bugün

kitabının çıktığını öğrendiğim yazar arkadaşımızdır. en yakın zamanda kitabını okuyup yakınlarıma tavsiye edeceğim. yazın hayatında başarılar.
"kalemine zeval gelmesin" dediğim çiçeği burnunda yazar. yeni kitabı hayırlı olsun.. vee..
korsanlardan ırak olsun.*
--spoiler--
kendisine yazın hayatında başarılar diliyoruz.
--spoiler--
gelişmelerden öğrendiğimiz kadarıyla roman yazmış kendisi. tebrik ediyoruz.

bazı zihniyetler sözlüklere liseli ergenlerin atıp tuttuğu yer demeye devam ederken, böyle "gelişmeler" biz yazarları mutlu ediyor doğal olarak.
--spoiler--
umarız kitabı çok satanlar listesine girer.
kitabın alt kısmına, ufak da olsun bir "uludağ sözlük'ten" yazsısı eklemediği için, teşekkür ediyoruz kendisine.
bir kitabımız bile yok!
--spoiler--
başarılar dileriz.
bizden daha ''yazar'' olandır. *
bütün hayatında, başarılarının devamını dilerim.
harbi yazar.
kitabının best seller olduğu günleride görmemiz dileği ile.
(bkz: hadi kitap yazalım)
yazarımıza yayın hayatında başarılar diliyoruz.**
vay be. adam kitap yazmış. tebrikler yayın hayatında başarılar diliyoruz.
Sözlüğün gururudur. *
cümleleri günlük konuşmadan öteye taşıyan, sanata çeviren insanlardandır.

üç kuruş para kazanayım anında siparişi basacağım. *
kendisini tebrik eder başarılar dilerim.
piç oranı artış hızının usain bolt ile kafa kafaya yarıştığı bu talihsiz çağın en keskin özelliklerinden biri, görünen ile var olan arasındaki aşılmaz uçurumdur. vicdan için bile. bilenler bilmeyenlere anlatsın; burjuva vicdanı vardır, şişko, çirkin kollarını açıkta bırakan pahalı, zevksiz elbiseler giyip, 'şuh' kahkahalar atarak, ellerinde fino köpekleri, yardım geceleri düzenleyen boyalı saçlı karılar olarak karikatüre edebileceğimiz. ama bu karikatür tehlikesizdir, çünkü kimse inanmaz zaten bu bol makyajlı vicdan parodisine. belki sadece kendileri. ( noooluuuurrrrr olmasın ama ba$qa inanann.. plssssss )

bu çağda sms lere alçaldı vicdan. telefonları üzerindeki bir iki tuşa basarak, rahat uyuyorlar yataklarında burjuvagiller. tehlike budur. tehlike budur, çünkü gerçektirler. ve vicdanları rahattır. hatta birkaç damla gözyaşı dökenleri bile vardır yazık hayatlara. tedavülde kalma süresi üç dakika olan gözyaşları.
onları her yerde görebilirsiniz. camilerde bile. ( içerdeyim )

tamamen tesadüf eseri 'ayşe arman' başlığı altında, gladier adlı kişinin yazdıklarını okudum. ilgili yazı aşağıda. vicdansızlık, merhametsizlik çok gördüm, hepiniz gibi. ama en kötüsü böyle merhametsizlikler, böyle vicdansızlıklar. yazık:

''bugünkü yazısı oldukça güzel olan yazar.

gerçi tüm yazıları öyle. okumadan, o yaşama sevincini duyumsamadan sayfayı çeviresim gelmiyor hiç. o korkunç "gazete" gerçekliği, katılığı ve tumukluğu içinde denizden gelen naif bir esinti gibi sözcükleri, bir anlık iyi hissediyordunuz.

ama bugünkü hürriyet'te o gazete katılığını dahi zorlayan; ayşe arman neyse onun negatifi, iç sıkıcı bir haber de vardı.

üstelik aynı sayfaya, ayşe armanın zarif köşesinin hemen yanına konmuştu bu canavar haber. bir de fotoğraf. oğlunun dersane ücretini ödeyemediği için 3 ay hapis cezası alan anne, buna dayanamayarak intihar eden oğlunun mezarı başında...

uzatmayayım, cehennemî bir esintiydi. garip duygular içerisinde bakıyordum sayfaya. sol yanda ayşe arman tatilde hiçbirşeyi kaçırmak istemediğini, her gördüğü gözlemeciye, balıkçıya filan girdiğini anlatıyor, ağzımın yarısı yukarı kıvrılıyor; sağ tarafta hapisteki anne oğluna "üzülme oğlum, üç ay yatar çıkarım ne olacak" diye cevap veriyor. sol yanda ayşe arman yanında sevgilisi varken ayaklarını arabanın camından sarkıtarak gitmeyi çok sevdiğini anlatırken yüzüm gevşiyor; sağ yanda intihar eşiğindeki çocuk annesine "zaten ben hiç yaşamadım ki" deyince yüzüm geriliyor. sol yanda ayşe arman gülümseyerek (çok güzel gerçekten) objektife bakıyor; sağ yanda dersaneye borçlusu anne objektifin farkında bile değil, toprağa bakıyor.

hülasa, ayşe arman'ın serin yaz gecesi kıvamındaki yazısı gazetenin çirkin bir sayfasına konduğu için bu güzel yazının tadı tam olarak çıkarılamıyor. bu nedenden ötürü sevgilisi ve kızıyla (sanırım kızı) çok mutlu oldukları, vietnam'ı gezdikleri ve çok beğendikleriyle ilgili kutucuğu bayağı hızlı okudum ve bir şey anlamadan sayfayı çevirmek zorunda kaldım.

hürriyet gazetesi'nden ricam odur ki okumadan geçtiğimiz (geçmemiz gereken) sayfalara konmasın böyle güzel yazılar.

hele hele zehir tadındaki haberlere hiç komşu olmasın.

lütfen...''

öncelikle biterkenki üç noktanın asaleti nasıl da vandırful, oo beybi..

ben delirdikten sonra anlamları değişen kavramlar sözlüğüne ( kendimce ) bir de zerafeti ekledim. ( hayır komiser kolombo. artık serin yaz gecelerini sevmeyeceğim )

uzatmayayım ben de ( (bkz: yukarda bir yerde) ) tek bir sorum var sadece: o cehennemi esinti kaç dakika sürdü? ben hiç cehennemi esinti duymadım, bilmedim. nasıl da korkutucudur, unutulmazdır kim bilir... unuttun mu yoksa? yok yok, unutmamışsındır. cümle ömür unutulmaz herhalde. cehennemi bir esinti...

okumadan geçtiğin ve geçmemiz gerektiğine hükmettiğin haberlerle dolu, yumuşak bir hayat seninle olsun. cehennem esintisiz.
* * gerçek yazım hayatında başarılar dilerim. sanal dan biraz daha zor olsa gerek.

sigara paketindeki iktidarsız paralaması neticesinde tanıyıp takip edeceğim yazar. kim bilir belki romanı raflarımıza oturacak yazardır kendisi.