bugün

bütün maç fevkalade iyi oynasada yapacağı en ufak bir hatada takımını mağlubiyete götürebileceğinden,en diken üstünde olan futbolcudur.fakat diğer oyuncular öyle değildir,bütün oyun süresince batırırlar,sonra top kıçlarına çarpar gol olur,kral ilan edilirler.
Allah tarafından doğuştan plonjon yapma yeteneği verilmiş, ili kale direğinin arasını bekleyen sevgili kişi.
Diğer adları günah keçisidir.
(bkz: gol yiyen kaleci tepkileri)
filebek
azeri dilinde kapıcı olarak da bilinen kötü gidişatları durumunda jipine binerken dayak bile yiyebilme ihtimalleri olan önemli futbol oyuncusudur.

(bkz: rüştü)
(bkz: yeme bunu hayrettin)
(bkz: kalecilerin penaltı anında düşünceleri)
deneyimlere ve izlenimlere dayanarak söylemek gerekirse.

(bkz: deli)
(bkz: cilgin)
(bkz: manyak)
(bkz: psikopat)

olanı makbuldur.
gol yiyen kişlere kumbara denmemesi için sölenen laf
yeryuzunun en nankor mesleklerinden birine sahip insanlara verilen sifat. malesef 90 dakika icinde yaptiklari super kurtarislar 90 arti da yedikleri bir golle mahvolur. kimse 90 dakikayi hatirlamaz. sahanin en kotu oyuncusu secilirler. sozlesmeleri performanslarina gore en cabuk degisen oyunculardir. sunu da unutmamak lazimdir ki sayet performanslarini istikrarli bir bicimde devam ederse bir takimda en fazla kalacak oyuncu da kalecidir.. (bkz: casillas)
(bkz: oliver kahn)
ayrica ulkemizde maclarda kendisine en cok kufur edilen, uzun sacliysa kiz ayse denilen, anasi bacisi birakilmayan, rakip tribun tarafinda kalesini korurken binbir turlu sozlu tacize kurban olan kisidir.
çeşit çeşit kaleciler vardır. en ilginçlerine birkaç örnek;
gol atan versiyonu: (bkz: jose luis chilavert)
kaplan vuruşunu tutan versiyonu: (bkz: genzo wakabayashi)
degajları taca giden versiyonu: (bkz: volkan demirel)
direğe kafa atan versiyonu: (bkz: fevzi tuncay)
Vurulan toplari tutmaya yarayan kisidir. (bkz: Top tutacagi)olarakta adlandirabiliriz.
topu hissedebilendir.
en düşük fiyata transfer olan mevki oyuncusu...
11'le sınırlandırılmış saha içi kadrolarda kaleciyi çıkarttığınızda kalan on kişi sahanın her yerine yayılır, bir tek o kalesinin başında kalmak durumundadır, bu yalnızlığını elleriyle de oynayarak dengelemeye çalışıyor galiba. Bir tek kalecinin elleri futbolda bu kadar değerlidir, başka eller topa dokunduğunda işler karışır.

Çocukluğumuzda oynanan oyunlarda kaleci olmak genelde ya arkadaş grubu içinde en çelimsiz konumda bulunana bırakılırdı, ya da hakikaten kaleciliği seven bir takım özenti panterlere. Topla çalım atmak, topun peşinden koşturmak, şut çekebilmek ya da savunmada kapı gibi durmak, şarj yapmak çok daha fiyakalı, çok daha alımlıydı. Hele izleyen insanlar varsa, sahanın herhangi bir yerinde oynayan kendisini daha çok gösterebilir, hayran bırakabilir; ancak kalenin önünde bekleyen, atılan şutlara müdahale etmeye çalışırken şurasını burasını paralayan, g.tünü yırtan çocuk ne kadar cazip gözükebilir ki? eğer panterleşmezse!

Halbuki bir maçı kurtaran kişi çoğu zaman kaleci olur. Bir takımı uzun vadede başarıya götüren kişi de kalecidir. Takıma onlarca futbolcu gelir, ama olsa olsa üç kaleci biriktirir her bir takım. Onların arasındaki rekabette zordur ve genelde hiyerarşiye yenilebilir, kıdemli kaleci başarısız gözükse bile kıdemsiz kaleciden çok daha fazla tahammül edilebilir kendisine. Saha içi yalnızlığı saha dışında da sürebilir böylece kalecinin, umutlarını erken tüketebilir, gençliğini aktif olamadan harcayabilir, emeğinin karşılığını hiçbir zaman alamayabilir.

Evet maçları kurtaran, maçları alan aslında kalecilerdir futbolda. Ama gol atanlar yıldız olur, futbolun ödüllerini ve tatminlerini toplarlar. Mesleki olarak kaleci haricindeki oyuncular çok da mükemmel olmasalar bile tatmin edici bir düzeyde calısırlar.
yalnızdır her zaman..

takım gol attığında genelde sevincini yalnız yaşarlar, birbirleri üstüne atlayan futbolculardan birisi değildir büyük çoğunlukla..

gol yediğinde ise yine yalnızdır, kameralar hep onu gösterir, hatalıysa daha da yalnızdır...

bir futbol takımının en önemli elemanıdır, çarpan etkisi vardır, sıfır olduğunda takım da sıfırdır..
uzaktan gelen şutu kollarıyla tutup bacaklarının arasından kaçırınca onlara tavuk muamelesi yapılır.*
Eskiden yaptığım meslek.
Maçın kaderi ellerinde olan kişilerdir. Yaptıkları en ufak hata bile göze çarpar, diğer mevkilere göre ağır antrenman çeşitlerine maruz kalırlar. Kaleci oynaya oynaya gelişir, yedek kalması kendisini geliştirmesine engeldir. Mevkilere göre en az kart gören kalecilerdir.
azerice gapıcıdır.
futbol sporunun günah keçileri olan insanlardır. türkiye de her şey de olduğu gibi en çok istismarı yapılan futbolun bokunu çıkarmakta ki üstün başarımız sebebiyle yeni nesil futbolcu adaylarının çokta istemedikleri bir meslektir kalecilik.

halbuki türk gençliğinin 80`li yıllardaki kuşağının en önemli figürü hiç kuşkusuz efsane animedeki genzo wakabayaşhi denen ultra karizma kalecidir.
bir dönem -belki de genzo wakabayashi'nin etkisi ile- aralarında şapka takma akımı başlamış bir mevkiin oyuncusudur. aynı şeyi hemen denedim ancak şapka özellikle hava toplarında ciddi bir dezavanyaj sağlıyor. siperliğinin karşıdakinin gözüne girme ihtimali de cabası.
çok fazla parmak sakatlığı geçirdiklerinden parmakları yamuktur bunların.
rakip takımın santraforlarının kaleye sokmaya calıstıkları topları uçarak, yatarak, koşarak, tutarak içeriye sokmamaya çalışan insancıklardır.