bugün

günümüz toplumunun en büyük hatalarından biri olan;arif nihat asya'nın naat şiirinde

"Yeryüzünde riyâ, inkâr, hıyanet
Altın devrini yaşıyor.."

diyerek anlattığı ahir zamanın gereği kaçınılması gereken tehlikeli eylem.*
medyanın altın rüyası.
kimi zaman çok kötü sonuçlara yol açabilecek davranış. biri hakkında sağdan soldan duyulan ve araştırılmadan kesin yargı uygulayan insanlar kimleri öldürmediler ki...
(bkz: hrant dink)

not: hrant dink adını görüp, düşünmeden kötüleyecek dostlarım, siz de bu başlığa birer örneksiniz..
görüşsüzlüktür. kıçını kaldırmaya üşenip, kolay yolu seçip saf ayağına yatmaktır.
(bkz: her duyduğuna inanmak istemek)
her yönden esen rüzgara kendini kaptırmaktır. kendini anlamsızca boşluğa atmaktır ayrıca.
" düşünüyorum öyleyse varım " sözüne tezat düşünmediği halde var olanların yaptıkları olaydır. Araştırmayı ve beynini zorlamayı sevmeyen toplumlarda sıkça görülür durumdur.
saflığın en belirgin durumu olup sarışın hatun bünyelerden beklenen olay.
vereceğim örnekle daha iyi anlayacağınız üzere, kendisi kardeşim olur...

azerbaycan ile yaşanan malum bayrak krizi aşıldıktan sonra, azerbaycan bayrağı takıyormuş okullarında bazı hocaları. heralde, teşekkür mahiyetinde... neyse işte benim televizyon izlemeyen, gazete okumayan, dünyadan bihabar kardeşim de sormuş sıra arkadaşına...

-bu bayrakları niye takıyorlar? maç falan mı var?

+nasıl yaa... bilmiyor musun? azerbaycan bizim ülkeye katılma kararı aldı, artık türkiye'ye dahil... bak hatta türkiye haritasının yeni şekli şöyle olacak... *

-gerçekten mi? sallama lan!

+bilmediğine inanamıyorum, bütün kanallar sürekli canlı yayın halinde, nasıl görmezsin * hala inanamıyorum.

-gerçekten mi lan?

+şaka yapıyorsun heralde, git işine yaa... ben de saf gibi anlatıyorum. *
-oha lan, ne güzel... *
=> işte, her duyduğuna inanmak konusuna en güzel örnek...
bazen saflıktan,bazen cahillikten kaynaklanan sonunda kendi aklına göre değil başkalarının aklına göre hareket ettiğin için mutlak pişmanlıkla sonuçlanacak olan tutumdur.
(bkz: büyüyünce geçer)
önyargısı sıfırın altında olan kişilerin, duyduğuna felsefi açıdan yaklaşmama eylemidir.
takıntı haline gelmiş bir davranışım...
okulda sallana sallanan giderken karşımdan gelenlerin nereye gittiklerini saçma bir şekilde tahmin etmeye çalışırım bazıları yanıma gelir birşeyler sorar, birşeyler soranlar genelde başkasını arayanlardır, hal hatır sormak için ipnelerin hiç biri yanıma gelmez. bende gıcıklık değil mi? hepsine yanlış bilgi veririm.

gene bir gün sınıfın köşesindeki kalorifere belimi dayadım omurgalarımı ısıtıyorum, gözlerimi kapadım güneşin göz kapaklarımı sarıya boyamasını seyrediyorum, acayip şekilde zevk alıyorum bu işten... sonra bütün ahengin içine eden bir kız yaklaşıyor fütursuzca etrafını yıkarak yürüyüp yaklaşıyor birde elini yanıma gelince masaya vurup ''höyt lan'' demez mi... hiç çaktırmadan ayakta uyku numarama devam ediyorum fakat yiyecek gibi değil...

+efendim ayşe ne diyon?
-fatmayı gördün mü yaaa.

işte burda ipleri elime alıyorum...

+gördüm biraz önce arkadaşıyla okulun arkasına doğru yürüyordu elindede poğaça vardı istedim vermedi...
inandırıcılık için çekilen çile işe yarıyor...

-tamam saol...
ayşe koşa koşa okulun arkasına doğru gidiyor...
sonra ben gene tam zevke geleceğim ki birisi daha tangır tungur sınıfa giriyor fakat gözlerimi açmıyorum, ama gelip oda aynı şekilde elini masaya vurup ''höyt lan'' demez mi... buda fatmadan başkası olamaz...

+fatma seni ayşe sordu.
-evet bende onu arıyorum nereye gitti?

iki gıcık insanı birbirinden uzaklaştırmayı huy edinmem burada dahada kendini belirginleştiriyor...

+okulun ön tarafındaki binanın içine girdi elindede tost vardı istedim vermedi...
-tamam saol...

ayşe kapıyı yine tangur tungur kapatır ve sınıftan çıktıkdan sonra sesi hala duvarlarda 2-3 saniye yankılanır.
ikisinide ayrı yerlere gönderdikten sonra birbirlerini bulunca ilk iş olarak bana küfredeceklerini düşündüğümden sessizce en arka masa sıraya çantamı yayarak üstümü örtüp mışıl mışıl öğle arasında uykuya dalıyorum...
onlarda beni rahatsız etmeseydi abura koyayaım!
herşeye inanmak kötü birşey.
safım diye bağıran kişidir.
(bkz: kendini otomatiğe bağlamak)
Bildiğin saflık işte daha tanıma gerek var mıdır ....
kendini harap eden insan modelidir.
kendi kendini uçuruma sürükler. zira insan hep güzel şeyler duymaz.
kendini dine vermiş yaşlıların yaptığıdır. her televizyona çıkan hocaya inanmaktadır büyük bir bölümü.

+ evladım sol el ile su içmek günah!
- ne alakası var babaannecim.*
+ geçen zart hoca zurt dedi.
- hay o hocaları...*

+ evladım her rekat için 70 bin yıl yanacakmışık. kılın namazlarınızı.
- yandık desene babaanne. *
+ dalga geçme evladım geçen zart kanalda zurt hoca konuştu.
- hoca dediyse tamam! *

ben bir tek babaannemde var zannederdim. sosyal hayatın içine girdikçe yıllar içerisinde büyük bir yaşlı kesimin bu hipnozun etkisine girdiğini gördüm. bir gün nefes almak günah diyen bir hoca çıksa ne yapacaklar çok merak ediyorum.
hiçbir zaman doğruyu bulamamaktır.
aptalların işidir. şüpheci bir insanın asla yapmaya bir şeydir.
"sazan" olarak adlandırılan kişilerin yaptığı davranış.
hiç yalan söylemeyen insanlara mahsus olan bir kusurdur.
(bkz: ne yazık ki kusur)

3 sene boyunca yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmeyen arkadaşım arkamdan demiş sözlük.

"ey ruh kendisi yalan söylemediğinden benim her söylediğime inanıyor" diye,
bana yalan söylemesi için mantıklı hiç bir sebebi yokken nerden bilebilirdim ki saçmalayacağını,
ama onu da anlamak lazım. benim yüzüme bakıp anlatamayacağı hikayeleri var sonuçta.
insani bazen aldatabilir. gozle gormekte lazim.
Doldurusa cabuk gelmektir.