bugün

kutsal metinde verilen mesaj ile, anlatılan arasında; anlatılan ile yaşanan arasında ciddi farklılıklar olan; açıkça yazıyorum ki tahrib edilmiş bir dindir. tabribten kastımız metinin değiştirilmesi, kitabın muharref olması değildir.
anadolu islam algısı için konuşacak olursak özellikle son 100 yıldaki umumi cehaletin sonucunda kur'an'la, islam'la alakası olmayan, tasavvufi seremoninin etkisi, gayr ı müslim unsurların foklorik ögelerinin islam içine monte ettirilmesi gibi unsurların sebebi ile enva i çeşit hurafe insanlara din diye yutturulmuştur.
anadolu islam algısı bu işin bam telidir. nitekim anadolu coğrafyası islam'ı geç denebilecek dönemde yaygın olarak kazanmıştır. peygamber hayatta iken çeşitli sefirler anadolu'ya gelmiştir, peygamber'in ölümünden sonrada yoğunluk kazanmış olmakla birlikte, etkili bir grup olarak karşımıza çıkmamaktadır müslümanlar. büyük selçuklu, ardından anadolu selçuklu ve osmanlı imparatorlukları döneminde anadolu islam ilişkisi tamamlanmış, kemikleşmiştir. yani bu topraklar islam'ı kendi merkezinden değil de, yüzlerce mitosu islam'ın içine monte ettiren, eski kadim kültürünü islam'ın içinde canlandırmaya çalışan iran üzerinden alıyor olması, anadolu islam algısının belli ölçüde belli çevrelerde kur'an'la islam'la hiç alakası olmamasına, hurafelere sebebiyet vermiştir.

var olan islam algımız, elimizdeki kaynaklar, islam kültürünün hayatımıza olan tezahürü... tüm bunlar ve bir çok islam adına yaptığımız şeylerin peygamber dönemi ile alakası yoktur. safha safha bunlara değinip, olayı sosyal siyasal ve tarihsel sebepleri ile el alıp öncelikle islam, sonra da anadolu islam algısını tartışacağız.
kısaca dile getirmek gerekirse, islam; 1400 yıl içinde birden fazla kimlik değiştirerek günümüze kadar geldi, şimdi gerçeklerin üzerini açma zamanı.
insanlar bunun etrafında, bunun adına ülkeyi sikiyorlar. yok içki yasağı, yok türban, yok sigara... siksin hepinizi. allah'u ekber.
hemen her ayrı bakış açısından farklı algılanabilecek din sistemidir.
tüm diğer sistemlerde olduğu gibi aslı "kendi anlattığı" şeklidir.

kendi ifadesi ile aslı "kuran "da yazıldığı gibidir. diğer hiç bir kaynağı islamı tanımlamak için kullanamazsınız.

ne hadisler ne büyük din alimlerinin söyledikleri ne de kendini müslüman tanımlayan halkların genel davranış şekilleri islamın aslı hakkında kesin bir tanım olarak kabul edilemez.
Evrimi mantıksız bulup ilk insanlar arası ensest ilişkiyi ve daha sonra ensestin yasaklanmasını mantıklı bulan, Kuran adında arapça bir şiir kitabını tanrının sözlerinin bulunduğu kutsal kitap kabul eden, kendisini diğer mitolojik peygamberlerin soyuna bağlayan Muhammed'in kurucusu olduğu inanç, sömürü ve hiyerarşi sistemi veya genel ismi ile din.
ağaçlar ölmesin diyen insanlar öldürülecek ve islam bozulmamış olarak kalacak ha. vay anasını.
hala bazılarının değiştirilmedi diye savunduğu din. evet çok haklısın canım ya. incil için de aynısını söylüyor hıristiyanlar işte ama sizin dininizi allah koruduğu için size göre değişmemiş oluyor. gerçekten de müslümanların kafaları çok değişik olabiliyor bazen.
Ne yazık ki anlamayan insanların mensuplarıyla dolu.

Annem şimdi televizyonda kandil programlarını dinliyor. Hoca önce kurandan arapça sureler okudu, sonra ilahi gibi bişey okudu, onun ardından anlamadığım arapça şeyler. Anneme sordum "anne ne anlıyorsun bundan?" diye, "bir şeyler okuyo işte ne bileyim" dedi. Gülüştük önce. Sonra düşündüm, o camiye toplanan insanlara sorsanız, "yahu burda yüzlerce kişisiniz, bu adam ne söylüyor anlamıyor musunuz?" diye, eminim anlayan kişi sayısı bir elin 10 parmağını geçmez.

Yahu ben namaz kılarken okuduğum surelerin anlamını bilmediğim için kendimi kötü hissediyorum, açıp türkçelerini ezberlemeye çalışıyorum, namaz kılarken arapçasını okuyorum ama aklımdan da türkçesini geçiriyorum, hiç olmazsa allah'ın huzurunda neler söylediğimi bilmek mutlu ediyor beni.

Lütfen, kuran'ın "türkçe mealini" okumaya özen gösterin. Arapçası size sevap kazandırabilir ama yanlış bildiğiniz doğruları, doğru bildiğiniz yanlışları size gösteremez.
(bkz: huzur isyanda)
BARIŞ VE SEVGi DiNiDiR. Elhamdülillah Türk Müslüman Ve Fenerbahçeliyiz. Türkiye islam Cumhuriyeti.
hak din'dir.
sanıldığının aksine, kutsal kitabının da hükmü üzerine sorgulanarak inanılması gereken bir dindir. kuranda belirtildiği üzere dogmatizme, ve koyunluğa terstir.
10 ay kadar önce bir kenara bıraktığımdır.
kendisine mensup olanların, kendisi hakkında hiçbir şey bilmediği dindir.
tabelamızda müslüman yazıyor. icraat ise sıfır.
ilahi kitabı kuran-ı kerim'de sürekli olarak "ne kadar az düşünüyorsunuz" cümlesi geçen din.
milyonlarca geri zekalının,çıkarcının,şerefsizin elinde saptırdıkça saptırılan, çoğu zaman aslı gibi lanse edilemeyen dindir. asıl kaynağı herkese açık bir şekilde durduğu halde kimse ona bakma gereği duymaz. ki ona bakarken de ön yargılı değil iyi niyetli yaklaşmak gerekir. aslında temeli tamamiyle iyi bir insan olmak, başkasına kötülük etmemek, seni yaratanı bilmek, tanımak,araştırmak ve sana verilenlerden dolayı şükretmek üzerine kurulu olan dindir.
temelde insan olmak ve allah'ın varlığını ve birliğini kabul etmek islama göre gerçek bir müslüman olmak için yeterlidir.
bir usera attığım mesajı buraya aynen kopyalıyorum. bana bunları gerçekten mantıklı şekilde açıklayabilecek birilerini arıyorum dostlar.

benim kafama asıl yatmayan şey adalet. hayat kesinlikle adil değil ve adaletin olmadığı bir ortam sınav yeri olmamalı. sonuçta tanrının her şeye gücü yetiyorsa bizi adil bir şekilde de sınayabilirdi. yani bir cenin daha anne karnındayken düşüp direk cennete gidiyorsa, ben neden sınanmak zorundayım? ben neden direk cennete gidemiyorum? bunu sorduğum birinden şu cevabı almıştım mesela: 'allah sana yaşama hakkını tanıdığı için şükretmelisin.' yahu bu nasıl bir çelişkidir. bir kere yaşama hakkı güzel bir şey ise bu sefer bebeğin ne suçu vardı? yani ben şanslı oluyorum bu durumda ki madem eşitiz neden o cenin dünyanın güzelliğinden mahrum kalıyor?
hadi onu geçtim aynı örnek üstünden ikinci bir soru; bu kadın; yaşama hakkına sahip olup diğer dünyada sonsuza kadar yanma ihtimalinin de bulunmasını, dünyanın güzelliklerinden mahrum kalarak cehennem gazabının sıfırlanmasına eşit görüyor ki bunu söylüyor olmalı. şimdi düşünelim; kuranda cennetin dünyadan çok daha muhteşem olduğu yazmıyor mu? o zaman direk cennete giden, dünyadan kat kat fazla muhteşemlikte sonsuza kadar zaten yaşama hakkına sahip, hem de cehenneme gitme ihtimali sıfır. diğer taraftaki insanımız ise cennetin tırnağı bile olamayacak bir ortamda sınanacak ve bonus olarak cehenneme de gidecek, sonuçta mutlaka hata yapacaktır ve onları önce cehennemde ödetecek. yani cenin burada iki artı kazanırken ben iki eksi kazanıyorum. peki burada benim suçum ne? neden tanrı cenini seçti de bana neden hiç sormadı direk bu tarafa gelmek ister misin diye? tekrar soruyorum, adalet?

bu muhabbeti geçtik. ben şu an bu soruları soruyorum. ve bu sorular benim inanmamı engelliyor. hangi müslümanla konuşsam bana gökyüzüne yıldıza bak bunlar tesadüf mü diyor. resmen aynı şeyleri ezberlemişler. mesela bana cinselliğin kaçınılması gereken bir şey olduğu öğretildi ve ben bunu ancak erkek arkadaşımın çabalarıyla kırabildim. bir yerime dokunuyordu kendimi suçlu hissediyordum ağlıyordum falan fıstık, bunu sorgulamamıştım bile sadece böyle öğretildiği için kendimi kötü hissediyordum. demekki sorgulamadan ben de bir şeylere inanabiliyorum. bana küçüklükten beri tanrının kesin olduğu aşılanmıştı. geldim 11 küsür yaşına, babam tanrının kesin olmadığına dair bir şeyler söyledi. bence o şeyleri hiç söylemeseydi ve ben o düşüncelerle şu güne gelseydim belki de sabah akşam namaz kılıyordum, benim mi suçum? hayır.

ya da mesela çok dindar bir ailede büyüsem bu sorular belki aklıma bile gelmeyecekti ve güzel güzel inanacaktım. tanrı neden beni o aileye değil de bu aileye verdi? benim o aileye giden kızdan farkım ne? neden farklıyız biz? neden benim daha fazla efor serfetmem gerekiyor? allah beni neden bu şekilde sınıyor da o şekilde sınamıyor? bunlara gerçekten mantıklı cevap vereni görmedim ben. genelde gelen cevap da şu: 'allah seni de ona göre yargılayacak öbür tarafta, allah adildir.' yahu bu nasıl adalet? ben öbür ailede olsaydım belki daha az cehennemde kalacaktım, bekli kafirim diye sonsuza kadar yanacağım, ama öbür koşullarda büyüseydim de tam tersi olacaktı?

bu örnekten devam edince diğer bir nokta da şu; tamam bu soruları soruyorum. bu soruları neden soruyorum? çünkü allah mükemmel, çünkü onun yarattığı kainat ve onun gönderdiği din mükemmel.
bir kere ben tanrı ne emrettiyse onu yapıyorum, sorgula dedi aklını kullan dedi. kullanıyorum işte. benim bu soruları sormamı sağlayacak mantığı bana veren o, neden beni daha farklı bir mantığa sahip biri olarak yaratmadı? belki o zaman tüm bunları mantıklı bulurdum. ama şimdi bulamıyorum? neden beni böyle yarattı?
yani demek istediğim şu, aslında beni bu şekilde bu koşullar altında yaratmış olması bile benim cehenneme gitmem için bir sebep. aslında benim suçum yok o beni böyle yarattı. bu soruları sormamı o sağladı. aslında beni yakmak için yaratmış gibi bir şey oluyor yani.
zaten kuranda da yazıyordu bazı insanların kalbi mühürlüdür diye. neden koydu bu mührü bize? bu kadar iyi niyetli kulunu seven bir tanrı, başkalarının sınav çerezi olsunlar diye sonsuza dek cehennem azabı çekecek kullar yaratır mı hiç? adalet?

bu arada kesin olmayan bir şeye inanmamak ne zamandan beri suç? bu şey dinde neden suç ki? mesela sana 5 yaşında bir çocuk gelse dese ki ben ekonomi haberi okumayı çok seviyorum, sen de inanmasan, sonra biri gelse sana buna inanmadığın için eziyet çektirse, bu mantıklı mı sence?
buna da genelde cevaplar şöyle; 'allahın mantığı kesin ki zaten' 'ama zaten aklını kullanan allahı bulur, o sen allahı kullanmıyorsun diye seni cezalandırıyor'
1- allahın varlığı ne zamandan beri kesin? ben peygamber olarak dünyaya gelseydim, tanrı ya da melekler benle doğrudan iletişime geçseydi, o zaman kesin olabilirdi belki. (bu arada peygamberler için allahın kesin olup geri kalanların sorgulama sorumluluğu olması da ayrı bir adaletsizlik sanki) ama şu anda hiç bir kesinlik yok, tek ipucumuz güzel gökyüzü, güzel çiçekler, kusursuz adı altında gösterilip aslında hiç de öyle olmayan sistemler ve kuranda geçen neyi temsil ettikleri bile tam olarak bilinmeyen 'sözde mucizeler'.

şöyle bir şey de var; allah sonsuzluktan beri vardı ve sonsuza dek de var olacak değil mi? peki ya tüm bu varlıklar sonsuzluktan beri varsa ve hep var olacaksa? sadece dönüşüyorlarsa? her şeyin patlayarak oluştuğunu biliyoruz, her şey genişlemeye başladı. ve bu genişleyen düzenin bir gün geri çekilmeye başlayacağı da kanıtlandı. o halde patlayıp toplanıp sıfırlanan, sonra tekrar patlayan ve bunun sonsuza dek gittiği bir sistem, zamanı ve geri kalan her şeyi birinin yarattığı düşüncesinden daha mantıklı olacaktır.

geldik şu söze;
"müslümanlara baksaydım, islam'ı kesinlikle seçmezdim."
din mükemmel, insanlar mükemmel, bu din neden uygulanabilir olamıyor? şeriat en muhteşem yönetim biçimi olmalıydı mesela. neden böyle değil? neden din ile yönetilen tüm ülkeler geri kalıyor? bunlar da müslümanların suçu mu hep? ilginç yaa.
ekseri kemalistlerin din denince akıllarına gelen tek seçenek.
bazı piçler tarafından zor durumdaki insanları uyutmak için kullanılan din.
öyle bir piçler ki 9 yıl boyunca diyaliz makinesine bağlı yaşayan hastanın sabırla diyalizden kurtulacağını iddia edip saçmalabiliyorlar.
üstelik 9 yıl diyaliz ömrümde tek tek ölen onca hastaya şahit olmuşken.
5 yaşındaki çocuklar bile bilir cefalı-çileli durumdan sabır edip kurtulanamadığı.
son zamanlarda unutulan bir özelliği olan dindir. islam hoşgörü dinidir. "hoşgörü" Biliyor muydunuz bunu ?
hakkında bilinen çok şeyin yanlış olduğu dinlerden bir din olmayan kavram.

mabedi cami değildir.
mabudu yoktur.
hiç kimsenin tekelinde değildir.
bir zümreye ait değildir.
evrenseldir.
hep vardı ve hep olacaktır.
erkekleri kadınlardan daha özgür kılan bir din. ayrıca günün 5 vakti kendine taptıran doyumsuz bir tanrıya sahiptir.
erişemediğimiz bunun için çaba dahi sarf etmediğimiz zirve.

hani her evde bulunan kuran vardır ya. inadına en yükseğe, çok yükseğe ulaşılamayacak yüksekliğe koyduğumuz kitap. ayda bir tozunu almak için ellediğimiz kitap. öylesine bir boşvermişlik, öylesine bir vurdumduymazlık. erişmek istiyoruz fakat çaba yok.

işte öyle anlarda aylık bir defa olan seromoni hüzünlü bir mahçupluğa dair hislere bırakıyor kendini.. tozunu almak için elliyoruz, sanki o anda üzgün, sitemkar, öfkeli, kötümser, iyimser, sevinçli, hüzünlü tüm tezatları yaşıyoruz.. ne yaptığımızın farkındayız, hatamızın farkındayız. ve tabii tozlandığının.. üzülüyoruz haliyle, böyle olmamalı diyoruz..

sonrası komik. siliyoruz ve tekrar yerine koyuyoruz bir ay sonra aynı şeyleri yaşamak için..
burada gelip islam adınaa entry yazınca tatmin etmiş oluyoruz o mahçupluğumuzu. iyi oldu iyi, dönelim normal seyre..
hristianlığı ve yahudiliğide kapsar aslında, din faşistleri islamı sadece müslümanlık olarak takdim etmekteler. oysa kuran diğer iki dinden de kesitler verir.
türklerin bu dine geçişi hiç de kolay olmamıştır.

http://biliyoruzdakonusuy...il-musluman-oldu-bolum-2/
güya bu dindeki tanrı herkesi her an görürmüş te Muhammet onun melek ve kitaplar iman gerekirmiş te öldükten sonra yaşam varmıştı falan filan. bir tanesine bile inanabilsem kafamı kırcam olmaz böyle birşey ya. inanan insanlar nasıl inanıyor ama türkiye de yüzde doksan dokuzun sadece yüzde ikisi Müslüman ve onları kahraman gibi görüyorum bunlara hala uzay çağında inanabildikleri için.