efenim müşriklerin kuran hakkında uydurmadan başka bir şey değildir sözleri üzerine ahkaf suresi 8. ayet inmiştir, "yoksa, "onu (muhammed) uydurdu." mu diyorlar?"... bende acizane olarak peygamberin 40 yaşına kadar dağlarda ümmi (okuması yazması olmayan) olarak dolaşmasının sonucu gelecekle ilgili bazı haberleri, bazılarına göre uydurma haberleri sizlerle paylaşmak istedim. geçmişle ilgili olan haberler de var ama sonra dersiniz dedeleri anlatmıştır hira dağındaki mağaralardaki işaretlerden öğrenmiştir falan diye o yüzden şimdilik geleceğe dair haberlerle idare edin.

bizansın galibiyeti:

elif, lam, mim. rum (orduları) yenilgiye uğradı. "dünyanın en alçak yerinde". ama onlar, yenilgilerinden sonra yeneceklerdir. üç ile dokuz yıl içinde. bundan önce de, sonra da emir allah'ındır. ve o gün müminler sevineceklerdir. (rum suresi, 1-4)

-dünyanın en alçak yeri lut gölü havzası yani bizanslıların yenilgiye uğradığı yer. burada dikkat edilmesi gereken nokta, lut gölü'nün rakımının, yalnızca modern çağdaki ölçümlerle tespit edilmiş olmasıdır. daha önce hiç kimsenin lut gölü'nün dünya'nın en alçak bölgesi olduğunu bilmesi mümkün değildir. ama bu bölge kuran'da "yeryüzünün en alçak yeri" olarak tanımlanmıştır. bu bilgi, kuran'ın allah'ın sözü olduğunun bir başka delilini oluşturmaktadır. ve bizanslılar üç ila dokuz yıl içerisinde tekrar perslilerle yaptığı savaşı kazandı.

mekkenin fethi:

andolsun allah, elçisinin gördüğü rüyanın hak olduğunu doğruladı. eğer allah dilerse, mutlaka siz mescid-i haram'a güven içinde, saçlarınızı tıraş etmiş, (kiminiz de) kısaltmış olarak (ve) korkusuzca gireceksiniz. fakat allah, sizin bilmediğinizi bildi, böylece bundan önce size yakın bir fetih (nasib) kıldı. (fetih suresi, 27)

-peygamber efendimiz müminlere bu müjdeleri verdiğinde, mevcut durum hiç de bu yönde değildir. hatta, koşullar tam aksini göstermekte, müşrikler müminleri kesinlikle mekke'ye sokmamakta kararlı görünmekteydiler. bu ise, kalbinde hastalık olanların, peygamber efendimizin söylediklerine şüphe ile bakmalarına neden olmuştur. ancak peygamberimiz (sav) allah'a güvenerek, insanların ne diyeceklerini hiç önemsemeden, allah'ın kendisine bildirdiğine iman etmiş ve bunu insanlara açıklamıştır.

uzayın keşfi:

ey cin ve ins toplulukları, eğer göklerin ve yerin bucaklarından aşıp-geçmeye güç yetirebilirseniz, hemen aşın; ancak 'üstün bir güç (sultan)' olmaksızın aşamazsınız. (rahman suresi, 33)

-insanların uzayı araştırmaları ve keşfetmeleri 4 ekim 1957'de sovyet uydusu sputnik'in uzaya fırlatılmasıyla başladı. dünya yörüngesinden çıkan ilk insan, sovyet kozmonot yuri gagarin oldu. insanların ay'a ayak basması ise 20 temmuz 1969'da amerikalıların gerçekleştirdiği apollo 11 seferiyle oldu.

nitekim kuran'da 1400 sene önce insanların böyle bir alanda gösterecekleri gelişmelere ve uzaya çıkışın mümkün olabileceğine işaret edilmektedir.

görüntü nakli (ışınlama sanırım üzerinde çalışıyolar, hatta bir maddeyi 16 cm ışınlayabilmişler):

kendi yanında kitaptan ilmi olan biri dedi ki: "ben, (gözünü açıp kapamadan) onu sana getirebilirim." derken (süleyman) onu kendi yanında durur vaziyette görünce dedi ki: "bu rabbimin fazlındandır, o'na şükredecek miyim, yoksa nankörlük edecek miyim diye beni denemekte olduğu için (bu olağanüstü olay gerçekleşti)... (neml suresi, 40)

-bugün bilim adamlarına göre atom ve moleküllerin, hatta daha büyük cisimlerin nakli yakın gelecekte mümkün olabilecektir. "teleportasyon" denilen bu yöntem ile, bir yerde bulunan bir cismin maddesel özellikleri ortadan kaldırılarak, bu cisme ait tüm detaylar ve atom dizilimi bir başka yere gönderilmektedir. kısacası cismin tüm maddesel özellikleri yeniden inşa edilmektedir. bu çalışmalar, zamanın ve mekanın yolculuk için engel olmayacağı ve eşyaların herhangi bir mekana bir an içinde, gerçekte fiziksel bir mesafe katetmeden taşınabileceği anlamını taşımaktadır.

1998 yılında kaliforniya teknoloji enstitüsü (caltech) merkezinde bulunan fizikçiler, iki avrupalı grup ile birlikte bir fotonun naklini gerçekleştirdiler. bilim adamları fotonun atom yapısını okuyup bu bilgiyi 1 metre boyunca taşıyarak, fotonun bir kopyasını oluşturdular. kısa süre önce gerçekleştirilen bir başka teleportasyon denemesinde, ulusal avustralya üniversitesi'nden (anu) ping koy lam ve diğer araştırmacılar bir lazer ışınını kısa bir mesafe boyunca naklettiler.

firavun'un cesedinin korunması:

şimdi, öyle mi? oysa sen önceleri isyan etmiştin ve bozgunculuk çıkaranlardandın. bugün ise, senden sonrakilere bir ayet (tarihi bir belge, ibret) olman için seni yalnızca bedeninle kurtaracağız (herkese cesedini göstereceğiz). gerçekten insanlardan çoğu, bizim ayetlerimizden habersizdirler. (yunus suresi, 91-92)

-3000 yıllık firavunun cesedi ingiltere - londra british müzesinde bulunmaktadır. süveyş kanalı açılırken denizin kenarında küçük bir tepecikte bulunmuş ve londra’ya getirilmiştir. mucizeye, keramete inanmayan kimseler çoğalıyor. 19culardan birisi, (mısırlılar, özel mumyacılık bilgisiyle firavunların cesedini mumyalayarak korumuşlardır. firavunun mumyalanmış cesedi bugün kahire müzesinde sergilenmektedir) diyerek allahü teâlânın mumyasız olarak ölmüş bir cesedi çürütmeyeceğine inanmıyor. öteki firavunlar mumyalanmıştır. bu firavun, mumyasız idi. firavun'un bozulmamış cesedi de kahirede değil londradaki british museumda teşhir edilmektedir. üç bin seneden fazla bir zaman önce ölen bu firavunun cesedi, mumyalanmış olarak değil, ibret-i âlem için mumyasız olarak çürümeden korunmuştur.

ay'a gidiş:

ondördüne girdiği zaman ay'a; siz, gerçekten tabakadan tabakaya bineceksiniz. şu halde onlara ne oluyor ki iman etmiyorlar? (inşikak suresi, 18-20).

-nitekim ay'a gidiş için binilen uzay araçları, atmosfer tabakalarını bir bir geçtikten sonra uzay boşluğuna ve oradan da ay'ın çekim sahasına girerler. böylece birbirinden ayrı bir çok tabaka ardı ardına geçilerek ay'a gidilebilir.

atom enerjisi ve nükleer fizyon:

taneyi ve çekirdeği yaran şüphesiz allah'tır. o, diriyi ölüden çıkarır, ölüyü de diriden çıkarır. işte allah budur. öyleyse nasıl oluyor da çevriliyorsunuz? (enam suresi, 95).

-bilindiği gibi günümüzde atomun çekirdeği yarılarak parçalara ayrılabilmektedir. einstein'ın teorilerinden yola çıkan bilim adamları, 1940'larda nükleer fizyon yoluyla maddeden enerji elde edebilmeyi başarmıştır. atomların parçalanması veya yarılması ile gerçekleşen bu işleme "nükleer fizyon" denilmektedir. enam suresi'nin 95. ayetinde "faliku" kelimesi ile ifade edilen "yarma" fiili de, fizyon kelimesinin sözlük anlamı olan (atom çekirdeğini) yarıp ayırma işlemini tarif ediyor olabilir. bu işlem gerçekleştirildiğinde olağanüstü miktarda enerji açığa çıkar.

enam suresi'nin 95. ayetindeki kelimeler taşıdıkları anlamlar itibariyle son derece hikmetlidir. bu ayette tarif edilen olaylar, atom enerjisinin elde edilme şekli olan, atom çekirdeğini parçalama işlemine son derece benzerdir. dolayısıyla bu ayette, 20. yüzyılın teknolojisiyle mümkün olan nükleer fizyon yöntemine işaret ediliyor olabilir. (en doğrusunu allah bilir.)

hz. muhammed (sas)'ın bu bilgilere yüce bir yaratıcı tarafından ulaşmasını mantığımız almıyorsa, bu ayetlere hira dağında ümmi olan bir kişinin kendi kendine ulaşabileceğini mantığımız nasıl alabilir?
%1'dir. o da felsefenin hatırına. aslında %0'dır.
not: eksileyen ateist, öbür tarafta göreceğim seni.
inanmak istemeyen adama hangi ayeti gösterirsen göster yine inanmaz.
dünyada yaşayan milyonlarca ateist'i düşünürsek olasılığı oldukça fazladır.
evrenin tesadüfen olmuş olma ihtimali kadardır.
sapkın düşüncelerin dışa vurumudur.

peygamberleri darwin gibi biri sanıyor bu ateistcikler.
öyle bir ihtimal yoktur bunu aklı mantığı yerinde olan herkes bilir denmesi gereken bir durumdur.
inanmak istemeyenlerin kendilerini tatmin etme çabasıdır.
allah kelamı olduğu her harfinden anlaşılır. böyle bir şey düşünmek için mühürlenmiş bir kalp kör olmuş bir göze sahip olmak gerekir.
inananları için sıfır olan ihtimaldir.
inanan içinde inanmayan için de yüzde sıfırdır. çünkü gerçek haktır. ve hak batıldan üstündür.
ihtimaldir, kesinliği yoktur, bir o kadar gerçekliği de.
her iki ihtimali de değerlendirelim.
ilk ihtimal kuran hz. muhammedin sözleri değil ama allahın kelamı olsun.
müslümanlar buna zaten inanmaktadırlar. hayatlarında hiç bir şey değişmez.
atesitler buna zaten inanmamaktadır. ayrıca diğer dinlere mensup insanlarda buna inanmamaktadırlar. onlar için de hayatlarında pek bir şey değişmeyecektir.

ikinci ihtimal ise kuran ın direk hz. muhammed tarafından yazılmış olması. kuran şu anki haliyle ve kaynağı ne ya da kim olursa olsun müslümanlar için bir yaratıcı tanımı yapmakta ve onların nasıl bir hayat sürmeleri gerektiğini, nelere inanmalarını ve neleri yapmamaları gerektiğini anlatır. tam ve eksiksiz bir din ve ahlak disiplini sunar. müslümanlar da bu bütünü kendi disiplinleri içinde kabul etmişlerdir. kısaca bu durumda müslümanların hayatın da gene herhangi bir değişiklik olmayacaktır.
ateistler ve islam haricinde ki dinlere inanan insanlar ise bunun zaten böyle olduğunu iddia ederler. onların hayatın da da bir şey değişmez.

bu konuda ki son söz hz. ebu bekirin sözü olsun. Peygamber öldüğünde bunun haberini verirken şöyle demiştir ;
( mealen) her kim ki muhammed'e inanıyor bilsinler ki o öldü, ama her kim ki allah'a inanıyor bilsin ki o mutlak dır.
göremedikleri şeye inanmayanların hezeyanıdır.

havada dolaşan radyo, telefon telsiz vs. dalgalarınıda göremiyoruz. o zaman onlarada inanmayalım.
% 0 ihtimaldir.
Nasibinde varsa, aLırsın karıncadan biLe ders.. Nasibinde yoksa, bütün cihan önüne seriLse sana ters.!!
(#11968383)
hz. muhammed okuma yazma bilmiyordu. ateistlerin yeni yalanıdır. mümkünatı yoktur. (bkz: haşa)

grotesquee'ye cevap: inanmıyor olabilirsin, yalnız kur'an'ı eleştirel dilde okumak dediğin Allah'a şirk koşmanın diğer adı sayılabilir. Elbet konuşmayı biliyordu amma velakin geleceğe dair bilgileri, kıyamet alametlerini nasıl verdi allah resulu? inanma sen, umurumuzda olmaz, yalnız bu kadar adamın kabullendiklerine dil uzatma.
okuma yazma bilmiyordu da konuşmayı da mı bilmiyordu?

kuran'ın tümünü eleştirel gözle okuyabilmiş tüm insanlar bu ihtimalin ne kadar yüksek olduğunu anlamışlardır.
ihtimaldir, aksi de ihtimal dahilindedir. bu yüzden inanır ya da inanmazsın.
mümkündür. sırf ilgi çekmek, zengin olmak vb şeyler için yapılabilecek şeylerdir. inanmak veya inanmamak kişiye kalmıştır.
rum suresi 1.4 de, 'alçak yer' diye bir yerden bahsedilmemektedir diyebileceğim bir yazıdır !
öyle bir ihtimal dahi yoktur. ayrıca saçmalamaya da hiç gerek yoktur.
--spoiler--
okuma yazma bilmiyordu da konuşmayı da mı bilmiyordu?
--spoiler--

okuma yazma bilmeyenlerin gayet konuşabildiğini bilmeyenler vardır.
o zaman birinin bütün dünyada varolan ve varolmayan her şeyi baştan açıklaması gerekecek.