bugün

ana binası istiklal caddesi orhan adli apaydın sokaktadır. adı geçen sokağin köşesinde ada kitabevi bulunmaktadır.
http://www.istanbulbarosu.org.tr
5 nisan 1878 tarihinde kurulmuştur,joponya'dan sonra dünyanın en kalabalık barosu....
yaklasık son 20 sene itibarıyla yolsuzluk batagına batmıs bir baro.
20 bin kusur avukat kayıtlı ve tek geliri aidatlar degil.
dolayısıyla gelen baskan ve yonetimler oldukca buyuk paralarla
oynuyor,yonlendiriyorlar.bilin bakalım nasıl yonlendiriyorlar?
sakın ceplerine dogru yonlendiriyor olmasınlar?
bir onceki yonetim bir sonrakini yolsuzlukla itham ediyor ama
"tencere dibin kara seninki benden kara" durumu sozkonusu.
her gelen yonetim muteahhitlige soyunup cukkayı dogrultuyor.
baro disiplin kurulu yonetime gelen baskanlar ve yonetim kurulu uyeleri
sozkonusu oldugunda calısmıyor-islemiyor.

avukatlar mudahale etmedigine gore adalet bakanlıgının mudahale etmesi lazım.
bu aralar kıvranıp duran baro,adamlar hırsız baskanlarına bile sahip cıkıyorlar.
avukatlara ve avukatlık meslegine saldırı varmıs, bak sen su ise?
girin internet sitesine bakın,sikayet ediyorlar.
baroya sikayet edilmis binlerce avukat var,disiplin kurulunda yargılanmayı
bekleyen binlerce dosya var.ama umurlarında bile degil.
ve bu yargılanmayı bekleyen avukatlar genel kurulda oy kullanıyorlar.
yarın oburgun belki barodan-meslekten atılması gereken avukatlar
kendi yonetimlerini sececek cogunluga ulasacaklar.
kurum olmaktan cıkmıs cetelesmisler.

turkiye de hukuk ruhban sınıfının elindedir.
birileri hak-hukuk bilmeden kanun yapar,ruhban sınıfı da bunu uygular.
bu baglamda avukatların derdi hak-hukuk degildir.
onlar hakimlere-savcılara cemkiriyorlar savunma makamı olarak.
hani "biz de hukuk fakultesi mezunuyuz,niye adalet mekanizması icinde
sizin ayrıcalıklarınıza sahip degiliz ki?"diye dusunurler,dertleri budur.
"biz de ruhban sınıfındanız,bizi niye hor goruyorsunuz" un kavgasını yapıyorlar yani.

yoksa sokaktaki adaletsizlik,ulkede hukukun-birey kulturunun olmaması kimsenin umru degildir.
yani mahkeme salonlarında,mahkeme kalemlerinde umursanmayan hatta asagılanan
savunma makamının kendisi degildir,avukatın temsil ettigi kisi ya da kurumdur.
saatlerce durusma beklerken,burokrasi icinde bogulurken umursanmayan-magdur edilen avukatın temsil ettigi bireydir,avukatın kendisi degildir.
avukatların bircogu bunun farkına varamayacak kadar cahil ve odundur.
bireyin uzerine kurulu olmayan, birey merkezli olmayan hukuk hukuk mudur?

eger bir batı memleketinde yasasaydık ben alayınızı surum surum surundururdum.
batıda ne de olsa hukuk var,kisilik hakları var.
zaten bana kalmadan adalet bakanlıgı vs.devreye girerdi.

ama bizde hukuk yok ki..
bireyin, birey kulturunun olmadıgı toplumda hukuk olur mu?
bu hafta sonu yeni başkanını seçecek olan kurumdur. seçim son üç dönem baro başkanlığının sahibi önce ilke cagdas avukatlar grubu ile ondan önceki üç dönem baro başkanlığını yürüten çağdaş avukatlar grubu'nun arasında geçecek gibi gözükmektedir. grupların isimlerinden de anlaşılacağı üzere şu an yönetimde olan grup, diğer gruptan ayrılarak yeni bir oluşum oluşturmuşturlar. önce ilke cagdas avukatlar grubu'nun başkan adayı muammer aydın, çağdaş avukatlar grubu'nun ise kemal aytaç'tır. işin enteresan tarafı, her iki aday hakkında da dedikodu gazetesinde kendilerinin faal olaak yönetimde bulundukları dönemde inanılmaz yolsuzluklara karıştıkları iddialarının dönüp durmasıdır. örneğin her iki aday hakkında da bu kişilerin yönetimde oldukları süre içinde baroya ilişkin bilumum ihalenin bu kişilerin yakınlarına hatta doğrudan sahip oldukları şirketlere verildiği gibi sözler kulaktan kulağa dolaşmaktadır. bu iki aday haricinde birçok da alternatif baro başkan adayı ortaya çıkmış durumdadır. bu durum özellikle sonbir haftadır adliyeleri seçim meydanlarına döndürmüş haldedir; hangi adiyenin kapısından adım atsanız elinize bir adaya ilişkin bir broşür sıkıştırılacak bir halde geçmiştir adliyelerde son bir hafta. yarın lutfi kırdar kongre merkezi'nde yapılacak seçim sonrası bu cünbüş iki seneliğine sona erecek ve avukatlar yaşantılarına kaldıkları yerden devam edeceklerdir. baronun faal avukatların hayatını kolaylaştırıcı herhangi bir faaliyette bulunması ise gerçekleşmesi hayal gibi gözüken bir temenni olarak içimizde yer almaktadır.
24000 üyesiyle avrupa'nın en büyük barosu ünvanını taşıyan, dün itibariyle muammer aydın'ı yeni başkanı olarak seçen baro.
danıştaya katsayı düzenlemesi için iptal davası açmış meslek örgütü. helal olsun aslanlar kaplanlar canavarlar.
eğer okuduğum lanet okulu 6 uzun yıl sonunda bitirebilirsem dahil olacağım topluluk. ulan o değil de bir yandan hiç de katılmak istemiyorum. gereksiz bütün konularda üye avukatlara acımadan ince ayarlı olarak geçiren; nerede anti demokratik bir uygulama olmuşsa - ki buna siyasi tarihimizdeki darbeler tabi ki dahil- sesini çıkarmamış ama telekulak skandalı ile etekleri tutuştuğu için demokrasi savunucusu olan bu kurum şefkat dolu kollarını açmış beni beklemekte. ama benim seçme şansım yok.

hayat böyle kahpe işte.
(bkz: darbeci baro taksim e hoş geldin)
baro değil, skandal derneği. bu baronun üyesi metin çetinbaş ın susurluk ve ergenekon ile olan ilişkisini kaleme alan yazı için:

http://www.stargazete.com...kandal-dernegi-240347.htm
üniversiteye girişte katsayı farkının çok az olduğu gerekçesiyle yeniden danıştaya başvurmuş, daha fazla eşitler sürüsünden oluşan baro. derebeylik kurumu
darbeci baro taksim e hoşgeldin.
hukuk dediğimizde aklımıza taraf tutmadan hak hukuk gözeten ve adaletsizlikleri düzelten bir kurum gelirdi. istanbul barosu sayesinde hukukun amacının adalet dağıtmak değil, kendi siyasal görüşleri doğrultusunda hükümler çıkarmak olduğunu öğrendik. en cahil insan bile bir sınava girince iki insan ne okumuş olsa bile sadece bilgilerin yarıştırılacağını bilir ve bu şekilde adaletli olacağını düşünür.

iki kişi maraton yarışına başlıyor. birisine 5 km koşacaksın, çünkü sen iyi eğitim aldın derken diğerine senin antrenman yaptığını görmedim, alt yapında yok zaten, ayakkabını da beğenmedim, bununla koşamazsın deyip 8 km koşmaya zorluyorsun. benim adalet anlayışım zayıfın korunması, gözetilmesidir. ben hukukçu değilim ama hukukçu zayıfın yanında olamıyorsa en azından eşit mesafede olabilmeli...

"ben istediğimi yaparım, hukukçu benim, ben kafama göre karar veririm" derseniz insanların size ve adalete güveni kalmaz ve gün gelir desteğe ihtiyacınız olduğunda halkın karşısına çıkacak yüzünüz olmaz.
(bkz: milan barosu)
30.000 avukattan toplanan aidatı nereye harcıyorlar diye çok merak etmekteyim, zira idare mahkemeleri ve danıştaya iptal davası açmakla bitmez bu para.
üyelerinden çok statükoyu düşünen var olma sebebini bu şekilde kurumsallaştırmış anayasal meslek odası .
darbeci üyelerden oluşan, statükonun son kalelerinden birisidir. balyoz davasında sanık avukatları ile aynı saflarda oturan israil güdümlü bir barodur.
bir tarafta yumurta atanları ölümüne savunan baro, diğer tarafta bir pankarta tahammül edemeyen ve pankartı asan 2 si hanım 3 kişiyi darp eden baro...

tamam ideoloji peşindesiniz ama bu kadar angutça belli etmeyin.

ayrıca baro 30.000 avukattan toplanan aidatı nereye harcıyor merak etmekteyim.. i̇dare mahkemeleri ve danıştaya iptal davası açmakla bitmez bu para çünkü.

devletin, bakanlığın, cmk gereği görev yapan avukatlara ücretlerini ödemediğinden şikayet eden ve cübbe çıkarma eylemlerine hazırlanan avukatların, ödedikleri aidatların nasıl çarçur edildiğine hiç dikkat etmemeleri çok düşündürücü...
http://www.youtube.com/wa...amp;feature=youtube_gdata

şöylede bir süper videosu vardır.
acıüsrev gibi dolaylarda ikamet eden genelliklen yolunun yolcusu bazen de yolsuz takılan çingene erifidir.
lakapı darbeci baro olan baro.
balyoz ve ergenekon davası saçmalıklarına sesini yükselten nadir yerlerden biriydi, şimdi kendilerini savunmak zorunda kalacak üyelere sahip barodur.
görsel

resmen tiye alınmış durumda şu an.
bugünkü olağanüstü genel kurulunda bir kez daha akp'li hukuk yanlılarını tokatlamış kurumdur.