bugün

hayat damarlarından birisi kopmuş demektir, bu böyle değildi herhalde.
Gözlerini telefon bilgisayar ve türevlerinden ayırmayan kişilerden oluşan toplumdur.
kendini ifade edemez, dolayısıyla ezilmeyi hak eder.
göt olacak toplumdur.
ifade eksiklikleri gayet belirgin olan, yönlendirilmeye gayet müsait olan, olaylara farklı perspektiflerden bakamayan, medya profesyonellerinin ürettiği enformasyonlarının denekleri haline gelen ve diğer toplumlar tarafından da gerek kültürel gerekse ekonomik olarak himaye altına alınmaya da müsait olan toplumdur.
kitap okumayan toplum, kitap okuyorum arkadaş adlı bir kamu spotu çekerek toplumundaki insanları kitap okumaya teşvik edeceğini düşünür. iş kitaptaki kdvlere gelince ise bizene arkadaş der.
kitap okumayan toplum kitap okumamakla gurur duyar ve ben okuyuca sıkılıyorum arkadaş der.
Bizizdir.
Kitap okumanin sosyal bir varlik olan insanin bilincine kattigi en derin duygu; empatidir.
O kitaptaki kahramanlar olaylar durumlar yazarin ruh hali olayi ele alis bicimi farkli cikarimlar yapmasi, bunu okuyan kiside, karsilasacagi kisi ve durumlarda kendinden olmayan duygulara yabaci olmayacagi bilincini verir.
Onun icindir ki kitap okumanin yaygin oldugu ulkelerde kutuplasma mezheplesme otekilestirme yoktur.

Ama bizde var amina koyyim. Siktirin gidin kitap okuyun simdi. Dalağını siktiklerim:)
türk toplumudur.
geniş açıdan bakışa ve yeni bilgilere uzak toplumdur. ayrıca kitap okuyanı garipser.
osursam orucum bozulur mu yu tartışan ya da insanların elinde son çıkan telefonu gördüğü için turkiye yi gelişmiş ülke zanneden andavallar sürüsü olur.
Türkiye'dir. En son araştırmalarda, yılda okunan kitap miktarı için, 6 kişi başına 1 kitap denk geliyordu.
ne yazık ki bu toplum üyelerinin bir çoğu da yaptığı ile gurur duymaktadır. henüz geçtiğimiz haftalarda ben kitap okumam diyerek böbürlenen bir üniversite öğrencisi tanıdım ne yazık ki.
Geri kalmış olan toplumdur.
kitap fuarlarına indirim var, bi'kaç da ünlü yazar var diye akın eden toplumdur.
Okuyan da ahmet batman okur.
içinden ben "çoh gitap ohuyom ama bizim doğlum okumir" diyenler çıkarır.
artık kitap okuyormuşuz... yapılan son anket özellikle geçim sıkıntısı olmayan ailelerde kitap okuma oranlarının arttığı yönündeymiş. yani zenginlerden, iş adamlarından kısacası burjuva kesimden bahsediyorlar...

genelde iş hayatı dergilerinde, gazetelerin pazar eklerinde falan, muhabirler iş adamlarıyla yaptıkları röportajlarda can alıcı sorulardan bir tanesidir "en son hangi kitabı okudunuz?"

Hem magazin olsun, hem de, bak biz senin reklamını yapıyoruz, sen de bize şirketinin reklamını ver!

Onlar da yalan söylerlerdi herhalde.

O haftanın "en çok satan kitaplar" listesine bakarlar, ilk sıralarda ne varsa onu sallarlardı giderdi... O ilk sıralar da genellikle çarçurlardan oluşurdu tabii.

Çünkü burjuva geçinen tüccar, kitap okumaz. Şimdi iş değişmiş...

Artık okumaya başlamışlar. Zaman ayıramamaktan yakınsalar bile. (Ayol kimin neye vakti var ki kardeş?) Okuduklarının arasında çağdaş ve önemli eserler yok, ya birtakım Amerikan "business" kitapları var ya da ilk akla geliveren klasikler...

Liseden hatırladıkları Tolstoy, Goethe, Dostoyevski falan.

eski tüsiad başkanlarından cansen Başaran'ın röportajına denk geldim de Montesquieu okumuş mesela (Montesquieu'yü ben okuyamadım baştan sona, sen nasıl okudun kız cansen?)

kendisini en çok etkileyen düşünürler Rousseau ile Voltaire imiş (ortaokulda beni de etkilemişlerdi)... Ama tarih alanında Şevket Süreyya'da kalakalmış.

her burjuva gibi Yaşar Kemal ve "ince Memed" isimlerinde olduğu gibi o da saygıyla anıyor...

Ama çok şükür ilber Ortaylı, Murat Bardakçı, hatta Ahmet Hamdi Tanpınar okuduğunu da söylüyor...

neyse mevzu canan değil...

Bunlar uluslararası şirketlerde patron ya da yönetici olduklarına göre ingilizce bildikleri varsayılır, günün "moda" yazarlarını izleselerdi keşke.

Yok canım, Haruki Murakami falan demedik, ağır gelir.

Hiç olmazsa "piyasa edebiyatını" izleselerdi... (Stephen King'in romanları falan,en son kahramanı zaman tüneline girip Kennedy suikastini önlemeye çalışıyor!... Carlos Ruiz Zafon, Barselona esrarının üçüncü cildini yazmıştı... Philip Kerr de "hafiyesi" Bernie Gunther'in Prag'da geçen en son serüvenini yayınlamıştı...

Ken Follett gene fazla uzun bir tarih üçlemesine girişti ama eski tadı yok... Arturo Perez-Reverte iyi gidiyor, bir de her romanda katili tahmin etmemiz bu kadar kolay olmasaydı... Daniel Silva, Alan Furst, David Downing falan, "her yıl bir roman" anlayışı üzerine kurulu fabrikasyon üretimlerini sürdürüyorlar ama kalitelerinden kaybetmiyorlar... Robert Harris gene çok sürükleyici...

Yahu bunları da beğenmezse godomanlar, neyi beğenecek? James Joyce mu okuyacak?

Bizim zenginler eskiden Dale Carnegie falan okurlarmış, "Dalgayı Bırak, Para Kazanmaya Bak" gibilerden birtakım pratik başvuru kitapları.

Şimdi yeni nesil Jack Welch, Edwards Deming gibi düşünürleri, Harry Mulisch, Will Suhubenulam gibi sanatçıları okur olmuş (kim bu herifler?)

o değil de canan Hanım'ın röportajında özellikle "tess gerritsen" ismini aradım gözlerimle bulamadım... en azından sizin gibi "çarçur" tipleri de okumuyor sanırım!