bugün

Gece gece niye açıp oynadım bilmiyorum. 2 yıl oldu bitireli. Ormanda sadece okla gezmenin, karakolu da ok dışında silah kullanmadan ele geçirmenin tadı başka. Yalnız hala korkutuyor. Suda yüzüyorum bir tane yerli suya yaklaştı. Adamı timsah kaptı tam yanımda. Dedeyin düşmanlarını sikeyim diye bağırdım düşüyordum sandalyeden. ayrıca Ormandaki o kaplan sesini duymak ve kaplanı görememek de adrenalin seviyesini uçurur.
türkçe yamasında 'my name is buck i like to fuck' cümlesinin tercümesi olarak 'buck derler adıma gelir koyarım amına' diyerek bana kahkaha attıran oyundur.
manyak olm bu oyun. sırf oyuncudan ayrı bir hareketlilik olduğu için bir sene oynarım ben bu mereti. iki olay başıma geldi ki hem ödümü patlattı hem de hiç unutamayacağım oyunlar arasına sokturdu kendini.

bu korsan piçler radio towerın birinin aşağısında takılıyorlarmış ben dağ bayır tırmandığım için bu piçleri görmedim tabi. neyse indim radio towerdan bindim arabaya göreve doğru yardırıyorum. bu piçlerle burun buruna geldik. hemen silahlarına davrandılar tabi. kendimi ormana zor attım. bunlarla çatışa çatışa sağa sola kaçıyorum. tam bir ağacın altına geldim. yeter ulan kapışalım artık ben de respawn olayım dedim. o sırada kaplan reyis çıktı bunlara saldırdı. bi yandan kaplan fevri tutumlar sergiliyor. bir yandan ben ateş ediyorum. baktım benden başka saldıracak adam kalmadı. kaplan reyize çantamdaki hayvanlardan birini discard edip sessizce sıvıştım.

bir kere de aksiyon olsun diye bıçakla ufak hayvanlara dalıyorum. arkadan da kükremeler falan geliyor hiç iplemiyorum tabi orman la bu olur o kadar diye. bir anda düştüm yere ayının teki almış beni altına yüzüme yüzüme kükrüyor. ulan öyle bir tırstım ki (kulaklık tırsıtıyo insanı yoksa ayı falan hikaye*) tuş muş basamadan ayı beni pençe manyağı etti. sonra bir ışık gözümü bir açtım köydeyim.
bu oyunda korkutan şey ne vaas ne adamlarıdır. ormanda ilerlerken duyduğunuz o tıslama ve bacağınıza atlayan komodo ejderi kadar tırsınç bir şey yoktur. şarjör boşaltınca anca ölüyor itler.
Bir türlü atmosferine ısınamadığım Ubisoft yapımı ada konseptli açık dünya FPS oyunudur.

Dead Island'ı oynamayan var mıdır bilmiyorum, en azından adını duymuşsunuzdur... Hiç haz alamadığım ve bitirmeden bıraktığım bir oyundu ki para verdiğim hiçbir oyunu bitirmeden bırakmam normalde. Neyse, oyunu oynarken sık sık Dead Island aklıma geldi, ikisi de aynı ada konseptinde, araba sürüş dinamikleri neredeyse aynı, oyunun Side-Questleri Dead Island'ın ana questlerine çok benzer vesaire... Ve Dead Island'ı hiç sevmemiştim, neden bilmiyorum muhtemelen aynı sebepten Far Cry 3'ü de pek sevemedim.

Önce güzel taraflarıyla başlayayım, bir kere atmosfer çok iyi, her ne kadar ada konsepti benim içimi karartsa da gerçekten ormanda keşfe çıkmış hissini alabiliyorsunuz oyundan, hayvanlar yeterince ürkütücü olabiliyor, silah sayısı ve customize özelliği de çok iyi fakat en başlarda envanter ve mermi kapasitesinden veryansın edebilirsiniz... Sesler çok kaliteli, müziklere çok az rastlasak da Skrillex ile Marihuana sahnesinde geldiğim gaza bir daha gelmem mesela * Yapay zeka gerçekten iyi fakat bazen falsolar verebiliyor vesaire. Güzel taraflarından etraflıca bahsedemeyeceğim maalesef zira öyle uzun uzadıya bahsedilecek kadar iddialı olduklarını zannetmiyorum. Bu yıl çıkmış çoğu oyundan bir boynuz farkı ötede olabilir anca...

Gelelim kötü taraflarına, bir kere oyunun FPS olması büyük dezavantaj zira Open World bir yapıttan bahsediyoruz, GTA tadını alamıyorsunuz haliyle, tabi bu oyunu GTA ile kıyaslayanlar olmuş, ben GTA'yı bitirip bunu açtım, hiç kıyaslanacak düzeyde değil kimse kusura bakmasın. Tamam oyun çok güzel olabilir ama FPS-TPS farkını geçtim, oyunun verdiği özgürlük hissiyatı bile GTA'dan farklı... Skyrim de FPS Olarak oynanıyor çoğunlukla evet, ama Far Cry'daki atmosfer Skyrim'dekinin yanına bile yaklaşamaz kişisel görüşüme göre.

Oyundaki fizik motorunu başarılı bulamadım, her şey kütük gibi hareket ediyor bir canlılık yok oyunda. Bir de bayağı bug var, gerçi yeni patch geldiyse yüklemedim, bilemiyorum. Yapay zeka iyi ama çevre dinamikleri YZ'yi kısıtlamış maalesef, örneğin köpekler sizi kovalarken bir kayaya takılıyorlar ve diplerine kadar gitseniz dahi koşuyorlar fakat kaya parçasını aşamıyorlar, etrafından dolanmak gibi de bir huy edinmemişler şirin şeyler * ilk görevleri Adventurer ile oynayayım dedim bu arada fakat hata ettiğimi anladım zira YZ aptal gibi davranıyor o yüzden minimum Survivor ile oynayın diyorum... Gerçi Survivor ile Adventurer arasında bayağı bir zorluk farkı var, dikkat edin derim. Warrior'a hiç dokunmadım bile...

Timsahların zart zurt çıkıp ödümü koparmasını başarılı buldum gerçekten, komodo ejderlerinden iğreniyorum açıkça söylüyorum, oyun bana bu hissiyatı verdi ama niye insanları bu kadar kötü tasarlamışlar? Örneğin kasabalarda kimseyle etkileşime geçemiyorsunuz, ayrıca oyundaki ana karakterlerden görev almaya vesaire gittiğinizde sırf orada sizin için bekliyormuş gibi davranıyorlar, siz durdukça oyunda duruyor, günlerce leyla gibi gezseniz de sizi arayan soran yok zira oyunda 'explore' durumundayken kimse kıpırdamıyor, hiçbir hareketlilik yok.

Ben az da olsa beni geren oyunları hiç sevmem açıkçası, ve özellikle mağaralarda geçmek için kendimi yırttığım kısımlarda saçma sapan bir yerden Komodo'nun çıkıp bana saldırmasından nefret ettim, çat diye ısırıyor ve hiçbir şeyin farkında olmuyorsun arkadaş, sonra tipine bakınca hafif tüylerin dikeliyor, üzerine bir de geberince tee nereden başlıyorsun oyuna... Hadi bunu da geçtim, özellikle kaplanlara iki düzine mermi harcıyorum hayvan yine banamısın demiyor saldırmaya devam ediyor?

Son olarak, senaryo klişe diyenler olmuş fakat bence gayet orijinal bir senaryo zira adada geçen oyunları saysak bir elin parmağını geçmez sayıları, medeniyet ulaşmamış bir yerden bahsediyoruz. Tabi şöyle de bir gerçek var ki, herkes bizim elemanı üstün vasıflı bir lider gibi görüyor - ki gerçekten de öyle - fakat bizimki Rakyat insanlarını toplayıp Vaas ve Hoyt'un üzerine gitmeyi aklından bile geçirmiyor. Ee, oyunda tek başımıza alayına gidiyoruz zaten?

Oyuna puan verecek olursam 10 üzerinden 7,5 veririm, ama gerçekten oyunun atmosferi her ne kadar güzel olsa da beni sarmadığı için bu, Dead Island'a olan nefretim buraya da kaynak yaptı herhalde. Alın oynayın ama, oynamadan ölmeyin yani.
--spoiler--

sen git citra için yapmadığını bırakma , bir sürü adayı özgürlüğüne kavuştur o amı sikecem diye bütün kötü adamları karşına alıp hepsinin kökünü kazı sonra citra sana arkadaşların mı ben mi ? desin sen yine git yine citra'yı seç bu kadar fedakarlıktan sonra citra en güzel günümüzde, gerdek gecemizde boşaldıktan sonra seni bıçaklasın. çocuğumuzun büyüdüğünü göremeyecekmiyim ben he ? orospu citra seninle hayallerim vardı, bütün adalar bizimdi daha neyi istiyorsun doyumsuz karı bütün dünyayı mı ? ama olsun varsın rakyat sağolsun senin için.

--spoiler--

güzel oyun.
Son framede görünce yazmak istedim, ki kendimi tutamıyorum yazmak için.
Şu ana kadar oynadığınız oyunları bırakın, tek buna odaklanın diyorum. O kadar muhteşem oyun ki, anlatamıyorum ya. 1 hafta oldu bitireli ama tadı hala damağımda kalmış gibi, sonu ise aklımdan gitmiyor.
Kesinlikle bu oyun en iyi oyun olmaya aday. Hatta 2012nin efsanesi bu oyun. Relicler kaldı sadece, diğerlerini bitirdim, toplam 28 saat sürdü. Ve hiçbir anında sıkmıyor sizi. Müzikleri bence çok iyi olmuş, hele bir görevde skrillex duyunca şoka giriyorsunuz, ve ana karakterimiz jason'un tepkileri çok güzel. Ki oyundaki aktörlük muhteşem! Hepsinin ya, citranın, vaas'ın. Seslendirmeler de çok profesyonel. Doğaya hiç girmek istemiyorum o kadar ayrıntılı ki, yaşanır sadece. Verdiğiniz paranın sonuna kadar değen oyun. Hele şöyle bir şey var ki, playstoredan 60 tlye aldım. Gayet uygun fiyat.
Co op'u, map editörü, hikayesi ve multisiyle beni benden alan oyun.
Ve unutamadığım şey, oyunun sonundaki müzik, aklıma geldikce tüylerim diken diken oluyor. Her şey aklıma geldi, adada ne yaptığımız, neler başımıza geldiği, hepsi. O kadar etkili yapmışlar ki anlatamam. Sadece oynayın diyorum. Beni anlayacaksınız.
hep bu oyun yüzünden ne zaman çamlıcadaki radyo kulelerini görsem gidip aktive edesim geliyor.
Oynayabileceğiniz en iyi açık dünya oyunlarından.Hikayesi yeter.Vaas reis.

görsel
Karakterler çok başarılı. Hareketleri çok orijinal, kendine özgü.

Takedown sahneleri özellikle skilleri açarsanız harika.

Adamımızın koluna mermi girince çıkarışına aldanmayın. Bi de araba sürerken mermiyi ağzıyla çıkarıp çekirdek çitler gibi tükürmesi var ki sorma gitsin.

işin en zevkli kısmı duygusuzca sağa sola güzelim çimenlere alev püskürten heavy'i bıçaklamak. Bir diğeri ise psikopat gibi molotof atan şerefsizi öldürmek. Ama kafadan vurmaya gayet etmek lazım. Vurunca yanıyo ama efendi gibi ölmek yerine üstünüze koşuyor. Katışıksız orospu çocuğu.

Sivil halka zulmeden kırmızılı teröristleri öldürmek de gayet güzel oluyor ama oyundaki o sivilleri çok masum sanmayın. Çok kez rastladım o mavili, gözleri çekik kadıncağızı döverlerken. Vahşiler.

Siz dağda bayırda psikopatlarla, hayvanlarla uğraşırken denis'in kampındaysa karnaval var. Sırf medeniyeti özlediğimden arada gidiyordum ama o cicili manitalar yüz vermiyor. Yeri geldi ormandaki vahşi kaplanla bile anlaştım ama ne kadar etrafında dolaşsam da manitalarla iş pişiremiyosunuz. ibne denis. Anca welcome the jungle der. Veriyo gazı yolluyo kolyesini s.ktiğim.

Velhasılkelam güzel oyun, eğlenceli oyun.
bağımlılık yaratan oyundur. bu oyunu oynamak için işsiz olmanız gerekiyor.net.
skrillex'in make it bun dem sarkisi ile desteklenen harika bir marihuana yakma sahnesi/bolumu olan oyun...
http://www.youtube.com/watch?v=J6gnOVJsCsM

adamlar oyun değil film yapmış sanki. yeni pc mi alsak ne yapsak bilemedim.

çıkış tarihi 7 eylül.
Maket it bun dem arka fonunda tarla yaktıran efsane oyun.

Burn motherfucker!

http://youtu.be/5SAzg0rfC08
Hep o gemiden kaçış bölümünü yapamadığım için sinirden silip tekrar yüklediğim sonra gene sildiğim oyun. Bir türlü o vanayı açamayarak boğuluyordum. Hee bir de hayvan avlama görevleri çok güzeldi.