belleğim bana ihanet etmeyi öğrendiğinden beri ben de yazmayı öğrendim.
öğrendim lâkin kelimelerim çok hain bana hiçbir şey anlatmazlarken benden başka herkese...

somurtmayı kelimelerine öğreten kadın!
ciddi bir iştir.
önem verilmesi gereken Bir sürü husus vardır; nasıl bir günlük yazacağınızdan tutun da (Akademik,seyahat vb.)
kullanılacak defterin kalitesine kadar...

tabii tüm bunlar olayı bi tık ileriye götürenler için geçerlidir.
Eğer bu kişilerden değilseniz, sizi ilgilendiren tek durum Günlüğünüzü nereye sakladığınızdır.

Son olarak Böyle bir yazıyla karşılaşmak istemiyorsanız Günlüğünüzü Koyduğunuz Yere Dikkat Edin.
görsel
o gün bugündür günlük tutmuyorum.
Bir keresinde günlüğümü okumuşlardı, o günden sonra günlük tutmayı bıraktım. Hayat günlüğü okunmuş insanlar için çok acımasız.
görsel

Ölürsem falan okusunlar bunları. Çok yalan söyledim, bildiğiniz gibi değilim.
görsel
merve= burnumu kıran sınıf arkadaşım
Tutarım. Ancak, benden başkası, okumayacaksa.
Yazmak en büyük delildir. Beyninizin sokak duvarlarına yazın. Tekrar oralara yolunuz düşerse okursunuz. insan beynini harita gibi kullanma kabiliyetini geliştirmeli.
üç tane günlüğüm var. biri 8 yaş civarında tuttuğum, diğeri ise ergenliğimin ilk yıllarında. okurken öyle bir utanıyorum ki sözlük, çoğu sefer yakıp yok etme isteği geliyor ama kıyamıyorum.
Kucukken hep yapardim sonra annemin hepsini okudugunu farkettim. Dunyaya guvenim kirildi bir daha yazmadim. Boyle boyle delirttiler iste.
Zamanında yaşanılan tüm acıların, sevinçlerin, sitemlerin unutulmamasını isteyen, duygularına ve hayatına değer veren insanların yaptığı bir eylemdir. Öyle ki 15 yaşımda yazdığım günlükleri okumaya utanıyorum fakat bir yandan da daha önce nasıl biri olduğumu görebiliyorum. Mutlu olduğum anlar kayıt altında, yazarak kayıt altına alınmış, yazarak resimleri çizilmiş.
Çoğu insanın sabredemeyip bıraktığı eylemdir. Bizde günlük tutma işi çok yanlış anlatılmış ya da anlaşılmıştır.

Genelde sevgili günlük bugün sabah kalktımla başlayan bik bik biklerle gelişme bölümü yazılan asla gerçek hislerin yazılamadığı çünkü özele saygısı olmayan ebeveynlere sahip olan insancıkların kendince anı biriktirdiği bir defterden ibarettir. Ilkokul 3'e kadar bu tip günlük tutumu normaldir de akıl baliğ oldukça eylem günlüklerinden duygu günlüklerine geçmeye başlamalı insan.

Aslında bu duygu günlüğü kendiliğinden gelişen bir durumdur zaten. Bir yaştan sonra o gün ne yiyip ne içtiğin değil senin fikirlerin, neler hissettiğin ve duyguların önem kazanmaya başlar.

Başlangıç seviyesinde kendince felsefeye giriş cümleleri kullanırsın. Hatta bunların çoğunu farkında olmadan yaparsın. Bilinenin aksine insan yazdıkça kalemi sivrilir, körelmez.

Bahsettiğim şeyler edebi yazılar değil. Günlük işte ileride yalnızca senin açıp okuyacağın yalnızca seni anlatan ve senin anlayacağın şeyler.
tabi gerçekten günlüğüne dürüst davranabiliyorsan geçerli tüm bunlar.

Lise 1'den beri düzenli günlük tutarım. Aşağı yukarı 7 sene falan demek bu da. Daha önceleri de tuttum ancak uzun uzun ara verdiğim için onları saymıyorum.

O dönem günlük yazmayı bırakmamın sebebi geriye dönüp okuyunca okuduklarıma acayip üzülmemdi. Çok kalın ve dolu dolu çok güzel bir günlüğümü can havliyle yakmıştım sırf bu yüzden. Insanın acıları ya da yaptığı hataların ısıtıp ısıtıp önüne konması tabi kimsenin işine gelmiyor çoğu zaman. Ancak şu an it gibi pişmanım yaktığıma hani yüklü bir paraya geri getirilmesi mümkün olsa veririm o parayı.o kadar pişmanım.çokça yazıdır, şarkı sözüdür imha ettim zamanında. Her şeye çare var da mallığa merhem bulunamadı daha. Neyse.

Tabi ful kötü anıları yazmaktan da kaynaklanıyor bu yakıp yıkmaların sebebi. Şimdiki yazdıklarımda fıkradan hallice nice şeyler var. Iste insanin kendindeki evrilme aşamaları bunlar hep.

günlük tutmanın avantajı dezavantajlarına göre daha çok. Bazen bilinçaltında dönen ancak dillendiremediklerini bu şekilde akıtıp rahatlıyorsun. Ya da şeytanınla tanışıyorsun kimi zaman. Insanın kendini ölçüp biçtiği, kendini ve hislerini tanımasında fevkalade faydası var. Açıp baktıkça şaşırıyorsun kendine. Dert ettiğin şeylere. Bir köşesine yazmışım:" şu an dert ettiğim şeyler inşallah ileride gülerek anlatacağım anılara dönüşür." Diye.
tabi her derdin akibeti öyle olmuyor ama çoğu öyle olur umarım.

işte böyle böyle daha çok yazsak aslında kendimizi oraya buraya, korkusuzca ve dürüstçe şu an sokakta volta atan manyakların yarısı kaybolurdu belki de. O antidepresanlar tedavülden kalkardı belki. Kendi kendimizin psikoloğu olur, kendi içimizde hasta olur sonra iyileşirdik.
Insanoğlu daha sağlıklı olurdu.

Kimi günlük der yazar, kimi başka bir şey der.ne derse desin yazmak herkese iyi geliyor.
görsel
görsel

ilk tuttuğum günlük, sömestrda öğretmenimiz ödev vermişti. Çarşamba günü efsaneymiş, tarihi de ablam atmış.
her seferinde en fazla 1 hafta başarabildiğim olaydır. geriye dönüp baktığımda da hep aynı sitem hep aynı isyan. *
8 senedir yaptığım eylem. önceleri günü gününe yazarken sonraları o günlüğün bitmesini istemediğim için sadece hayatımdaki önemli gelişmelerden bahsetmeye başladım. arada bir açıp okuduğumda neler yaşamışım ben ya diyorum. güzel bir şey. çocuğum olduğu zaman günü gününe yazmayı düşünüyorum. büyüdüğünde güzel bir hediye olmuş olcak.