bugün

Süleyman Demirel in Alfred Hitchcock u canlandırdığı 2012 yapımı sacha gervasi filmi.
Korku sinemasının üstadı alfredin soyadı.
Yine Keyifle izlediğim bir Anthony Hopkinsfilmi. beklentim bir biyografiydi ama film tam anlamıyla bir biyografiden ziyade alfred Hitchcockın bittiği dendiği bir dönemde, herkesin burun kıvırdığı Sapık filmini çekmekte gösterdiği inat ve bu esnada yaşadıkları anlatılıyor.
Beklentimden farklı olmasına rağmen beni tatmin etti; özellikle hanımı ile olan ilişkisi ve belkide o olmasa bir Alfred Hitchcockın da bir Sapık filminin de olamayacağını öğrendim (zaten filmin geneline de ilişkileri hakim). ve Hitchcockın iç dünyası bizlere çok iyi yansıtılmıştı onu daha iyi anladım bu sayede.
Şahsi düşüncem ancak onu sevenlere hitap edecek, yapıtlarını sadece isim olarak bilenlere yada sevmeyenlere herhangi bir şey vermeyecek bir film.
Yönetmen Sacha Gervasi'nin çektiği, alfred hitchcock'un hayatının kısa bir kısmını izlediğimiz biyografik film.

film, north by northwest filminin galasıyla başlıyor. yüzeysel geçilen çoğu sahne, 'ya sen bugüne kadar çok başarılıydın, artık başarılı olamayacaksın' mihvalinde. filmin ana odağı pyshco filminin yapılışı olsa dahi, olaya bayan hitchcock dahil oluyor ve o çok sevdiğimiz duş sahnesini bile sadece 30-45 saniye görebiliyoruz. filmin sonu da pek yüzeysel lâkin, bunları bırakıp biraz da iyi tarafından bahsetmek gerekli.

gerçekten hitchcock filmlerini seviyorsanız, bayıla bayıla izleyeceksiniz demek bu. 'bay hiçkak' ile aranız yoksa, bulaşmayın dediğim filmdir.

izleyenler hatırlar, hitchcock'un televizyon için yaptığı hitchcock sunar programına göndermeyle başlıyor film, bakın bu kocaman bir tebessüm sebebi. filmin sonu da bu şekilde bittiği için, aslında film bay hitchcock'u doğru çıkarıyor. izlediğimiz en gergin film, gerçekten kendi hayatı.

anthony hopkins'e ise kesinlikle değinmek gerek. o final sahnesinde, seyircilerin cigliklarini izlerken ne kadar tatlıydı. konuşmasını da birebir yapabilmiş.

o meşhur sahne: https://youtu.be/0_hajel24IE

Ayrıca, film dönemin amerika'sını da pek iyi anlatıyor. film yapmanin zorluklarını pek güzel göstermiş. bu mekanizmanın dâhilinde hitchcock dahi olsanız, istediklerini yapmak zorundasınız temaliydi çoğu kısım. saçma sapan bir sansür sistemi ve tekellemiş bir sinema bugün bizim de çektiğimiz bir sorun.
Hit cock diye okuyup bu ne lan dediğim film.
kendini sıkmadan izlettirse de büyük beklentilerle izlenmemesi gerekn film.

filmin kısa bir eleştirisi:
http://sinemayazari.blogs...13/03/hitchcock-2012.html
biraz kitlesine hitap eden filmlerden. alfred hitchcock'u ve filmlerini çok sevenler için çok eğlenceli, hele benim gibi en sevdiği hitchcock filmi psycho olanlar için güzelden de öte, ama bu adamı ve filmlerini ilginç bulmayanlar için sıradan bir film gibi gelebilir.

hitchcock'un psycho'yu çekme konusunda sıkıntılar yaşadığı biliniyordu zaten, ama böyle oturup izleyince, filmin gözümde değeri daha da arttı. severiz ya böyle şeyleri ; bir eli yağda bir eli balda çekilen filmlerden daha kıymetli olur dikenli yoldan geçen filmler. tabii ortaya psycho gibi mükemmel birşey çıktıysa.

--spoiler--

karısıyla ilişkisinin çok ön plana çıkarılması ile ilgili eleştirilere kısmen katılıyorum ama onun yerine psycho'nun çekimlerini gösterme işinin ayarını kaçırsalar bu sefer de dvd'lerdeki filmlerin kamera arkası videolarına dönebilirdi. belki de ondan çekindiler. zaten milletin bildiği filmin oturup sahnelerinin nasıl çekildiğini tek tek göstermek yersiz olur. efsane duş sahnesini güzel bir biçimde anlatmışlar, oradan mahrum bırakmamışlar, dozunu iyi ayarlamışlar bence.

gri takım elbiseli kadına gözlerinin takıldığı vertigo göndermeleri mükemmeldi, psycho çekimlerinde vera miles'a "neden vertigo'da oynamadın" sitemini de taşımışlar ki o da güzel olmuş. hitchcock ilk olarak vertigo'da onu istemiş fakat o hamileliğini gerekçe göstererek oynamak istememiş, daha sonra hitchcock kim novak'a razı olmuş. bana göre novak en seksi hitchcock sarışınıdır açık ara, ama soğuk buluyormuş onu hitchcock.

--spoiler--

karakterlerin asıllarıyla benzerlikleri harika : anthony hopkins yalamış yutmuş resmen hitchcock'u. özellikle ses ; hal, tavır mükemmel. scarlett johansson'dan harika bir janet leigh yapmışlar. anthony perkins desen 1960'dan getirmişler resmen.

--spoiler--

son olarak filmde en keyif aldığım iki sahne : janet leigh ve vera miles ' ın soyunma odasında hitchcock hakkında konuşurken kapıda belieren meşhur "alfred hitchcock silüeti" ve finalde filmin sinema gösteriminde, hitchcock'un meşhur duş sahnesinde seyircilerin çığlıklarını dışardan dinleyişi ve yaptığı hareketler... günlerce, haftalarca uğraştığınız bir sahnede tam da saniyesi saniyesine hesapladığınz anda bir salon dolusu insandan gelen çığlıklar... dünyada bundan daha müthiş bir duygu olamaz herhalde.

--spoiler--
psycho filminin çekim sürecini, alfred hitchcock'un kişiliğini ve karısı ile ilişkisini yansıtmaya çabalamış ama başaramamış film. böyle bir filmin çekim sürecini anlatıyorsun, ne güzel kaynağını da bulmuşsun ama niye yüzeysel olarak geçiyorsun böyle bir konuyu. hitchcock mu veya psycho'nun çekim süreci mi anlatılıyor yoksa karısı mı belli değil. aslında anlatmaya çalıştığı konudan saparak "her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır" mantığına meyleden bir film olmuş daha çok. bir de o makyaj ne allasen.

görsel
taşaklı kadrosu ve nazo82 çevirisiyle gayet güzel bir 90 dakika geçirmenizi sağlayan film.
bu filmde anthony hopkins, alfred hitchcock'tan ziyade; süleyman demirel'i andırıyor.
2013'de vizyona girecek film. alfred hitchcock'un başyapıtı psycho'yu yapmak için katlandığı sıkıntıları anlatacak gibi görünüyor. anthony hopkins yüz ifadesi olarak korkunç gözleri yüzünden tam benzemese de hitchcock'un konuşmasını birebir yapmış gerçekten. fragmanı da yayınlanmış; bu arada fragmanın sonlarında, sinema salonunda korkuyla sıçrayan insanların yer aldığı 2 saniyelik görüntü hitchcock ustaya ne kadar güzel bir övgü olmuş.

http://www.youtube.com/watch?v=3rQuRLERl6A
sabırsızlıkla beklediğim filmlerden biri. fragmanından anlaşılacağı üzere hopkins çok iyi canlandırmış.
(bkz: here we go)