bugün

akdeniz akşamlarını çalabilince biten sosyal ve kültürel aktivite...
(bkz: akdeniz aksamlarini calar misin)
hırsızlık yapmaktır. cüzdan, araba, çanta vs. çalmak gibidir.
genelde ilk başta tek tel ile çalmaya başlanıp daha sonra ritm atma ve azimli bir kişinin giderek gitarı konuşturması icraatıdır.
izmirdeki 10 bluu çağındaki gencin 8'inin yaptığı 2'sinin de düşündüğü iştir.
yaşamınıza renk katan bir durum.
bugün türbanlı bi ablanın sırtında gitarla bulunduğum yere gelip, beni ve pek çok kişiyi şaşırtacak kadar kaliteli ve güzel yapabildiği şey, eylem.
gitar çalmanın amaçlarından biri jazzy'in belirttiği gibidir. çok iyi gitar çalmak ya da çalmaya çalışmak ise aynı amacın yanında çok farklı amaçlar için de yapılır. grup kurmak, ünlü olmak, kişinin kendini tatmin etmesi vb.
çalmak fiilinin mesnetine göre suç oluşturabilecek eylem.
sinirlenince, mutlu olunca, aşık olunca, kavga edince, hüzünlenince ve bunun gibi bir cok duyguyu tadınca yapılması daha zevk veren müziksel aktivite.
"günde kaç tane çalıyorsun" gibi soğuk esprilere sebebiyet veren meziyet.
lise yıllarında dinlenilen müzik ve izlenilen bilimum jimi hendrix, ritchie blackmore videoları etkisinde, lise bittikten sonra ivedilikle edinilen alev alev elektro gitar ile parmakların piç edilmesi, kesinlikle dinlemenin daha kolay olduğunu öğrenmek*, akabinde gitarı da piç etmek ama herşeye rağmen gitarla geçirilen zamanları hiç bir şeye değişmemektir. yıllardır hayranlıkla dinlediğin şarkıları bizzat çalmanın zevkini insana hiç birşey veremez.

hele profesyonellikle ilgili hayalleriniz yoksa daha da zevkli hale gelen aktivite aynı zamanda.
dünyanın en klişe durumlarından biri.
özellikle lise döneminde popüler olmak için gerekli vasıflardan biridir.
"hatun kaldırgacı" olarak görülüp gerek lise, gerek üniversite talebelerince hayatın çeşitli dönemlerinde heves edilir.
herkes yapıyor diye kolay sandığım ama hiç de uzaktan göründüğü gibi olmayan eylem.
ilk başlarda havanız olur, sürekli çalmayı ve herkesin bilmesini istersiniz. herkes bildikten sonra sizin bir değeriniz kalmaz, millet sizi oyuncak olarak görür ve sizi gördükleri her yerde bi gitar çal da eğlenelim derler. Artık gitardan soğursunuz ve keşke kimse bilmeseydi dersiniz. Ama iş işten geçmiştir.
ilk calmaya baslayanlarin parmak uclarinin bi güzel morarirdigi,serce parmagin gerekli kivrim kasi calismadigi icin dogru ses cikartamadigi,tam oldu derken bi parmagin alttaki tele degmesi sonucu hocanin uyarmasi gibi aksiliklerle karsilasildigi durumlari yaratan müzikal efordur.
küçükken akdeniz akşamları'nı çalan birine "vay be. gitar çalıyo adam." diye bakarsınız. sonra büyürsünüz, oturduğunuz minicik ilçeye bi' müzik öğretmeni gelir. gitar kursu açar, dört arkadaşınızla katılırsınız. klasik gitarı öğrenirsiniz, ritm atmayı ve birazcık da arpeji. sonra o müzik öğretmeni gider, siz de 3 yıl boyunca doğru dürüst almazsınız elinize gitarı. sonra liseye daha büyük ve imkanları daha fazla olan bir yere gidince elektro gitar çalmaya başlarsınız. o sene sonunda grubunuzla beraber konserde iron maiden, anthrax, megadeth falan çalmışsınızdır, fena da çalmamışsınızdır hani. akdeniz akşamları çalan sahil gitaristlerine bakışınız ise çoktan değişmiştir zaten.*
güzel bir eylem. iyi çalabiliyorsanız çok müthiş oluyor ama ben hala o hazzı tamamen almış değilim. yalnız azıcık klasik gitar öğrenip, sadece ritm atıp "ben gitaristim, gitar çalmayı biliyorum" diye dolaşırsanız size kişisel şekilde gıcık olurum. lütfen.

edit: eksileyin arkadaşım da, insanlar konsevatuarda klasik gitar öğrenimi görüyorlar. ayıp değil mi? bu dünyada erkan oğur gibi bir klasik gitar ustası da var hem. ritm atmayla olmuyor işte.
hakkını vererek icra etmesi zor olan bir uğraş. yaklaşık 2 senedir çalmama rağmen hala kasan teknikler, parçalar var, olacak da.
david gilmour'un yaptığı, gitarı canlı bir organizma zannetmemi sağlayan müthiş atraksiyon.
kendini oyalamak.ne icin, kim icin? düsünmemek icin!
akor basmak değildir.
çalması da anlatması da zor bir eylem. hem doğru tellere doğru perdelerde basacaksınız, hem de diğer elinizin tırnaklarıyla onları tınlatmaya çalışacaksınız. ama dandun değil.. nasıl bir piyanist belirli tuşlara belirli sırayla basarak çok sesli bir müzik elde ediyorsa gitarist iki elini kullanarak bu işi yapmaktadır. piyanoda her akor pozisyonu aynıyken (yani elinizin poziyonu klavyenin üstünde bulunduğu yere göre değişmezken) gitarda her durum için ayrı bir el hareketi gerekir. Öyleki en çok kullanılan pozisyonlarda mi majör akorunun 4 basılışı vardır (başlangıç seviyesinde kullanılan pozisyonları kastediyorum). Klasik gitar çalmak demekse bir ezgiyi tek bir gitarla orkestra gibi çalmak demektir. tek bir enstrumanda çok seslilik... akor basılarak çalınan stil pop gitardır. jazz gitar, solo gitar, ritim gitar, flamenko gibi stilller de vardır. hangisini önce öğrenmek gerekir gibi sorular sorulabilir. istediğinizi direkt öğrenmeye başlayabilirsiniz. şu da bir gerçek ki: evet, klasik gitar tekniğini kullanan kendini biraz kasarsa bütün bu stillerde ustalaşabilir. örnek: erkan oğur...
uzatılan tırnaklar için babanıza hesap vermek durumunda kalmak...
aslında biraz üstüne düşülürse kolayca öğrenilebilecek bir hadisedir.
çocukluğumdan beridir elimi hangi enstrümana atsam onu çalmaya başlamam 15-20 dakikamı almıştır. fakat bu geçen sürede anladım ki, enstrümanı çalmakla konuşturmak arasında uçurumlar var.

gitarı ele alalım ki konu gitar; müzik kulağınız ne kadar iyi olursa olsun, o parmak uçlarınız soyulup şişmeden, saatlerce saçma sapan seslerin gürültüsünü kendinize ve ailenize dinletip beyinlere cinsel münasibette bulunmadıkca bu iş olmaz.

gitarı ilk aldığınızda güzel ses çıkmadığında herkes boku gitara atar. ''ulan bak görüyomusun ucuz diye aldık çalmıyo buda işte'' diye düşünen sayısız arkadaşım var. en ucuzunu almakta fayda var çünkü bu gitarı çalma isteği; kızları mest etmek, sosyal faaliyette bulunmak, ilk okulda flütle memoli dizisinin müziğini çok iyi çalardım demek ki gitarda çalabilirim vb gibi bir sürü neden olabilir ve gitarı atarsınız bi köşeye elinizde patlar.

gelişen teknoloji ile artık enstrüman çalmak bile kolaylaşıyor. internetten aratıyorsunuz gitar dersi diye tak çıkıyor ince bıyıklı yandan yemiş büyük ihtimal konservatuar mezunu ama iş bulamamış kabızın biri tek tek gösteriyor neler yapabileceğinizi. ama inanın gördükten sonra ''hah tamam adam gösterdi artık gitarın mına gorum'' diyebileceğiniz bir durum olmuyor. izlediklerinizi pratik etmelisiniz ki kaymağını yemeye başlayasınız.

gitar çalmaklada bitmiyor. tam bir şarkı öğreniyorsunuz falan çatır çatır çalıp söylüyorsunuz oradan birisi çıkıp olmadık bir grubun olmadık bir şarkısını istiyor gitarla. düşün ki ismail yk'dan bas gaza şarkısını gitarla çal diyo. ulan pezevenk turn table mı bu? öküz oğlu öküz. sıkıyorsa çalamam deyin, hemen başlarlar ''sende çalıyorum çalıyorum diyorsun birşey söledik çalamadın sen bu işten anlamıyorsun galiba'' senin ananı...

ben gitar çalmayı öğrendim öğreneli hiç plajda ateş yakıp kızlarla oturup şarkı söleyip çalma şansım olmadı üniversitede olmama rağmen. bunlar tamamen dizilerde yada maddi durumu iyi insanların sahip olabileceği bir konumdur. fakirsen gitar bile çalmaya hakkın yok bu hayatta (ya bi s.ktir git ya ne alaka) harbiden ne alaka, saçmalıyorum işte.

neyse ne diyodum, gitar çalmak güzeldir. bizim oralarda derler ki gitar denilen telli çalgı için chick magnet. ah ulan santana vur gitarın göbeeene göbeeene