bugün

bendeki sevgili.
zaman içinde ansızın akla gelen ve derin hülyalara götüren.
hepiniz gittiniz ama hep bende kaldınız.
Parçalanmis bir kalp.
Güven sorunu.
200tl fiyatlı ancak ayrıldığı gün aldığım 60 tlye pantolon.
bodrumdan aldığımız kırık nazar boncuğu, bende unuttuğu penye, birlikte aldığımız cd ve kitaplar, yandıklarında güzel kokuyormuş diye aldığımız ve asla kokmayan mumlar, sakın ha bir daha şarjım bitti deme diyerek bıraktığı şarj cihazı, sadece o geldiğinde kullanılan çakmak ve çok sevdiği kalp yastık..
Bolca ahmet kaya şarkısı ve faiziyle ödediğim bedellerin açtığı yaralar kaldı.Bense yok gibiyim.
anılar kaldı, belli belirsiz gülümsemeleri, bulutlar gibi geciyor ömrümden, sigaranın hiç düşmeyen külü gibi, narin incecik bilekleri geliyor aklıma, hınzır, munis bakışları, gülüsünden ver ömrümden al demistim son görüsmemizde. gülümsedi son defa ve cekip gitti. anılar kaldı, güzel anılar, akla gelince sımsıcak saran.
Bir kaç adet kitap.
Acı tatlı hatıralar.
Özlenen seni seviyorumlar.
Sigara ve alkol.
Bir adette kol saati atmaya kıyamadım..
görsel
Bağzı tarihler sanıyorum.

Edit: ayrılma sebebi de karşı tarafın sıkılmasaymış şimdi fark ediyorum. Arkadaş duvara özet geçmiş resmenaas.
Eski sevgilim olmadı ki .
ince bir lastikten bozma birçok kez koparılıp bağlanmış siyah bir saç tokası ve uğraşılardan kalan tecrübeler.
mesajlar, fotoğraflar, kısa notlar, aldığı hediyeler, hatıralar.
Hiç birşey hiç sevgilim olmadı ki.
elinde kalan memesine dokunduğunda oluşan hissin anımsamaları.
karapaks - oyuncak.
Acı, tatlı tecrübelerdir. Ve bazı güzel bazı çirkin anılar.
Tecrübeler bir yana. Boşa geçirilmiş onca ay sene her neyse. Ama boşa.
Bir daha asla o kadar şerefsiz birine 2 yıl vermeyeceğinin bol gözyaşı dolu hatıralarla oluşan tecrübesi.
ufak bir nargile ve kocaman bir anasının amı kaldı.
önceleri bolca sorulan bir soru olarak "biz nasıl bu hale geldik?" hakikaten biz nasıl bu hale geldik? seviyordum ve çok seviliyordum. uyumluyduk ve çok mutluyduk. anlatılacak onlarca ve yüzlerce anımız*, anımız* ve hikayemiz vardı. biz nasıl bu hale geldik? nerde kırıldı acaba o kalın çizgili aşkımızın çizgileri? yahut öncesinde olduğu meçhul bir şekilde, ne zaman çatırdamaya başladı? her neyse, konumuz başka bu sefer...

ben nasıl bu hale geldim? bu konunun seninle bir alakası yok eski sevdicegim, sen bi dur şöyle. ben nasıl bu hale geldim? nasıl senden sonra arkadaşsız ve yapayalnız kaldım? nasıl evden çıkamayan, devamlı düşünen bir insan haline geldim? bunların ayrılıgın getirdigi uzun sürse de geçici oldugunu bildigim depresyonlardı. keza geçti de. arkadaşlarım birer birer uzaklaşmıştı benden. çünkü senden başka bir şey konuşamıyordum. devamlı ilişkimizden bahsediyordum. zordu anlıyacağın. insanlar sezen aksu, candan erçetin dinlerken ben farsça şarkılar ya da kürtçe ağıtlar dinliyordum. tamam tamam olayı duygusallaştırmak için uğraşmayacağım, bunlar tamamen benim acı anlayışım ve zevklerim. sonrasında azaldı zaten bunlar. hatta şaşırırsın belki sevdicek (sözde buraların senle bir alakası yoktu..) en yakın arkadaşım dedigim adamlardan biriyle öyle şiddetli tartıştık ki, artık birbirimizin yüzüne bakmıyoruz ve artık konuşmuyoruz da. hepsi gitti o "en yakın" arkadaşlarımın. bir tek artvinli olan denyo kaldı. şu anda da karşıma dikilmiş telefonuyla milletin instagramına bakıyordur muhtemelen. bu arada o da sevgilisiyle ayrıldı. hani senin en yakın arkadaşın, onun sevgilisi olmuştu ya... ayrıldılar, biliyorsundur. her neyse ya konu o değil aklımı karıştırma benim.

o dönemlerim geçti. hayatımdan çıkan çıktı. çıkanlar ebediyen çıktı. yeni gelen biiiiiiiir sürü insan oldu. şimdi, asıl yazmak istediğim yere geldik. soru şu: ben nasıl bu hale geldim?

bu sorunun sebebi şu. o bir sürü arkadaşlarımdan bir kısmıyla çok yakın oldum. evime giriyorlar, çıkıyorlar, beni seviyorlar, ben onları seviyorum. arkadaş grubuyuz işte bildigin gibi.
ve sen hiç beni onlarla görmedin. peki ben neden onlarlayken ve çok ama çok eğleniyorken sürekli seni gözlüyorum? neden senin beni görmeni istiyorum. neden eğlendiğimi bilmeni istiyorum? giderken egomu o kadar yıprattın ki belki de ondan. ama bu kadar uzun sürmemeliydi. sevgilim. 1 seneyi aştı nerdeyse ayrılışımız.. seni unutamamış olabilir miyim? sevgilim. seni hala seviyor olabilir miyim? ama artık seni konuşmuyorum. sana yemin ederim eski sevgilim en fazla 2 saatte bir aklıma geliyorsun. ama seni anlatmıyorum. bilmiyorum.
gerçekten sayfalarca bilmiyorum diyebilirim sana. neden böyle olduğuma dair elimde o kadar çok kanıt var ve hepsi o kadar şaibeli ve muamma ki. yazmaktan yorulurum. bak yoruldum bile.

ama her şeye rağmen seninle eskisi gibi bir kaç kadeh şarap içip yer minderinde otururken nazan öncel'in göç albümünü dinlemek güzel olurdu.

ama benim artık iki katlı ve barlar sokağında bir evim var. sen olsaydın, benim bu eve çıkmama müsade etmezdin.

sen evimden daha önemliydin.

sen bir çok...
bilmiyorum.
Üzerinden yıllar geçer... bir gün bir sigara dumanında hatırlarsın... kalbini yoklarsın hala ordadır.. sonra ne kadar üzüldüğün gelir aklına ve hayırlısı buymuşa sığınırsın..
Telefon onda kaldı ya. Bi verse sen sağ ben selamet halbuki
2 yıl gittikten sonra geri ne kaldı diye bakmak pek aklıma gelmedi be.
galatasaraylı bir mug. 1 haftadır kayır sanırım artık o da kalmadı. böyle böyle bi anda hayatınız olan insanın hayatınızda izi dahi kalmıyor. insan hayret ediyor.
görsel

(bkz: hiçlik)