bugün

kalecilik konusunda aşmış yazar. vuruyorsun, uçuyor topa; tekrar vuruyorsun, kalkıp tekrar uçuyor.. abi bi sakin; biz senin kadar profesyonel değiliz. * cana yakınlığı yüzünden okunuyor.. görüşmeleri tekrarlayalım paşa..
nick'ini ilk basta 'kemal jeste' diye okudugum, sonradan isin aslina uyandigim; basarili bir 3. nesil yazari.
bunun bir mp3 çaları vardır. verir sesi dışarıya. türküler, rakıyla gidecek şarkılar vs. derken bir anda Nymphetamin çalmaya başlar. "lan bu nasıl bir playlist ?" diye sorasınız gelir, alacağınız cevap "ben her şeyi dinlerim" olur.
helal be abi. *

edit : çok iyi bir kaleci, unutmuşum belirtmeyi.
sandalcı -halı saha- panteri.
bir dahaki halı saha maçında benden gol yiyecek olan panter. * *
kendisini bir dahaki halı saha zirvesinde duelloya davet ediyorum. beser penaltı atacagız ve sozlugun kalecisini sececegiz. * *
az golümü yememiştir... Fernando Torres gibiydim eskiden
(bkz: anladın sen onu)
ben encarta tarafından engellenen başka bi şahısa daha rastlamadım..*
her bir pirinç tanesiyle vedalaşan yazar kişi! beş yıllık hasretin vuslatçısı! *
(mona ya da insan kendi labirentlerinde nasıl koybolur?
semperpro ya da insan nasıl artık hiçbir şeye güvenemez?
nisan ya da bir kafa sahibini nasıl değiştirir?) *
içimi burkan, yüreğime kan döktüren insandır.
"ölümüne sevmek" tabirinin bizatihi sergileyicisidir.
nuayma der ki;
"Hayatın yok ettiği ölüleri saymak istedim sayamadım. Beni yutmak iste­yen dirileri saymak istedim yine sayamadım. Sonra kendimi saydım, bir de baktım ki tek başımayım." tek başına olduğunu fark ettiğin vakit yanında arkadaşların olduğunu da fark edeceksin, ve güzelleşecek her bir zerresi hayatın...

(bkz: gayret)
Eller ve Koku * *

hiç tutamadı çocukları elinden
hiç öpemediler babalarının elini
harçlıklarını alamadılar ondan
saçlarını okşayamadı çocuklarının
çok kokladı saçlarını
içine çekti tertemiz kokularını
ama hiç gitmedi ellerini çalan
makinanın yağ kokusu burnundan...
bu insan görüklede eve çıkmıştır. kendisine ellerimizle eşya taşıdık evinde 1-2 saatte olabilecek bütün gayreti gösterdik. örneğin ben buzdolabını sildim. yine de yaranamadık arkadaş. aldı cipsini doldurdu kolasını yakti sigarasını.kıız doksanüç sigara ver bana! ne beceriksizsin yauu kolayı döktün! gibi kaba saba konuşup durdu. kadir kıymet bilmez böylesi. fuarda muarda çalışıyormuş yalandan. neyse bana da bir kitap verdi okuyayım diye de azcık affetim.*
son 1 haftadır ortalarda görünmeyen yazar... gelsin de okuyalım yazarı...
(bkz: neredesin be birader)
son günlerde taşınmakla meşgul olan, hayli yorgun epeyce argın, güzel insan..
(bkz: psikolojik deli)
son zamanlarda telefonla görüssekte herzaman yanimda olan abim, güzel insan, her türlü konuda yol gösterici, yardımsever kuzenim *
bugün hayata gözlerini açmış yıllardır insanların başına bela olmuş ama iyi ki doğmuş iyi ki tanımışım yazarı.
doğum gününü en içten dileklerimle kutladığım dost yazar. kahkahasının bir ömür boyu sürmesi dileğiyle.
daha nice yıllara derken, bu bir veda havası mı? diye sorduğum yazar..
doğum gününde sarsıcı olaylar geçirmesi nedeniyle kabuğuna çekildiğini önce kendisinden duyduğum ardından sözlükten okuduğumuz yazar kişisi. şimdi o öyle triplere girdi ama gelir yakında. ayrıca doğum günün için yazmadan önce söyleseydin de hepsini bir kalemde çıkarsayım illa uğraştırcaksın. bak yine sinirlendim!**
uyan süpermen daha uçacan.
kendisini uyuz etmek isteyen biri varsa kendisine tüp demesi daha da çok illet etmek için tüp alması yeterlidir.*
şu sıralar iş adamı olmuş, aldığım duyumlara göre rüyasında iş sayıklayan, pantolonlarını dockerstan gömleklerini abbateden alan kısacası parayı bulmuş yeni tikky yazar.*
hiç tanımadığı birine sırf faydası dokunacak diye kredi kartını gözü kapalı verebilen kişi, çalışan bünye.
görükle'de cafede birkaç arkadaş oturmaktayızdır. aniden ortama kırmızı* tişörtlü biri gelir. "allah allah, nerden tanıyorum ki ben bu adamı?" derken, mevzubahis kıpkırmızı tişörtlü kişi masada oturan bir iki arkadaşla konuştuktan sonra ortama katılır, muhabbet daha da şenlenir. ancak hala "ulan nerde gördüm, nerden tanıyorum ben bu adamı ya?" şeklinde düşünceler içerisinde olan timsah'ın beyni; gördüğü kişiyi, bir uludağ sözlük videosunda gördüğü bir suretle bağdaştırır. bir ara laf arasında kendisiyle şu diyalog gerçekleşir:

timsah: senin sözlükle bir bağlantın var mı?

(masadaki arkadaşlar "ne sözlüğü, ne bağlantısı" falan derken; timsah'la kelmajeste arasında bakışmalar, gülüşmeler)

kelmajeste: nickin ne? *
timsah: timsah.
kelmajeste: nerden tanıdın? videodan mı?
timsah: evet valla, yarım saattir düşünüyorum nerden tanıyorum acaba seni falan diye, videoda görmüşüm..

diyaloglar, olaylar gelişir. tanışılır, muhabbet edilir, sözlük hakkında konuşulur..

özet olarak tanım: muhabbeti güzel kendi güzel olan ama kırmızı tişörtünü acilen imha etmesini önerdiğim üçüncü nesil yazar. *
güncel Önemli Başlıklar