bugün

acıyı, susuzluğu, açlığı ve üzüntüyü öğrenmek onların uykularını kaçırıyor, bu yüzden daha rahat döşeklere, daha leziz yemeklere ve daha neşeli dostlara sığınıyorlar.
-puslu kıtalar atlası-
"kendi hayatına sadece konuk olabilmiş biri"

hermann broch - vergilius'un ölümü
ilk başta tam olarak hissedemediğimiz kırılma anları var. Zamanla harap edici duygulara dönüşüyorlar. Yaralanmanın sıcaklığıyla ilk anda hissedilmeyen kurşunlar gibi.
Böyle durumlarda “biraz zaman” her şeyi daha da beter ediyor. Bizi yere seren büyük sorunlar olmuyor hiçbir zaman.
Bizi yere seren evdeki şekerin bitmesi oluyor, kaybolmuş bir kitap oluyor, kesilen elektrik oluyor. ikimiz de yere serilmiştik o gece. Öyle bir kafaydı işte.*
O anlarda hayat devam etmiyor aslında. Sen durduğun anda hayat da duruyor. Ama sen yitirmeye devam ediyorsun. (bkz: Tarık Tufan)
(bkz: Kekeme çocuklar korosu)
Kahraman Tazeoğlu - Başka

• Sen sevdana başaktör değil,provasız aşklarına figüran arıyosun.
• Yaşar gibi yapıp “sence” ölmektense ölür gibi yapıp “bence” yaşarım.
• Sen benim görmek için bakmaya gerek duymadığım ezberimsin.
• Dört yanı gözyaşlarıyla kaplı hayallerim var benim..
• Ne insanlar anlayabildiği derinliğimi ne ben anlayabildim onların sığlığını..
• Sana birbirinden güzel yalnızlıklar biriktirdim..
• Bana bir kere susma hakkı verseydin sana neler söylemicektim
• Suskunluk tehlikeli bir silahtır lütfen sevilenlerin ulaşamıyacağı yerde saklayınız..
• Anne bak yine terli terli aşk içtim, ateşim düşmüyor yarin yüreğine..
• Bir özgürlüğe mal olmuş hayat, hayat değildir.Bir hayata mal olmuş özgürlük de özgürlük değildir.
• Sen ıslatmasını bilmeyen bir yağmur/ben ıslanmasını bilmeyen bir ahmak/bu yüzden aşık olamadık sırılsıklam..
• pimi çekilmiş coğrafyalarda/zaman ayarlı bir aşkın en tesirsiz parçasıydın/ve günah şeridinde hatalı sonlanandım.
osmanlı devleti 1299-1923 yılları arasında varlığını sürdürmüş Türk ve islam devleti. Doğu Avrupa, Güneybatı Asya ve Kuzey Afrika'ya kadar topraklarını genişletmiş ve 16. yüzyılda dünyanın en güçlü imparatorluğu halini almıştır.
"hayatlarıyla yanlış olanların ölümleriyle doğru olmalarına imkan var mıdır?" oğuz atay - tutunamayanlar.
insanları genel anlamda seviyorum ama kimseye tahammülüm yok.

tutunamayanlar- oğuz atay
hakan günday'ın kinyas ve kayra'sının tüm cümleleridir.
her şeyi, her şeyi, bilhassa ruhumu hiç bulunmayacak bir yere saklamalı...

kürk mantolu madonna - sabahattin ali.
"Üç Yüzük göğün altında yaşayan Elf Kralları'na
Yedisi taştan saraylarında Cüce Hükümdarlar'a,
Dokuz Yüzük Ölümlü insanlar'a, ölecekler ne yazık
Bir Yüzük gölgeler içindeki Mordor Diyarı'nda
Kara tahtında oturan Karanlıklar Efendisi'ne
Hepsine hükmedecek Bir Yüzük, hepsini o bulacak
Hepsini bir araya getirip karanlıkta birbirine bağlayacak
Gölgeler içindeki Mordor Diyarı'nda..."
Biliyor musun Olric, benim bir çok dostum var.
Görüyorum efendimiz, hepsinin sırtınızda izleri var.(oğuz atay/tutunamayanlar)
Beni anlamalısın..
Çünkü ben kitap değilim; çünkü ben öldükten sonra kimse beni okuyamaz.
Yaşarken anlaşılmaya mecburum.
Oğuz ATAY
Birşey Var Aramızda - Nahit Ulvi Akgün
Birşey var aramızda Senin bakışlarından belli Benim yanan yüzümden Dalıveriyoruz arada bir ikimizde aynı şeyi düşünüyoruz belki Gülüşerek başlıyoruz söze Birşey var aramızda Onu buldukça kaybediyoruz isteyerek Fakat ne kadar saklasak nafile Birşey var aramızda Senin gözlerin ışıldıyor Benimse dilimin ucunda.
ben aşkı yaşamdan çok ölüme benzetirim ve insanlar bir kez ölür. -cehennem çiçeği.
bilirsiniz, insanlar doğar, ölür ve sonra büyür. -cehennem çiçeği.
"yatağımın karşısında bir pencere var. odanın duvarları bomboş. nasıl yaşadım on yıl bu evde? bir gün duvara bir resim asmak gelmedi mi içimden? ben ne yaptım? kimse de uyarmadı beni. işte sonunda anlamsız biri oldum. işte sonum geldi. kötü bir resim asarım korkusuyla hiç resim asmadım; kötü yaşarım korkusuyla hiç yaşamadım."
(bkz: tutunamayanlar)
bu kitap cumlede iz birakir.
sevmek tehlikelidir.
biliyorum bunu. daha önce birini sevdim. sevmek, uyuşturucu almak gibidir.
gitmek istemediğin şehirlerden geliyorum geceleri. rüyalarında kuruyan nehirlerden geliyorum. bir kaplumbağanın kalbiyle geliyorum. bir kaplumbağanın kalbini sökersen o kalp bir saat daha atar. bir dere elli sene sonra taşar bir telefon yüz yıl çalar. ne öğrendik bu aşktan: insan bir gün herkesi unutabilir. o zaman hayaletlere inan çünkü onlar hep dokunabilir.*
"Alakalarımızın yüzbin şekline isim bulamıyoruz ‘sevmek’ deyip çıkıyoruz. onun için ne kadar suistimale uğruyor bu kelime."

Peyami Safa - Bir Tereddüdün Romanı
"din halkın afyonudur" Hegel'in Hukuk Felsefesinin Eleştirisine Katkı. Giriş. Karl Marx.
bir aşkla kömüre dönmüştü kalbi ve hiç bir şey ete çevirmiyordu kömüre dönmüş kalbi.
- insanları sevmekten pek hoşlanmıyorum da. sevdim mi de, ölmelerinden korkuyorum.
+sevdiklerinden çok ölen oldu mu?
-çok değil, hayır. yalnızca bana sevgisiz hayatın beş para etmediğini öğreten bir adam.
*
çok bekledim, yoktunuz.
Kalbimde sıkıntılı bir huzur var ve dinginliğim tamamen kaderime razı olmamdan kaynaklanıyor. Huzursuzluğun Kitabı - Fernando Pessoa