bugün

1883 lübnan doğumlu filozof, şair, ressam ve yazar.

"baskıya başkaldırmayan kişi kendine karşı adaletsizdir."

"hiç kuşkusuz
tuzda garip kutsal bir şey var.
hem gözyaşlarımızda var
hem de denizde."

"allah' ım bana değiştirebileceğim şeyler için güç, değiştiremeyeceğim şeylere katlanabilmem için sabır ve ikisini birbirinden ayırabilmem için sağduyu ver." gibi güzel yazılara sahiptir.
" anlaşmalıyız. ama her birimiz diğerinin içtenliğine tamamen inanmadıkça bunu nasıl başaracağız? sana yerin ve göklerin ve ikisi arasındaki her şeyin önünde söylüyorum, mary, sadece batı' dan doğu' ya kişisel nameler göndermek uğruna "lirik şiirler"yazanlardan biri değilim ben. ne de sabahları meyveyle yüklüymüş gibi konuşup akşam olunca kendilerini de, meyveleri de, meyvelerin ağırlığını da unutanlardanım. kutsallığa ellerini ateşle temizlemeden dokunanlardan değilim. ne de günlerinin ve gecelerinin boşluğunu hissedip onları kur yapmakla dolduranlardan biriyim. ruhların gizlerini ve yüreklerinde saklı olanları küçümseyip bunları esen her rüzgara açanlardan değilim. çok çalışkan bir insan olduğum doğru; büyük, asil, güzel ve saf olan her şeye büyüklüğe, asalete, güzelliğe ve saflığa arzu duyan diğerleriyle aynı şekilde arzu duyuyorum. ama ben aynı zamanda, her iki cinsten binlerce arkadaşı olmasına rağmen yalnız olan o insanlar gibi, tamamen kendi başıma kalmış bir yabancıyım." *
" ah bu gereksiz karmaşadan ne kadar yorulduğumu bilmeni isterdim; sadece yalınlığa ne kadar ihtiyaç duyduğumu bilseydin. isterdim ki doğru olana, saf doğruya fırtınadaki doğruya, çarmıhtaki doğruya ağlayan, ama gözyaşlarını gizlemeyen doğruya, gülen ve gülüşünden utanmayan doğruya ne kadar hasret olduğumu bilesin keşke bilseydin, keşke bilseydin.
" bu akşam ne yapmayı mı isterdim?"
akşam değil artık, sabahın ikisi, bu geç saatte nereye gitmemizi istersin? burada bu sessizlikte kalmamız daha iyi olmaz mı? burada, ta ki arzularımız bizi tanrının yüreğine yakınlaştırana dek arzularımızı anlatabiliriz. burada insanlık bize yüreğini açıncaya kadar insanlığı sevebiliriz.
gözlerini uyku öpüyor. uykunun öpüşünü geri çevirme. gözlerini öptüğünü gördüm, şöyle öptüğünü gördüm, şöyle! hadi başını şuraya koy, şu omuza ve uyu; uyu küçüğüm, uyu, yurdunda, kendi evindesin."
büyük sözlerin yoktu gülüm, sen bittin bense güzdüm, seni süzdüm, yüzdüm..

off lan off bu adama bitiyorum. ne zaman kız tavlayacak olsam bu adamın sözlerinden şiirlerinden, filmlerinden olmayan kupleleri hatuna satıyorum o da yiyor. aga anlamadığım husus ben bayağı iyi yazıyormuşum, şiir falan. tüm kızlar hasta. kitap mı yazsam ne.
"dostum, göründüğüm gibi değilim. görünüş sadece giydiğim bir elbisedir. senin sorgularından beni, benim kayıtsızlığımdan seni koruyan, özenle örülmüş bir elbise.
benim içimdeki ‘ben’, dostum, sessizlik içinde oturur, sonsuzluğa dek kalacak orada, doyulmaz, erişilmez.
ne söylediklerime inanmanı, ne de yaptıklarıma güvenmeni isterim- çünkü sözlerim senin aklından geçenlerin dile getirilmesinden, yaptıklarımsa umutlarının eylemleştirilmesinden başka bir şey değildir.
‘rüzgar doğuya esiyor’ dediğin zaman ‘evet, doğuya esiyor’ derim: çünkü düşüncelerimin rüzgarda değil, deniz üzerinde dolaştığını bilesin istemem.
denizlerde gezen düşüncelerimi anlayamazsın, zaten anlamanı da istemem. bırak denizimle başbaşa kalayım.
senin için gündüz olduğu zaman dostum, benim için gecedir: böyle olsa da ben yeşil tepelere değerek oynayan öyle vaktini, vadiden süzülen mor gölgeleri anlatırım; çünkü sen ne karanlığımın türkülerini duyabilir, ne de yıldızlara çarpan kanatlarımı görebilirsin-görmemenden, duymamandan hoşnudum ben. bırak gecemle başbaşa kalayım.
sen cennetine yükselirken ben cehennemime inerim- o zaman bile bu ulaşılmaz uçurumu ötesinden bana seslenirsin,’arkadaşım, yoldaşım’ ben de sana seslenirim, ‘yoldaşım, arkadaşım’-çünkü cehennemimi görmeni istemem. alevler görüşünü yakacak, duman burnuna dolacaktı. senin gelmeni istemeyecek kadar çok severim cehennemimi.bırak, cehennemimle başbaşa kalayım.
sen gerçeği, güzeli, doğruluğu seversin; ben de sen hoşnut olasın diye bunları sevmenin yerinde ve iyi olduğunu söylerim ama içimden senin sevgine gülerim. gene de gülüşümü göresin istemem. bırak kahkahalarımla başbaşa kalayım.
dostum, sen iyi, ihtiyatlı, akıllısın; hayır sen eksiksizsin- ben de seninle ölçülü ve düşünerek konuşurum. oysa ben deliyim. ama gizliyorum deliliğimi. bırak deliliğimle başbaşa kalayım.
dostum, sen benim dostum değilsin, ama ben bunu sana nasıl anlatacağım? benim yolum senin yolun değil, gene de birlikte yürüyoruz elele." böyle bir alıntısı var ki benim en değer verdiğim cümleleridir, etik olarak aynı yerde durmaya özen gösterdiğim kimsedir halil cibran.
Bu adamın düşünce tarzını çok beğeniyorum ve her bir şiirinde ya da yazısında aydınlanıp kendimin bir kere daha farkına varıyorum. Yüreğimi saran sözlerin sahibi bu adamdan öte yol tanımıyorum ve bunu da "Çünkü bir kişinin sahip olduğu ilham,
kanatlarını başka birine ödünç veremez." burada çok hoş bir şekilde görüyoruz. Çünkü "'Haritayi Saklayabilecegin En Guvenilir Yerin Yuregindir.' demiş ve her şeye noktayı koymuş.
evlilik hakkında şunları demiş:

"Yeryüzüne birlikte geldiniz ve sonsuza dek birlikte yaşayacaksınız,
Ölümün ak kanatları günlerinizi bölene dek birlikte olacaksınız,
Tanrı'nın suskun anıları katına eriştiğinizde bile birlikte olacaksınız,
Ama bırakın da bunca beraberliğin arasında biraz boşluklar olsun,
Ve Tanrısal alemin rüzgarları esip dolanabilsin aranızda,
Birbirinizi sevin, ama sevginin üzerine bağlayıcı anlaşmalar koymayın,
Bırakın yüreklerinizin sahilleri arasında gelgit çalkalanan bir deniz olsun Sevgi
Birbirinizin kadehini onunla doldurun ama aynı kadehe eğilip içmeyin,
Ekmeğinizi bölüşün, ama aynı lokmayı dişlemeye kalkmayın,
Şarkı söyleyin, dans edin, eğlenin birlikte, ama ikinizin de birer Yalnız olduğunu unutmayın,
Çünkü lavtadan dağılan müzik aynı, ama nağmeleri çıkaran teller ayrıdır,
Yüreklerinizi birbirine bağlayın ama biri ötekinin saklayıcısı olmasın,
Çünkü ancak Hayat'ın elidir yüreklerinizi saklayacak olan,
Hep yanyana olun, ama birbirinize fazla sokulmayın,
Çünkü tapınağı taşıyan sütunlar da ayrıdır,
Çünkü bir selvi ile bir meşe birbirinin gölgesinde yetişmez...."
doğu ile batıyı kültürel, sosyolojik ve tarihsel anlamda anlayabilmek için; eserleri ve fikirlerine biraz eğilmek yol gösterici olabilir halil cibran ın.
halil cibran doğulu, arap ve hristiyan bir düşünürdür. hristiyan olması ve daha sonra uzun yıllar batıda yaşaması onun tam bir doğulu olmasını gölgeleyememiştir. doğunun yüklediği o mistik, öğretici, yol gösterici kısaca bilgelik halleri eserlerinin ruhunu oluşturur. yani doğu belki de biraz budur. ruhtur, ilahidir ve uhrevidir. ama bilgeliğin peşinden koşan, tanrıyı ve insanı anlayabilmek için didinen doğu biraz da emek-sermaye-capital üzerinde dursa fena olmazdı değil mi? cibran ı severim ama doğululuk kavramı üzerine de düşünmeden edemem.
lübnan asıllı, şair, ressam ve filozof. asıl adı Jubran Khalil Jubran. eserlerini ingilizce yazmıştır fakat 20den fazla dile çevrilmiştir. en ünlü kitabı ermiş ellinin üzerinde basılmıştır. çizimleri dünyanın büyük kentlerinde sergilenmiştir. yazdıkları kutsal kitapları andırır, kimi zaman öğüt niteliğindedir. iyilik-kötülük, zaman, eğitim, sevgi, aşk, evlilik, eşitlik vs. gibi çok fazla konuda şiirleri vardır.
''Yoksa, ne çiçek açan ne de meyve veren bir ağaç mı olsaydım; çünkü verimli olabilmenin sancısı, kıraç olmaktan ağırdır; ve eli açık zenginin çektiği acı dilencinin sefaletinden beterdir.''
''Sırtını güneşe çevirirsen gölgenden gayrı bir şey göremezsin.''
''Ne gariptir ki toplum olarak,aklı yavaş olana değil de ayağı yavaş olana,yüreği kör olana değil de gözü kör olana acırız…''
''Yanlışlarımızı doğrularımızdan daha büyük bir coşkuyla savunmamız ne gariptir!''
''Bana “seni anlamıyorum” demen, haketmediğim bir övgü, haketmediğin bir yergidir.''
''Baskıya başkaldırmayan kişi kendine karşı adaletsizdir.''
sureti yakmış derinliklerde kaybolmuş değerli düşünür.

Dostum göründüğüm gibi değilim.. Görünüş, sadece giydiğim bir elbisedir.
zerdüşt ün bize uyanı.
beynini yediğim adamı.
iki tane kitabını çevirdiğim yazar, "the madman" ve "the forerunner" benim yaptığım çeviriler "meczup" ve "öncü" şeklinde, basıldı mı bilmiyorum ama çeviriler yayınevinde. (ötekisanat yayınevi) bu arada yazar hakkındaki görüşüm: hayranlarına saygım sonsuz ama eserler biraz fazla arabesk; diyeceğim şu ki, adamın gözünden bir damla yaş düşecek o yaş bir türlü düşmez, o göz kapakları zindanlara benzetilir, gözler yumulur, dişler sıkılır ama o gözden o yaş bir türlü düşmez bu arada da sayfanın sonuna gelirsiniz, tabi zevkler ve renkler tartışılmaz, orijinalinde neyse o.. Durum budur. Buarada adamın gerçek adı için;
(bkz: Khalil cibrani)
Anlatım tarzı ile konularıyla insanı içine alan; Lübnan-Amerika arasındaki hayatıyla ressam
aynı zamanda şair ve yazardır. Okunulması gereken yazarlar arasındadır. Arapça ve ingilizce edebi eserleri vardır. Kitab-ı mukaddes, Nietzche, William Blake'den izler taşır.
ustadır.
ve o'na baktım
ve ruhum titredi
çok güzeldi...
bedeni tekildi...
ve sanki her bir uzvu,
diğerini seviyordu.

halil cibran
''Bir insanın gerçeği sana açıldığı kadar değil, içinde sakladığı, sana açılamadığı kadardır. Bu yüzden, onu anlayacaksan ne dediğine değil, ne demediğine kulak vermeye çalış.''
Su modern zamanları nasıl degerlendırırdı acaba dedıgım ıkı yazardan bırıdır.

Dıgerı ıse, sadık hıdayet tabııkı.
Eşcinsel eğilimleri olan lübanlı homoseksüel yazar. Vadinin perileri adlı kitabında 11 yaşındaki hikaye kahramanı marttayı klise papazının koynuna sokup vuku bulan cinsel birleşmeyi erotik bir uslupla kitabında konu etmiştir.
Ne yada neler yaşadığı merak edilen yazar, düşünür ve ressam.

Hangi ruh hali insanı bu dediklerine iter ki.
--spoiler--
yenilgim benim,
ölmez cesaretim.
sen ve ben fırtınada birlikte güleceğiz,
ve derin mezarlar kazacağız,
içimizde ölmekte olanlara.

--spoiler--
her bir satırı,sayfayı okuduktan sonra iki saat düşündüğüm,dahi mi deli mi?bilemediğimiz yazar,ressam yani sanatçı.
insani durumlara dair tespitleri, eleştirileriyle insanı sarsabilen sanatçı...

"Bir ağaç bir kuşa,
Nerelisin diye sormaz;
Sadece kuşun söylediği şarkıyı dinler..."
Şimdiki nesile iki beden büyük yazar, filozof.

Ermiş kitabı mutlaka okunmalıdır, ve tabi ki de aforizmaları incelenmelidir.
kadınların kıymetini bilen ve onlara çok değer veren yazardır. edebi yazıları insanı kahreder, mahveder, yok eder, tüketir.