bugün

Teog'u kaldırdılar yerine açık uçlu yazılı sınav falan getireceğiz diyorlar ya...

işte açık uçlu yazılı sınav getirirlerse, önemi biraz daha artacak olan ders.

Ama adil bir yarış olmayacağı kesin. Üzerine de koy yapacakları usulsüzlükleri...

Of... Gene harcayacaklar çocukları.
Kompozisyon Fransızca kökenli olup ”Ayrı ayrı parçaları, nesneleri, ögeleri en iyi şekilde yerleştirmek" anlamına gelir.
giriş, gelişme ve sonuçtur. düzgün yazmadığım için laf etmişlerdir bana. he ama bak şimdi ne oldu?

uludağ sözlükte yazar oldum lan ben!*
sanata ve sanatçıya:

biraz saygı, başka bir şey değil.
lise'de edebiyat derslerinde tam bir baş ağrısıydı.

hele ki öğrencilerinin yazım ve anlatım yönünü geliştirmek isteyen iyi niyetli bir hocanız varsa; unutkanlıktan dolayı zamanında hazırlamaz ama okuma sırası geldiğinde, önümdeki defterden okur gibi yapar ve bir şekilde atlatırdım; garip tarafı hoca yazı(!)larımı çok beğenirdi.

sene ortasında okulun basacağı kitap için, hoca'nın tavsiyesiyle müdürün benden tüm kompozisyonlarımı istemesiyle foyam ortaya çıkmıştı.

tanıdığım en iyi edebiyat hocasıydı; öğrencilerini her yönden geliştirmek isteyen ve bunu sevdiren başka hocaya rastlamadım.
kompozisyon yazarken dikkat edilmesi gereken hususlar
okumak: başarılı bir kompozisyon yazmanın yolu okumaktır. okuma, kişiye düşünce zenginliği, sözcük zenginliği ve anlatma yeteneği kazandırır. insanın hayal dünyası, bildiği sözcüklerle sınırlıdır. ne kadar geniş sözcük dağarcığına sahipseniz, hayal dünyanız o kadar geniş olur. ayrıca okuyarak bir yazıya nasıl başlandığını, yazının nasıl geliştirilip sonlandığını görmüş olursunuz.
dilin kurallarını bilmek: yazı dilinin kendine özgü ilkeleri vardır. konuştuğumuz gibi yazamayız. yazarken dil bilgisi kurallarını göz ardı etmemeliyiz. sözcüklerin anlam inceliğine dikkat edilmeden kullanılması dil yanlışlığına yol açar. ayrıca dilimizi zenginleştiren deyimlere ve atasözlerine hâkim olmak, sözcüklerin gerçek ve mecaz anlamlarını bilmek yazarken bizlere güç verecektir.
gereksiz sözcük kullanmama: bir önceki maddeyle de ilgili olan önemli bir problem de gereksiz sözcük kullanımıdır. gereksiz sözcük kullanmak bir anlatım kusurudur. bu yüzden, yazarken gereksiz sözcük kullanımından uzak durmalıyız.yazarken mümkün olduğu kadar kısa cümleler kurun. cümlelerinizi bağlaçlarla veya fiilimsilerle uzatmayın. çünkü uzun cümlelerde, anlatmak istediğiniz düşünceyi toparlamanız güçleşir.
düşünmek: uzun uzadıya araştırmak anlamına gelen düşünmek, yalnızca insanlara özgü bir özelliktir.iyi konuşup yazmak için mutlaka düşünmek gerekir. yazmaya başlamadan önce konu üzerinde düşünmelisiniz.
kompozisyon hangi bölümlerden oluşur?
başlık: yazının en kısa özetidir. başlığı okuyan okurun yazı hakkında genel bir fikir edinebilmesi gereklidir. başlık seçimi bu doğrultuda yapılmalıdır.
giriş: bu kısımda konunun amacı belirtilmeli konuda bahsedeceğiniz şeylere değinilmelidir. giriş ana fikiri yansıtacak bir kaç kelimeden oluşur. ancak. çünkü, fakat gibi bağlayıcı ögeler bu kısımda kullanılmaz.
gelişme: ortaya konulan düşüncelerin anlatılacağı, verilerle destekleneceği bölümdür. bir kaç paragraftan oluşabilir. örneğin düşüncemizi bir kaç yönden savunacaksak bunları ayrı paragraflarda ele alabiliriz. benzetmeden, tanık göstermeden yararlanılabilir. gelişme bölümünde anlatılan her şey mutlaka birbirleriyle bağlantılı şeyler olmalıdır. gelişme bölümünün sonlarına doğru düşüncenin kanıtlanması, açıklanması yavaş yavaş bitirilmelidir ayrıca “tüm bunlara ek olarak” gibi kalıplar kullanılabilir.
sonuç: sonuç bölümü kompozisyonun en can alıcı bölümüdür. yazılanlar, savunulan düşünceler toparlanmalı bir sonuç cümlesiyle birbirlerine bağlanmalıdır.”toparlayacak olursak” , “özetleyecek olursak” gibi kalıplar kullanılabilir. bir hikayeye ya da atasözüne bağlayarak da kompozisyon bitirilebilir. ancak en can alıcı bitirmelerden biri de yazının giriş bölümüne gönderme yapmaktır.
1- ayrı parçaları birleştirme yöntemiyle bütün oluşturma,
2- bağdarın eseri yaratma sürecine verilen isim.
lise yıllarında birçok öğrenci için yazması dert olan yazı. lakin lise ve kompozisyon deyince benim zihnimde tek bir olay canlanıyor. Sanırım bu satırlar aracılığı ile bunu paylaşmak en doğrusu olacak. korkmayın hemen, yüz dolar karşılığında edebiyat hocama vermedim.

Efendim edebiyat hocalarının kalıplaşmış fantezileri vardır. Hele ki kompozisyon konuları hakkında. Geçen yaz tatilinde neler yaptınız, gezdiğiniz bir yeri anlatın, bilmem ne sözünü açıklayınız, çok gezen mi bilir çok okuyan mı belli başlı konulardır. Benim lise dönemindeki edebiyat hocam da ortalama bir edebiyat öğretmeni idi ve haliyle bu konularda biz de kompozisyonlar yazdık.

Bir kompozisyon dersinde kalıplaşmış konuların birisiyle ilgili bir kompozisyon yazılmamız istendi. "yaşadığınız ilginç bir olayı anlatınızdı" sanırım konu. herkes bir şeyler yazıyordu. ben düşündüm,dedim "ulan ne ki benim yaşadığım en ilginç olay". komşu kızı merve'yi röntgenlemek dışında pek de aksiyonlu bir hayatımın olduğu söylenemezdi. ee kağıta da merve'nin sutun bacaklarını, dik memelerini yazacak halimiz yok. O an tepemde bir lamba yandı, hani şu çizgi filmlerdekilerden.

Mahallemizin abilerinden, zamanının hızlı solcularından bir devrimcinin anlattığı hikayeler geldi aklıma. Hak, adalet, eşitlik, emek, işci sınıfı gibi laflarla dolu hikayeler ve komunizm. Komünizmle tanışmamı anlatmaya karar verdim *. Aslında o zamanlar komünizm ile ilgili bildiklerim bu abimizin anlattığı romantik hikayalerden ibaret idi. Bilgiyi geçtim, daha komünizm nasıl yazılır onu bile bilmiyordum. Neyse efendim herkes ülkemizin turistlik güzelliklerini, ilginç çocukluk anılarını falan filan yazarken ben komünizmle tanışmamı, komünizm rejimini anlatmıştım; komünizm hakkında doğru dürüst hiçbir şey bilmeden. 70 almıştım o sınavdan. Sonra edebiyat hocam beni çağırıp nasihat etmişti: akıllı uslu çocuksun, bırak bu işleri dersine bak, adam ol diye.

Şimdi düşününce manyakça bir şey yapmışım diyorum. Her ne kadar sol görüşlü bir insan olsam da hiç bir zaman kendimi komünist olarak adlandırmadım. ama 16 yaşında bunu yapmak nasıl bir psikolojinin ürünüdür, onu da çözemedim. Sanırım bunda "kızlar devrimcilere,komünistlere veriyormuş oğlum" şehir efsanesinin de bayı püyüktü.

biz o işleri bıraktık da yine de adam olamadık be hocam.
lise zamanında öğrencilerin* ilginç kompozisyon başlıklarıyla yardırdığı ders. başlık ve yazılan metnin alakası yoktur. sırf puan almak için işkembe-i derya'dan uydurulur genelde.

(bkz: dik duranın gözyaşları)
(bkz: banyoda kaybolan sabun)
bir ilkokul cocugunun zeka ve hayal gücünün tavan yaptıgı yazıdır.**ve aynen şöyledir:

Konu: "3 dilek hakkınız olsa ne dilerdiniz?"

Öğrencinin yazdığı kompozisyon:

Günümüzde üç dilek hakkımız olması çok önemlidir. Maalesef
sevinerek bu hakkımizı kullanırız her zaman. Benim 3 dilek hakkim olsa 3 dilek hakkı daha isterdim. Elde var 6 dilek hakkı , 5'i ile 3 er dilek daha
dilesem 15 dilek hakkım daha olur. 15 dilek ile her istediğimi
dilerim. Günah değilse Tanrı olmayı dilerim. Tanrı olduktan sonra
dilek hakkım sonsuz kere sonsuz olur. Çok akıllı olurum. Maalesef
her istediğimi yapabilirim. Kendime kasvetli bir yarış arabası
yaptırırım. Onunla dedemlere gider dedemlerin elini operim. Dedem bana torunum Tanrı olmuş der. Sevinir. Harçlik verir. Abime vermez, çünkü o
arabaya kusan bir gerzek. Sonra dedem mezarlıkta zombileri öldürmeye
gonderir beni. Hepsini yok ederim ışın kılıcıyla. Babami da döverim...
uyum + düzen
uyumsuzluk + düzen
uyumsuzluk + düzensizlik
uyum + düzensizlik

gibi kombinasyonların düzeni.

bu kombinasyonlar komposizyon oluşturur. hatta bu kombinasyonların yazılışı da bir kompozisyondur.
Fransızca kökenli olup orijinal yazılışı composition olan sözcüktür.
insanı yazıdan sogutan kelime. beyin o kadar sartlanmıs ki hemen on plana yapmadıgımda sıfır alacagım sey tanımı geliyor. yani yazık. lise'de insan hele yetenekli insan bu aptal sey ile sogutulmaz edebiyattan.
(bkz: kompozisyon 30 puan dilbilgisi 70 puan)
türk dili edebiyatı bölümlerinin birinci sınıfında okutulan ders.
düzenli yazı.
sadece edebiyat derslerinde değil yaşamın tüm alanlarında kulllanılan terim. giyim,sosyallik,organizasyon.... *
yıllarca ortaokulda lisede v.s de bizden sadece yazmamız istenilen, ama güzel yazım tekniklerini hiçbir zaman öğretmedikleri ders.
Her sınavında çoğu öğrencide " girdim, geliştiremedim, sıçtım! " hissini yaratan ders.
aynı zamanda, konservatuvarlarda bulunan bir bölümün adı.
composition'dan dilimize geçmiş bir sözcüktür.

yazın, müzik, resim, heykel, mimari vb. alanlarda genel olarak "düzenleme, düzene sokma" anlamına gelmesinin yanısıra "sözlü ve yazılı anlatımda gerekli kurallara uyarak doğru ve etkili anlatımı oluşturmak "anlamını kazanmıştır.

her ne hikmetse bir türlü bunun yaşama geçirilmesi gereken bir eylem olduğu anlaşılmaz.Herkes kompozisyonu bir tür falan sanır.Hoca ilericiyse, atatürk'ten, muhafazakar ise din büyüklerinden bir örnek koymak ve yazıyı üç paragrafa bölmekle müstesna bir yazı yazıldığı sanılır.
bunda da öğrenci haklıdır, çünkü eğitimi vermeyi bilmeyen/anlamayan çoğu yetersiz/tembel öğretmen de bunu salt sınava özgü ve bir özdeyiş/atalarsözü sormakla becerdiğini sanır.
lisedeyken edebiyat hocamızın 'yazın gittiğiniz yerleri anlatın' diyip sınavını yaptığı ders.

not:bunu yanlış anlayan arkadaşım malatyanın güzelliklerinden ve kayısısından söz etmiştir.*
ilk okuldan beri ogretmenlerin zorla yazdirdigi ve bu zorlama sayesinde haytimizin en kotu yazilarini ortaya cikmasini saglayan ayrica giris gelisme ve sonuctan olusmasi gerektigi aklimiza sokulan yazili metin.