bugün

merkantilizm'e zıt bir görüştür. klasik liberalizm'e göre birey ya da ülkeler kendi çıkarlarını yükseltmek isterler. eğer dışardan bir müdahale olmazsa toplam fayda ve kar artacaktır.
dış ticarette * denge olması gerektiğini savunurlar, ki günümüzde geçerliliğini korumaktadır.
liberalizmin derli toplu hayat bulmuş ilk formu olarak kabul edilir.

john locke, adam smith, david hume, john stuart mill ve jeremy bentham en önemli temsilcileri ve ideologları olarak kabul edilir.

ancak, bu ideolojinin kökenleri aydınlanma düşüncesine dayanır.

toplum sozlesmesi, laissez-faire ve minimal devlet düşünceleri bu ideolojinin en önemli öğeleridir.

temsili demokrasi ve birey özgürlüğü savunulan ekonomik temellerin yerleşmesi için hayati öneme sahiptir. z

aten, ekonomi ve siyasi alanda sacayakları tam yerleştirilemezse ideoloji düzgün işleyemez.
her ne kadar invisible hand teorisinin ciddi anlamda doğruluk payı olsa da, görünmeyen el'in ekonomiyi dengeye getirmesi bazı durumlarda çok zaman aldığı ve bu süreç çok sert yaşanabildiği için çoğu ülkede tam uygulanamayan, yerine modern liberalizm benzeri modellerin uygulandığı ideoloji.
(bkz: turgut özal)
aslında adı ve sanı gibi bir sistem değildir. laissez-faire'i savunuyor gibi görünmesine rağmen asıl misyonu neo liberalizme geçiş yapıp toplumu soyup soğana çevirmektir. devlet aldatmacasıdır. öyle kolay kolay özgürlüğü elde edemezsiniz beyler. kimse kusura bakmasın.
En son karl polanyi’nin büyük dönüşüm isimli eserini okudum. Bu klasik liberalleri dağıtıyor resmen. Herkese tavsiye ederim. iletişim yayınları’ndan çıkan ayşe buğra çevirisi de gayet güzel.
benimsemiş olduğum ideolojidir. öyle şirketokratlar gibi neoliberal, yetmez ama evetçiler gibi sosyal liberal de değilim ha. liboş değilim yani. bildiğin has klasik liberalim. evet.
güncel Önemli Başlıklar