hiç değişmemiş. hala aynı trafik keşmekeşi, hala aynı çirkinlik.
Hayat kadını gibi bir şehirdir.Tipi güzeldir eli ayağı düzgündür amma velakin giysinin altındakiler çok görmüş geçirmiştir.
iki karışıklık şehir ama bir yerden, bir yere gitmesi 2-3 saat sürer.
trafik desen insanı çıldırtır.
lakin tüm bunlara rağmen boğazı ile, gemi gezmeleri ile enfes bir şehirdir.
taksim'i ile, nevizadesi ile tavaf edilesi şehir.
çok hoş bir prozodisi olan sözcüktür. bu yüzden şarkılarda şiirlerde bolca adı geçer.
eğer ki istanbul değil de burdur olsaydı. hiç bu kadar duygusal olmazdı.

"burdur'u dinliyorum gözlerim kapalı." olmadı işte olmuyor.
türkiye'nin eli, ayağı, kolu, bacağıdır. bugüne kadar izlenen yanlış politikalarının günahını çekendir. istanbul'un güzelliğine, tarihine, önemine kimse birşey diyemez ancak istanbul ülkemizin her şeyi olmamalıydı. nüfusu 15 milyon olmamalıydı. istanbul bir kültür şehri, istanbul bir finans şehri olmalıydı. ha, günümüzde bunlardan da var şüphesiz ama sanayiyi de buraya yığarsan bugünkü gibi şehrin kalitesi düşer, gereksiz yere nüfus bu kadar çoğalır, şehir bu kadar geniş alana yayılır ve bu kadar betonlaşır. bu elbette anadolu'dan gelen insanların suçu değildir, bu ülkeyi yönetenlerin yanlış politikalarının sonucudur. tüm yatırımları, sanayiyi istanbul'a yığacağına anadolu'ya eşit dağıtsaydın hem bu aşırı göçü engellemiş olurdun hem de istanbul'un kalitesini korurdun.
fatih'teki çarşamba mahallesine sahiptir. en güzel yeri de burası olduğu söylenir genelde. bunlar olmasa ilçe olamayacak kadar sönük bir yerdir.
şu anda gökyüzü, böyle garip bir sarı renkle kaplı şehir. ahahaha havaya bak, g.tüm gibi.
bugün çok soğuk olan şehir. yüreğim sımsıcak ama... bugün bu şehir yine de çok soğuk işte!
istanbul a gitmemiş veya hiç yaşamamış insanların ürktüğü ama ürkülmemesi gerek şehir. istanbul da diğer illerin aksine sorunlu tipler ve olaylar belli bir yerlerde yaşanır. x mahallesi çok sakin ve sessiz bir yerken y mahallesi ise kekoların cirit attığı, molotof ve hırsızlıkların olduğu sürekli gündemde kalan mahalledir. tamam çok olay çıkabilir ama dikkat edilirse hep aynı mahalle ve ilçeleridir. sizde o ilçelerde yaşamaz ve gitmezsiniz olur biter. yani istanbul un her yeri sorunlu değildir.
dün baharları aldattı, bugün de havası kiremit renginde. götün teki de olsa tarzına hayran olmamak elde değil. sağları seri solak bir boksör gibi acımasız piç.
orospuya aşık olmanın ne demek olduğunu öğretebilir size...

ne onunla ne onsuz...

o derece...

(bkz: vesikalı yarim)
aşık olduğum şehir.
evet; yoğun, karmaşık, heran tehlikede olduğunuzu hissettiren bir yapısı var.
ama! eminönünden kadıköye geçerken seyrettiğiniz manzara, çamlıcanın havası, o heybetli tarihi doku, şehrin nefes alıp verdiğini hissettiğiniz o anlar, galata kulesi, ortaköy, vs vs...
bunların hangisi bir başka şehirde var?
o yüzden aşığım ben bu şehire.
istanbul aşık olduğum şehir uyuma!!!
hakkında birçok şiir,şarkı vb. yazılan büyüleyici şehir.
2 kıtadan oluşan mükemmel bir şehridir. napolyon'un da dediği üzere; 'dünya tek bir ülke olsaydı, başkenti istanbul olurdu'
(#7521934).
kim ne derse desin bu şehre, ne yapılırsa yapılsın dünyanın en güzel şehri.
uzaktaki ışıltısını yaklaştıkca yitiren sehir. trafiğiyle, kalabalığıyla, sürekli bir yerlere koşturmak zorunda olan mutsuz insanlarıyla kişiye nefes aldırmayan şehir...
uzun bir aradan sonra dönmek insana büyük bir mutluluk veriyor. özellikle bu dönüş ankara'dansa...
sadece içinde doğup büyüyenin anladığı, özlediği, kopamadığı; avrupa ile asyayı birleştiren şehir.

istanbul öyle büyük bir şehirdir ki, kimsenin bir önemi yoktur. herkes kendi dünyasında yaşar. ama bu dünyanın merkezi istanbul'dur. herkesin bir derdi vardır, herkes bir şeylerden şikayetçidir, herkes homurdanır, söylenir. sokaklar kalabalıktır. adım atacak yer bulunmaz. minibüsler, otobüsler doludur. nefes alacak yer yoktur. trafik mutlaka bir yerde sıkışır. mutlaka bir zorluk çıkartır. açık havası kapanır, kapalı havası açar. dışarıdan gelen için zordur, anlaşılmazdır istanbul. "bu mu taşı toprağı altın olan şehir?" dedirtir. onlar asla bilmez...

istanbul'un vatandaşını, istanbul'dan ayrı koyarsanız, eninde sonunda dönecektir. herkes sessiz sakin, şehrin gürültüsünden uzak bir yere gitmek ister. ama gittikleri yerde daha da huzursuz olurlar. alışık oldukları hayattan uzaktadırlar. insanlara çarpa çarpa yürüdüğü kaldırımları, fırın gibi sıcak toplu taşıma araçlarını, uzun uzun sövdüğü trafiği, o dengesiz havayı; kısaca şikayet ettiği şeyler başta olmak üzere her şeyini özler insan istanbul'un. kendine çeker insanı her daim. eğer burada doğup büyümüşseniz, bu şehire bağlısınız. bu bağı koparamazsınız, yok sayamazsınız. sizi sürekli kendine çeker. ne kadar uzağa giderseniz gidin, son durağınız yine istanbul olur. gitmek istemezsiniz. ayrı kaldığınız günlerden sonra artık bir bütün olarak sevmeyi öğrenmişsinizdir yedi tepeli şehri.

istanbul'u asla terk edemezsiniz. o sizin bir parçanızdır. belki de en büyük parçanız...
diğer "yuvam" dediğim new york ile beraber dünya üzerinde bulunan en güzel iki yerden biridir.insanı kendine aşık edip büyüleyen özel yerdir candır..
bütün dertlerinizi boğaza karşı bir bira ile birlikte götürecek kadar muhteşem olan eşsiz şehir. ayrılmanın tarifsiz acılara sebebiyet verdiği büyük sevgilidir.
karmaşa, para kokusu, çaresizlik, göz kamaştırıcı güzellik.
40 yıllık karım gibidir. hep terk etmek isteyip hep ona dönüyorum.
Sanıldığı gibi çok güzel olmayan ve ilk defa giden birisi için hayal kırıklığı yaşatan bir şehir.
bu şehr-i istanbul ki bi mislu behadur
bir sengine yekpare acem mulku fedadur.

meali alisi: bu eşi benzeri olmayan istanbul şehri ki bir taşına koca iran feda olsun.