bugün

Hissedebiliyorum,batan güneşle beraber kundaklara dolan acıları..
Huzurla uyuduğum geceler geliyor sağnak yağışlı gözlerimin önüne, özlüyorum
Su içmek için gecenin köründe uyandığım uykuların yerini, aldığım ahların tam ortasına gömmüşüm de haberim yokmuş..
Sanki böyle, Karanlığın elli tonuna bulamışlar umutlarımı
Tek bir ışık belirtisine dörtnala koşardım diyorum kendime , kalkmaya mecalim kalsaydı
Sessizliğin en yoğun halinde aklına gelenmiş meğer insanın yalnızlığı, şimdi anlıyorum...
izin ver artık çıkayım içinden, başka türlü anlatamam sana olan meyilimi.

Kedimbileyok

Yazmaktan sıkıldığım için sonunu bağlayamamış olabilirim, üzmeyin.
Aynaların farkı kalmaz düşmanla
Tanışırsın doğduğuna pişmanla
Hüzün adres değiştirir zamanla
Benden göçer, sana geçer sevdiğim
Cansever'den bütün şiirler.
Ya elim al kaldır beni
Ya vaslına erdir beni
Çok ağlattın güldür beni
Gel gör beni aşk neyledi

y. emre
Melih cevdet anday- anı.

0:00 1:06
içimdeki taş yerinden kımıldadı.
Göğün altında,
yerin telef edilmiş yüzünde
bir papatyanın “olmaz” yaprağına düştüm.
Ben sustuysam söz de sussun. Olmadı,

Taşındım ertesi gün “olur” yaprağına.
Orda büyüttüm hatırayı, ordan düştüm.
Hatıra da unutsun kendini koyuluğunda.

Beni gel beni bul beni al,
istediğin yerde uyut bendeki hatırayı istedim.

Vardığım yer bir uçurumdan kekeme,
Gümüşten ipliğim azaldı-
Susmaya unutmaya uykuya yelteniyorum.

Birhan keskin.
Arzulu mudur acaba
Bir tank, rüyasında
Ve ne düşünür tayyare
Yalnız kaldığı zaman

Hep bir ağızdan şarkı söylemesini
Sevmez mi acaba gaz maskeleri
Ay ışığında?

Ve tüfeklerin merhameti yok mudur
Biz insanlar kadar olsun?

Orhan Veli Kanık
ben zülfüne ezelde tutuldum ki
henüz tuzak yaratılmamıştı.
yine orada dudaklarının şarabını içtim ki
henüz kadeh vücud bulmamıştı.

seyyid nesimi
günbegün aklıma geliyordu ,

kalbinin atışı,

hani belki içinde ben olacak olan,

sözlerinin sancısi..

uykularım gibi geç gelmişti besbelli,

aklım gibi uçar diye korktuğum nefesi,

sahi burası neresi,

gönlümün sesi..
Yalnızlık paylaşılmaz
Paylaşılırsa yalnızlık olmaz.
Özdemır asaf
Seni aldım bana ayırdım.
Durma kendini hatırlat.
Şimdi otobüs gelir
Biner giderim.
Gitmeden önce
Göğe bakalım.
Turgut Uyar
...
Bir sır olsam akşama dünya duyardı.
Bir define bulsam, bana içinden borç çıkardı.
Bir günlüğüne Ay olsam, ben yok olurdum
Peki ya Güneş olsam güneş tutulurdu...
“Günlerden sonra bir gün,
Şayet sesimi farkedemezsen,
Rüzgârların, nehirlerin, kuşların sesinden,
Bil ki ölmüşüm.
Fakat yine üzülme, müsterih ol;
Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini,
Ve neden sonra
Tekrar duyduğun gün sesimi gökkubbede,
Hatırla ki mahşer günüdür
Ortalığa düşmüşüm seni arıyorum.”
Mesela seksapel seksen papel.

0:00 1:25
Saçlarını kimler için bölük bölük yapmışsın
Saçlarını ruhumun evliyalarınca örülen
Tarif edilmez güllerin yankısı gözlerin
Gözlerin kaç kişinin gözlerinde gezinir
Sen kaç köşeli yıldızsın

Fabrika dumanlarında resmin
Kirli ve temiz haritaları doldurmuşsun
Hâtırasız ve geleceksiz bir iç deniz gibi
Aşka veda etmiş topraklarda durmuşsun

Benim geçmiş zaman içinde yan gelip yattığıma bakma
Ben geleceğin kara gözlü zalimlerindenim
Bir tek köşen bile ayrılmamışken bana
Var olan ve olacak olan bütün köşelerinin sahibi benim
Ben geleceğin kara gözlü zalimlerindenim
Sen kaç köşeli yıldızsın

Sezai karakoç-köşe.
Düşününce seni
Çiviyle çakılır gibi kalakalır olduğu yerde
Kim olsa aynısını yapardı.
Kollarını düşününce sıcacık ve güçlü
Kıprayamaz hiçbir yere içi de ısınırdı
Kim olsa aynısını yapardı.
Düşününce cümleler kuran bakışlarını
Karşı koyamaz fenalığına
Eminim ben de olsam aynısını yapardım.
Öylesine bir sevgi taşıyorum içimde,
Kendimden başka herkese yetecek kadar.
Dağlardan kopup gelen bir sel kadar güçlü.
Kaynayarak çıkan bir pınar kadar berrak.
Nasıl bir aşk bu kıyamıyorum sevmelere.
Tutamıyorum elini korkuyorum kırılacak.
Saklıyorum sevgimi kalbimin derinliklerinde,
Ellerden gözlerden dillerden herkesden uzak.
Tek sen varsın geceyle gündüzümün arasında.
Hep gece, bana sensiz, güneş seninle doğacak.
Öylesine bir umut taşıyorum içimde.
Birgün senin kollarında uyanacak kadar.

Bana ait.
geceleyin bir ses böler uykumu,
içim ürpermeyle dolar: -nerdesin?
arıyorum yıllar var ki ben onu,
aşığıyım beni çağıran bu sesin.

gün olur sürüyüp beni derbeder,
bu ses rüzgarlara karışır gider.
gün olur peşimden yürür beraber,
ansızın haykırır bana: -nerdesin?

bütün sevgileri atıp içimden,
varlığımı yalnız ona verdim ben.
elverir ki, bir gün bana, derinden,
ta derinden bir gün bana: "gel" desin.

(bkz: ahmet kutsi tecer)
Arzular vardır bilirsin anlatılamaz
Eskisi gibi kalsaydın ne olurdu
Taptaze, ıpılık kar gibi beyaz
Keder sana yakışmıyor gül biraz
Arzular vardır bilirsin anlatılamaz.

v. hugo
daha önce defalarca atmış olabilirim. sevdiğim bir şairim güzel bir şiiri.. tekrar okuyun gözleriniz kör olmaz ya. bir ara da okumuştum da sesi şuan bulamamç

ümit yaşar oğuzcan - bekleyenler için.

Bir ayak sesi duymayayım
Kapıya koşuyorum
Gelen sen misin diye
Bir sarı saç görmeyeyim
Yüreğim burkuluyor
Ağlamaklı oluyorum
Her şey bana seni hatırlatıyor
Gökyüzüne baksam
Gözlerinin binlercesini görürüm
Bir rüzgar değse yüzüme
Ellerini düşünmeden edemem
Yaktığım bütün sigaraların dumanları sana benzer
Tadı senden gelir
Yediğim yemişlerin
içtiğim içkilerin
Ve içimdeki bu dayanılmaz sıkıntı
Bu emsalsiz hüzün
Seni beklediğim içindir

Resmine bakamaz oldum
Uykulardan korkuyorum artık
Utanıyorum odamdaki bütün eşyalardan
Şu sedir hala gelip oturmanı bekliyor
Şu ayna karşısında güzelliğini seyretmeni
Şu kadeh dudaklarına değebilmek için duruyor masada

Ve şu saat geldiğin anda
Durabilir sevincinden
Zaman çıldırabilir
Çünkü benim dünyamda
Ölümsüzlük, seni sevmek demektir.

Bir çocuk doğmayı bekler
Bir ağır hasta ölmeyi
Bitkiler yağmur ve güneşi bekler
Yalnız bir kadın sevilmeyi
Ve düşün ki bir adam
içinde bütün bekleyenlerin korkusu ve ümidi
Seni bekler
Asılmayı bekleyen bir idam mahkumu gibi

Sen gelinceye kadar
Pencerem kapalı duracak
Rüzgar gelmesin diye
Artık perdeleri açmayacağım
Gün ışığı girmesin diye
Sonra kahrolacağım
Bu karanlıkta, bu derin yalnızlıkta
Ve günlerce gecelerce haykıracağım
Nerdesin diye, nerdesin diye

Bir gün bu kapıdan sen gireceksin
Biliyorum
Ergeç bu bekleyişin bir sonu gelecek
Yıllarca sonra
Öldüğüm gün bile gelsen
Bütün bu bekleyişlerimi ve öldüğümü unutup
Çocuklar gibi sevineceğim
Kalkıp sarılacağım ellerine
Uzun uzun ağlayacağım
Şimdi hangi sayfasına başvursam
Bir sebep-sonuç ilişkisi buluyor hemen
Her satırı bir ‘tashih’le yaralı
Bir masalcı oluyor zaman
Ölümleri kutsuyor, yalanlar emziriyor
infazlar büyütüyor tarihin beşiğinde
Her köşebaşında kimlik soruyor benden
açıp yaramı gösteriyorum

Sen yüzünün haritasında koyaklar çiziyorsun
Gözlerinde sessizce yatak değiştiriyor bir nehir
Bir şarkı tek tek kusuyor notalarını
Ben orda yenik düşüyorum bir geleneğe

Anlamını yitiren her ne varsa bu kentte
Pıhtılaşmış kan renginde bir nakarata yazdırıyor adını
Birer alışkanlığa dönüşüyor durmadan
Ağıtlarla yitip giden bir ömre sonsöz oluyor
Yangınların içini boşalttığı eski evlerle
Giderek sana benziyor bu kent

Şimdi bir acının taksitlerini ödüyor zaman
Yazgıma bir şerh düşüyorum helalleşiyorum kendimle
Bir soru kipinin kaçınılmaz yanıtında gözlerin
Burçlarında kurşunlu mozaikler
işte yangından arta kalan bedenim
Son fitili ateşleyebilirsin
Onu da sana bağışlıyorum

a. hicri izgören

(bkz: kan renginde)
Vakti vardıysa aşkın, onu beklemeliydi
genç olmak yetmiyordu fayrap sevişmek için
halbuki aşk, başka ne olsundu hayatın mazereti
demedim dilimin ucuna gelen her ne ise
vay ki gençtim
ölümle paslanmış buldum sesimi.
ismet Özel
Ey gönül, gidenden ümidini kes!
Kaçan bir hayale benziyor herkes,
Sanki kulağıma gaipten bir ses
Buluşmalar kaldı mahşere diyor.

n. fazıl
http://www.youtube.com/watch?v=huGuzi28d3w

sen bana ışık ver yeter
bende filiz çok.
Yolculuğum uzun sürmüş oldukça
Gece demir köprülerden geçmiştir tren.
Dağ başında beş on haneli köyler,
Telgraf direkleri yollar boyunca
Koşuşup durmuş bizle beraber.

(bkz: Turgut uyar)