarda olurdu ne de bu ülkede doğu-batı arasındaki sosyolojik ve ekonomik veriler arasında bu kadar büyük bir uçurum olurdu..bunun lamı cimi yok!!!

köy enstitüleri kapatılmasaydı ne bu halk dine, bu kadar mantık sınırları dışında gözü kapalı bir şekilde bağlanırdı -ki bu halkın değil 1950 itibariyle başlatılan anti gominist ve sscb ye karşı tampon bölge olunmasına binaen amerikan mandası olunması ve özellikle 30 yıl sonra oluşturulacak olan pasif ve tamamiyle mütedeyyin toplum oluşturma planının yapıldığı 80 darbesinin temelinde yatan yönetim anlayışının sorumluluğu ve suçudur- ne de bunun sonucunda sosyal ilişkilerde bu kadar iletişim fakiri bireylerden oluşan bir halk yetişirdi..bunun lamı cimi yok!!!

köy enstitüleri kapatılmasaydı ve aksine artarak eğitimlerine devam etseydi, yunanistanın eğitim seviyesi üniversite mezunu olarak görülürken türkiyenin eğitim seviyesi ilkokul 3 çıkmazdı ki bu sonucun temel nedeni doğu ve güneydoğu anadolu bölgelerindeki durumdur ki bunda yine o halkın hiç bir sorumluluğu yoktur, sorumluluk tamamiyle 1950 itibariyle kısmen amerikan eyaleti olunmasını onaylayan yönetim anlayışındadır..bunun lamı cimi yok!!

neyse efenim..enstitüler hakkında yazılmış olan 3 sayfa yazıya şöyle bir göz gezdirirseniz zaten dönemine göre ne kadar faydalı ve ilginçtir dünya çapında beğenilen ve imrenilen bir eğitim anlayışı olduğunu farketmişsinizdir ki bu doğrudur,"eğitim bir vazoyu suyla doldurmak deği, bir çiçeğe kendi tarzında büyüyebilmesi için yardımcı olmaktır" felsefesiyle hareket eden ve bunun uygulandığını o yıllarda ülkemizde gören john dewey örneğinde olduğu gibi..

içinde bulunduğumuz dönemdeki eğitim anlayışı ve eğitmenlerini göz önünde bulunduralım..öncelikle eğitim fakülteleri..nitel olarak ilgilenmeyeceğim, nicele bakalım..eğitim fakülteleri üniversite içerisinde çoğunlukla tek ya da bir kaç bloktan oluşan binalardır..bunu köy enstitütüleri ile kıyaslarsak karşılığı fakülte değil üniversite olacaktır..sadece öğretmen yetiştirme amacıyla kurulmuş, büyük bir kampüsü olan üniversite..içerisinde tarımdan tutun spora, bilime ve sanata yönelik bir çok alana-sosyal tesise sahip, gittikleri köylerde o köyün ekonomik ve sosyal yapısına uygun gelişimine katkı sağlayacak şekilde eğitim alan öğretmenler yetiştiren bir eğitim kurumu, bir üniversite..

gübrelemeden tutun da piyano öğrenimine kadar geniş bi yelpazeye sahip tam donanımlı köy öğretmenleri yetiştirebilen kurumlardan bahsediyoruz..öyle bir kurum ki tek dönemde 25 dünya klasiği bitirilmesi zorunlu, öyle bir kurum ki kişiye ezberci değil etkin bir şekilde konunun içerisine girerek uygulamacı özellikler yükleyen, gittiği köyde kuzu değil sorgulayan birey yetiştirme donanımına sahip eğitmenler yetiştiren...

ki bu macera kısa sürse de büyük başarılara sebep olmuştur..kısa süre olsa da sorgulayıcı bireylerin bulunduğu ve yetiştiği köyler oluşmuştur ki asıl rahatsızlık verici ve kapatılmasına giden yolu açan temel etkendir..

şimdi gençlerden bazıları buyurmuş ki efenim burada vakt-i zamanında kız-erkek beraber kalmakta ve kızlar da oropu olmaktaymış..bunun gerçek olduğuna dair örnekler verilmiş ki olmuş olabilir de..lakin, bir kaç kötü örneğe bakarak bunu koskoca projeye mal etmek, camide alem yapan imama bakarak bunu bütün islam ve müslüman alemine mal etmek ile aynı mallık değerine sahiptir...

buyurulmuş ki gomünüst yuvası olmuşmuş ve gomünüst yetiştiriyleemişş..bu ülkenin komünist sözcüğünden anladığı ortada zaten, bir kaç iktidar anlayışına ters soru sormaya kalksanız, sorgulayıcı olsanız ki bu en doğal hakkınızdır, hemen komünist damgasını yersiniz ya da içinde bulunduğumuz geçici dönemde ergenekoncu..

anne ve babamın emekli öğretmen olmalarından mütevellit vakt-i zamanında bir kaç tane köy enstitüsü mezunu öğretmen ile tanışmışlığım olmuştu..aslında bu kadar sayfa yoruma gerçekten hiç gerek yok, tanışmak konuşmak ve nasıl köy enstitülerinden mezun oldukları için gururlandıklarını görmek yeterli..enstitüden mezun oldukları için bir tane bile pişman ve olumsuz düşünceye sahip öğretmen olamayacağını ve mezun öğretmenlerin gittikleri köye katkıda bulunmadığını söyleyebilecek bir tane bile köylünün de bulunamayacağını kesin bir dille de vurgulamışlardır..

türkiyenin gelişim ve modernleşme tarihine sürülmüş bir leke olarak kalacaktır köy enstitülerinin kapatılması..
zamanının çağdaş eğitim merkezleri iken kapatılan, buralardan mezun öğretmenlerin gerçekten öğretmen gibi oldukları eğitim kurumları. kurumlarıydı. aptal bir siyaset uğruna yazık edilmiştir.
amerikan mandası olmamız yolundaki en önemli adımdır köy enstitülerinin kapatılması ve amerikan yardımlarının akabinde kabul edilmeye başlanması..
uğur mumcu'un harika bir şekilde açıkladığı konu:

http://www.timsah.com/Ugu...unu-anlatiyor/d0MPVmbvq7k
türkiye' de bir geleceğin demirel sözüyle politikalarıyla yok edilmesi durumudur. Dünya'nın her yerinde teorik ve pratik eğitimin bir arada olmasının faydaları ile ilgili sempozyumların konferansların verildiği günümüzden 50 yıl önce ileri görüşlülüğün fevkalade güzel örneğidir.
hakkında can dündar'ın çok kapsamlı bir araştırma sonucu ortaya koyduğu, gayet
iyi bir belgeseli bir de kitabı vardır. eleştirmeden bir bakarsanız, hakkıyla eleştiri yapmış olursunuz sadece, bir şey kaybetmezsiniz.

belgesel:http://video.google.com/v...docid=2136090163378392232#
kitap: http://www.kitapyurdu.com...?id=45022&sa=82787394
hasan ali yücel in öncülüğünde kurulan ve cumhuriyet tarihinin belkide en faydalı kurumudur..komünist yetiştirdiği söylenmiştir ve nihayettinde kapatılmıştır,lakin okuma fiilini gerçekten hayata geçirdiği herkes tarafından kabul edilmiştir ki köy yerinde çobanların ellerinden jan jak russo kitapları düşmezmiş o derece...
(bkz: her güzel şeyin bi sonu vardır)
başlarda cumhuriyetin temel prensiplerini halk arasında kabullendirmek için kurulsa da, ters tepmiştir. cumhuriyetçi yerine demokrat insanlar yetişmiştir. köylü toplumu batıya yöneltme çabası içinde kurularak, köylüyü nasıl batılılaştırırız ?düsturuyla hareket etmişlerdir. işin özüne inersek aslında bir tek tipleştirme çabası vardır, yani halay çeken memet amcaya vals öğretmek için uğraşılmıştır. tabi memet amca yer mi ? halayı da unutmamış, valside yalayıp yutmuş, üstüne bir de fransız devriminden haberdar olmuştur. gözü açılan memet amca daha çok sorgulamış ve aslında memlekette işlerin ters gittiğini düşünmüştür. bu düşüncelerini sesli olarak dile getirmeye başlayınca da. yurdum nemrutları tarafından ' ahanda bunlar gomonist ağzı,bunların hepsi moskov tohumu ' denilerek bir kilit vurulmuştur kapısına.
ilk yapıldığı uygulamaya konduğu yıllarda türkiye cumhuriyeti için gerçekten çok önemli olan eğitim kurumlarıdır. öyle yada böyle bir şekilde kapatılmıştır. kapatılmasında çok fazla siyasi neden düşünülmemesi gerekir ki bu konuyu okuyan o dönemleri bilen insanlar neden kapatıldığı konusunda kulakdan duyma laflara inanmazlar. evet köy enstitüleri çok faydalı omuştur bu bir gerçektir değiştirilemez. ama şunuda unutmamak gerekır kı 1950 türkiyesinde yeni bi dönem açılmıştır modernleşmenin başladığı dönemdir. köyden kente göçüşün merkez odaklı siyasetin çevreye karışmasıyla köy enstitülerine devam edilemezdi.bu dönemde devam etmek köylüyü köylülükten çıkarmamaktan öte gitmezdi zaten.
iki diktatöründe * * kapatmak için hemfikir olmaları ilginçtir.eleştiri oklarını nereye yönelttiğini bilmeyen; hem faşist hem komünist diye eleştiren, uzuvlarından habersiz dingilleri bulmak mümkündür.

öncülerinden biri olan ismet inönünün, enstitüleri kapatmaya girişmesi ayrı trajedidir.

(bkz: truman doktrini)
komünizm'in yayılmasına öncülük ettiği için kapatıldığını ve bunun da doğrudan "sam amca" tarafından emredildiğini düşündüğüm enstitüler..
ki ismail hakkı tonguç'un oğlunun enstitülerin amacı hakkındaki yazısını biliyoruz.
modernite adı altında türlü ahlaksızlıkların olduğu raporlara yansıyor..

özü müslüman olan anadolu halkına ters olduğu kesin.
kapatılmasaydı da içindeki zihniyet değişseydi, manevi değerlere mesafeli olmayan, din ile ters düşmeyen bir sistem olsaydı çok çok daha güzel olabilirdi. ama öyle olması için müfredatın değişmesi lazım. bu da ülke sisteminin değişmesini gerektirir..
zor iş..
türkiye' nin şu an ki eğitim sisteminden çok daha başarılı eğitim ve öğretim hayatı sağlayan enstitülerdir. o dönem ki ders programında bulunan bazı dersleri şu an özel okullar bile verememektedir.
ilgisinden dolayı;

(bkz: yüksek öğretmen okulu)
(bkz: öğretmen okulları)
http://video.google.com/v...docid=1029200506126357673

uğur mumcu yorumu
keşke kapanmasaydı... keşke kapatılmasaydı...

bugün köy enstitüleri olsaydı... ne töre olurdu... ne pkk...
kemalist sistem'in köylülerin proleterleşmesini engellemek için kurduğu, yani komünizm düşüncesini insanların kafasından silmek için kurulan toplama kampları.

başarılı bir biçimde gene kemalistlerin burjuva kanadı tarafından komünist yetiştiriyor bahanesiyle kapatılmışlardır.

kemalistlerin korkunç bir köy enstitüsü fetişizmi vardır oysa. köy enstitüleri ağalık rejimine karşı kurulmadılar, tam aksine köylüyü köyden çıkartmayıp ağanın elinde köle kalmaya devam etsin diye kuruldular. osmanlı yıkıldıktan sonra ortada kalan toprakların nasıl kapışıldığını, aşar vergisinin türeyen toprak ağalarını hoşnut etmek için kaldırıldığını, saltanatı kafa kesme tehdidi ile kaldıranların ağaların desteğini yitirmemek için toprak reformunu onların isteğine bıraktığını, tarımda makineleşmenin ağların işine geldiğini ve köylünün bu şekilde iyice köleleştiğini yazmıyor tarih kitapları.

köy enstitüsü gerçeğini yazmadıkları gibi. 1930'lu yıllarda ağaların zulmünden şeflik cumhuriyeti'ne karşı bir köylü devrimi yapacak kadar bunalmış olan köylü kitleyi kemalist terbiyeden geçirip k.çlarının üstüne oturtmak için kuruldu o kamplar. ne aydınlanmasından bahsediyorsunuz siz? hubbeyi kubbe yapmakta mustafa kemal gibi üstünüze yok. 1950 senesinde ellerine fırsat geçince o köylüler şefin partisini sandığa gömdüler, öyle bir nefret ki genlerine işlemiş milletin yıl 2011 chp daha da iktidar yüzü göremiyor.
egemen sınıfın hakimiyetini garanti altına almak için, ''şehirli ile köylünün görmesi gereken eğitim farklı olmalı. herkes ihtiyacı kadar, ihtiyacına göre eğitim almalı'' savıyla türemiş okullar
memleketin namuslu kızları ile namuslu genclerininin çiftleştirilerek anadoluya salınması hadisesidir, inönü nün anadolu insanına hediyesidir, chp nin iktidara gelememe sebebi hala aynı anlayısın ürünü olmasıdır.
güncel Önemli Başlıklar