bugün

şehir tam düştü düşecekken, kırım kuvvetlerinin tuna üzerindeki köprünün savunmasını bırakıp, polonya kralı jan sobieskinin, bu köprüden şehre girmeye başlayan osmanlı ordusuna arkadan saldırdığı ve kaçan viyana müdafimlerininde dönerek osmanlı ordusunu iki ateş arasında bıraktığı kuşatmadır.alamandağındaki savaşta, türk ordusu dağılmışken merzifonlu 10 bin kişilik küçük bir kuvvetle, haçlılara karşı akşama kadar cesurca savaşmış, ancak savaş kaybedildiği için önce budin' e oradanda belgrad' a çekilmiştir.
uLan harbi güzeL bir kuşatma yapmışız.. ama kahpenin döLLeri bizi arkadan vurmuş.. terbiyesizLer.. yiyorsa geL önden de osmanLı'nın meşhur tokatı iLe karşıLaş.. yemez ama.. *
kuşatma başarılı olsa,eminim ilerde roma kuşatması, paris' in fethi, münih' in geri alınması, büyük katalonya savaşı gibi harplere bknz verebilecektik dediğim talihsiz kuşatma.
yüzeysel olarak bakıldığında kuşatmayı olabildiğince uzun tutup şehri kendiliğinden teslim olmaya zorlama, böylelikle de şehrin getireceği zengin ganimeti elde etme sevdasının karşılığı olarak viyanalılara dışardan yardım gelmesinin, bu yardım sonucunda da bir hezimetin elde edildiği askeri operasyon. bu öyle bir hezimettir ki o günden bugüne osmanlı her geçen gün topraklarından bir kısmını kaybeder hale gelmiştir. korunabilen son toprak parçası üzerinde de bugünün türkiye'si kurulmuştur. kısacası bu kuşatma osmanlı için sonun başlangıcı anlamını taşımaktadır. kuşatmada niçin böyle bir bekleme stratejisi çizildiği de açıktır. osmanlı yönetimi viyana'yı bir süre işgal etse de elinde tutamayacağının farkındadır. bu kuşatma zaten toprak genişletme amacıyla değil osmanlı hazinesinin en önemli kaynağının savaş ganimeti olması ve bu kaynağın bu dönemde tamamen kesilmiş olması sebebiyle hazinenin tazelenmesi adına yapılmış askeriden öte ekonomik bir harekattır. fakat işte sonu hem kısa hem de uzun vadede hüsran olmuştur...
kuşatmanın başarısızlıkla sonuçlanması üzerine viyanalılar şöyle bir şey bulmuşlardır: ay çöreği!

hilal şeklindeki bu çörek günümüzde de satılmaktadır ve kuşatmadan günümüze bir deyişe sebep olmuştur; "bir ay çöreği yemek bir türk yemektir"

ayrıca kahve de bu kuşatma sürecinde ve akabinde viyana/avusturya kültürüne girmiştir.
kuşatmanın başarısızlığının en büyük sebebi kuşatmanın padişahın izin vermeyeceğinden korkulması sebebiyle kuşatmaya padişah çakmasın diye kuşatma için gerekli çapta toplar yerine muharebe toplarıyla gidilmesidir.

kuşatmadan başarısızlıkla dönmüş olan ve ordusu parçalanan, devlet hazinesini kaybeden merzifonlu kara mustafa paşa savaşı kaybedeceğini anladığında elde kılıç düşmana hücuma geçmişse de heyeti tarafından kendisinin ülkenin tek umudu olduğu söylenerek engellenmiştir, zira bu doğrudur da! fiyaskonun ardından budin e çekilen paşa, padişah dördüncü mehmed e hediyeler gönderdiyse de kellesini kaybetmekten kurtulamamış, ülke de bu çapta bir savaşı idare etme kabiliyetinden yoksun iktidar yalakaları ve yoz kafalılar tarafından felakete sürüklenmiştir.

savaş hakkındaki bir diğer yanılgı da kırım süvarisinin tuna nehrini tutmaması geyiğidir, halbüki kırım süvarisi hafif süvaridir, ne savunma kabiliyeti vardır, ne de topçu bataryası, bu bakımdan kırım hanını suçlamak pek doğru olmayacaktır.
kuşatmanın ardından yapılan viyana savaşının bugün (11 eylül) 324. yıldönümüdür.
habsburg'dan gelen takviyeler nedeniyle başarısızlığa uğramış çıkartmadır. zamanlamanın ne kadar önemli olduğunu acı bir şekilde göstermiştir bu kuşatma osmanlı devleti'ne.
jan sobieskinin müdahelesi avusturyayı kurtamış ancak kendi ülkesini kurtaramamıştır. bu olaydan 100 yıl geçmeden avusturya rusya ile anlaşıp polonyayı paylaştılar. tarihin ilginç bir cilvesi olarak osmanlılar rusyanın güçlenmesini önlemek için polonyanın yanından yer almış ve polonyayı yok olmaktan kurtarmak için rusyaya savaş ilan etmiştir.*
aslında bize öğretildiği gibi tamamiyle bir fiyasko halinde geçmemiş savaştır. yeniçeriler lahımcıların açtığı gediklerden şehrin dış kısmını tamamen ele geçirmişlerdir. fakat jan sobieski adlı ipne ve bu ipnenin süvarileri yüzünden osmanlı yenilgi tatmış ve osmanlı veziri idam edilmiştir.
osmanlı için kırılma noktası. Bu savaştan sonra kurulan kutsal ittifaklar ile osmanlı'da toprak kayıpları başlamıştır. Asıl enteresan olan ise Osmanlı'nın bu kuşatmaya Avusturya yönetimi altında ezilen, ikinci sınıf insan muamelesi gören Macarların yardım çağrıları ile gitmesidir. Kırım güçlerinin bir anlık hatası hem Kırım Türklerine hem bize pahalıya patlamıştır.

bu arada viyana kapısında bulunan o meşhur yazı :

(bkz: http://upload.wikimedia.o...01/Battle_of_Vienna02.jpg)
osmanlının yeniçerilerin şehri yağmalamalarını engellemek için beklemesi sonucunda papalık önderliğinde oluşturalan kutsal ittifak ordusu karşısında yenilmesi üzerine kaybedilmiş kuşatmadır. osmanlı ordusu bütün eşyalarını bırakarak çekilmek zorunda kalmış hem toprak hem bolca para ve silah kaybetmiştir. osmanlının gerileme dönemini başlatan karlofça antlaşması bu olay sonunda imzalanmıştır. vatikandaki kilisenin demir bacası osmanlı topları eritilerek yapılmıştır. avrupa devletlerinde osmanlının balkanlardan atılabileceği fikri yaygınlaşmıştır. yani bu bozgun balkan devletlerinin osmanlı karşısındaki özgüvenlerini geri getirmiştir.
osmanlı'nın doğal sınırlara ulaşması durumudur. yani devlet merkezden uzaklaşıp, fethedilen yerler ile merkez arasındaki mesafe uzadıkça, oralarını ele geçirmek, geçse de kalıcı yönetim kurmak zorlaşmıştır.
bir mıknatıs-demir ilişkisi gibi düşünün. demir mıknatıstan uzaklaştıkça, mıknatısın çekim gücü azalacaktır...
(1683)
vasvar antlaşmasıyla başlayan barış sürecine rağmen avusturya macaristan'la yakından ilgilenmeye devam ediyordu. avusturya'nın katolik, orta macaristan'ın protestan olması ilişkileri daha da geriyordu.
macar kontu tökeli imre, halkı ile birlikte avusturya'ya karşı ayaklanarak osmanlı devleti'nden yardım istedi. fazıl ahmet paşa vasvar antlaşması gereği bu yardım isteğini reddetse de ölümü üzerine merzifonlu kara mustafa paşa sadrazam olunca sefere çıkmaya karar verdi.
merzifonlu, yanıkklae'yi alarak viyana önlerine geldi ve şehri kuşattı. tuna nehrindeki iskender köprüsünü tutmakla görevli olan kırım kuvvetleri bu konuda tutarsız davranınca osmanlı ordusu avusturya'nın yardıma çağırdığı avrupalı devletlerle karşı karşıya kaldı. bu duum karşısında osmanlı ordusu viyana önlerinde büyük bir bozgun yaşadı. merzifonlu bütün ağırlıklarını viyana önünde bırakarak belgrat'a geri çekildi. bu seferden sonra merzifonlu idam edildi.
merzifonlu kara mustafa denilen deyyusun kırım hanını çadırında tokatlaması, buna içerlenen kırım hanının tutulması gereken geçidi tutmaması ve oradan kuvvetleri ile ayrılması, lehlerin cermenlerin yardımına koşması, osmanlının sanki sıradan bir şehre gidiyor gibi basit toplarla gitmesi, yoğun kış şartları, yine merzifonlu'nun kötü stratejisi nedeni ile başarısızlığa uğramış kuşatmadır.
olayda tokatlanan kırım hanı için;
(bkz: murad giray)
başarısızlıkla sonuçlanan ilk denemeden sonra gerçekleştirilen ikinci girişimdir.
başarılı olması durumunda şu an pek çok şeyin farklı olacağı kuşatmadır.
'atılacak kuşlar bittiği için sona ermiş' gibi espirilere neden olan, başarısızlıkla sonuçlanmış kuşatmadır.
sanatçı ve bir fikir adamı ahmet safak merzifonlu'yu anlatıyor :

Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Beş Şehir kitabında efsunlu bir belde olarak tasvir ettiği Bursa'nın ardından Amasya'nın şirin ilçesi Merzifon'a gitmiş ve harika bir konseri daha gerçekleştirerek zamana bir güzellik ilmiği daha atmıştık. Merzifon'un bende yeri biraz başkadır. Geçtiğimiz yıllarda Viyana'da verdiğim bir konser esnasında Karlberg tepesine de çıkmış ve ikinci Viyana Kuşatmasının talihsiz kumandanı Kara Mustafa Paşanın karargâhını gezmiştim. içimin burkulduğunu, hatırladıkça ürperdiğimi itiraf etmeliyim. Karargâhın devasa, ahşap cümle kapısı hala durmakta ve Kara Mustafa Paşa'nın metruk kışlasından yayılan hüzün sizi tesiri altına almaktadır. Kışlanın ortasına bir zafer nişanesi gibi yaptırılan Leopold Kilisesi kuşatmanın beyhudeliğini fısıldasa da koca bir orduyu istanbul'dan Viyana'ya taşıyan iradenin aziz hatırası önünde fikrinizi değiştirmeniz her zaman mümkündür. Merzifon'un bu yiğit evladı,biraz da sarayın temeline yapışmış devşirme saltanatının gadrine uğrayarak kuşatmayı zafere dönüştürememiş ve ağır kayıplar vererek Belgrad'a çekilmiştir.Sonrası malum,devşirme suikasti ve yağlı kemende uzatılan bir yiğit baş..Ben Osmanlı'da varolan bu tevekküle her zaman saygı duymuşumdur.Osmanlı imparatorluğu içinde kurucu irade olan Türkmen yönetici geleneğindeki bu tevekkül dünya politik tarihinde ayrıca ele alınması gerekli bir zaman dilimidir.Elindeki mevcut orduyla istanbul'a yürümesi mukadder ve sarayı perperişan edecek bir kudretin sahibi iki dilsiz bostancıya kendini teslim ediyor.Abdestini alıp kıbleye dönerek emaneti sahibine yani Allaha iade ediyor.
osmanlıda ayvayı yeme devrinin başlangıcına ilk adımdır.
merzifonlu kara mustafa paşatarafından bu seferin yapılış amacı; tökeli imre komutasında ayaklanan protestan macar halkına yardım edip, osmanlının köprülüler döneminde devleti kanuni sultan süleyman dönemini aratmayacak güce ulaştırdığını ve bu gücün devamlı olduğunu avrupaya kanıtlayabilmek için yapmıştı. ancak büyük sadrazam köprülülerin evlatlığı ve akrabası olan bu yüzden köprülü ailesinden sayılan sadrazam (1676-1684) merzifonlu kara mustafa paşa ününe ün katabilmek için ordusunun yönünü yanıkkale mevziisinden viyanaya çevirmiş ve toplayabildiği bütün kuvvetleri alarak en muhteşem ve şaşalı orduyu meydana getirerek viyana önlerine otağını kurmuştu.

bunu öğrenen pâdişâh "kasdımız yanık ve komaran kaleleri idi; beç (viyana) kalesi dilde yoktu; paşa ne acîb saygısızlık edib bu sevdaya düşmüş. hoş imdi hak teâlâ asan (kolay) getüre; lâkin mukaddem (önceden) bildireydi riza vermezdim" demişti. osmanlı ordusu, yolda, 40 000 alman'ı esir etmişti. kırım atlıları, geniş bir alana akınlar yaparak etrafı sindirdiler. avusturya imparatoru, viyana'yı bırakarak prag'a gitmiş, avrupa devletlerinden yardım istiyor, asker toplamağa çalışıyordu.

kara mustafa paşa. viyana'ya bu, o zamana kadar görülmemiş büyüklükteki ordu ile hücûm etseydi, şehri alabilirdi, fakat şehrin teslîm olmasını bekledi. kuşatmanın uzaması yanlış bir hareketti ve tehlikeliydi, lojistik imkân da düşünülmemişti: "bir kale kuşatması eğer kırk günü geçerse, dışarıdan yardım gelmesi ihtimâli çok kuvvetlidir. kuşatma süresi elli günü geçmişti ve askerler, atlarına ot bulabilmek için 15-20 saatlik mesafeye gitmek zorunda kalıyorlardı. sadrâzam, su ve ot sağlanması işini düşünmeliydi.

kuşatma devam ederken dönemin en iyi atlı birlikleri olan 40.000 kırım tatarı almanya ve polonyanın en içlerine kadar yağma harekatı yapmış hatta varşova eteklerine kadar ilerlemişlerdi. kırım ordusunun ve osmanlı ordusundaki atlı birliklerin hiç beklemedikleri kadar büyük miktarda yağma etmeleri askerlerde savaş azmi bırakmamış yağmaladıkları altın ve gümüşü eve dönüp bir an önce harcamak için sabırsızlanmışlardı.

ayrıca gerçektende sadrazam viyanayı el değmemiş olarak ele geçirmek istemiş bu yüzden büyük topları kullanmamıştı. 1681 yılında imzalanan lehistan-avusturya arşidüklüğü ittifak antlaşması gereği leh kralı iii.jan sobieski 16.000 ila 30.000 kadarı atlı kanatlı hüssar birimlerinden oluşan* 45 bin kadar askerle yardıma gelmesi üzerine osmanlı iki ateş arasında kalıyordu. çünkü imparator leopoldde linz kentinde 70 bin kadar asker toplamış* viyanaya doğru gelmekteydi ve ilginçtir viyanada yer altındaki tünellerde dahi kullanılabilecek kadar çok fazla savaş topu vardı bu yüzdende osmanlının yürüyüş adı verilen 18 den fazla genel taarruzu başarıyla püskürtülmüştü.

kırım hanı murad giray han 30 binden fazla atlı süvarisiyle ve kendisine verilen bir miktar yeniçeriyle leh ordusunu karşılamaya gitmiş ancak daha öncesinden sadrazama kuşatmanın kaldırılmasını tavsiye ettiği için kokuşmuş at eti yemekle aşşağılanmış bu yüzden leh ordusunun geçişine karşı tanklara taşla saldırır gibi ufak tefek taciz ateşlerinden başka birşey yapmamış vede ganimet yüklü olan savaşma isteği kalmamış ve eve dönmek pahasına murad hana isyan eder dereceye gelmiş tatar atlılarına söz geçiremediğindende kırım hanı ordusunu alıp gerisin geriye bahçesaraya dönmüştü.

12 eylül 1683 tarihinde sadrazam yine bir hata yaparak kuşatmayı tamamen kaldırmak yerine kısmen kaldırıyordu. sonuç olarak osmanlı ordusunun sağ kanadının daha savaşmadan sırf sadrazam padişahın gözünden düşsün diye savaştan çekilmesinin üzerine merzifonlu ve ordugahı leh-alman ordusu tarafından kuşatılmış, akşama kadar avrupanın en elit birimleri olan kanatlı hüssarlarla* çarpışmak zorunda kaldıktan sonra yeniçerilerin kahramanca mücadeleleri sonuç vermemiş kara mustafa paşa tüm ağırlıkları bırakarak belgrada geri çekilmişti.

paşa her yere emirler yağdırmış çökmek üzere olan cephede durumu hemen düzeltmiş hatta leh ordusunun ileri harekatını meydan muharebeleri şeklinde savunma savaşlarıyla başarısızlığa uğratmıştı. sarayda sadrazamın düşmanları atağa geçmiş ve padişahı kışkırtmış viyana mağlubiyetinin acısını avrupadan kat be kat alabilecek bu değerli komutan ne yazıkki belgradda yeni bir sefer için hazırlanırken idam edilmişti.

viyanaya yapılan sefer dünyada eşi benzeri görülmemiş bir askeri harcamayla neredeyse 1 milyar akçeye yapılmıştı.*viyana seferine harcanan paranın ancak 6 veya 7 de biri kadar bir para avrupanın elindeydi o sıralar. ancak osmanlı sahip olduğu tüm gelirleri ve hazineyi bu savaşa yatırmış ve savaş beklenenin aksine başarısızlıkla sonuçlanmıştı.

hadi kırım hanını geçtik hiç yoktan osmanlının sağ kanadı sadrazama karşı tutum alıp savaş meydanından kaçmasa avrupanın son ümidi büyük bir bozguna uğrayacak tarihimize viyananın fethinin yanında birde viyana meydan muharebesi zaferi eklenecekti.
J.r.r. Tolkien'in, yüzüklerin efendisi: kralın dönüşü kitabında yer alan Minas Tirith kuşatması ve pelennor çayırları savaşı'na esin kaynağı olmuş dev tarihsel olay.
atacak kuş kalmadığından dolayı başarısızlıkla sonuçlanmış fiildir.
Atacak kuş kalmadığı için başarıya ulaşamamıştır.
(bkz: iğrenç espriler)
avusturya'nın başkenti viyana'da ikincisi gerçekleştirilen kuş atma şenlikleri.