kesinlikle doğru olan önerme.. ama osman pamukoğlu'nun dediğine göre birde şöyle birşey var.. ''karnı tok adamdan devrimci olmaz, bunu herkes bilir, aç adamdanda olmaz, aç adam ne yapacak, karnını doyurmaya bakacak, onun için ikisinin ortası bulunmalıdır''
bu bir paradokstur. karnı tok adamdan devrimci olmazsa aç adam devrim yapacak siyasi veya toplumsal gücü sağlayamaz. sağlasa da devrim yaptıktan sonra aç kalmaz. zengin olduktan sonra devrimin gereklerini aynı şekilde yerine getiremez. (bkz: yapma kardeşim devrim) *
- arkadaşlar aramızda köstebek var!!!
+ murat arkadaş senin ağzındaki o kürdan da ne öyle
* dişimde yeşil birşey vardı da öearrgghh pardon!!!
+ vay ipne...
çok doğru bir savdır. aç adamdan devrimci olmaz. neden? çünkü devrimci yemez, içmez, uyumaz. devrimci bir androiddir. çapraz bağlanmış devrelerle çalışır günde 3 saat şarj etmek gerekir, yoksa devrimcinizin ömrü kısalır mazallah.
insanın aklına hemen "karın tokluğuyla devrimciliğin alakası nedir?" sorusunu getiren önerme.
bireysel anlamda yanlış gelse de devrimlerin, değişimlerin, an itibariyle ezilen kesimler tarafından isteneceğini, tuzu kuru olanın statükoyu savunacağı doğal bir gerçektir.ha nedir fakir kesimler eğitim yönünden de doğuştan şanssız olduğundan, önderler genelde iyi eğitim almış idealistlerden çıkar.
(bkz: ac ayi oynamaz)
tam tersidir. zira karnı tok adam devrim sonrası herşeyini kaybetmeyi göze almıştır. bu açıdan bakınca karnı aç olan ve kaybedecek bir şeyi olmayana oranla daha sağlam ve yürekten devrimci olur. zira; ülkemizde devrimci yuvası olarak bilinen ve öğrencilerinin çoğu bu zihniyeti benimsemiş görünen yüksek kalitedeki üniversitelerden mezun olan aç ve fakir öğrencilerin çoğu şimdi coca cola, ford vb uluslararası firmalarda müdürdür, medya tekellerinin yayın yönetmenidir vs. devrimcilikleri de nostaljik bir anı olarak kalmıştır. kısaca, karnı toktan devrimci çok az çıkar ama çıktı mı da sağlam çıkar.

edit: bu düşüncelerim başlığa tam açıklık getirildikten sonraki durum hakkında değil, ilk ham halindekine ilişkindir.
çok saçma olan önermedir. atatürk'ün yaptığı şey devrim değil miydi ? ve atarük açmıydı? devrimin anlamından bi'haber olan arkadaşlar var aramızda anlaşılan. onlar için;
(bkz: devrim)
(bkz: devrim mide ile değil bilekle yürekle yapılır)
devrimci aç da olur, tok da... bazen acıkır, bazen doyar da... ama gerçek bize söyler ki; devrimci, toplumun tokluğu için mücadele verir... onun için çıkar yola.
devrimci dediğin karnı aç, kıçı soğukta adamdır. oysa liberal dediğin, kaymaklana kaymaklana şişmiş, ama hala aç olandır. evet, karnı toktan devrimci olmaz; olsa olsa yayla'lardan iyi ot yedirilen semirmiş liberal olur.
doğruluğuna inanmadığım önerme. En büyük örneği Atatürk tür. Bir eli yağda bir eli baldayken de en önemli devrimleri yapabilmiştir. Harf devrimini yaparken ismet Paşaya 6 ay sürede biter bu iş demiş. ismet Paşa inanmayınca sen istirahate çık demiştir. 6 ay koca bir ulusun tüm yazmasını, okumasını değiştirmeye yeter mi? Yetmiş...
yanlış önermedir kanımca. sistemi kaldıramayan, özgürlüğünü kısıtlanmış hisseden herkes (aç ya da tok) devrim yapma amacına yönelebilir. önermenin taşıdığı anlam günümüz kapitalist sistemiyle ilişkilendirilmiştir. önerme, devrimi sadece kapitalizmin doğurduğu sınıflar içinde altta olanların yapabileceğini vurgular, ki bu da devrimin sadece karın doyurmak amacıyla yapıldığını savunur. devrim sadece karın doyurma amacıyla yapılmaz. insanlığın tarihsel gelişimini incelemek bunu açıkça görmek için yeterlidir. örnek Atatürk devriminin amaçları çok farklıdır, kaldı ki atatürk aç değildi; bu da amacının karın doyurmak olmadığını ortaya koyar.
devrimin ne olduğundan habersiz arkadaşların değil, ünlü filozof ve düşünür bernard shaw ın önermesidir. kast edilen açlık tokluk midesel değil manevi açlık tokluk hissidir.