bugün

alper canıgüz'ün * 2008'de yayımlanan kitabı.

--spoiler--
dünyanın, şahsına karşı kurulmuş bir komplo olduğuna inanan, genç ve avare metin yazarı musa... onun, hayatın her alanına derin ve samimi bir merakla yaklaşan,temiz kalpli ev arkadaşı şaban... diğer tarafta, gaddar bir kedi tarafından yönetilen, birbirinden tuhaf çalışanlarıyla bir reklam ajansı: menekşe gözlü sanat yönetmeni sanem, esmer ve seksi sekreterler mehtap ile sevilay, durmaksızın ağlayan yaratıcı yönetmen çeşme, psişik-sismograf çaycı ercan... ve şöhretler: tesla, prens charles, kaan sezyum, küçük prens, süpermen ve diğerleri...

--spoiler--
içinde içime işleyen şu cümleleri barındıran kitaptır.
" sanem hanım. sanem. evlen benimle sanem. kadınım ol benim. yaşadığım tüm acıları, yaptığım bütün kötülükleri, pişmanlıklarımı , hatalarımı akla. başına çiçekten taçlar yapayım, sana şiirler yazayım, seni her gece masallar anlatarak uyutayım. bazı akşamlar dvd’de film seyredelim seninle. birlikte hüzünlenelim, birlikte gülelim. sanat galerileri gezelim. sen benden daha çok anla modern sanatı. gördüğümüz eserlerin ne anlama geldiğini açıkla bana, ben başımı sallayayım. ah ben ne aptalmışım! nasıl olup da varlığından kuşkuya düşmüşüm? oysa hayat denen bu yaranın seni bulmak dışında ne anlamı olabilirdi ki? bak şimdi her şey ne kadar açık görünüyor oysa. ilk görüşte aşka inanırsın, değil mi sanem? evet, çok doğru. ben de başka türlüsüne inanmam zaten. biliyor musun sanem, ben seni hep severim. her gün daha çok severim. bak mesela pencerenin önüne bir kuş konar ben seni severim, bir tren yolculuğunda pencereden dışarı bakarken derme çatma bir ev gözüme çarpar ben seni severim, burnuma eskilerden, hangi uzak hatıraya ait olduğunu bir türlü çıkaramadığım bir koku çarpar ben seni severim, kafama kuş sıçar ben yine seni severim… anlıyor musun beni? sonra ben bazen biraz fazla kıskanç olabilirim. diyelim yazlık bir yere gitmişizdir de, bir akşam sen çok hoş bir tunik giymişsindir, oradaki bütün erkekler bayılır sana, hemen aşık olur. ben mesela, tunik nedir onu bile bilmeden kıskançlıktan çatlayabilirim böyle bir durumda. ama belli etmem. ama sen yine de sezersin. öyle bir laf edersin ki ben, benden başka hiçbir kimseye bakmayacağını anlarım. o kadar da incesindir. bir de, bir iyilik rica edeceğim senden. gözlerine o elem ifadesini yükleyen alçağın adını söyle bana. söyle ki ona hemen düello şahitlerimi göndereyim. silah seçimini o yapsın. evet. utanarak kabul ediyorum ki, bunu bir yerde okudum. ama ne fark eder? bütün şiirler, romanlar senin için yazılmadı mı zaten? şarkılar senin için söylenmedi mi? masumların kanı senin için akmadı mı? ruhum hep seni aradı benim sanem. hep seni arar. milyonlarca yıl geçsin, sistemler çöksün, güneşler patlasın benim ruhum seni arar. ve biliyor musun sanem, bulur da. şimdi bulduğu gibi bulur. seni seviyorum. seni seviyorum. seni seviyorum. "
bugün elime aldığım ve yarıladığım kitaptır.

gayet akıcı gidiyor. alper canıgüz'ün üslubu, tahlilleri gerçekten takdire şayan. bu kitap hakkında 2 entry girilmiş olması beni fazlasıyla üzdü. o yüzden vakit kaybetmeden yazmak istedim. bitirdiğim vakit editlerim.
elinizden düşüremeyeceğiniz kadar sürükleyici bir kitap. sağ gösterip sol vuracakken çenenize tekme atan cinsten. yazar sizi öyle saçma bir gerçeğe inandırıyor ki, kitabın sonunda tam tersini görünce hayranlık ve kızgınlıkla söz ediyorsunuz alper canıgüz'den.

--spoiler--

kitabın ortalarında "noluyor yahu?" diyorsunuz... ne uzaylıları, nereden çıktı şimdi bunlar? şöyle bir 5-10 dakika kitabı göğsünüzün üzerinde kapatıp bekliyorsunuz. sanki birisi, elinizden kitabı bıraktığınızda içeriğini değiştirmiş. nasıl bir komploysa artık...

bu arada kitabın bir bölümünde şöyle bir diyalog geçiyordu:

" söyleyin musa bey, babanız sizi döver miydi?
Hayır, biz çok modern bir aileydik. Babam da çok modern bir insandı. O yüzden beni dövmez, rencide ederdi. "(s: 46)

alper canıgüz'ün bir diğer kitabı olan oğullar ve rencide ruhlar'ı çağrıştırıyor adeta bu cümle. sanırım yazarın gerçekten de babasıyla ilgili sıkıntıları var.

--spoiler--
aşağıda yazdığım kısım benim bu kitabı okuma nedenimdir.
yamulmuyorsam çoğu okuyucunun da.

--spoiler--
“sanem hanım. sanem. evlen benimle sanem. kadınım ol benim. yaşadığım tüm acıları, yaptığım bütün kötülükleri, pişmanlıklarımı, hatalarımı akla. basına çiçekten taçlar yapayım, sana şiirler yazayım, seni her gece masallar anlatarak uyutayım. bazı aksamlar dvd’de film seyredelim seninle. birlikte hüzünlenelim, birlikte gülelim. sanat galerileri gezelim. sen benden daha çok anla modern sanatı. gördüğümüz eserlerin ne anlama geldiğini açıkla bana, ben basımı sallayayım. ah ben ne aptalmışım! nasıl olup da varlığından kuşkuya düşmüşüm? oysa hayat denen bu yaranın seni bulmak dışında ne anlamı olabilirdi ki? bak simdi her şey ne kadar açık görünüyor oysa. ilk görüşte aska inanırsın, değil mi sanem? evet, çok doğru. ben de başka türlüsüne inanmam zaten. biliyor musun sanem, ben seni hep severim. her gün daha çok severim. bak mesela pencerenin önüne bir kus konar ben seni severim, bir tren yolculuğunda pencereden dışarı bakarken derme çatma bir ev gözüme çarpar ben seni severim, burnuma eskilerden, hangi uzak hatıraya ait olduğunu bir türlü çıkaramadığım bir koku çarpar ben seni severim, kafama kus sıçar ben yine seni severim… anlıyor musun beni? sonra ben bazen biraz fazla kıskanç olabilirim. diyelim yazlık bir yere gitmişizdir de, bir aksam sen çok hoş bir tunik giymişsindir, oradaki bütün erkekler bayılır sana, hemen asık olur. ben mesela tunik nedir onu bile bilmeden kıskançlıktan çatlayabilirim böyle bir durumda. ama belli etmem. ama sen yine de sezersin. öyle bir laf edersin ki ben, benden başka hiç kimseye bakmayacağını anlarım. o kadar da incesindir. bir de bir iyilik rica edeceğim senden. gözlerine o elem ifadesini yükleyen alçağın adını söyle bana. söyle ki, ona hemen düello şahitlerimi göndereyim. silah seçimini o yapsın. evet. utanarak kabul ediyorum ki, bunu bir yerde okudum. ama ne fark eder? bütün şiirler, romanlar senin için yazılmadı mı zaten? şarkılar senin için söylenmedi mi? masumların kanı senin için akmadı mı? ruhum hep seni aradı benim sanem. hep seni arar. milyonlarca yıl geçsin, sistemler çöksün, güneşler patlasın benim ruhum seni arar. ve biliyor musun sanem, bulur da. simdi bulduğu gibi bulur. seni seviyorum. seni seviyorum. seni seviyorum.”
--spoiler--
Uzaylılar var mı soruları ile yaşayan ve olduğuna inanmak isteyenler bu kitabı muhakkak okumalı.
alper canıgüz'ün film gibi kitabı. bir çırpıda okunur.

--spoiler--

"aşka inanmıyor musun sanem?"
"sadece aptallar aşka inanır."
"emin misin?"
"tabi ki eminim."
"sadece aptallar emin olur."

--spoiler--
Gizli ise bilemeyecegimiz ajanstir.
Alper Canıgüz'ün en sevdiğim kitabıdır. türkiyede absürd edebiyat diye keyifli ve güzel bir türün öncüsü kitaplardandır desem yeridir.
olayların gelişimi, dallanıp budaklanması, kurgusu şahane. bir solukta okuduğum nadir kitaplardan biridir.
doğrusu için: (bkz: gizliajans)