bugün

bir çok kez televizyonlarda gösterilmesi sebebiyle Parça pinçik gördüğüm ama en sonunda tnt kanalı sayesinde baştan sona izleyebildiğim film.
Şu ana kadar izlediğim vampir filmlerinden kısmen özgün olan senaryosuyla ayrıldığından, filmi senaryo ağırlıklı eleştirmeye çalışacağım.

--spoiler--
öncelikle filmdeki kusursuz güzellikteki vampirlerin neden bu kadar kusursuz oldukları daha baştan açıklanma gereği duyulmuştur, bu durumun çözümü izleyicilerin izlerken özel olarak belirtilmesine gerek kalmadan çözebileceği basitliktedir. gene de bunun filmin başlarında gözümüze sokulması senaryonun olağanlığını bozmuştur. bu da senarist ya da senaristlerin bu yeni vampir yorumu hakkında kendilerine tam güvenemediklerini kanıtlar.
filmin izlenebilirliğini arttıran yakışıklı aktörler ve diğer güzel insanlar vampir olgusuna bilinçli ya da bilinçsiz bir cinsiyetlerden bağımsız erotizm katmıştır.
filmde, senaryo hatalarının güzellikle kapanabileceği kadar geniş bir zamandan bahsedilmektedir, bu geniş zaman değişimine rağmen yönetmen aslında filme çok eğlenceli bir biçimde hareket katabileceği giyim tarzı değişimini kullanmamıştr. bu tercihinin sebebi, filmin mistik havasını dağıtmak istememeyişi olabilir.
vampirlere kazandırılan yeni hayvansı özelliklere rağmen * ne yazık ki bir vampir öyküsü olarak küçükken okuduğumuz küçük vampir serisinin bile geçememiştir.
--spoiler--

korku filmlerinin vazgeçilmez öğesi olan vampirler e adledilen yeni bakış açıları ne yazık ki bir kaç gösterme hatası yüzünden belleklerde kalmayacaktır.
kusursuz varlık portresi çizme girişimi dışında tarafımca vasatın altında bir film olarak değerlendirilmiştir.
94 yapımı başrollerinde brad pitt, tom cruise, antonio banderasgibi şimdinin de o zamanın da 3 büyük devini bir araya getirebilmiş kült film.
kitapta as adam ne kadar lestat gibi görünsede filmde konu louis üzerinde dönmektedir. Her yönden çok başarılı ve tekrar tekrar izlenebilecek bir filmdir.
claudia'nın bir wampir anne isteyerek louis'e bir kadın getirmesi ve loius istemesede(çünkü louis wampir olmayı bir gazla seçmiş ve pişman olmuştur ne kimseyi kanını içerek öldürmek nede wampir yapmak ister, bunun insani olmayan bir davranış olduğunu düşünebilen insani bir wampirdir) inatla kadını wampir yaptırdığı sırada louis balkona çıkar ve balkon duvarına uzanır, o sırada küçük cadımız wampire dönüşen kadının bağrışlarından korkar ve ne oluyor ona der, bir diyalog başlar...

louis- bu yalnızca ölümlü bedenin ölümü, bana kızma aşkım, artık ödeştik.
claudia-ne demek istiyorsun?
louis-o odada ölen o kadın değildi, ölen içimde kalan son insani nefesti...

bu diyalog beni çok etkilemiştir görüntü, müzik vs. açısından duygu hissettirilmez o anda yönetmen tarafından ama louis'in bu sözleri tüm filmin konusunu anlatmakla beraber çok can acıtıcıdır.
Kitap olduğu pek bilinmeyendir. Gelmiş geçmiş en iyi vampir kurgusudur.
vampir felsefesinin yalnızca anlayabilecek olanlara anlatıldığı anne rice yapıtlardan birisidir.
Antonio Banderas ın canlandırdığı Armand karakteri dışında oyunculuklar beklenenden daha iyidir.
diğer yazarların da belirttiği gibi filmin en ürkünç karakteri Kirsten Dunst ve tabi tiyatrodaki vampirlerdir.

film boyunca lestat a haksızlık edilmektedir. sonuçta lois ile cami avlusunda tanışmadılar.
claudia yada lois i kandırmamıştır. bu durum yahu adam melek değil, vampir daha ne bekliyorsunuz dedirtir.

ayrıca tom cruise u izlemeye tahammül ettirecek kadar güzel bir filmdir. kendisi bu filmde gayet iyi bir performans sergilemiştir.
bir de johhny depp olsaydı kadro da tadından yenmezdi.
kirsten, dunst claudia karakteriyle o zaman 10 yaşında bir kızı canlandırmıştı. claudia brad pitt'in onu vampire yapması için uğraşmıştır. o da acınır vaziyette böyle olmaması gerektiğini ben vampir olmayı seçmedim demişti. en etkileyici sahnelerden biri. * *
efsane kadro..

görsel
bir insanın hayatında vampirlerle ilgili izlediği ilk filmse muhtemelen hayatının geri kalanında vampir olayına sevgi ve merhametle bakmasına sebep olacak filmdir.

louis, insani acılarını vampir hayatında yaşamaya devam etmiştir. bu acılar onun diğer vampirlerden daha üstün olmasına sebep olmuştur. bu yüzden banderas'ın oynadığı karakter de ona hayrandır. lestat ise onu tam bir vampir yapmaya uğraşmış ama başaramamıştır. louis dürtülerine yenilmek istememektedir ancak yaşayabilmesi için başka seçeneği yoktur. diğer tüm vampirler üstün yeteklerinden zevk alırken, kahramanımız vampirliğinde daha bir insan olmuştur sanki. ancak anlaşılamamak onun kaderidir.
aslında bu vampir karakteri altında günümüz insanına çok etkileyici mesajlar verilmektedir.
Anne rice'ın aynı isimli romanından uyarlanmıştır.
her sahnesi ayrı ayrı hafızalara kazınan, izlerken insana kendini vampirmiş gibi hissettiren, vampirler hakkında yapılmış tartışmasız en iyi filmdir. * *
vampir efsanelerinin çoğuyla dalga geçen filmdir. bram stoker'dan "kaçık bir irlandalı" diye bahsedilir, vampirlerin aynadan yansıyan kabak gibi görüntüleri mevcuttur, tahta kazıklarla öldürülemedikleri vurgulanır, her yere de davet beklemeden dalmaktadırlar.

ayrıca lestat, bu uçarı vampir ayaklarını bırak, bi' takım çek, efendi gibi traşını ol, armand'ı örnek al.
tom cruise'un popülerliğinin zirvesinde gezindiği, brad pitt'in yeni yeni parladığı zamanlarda çekilmiş vampir filmidir. şimdi olsa bir araya gelmeleri imkansız gibi görünen iki süperstarı barındırmasıyla farklı bir yer kazanmış filmdir ayrıca.
tom cruise'u müthiş bir oyunculukla gördüğümüz ve brad pitt'in de en yakışıklı dönemde kamera karşısında olduğu film. insan av olmak istiyor. sabaha karşı disko kralı bitiminde tnt ekranlarında yer almıştır.
kitaptan uyarlandığını bu başlık sayesinde öğrendiğim filmdir. küçüklüğünüzde vampirleri buffy'yle, brad pitt ve tom cruise'un* karizmasıyla* tanıdıysanız, onları az çok benimsediyseniz şuanki durumun sizi rahatsız etmesi de muhtemeldir.* çocuk filmlerinden farksız oldu vampirler. öyle olmamalılar.