bugün

gizemli iz. gecen yine her zamanki gibi moskova'dayim. dayimlar filan hep birlikte dedik, hadi gelin, o kadar moskova'ya gidiyolar da bi st. petersburg gormemis dedirtmeyelim su aysel teyze gile, hadi bi de orayı gorelim. neyse iste atladık bi tane kupa arabasına, kupa arabası filan ama ne kupa! çok fena bi kupa. atlar desen zaten fransa'dan daha yeni gelmisler, yani gayet konforlu bi yolculuk bizi bekliyor. evet, st. petersburg'a kupa arabasıyla gidiyoruz, bakin buna itiraziniz varsa gerisini lutfen okumayin. neyse, iste, ciktik kuzeye dogru yola, tam velikiy novgorod'a girmek uzereyiz, ustu basi kir pas icinde gomlek cebinde "капитана Лебядкина" ["yuzbaşı lebyadkin" - çev. notu] yazan sisko kirmizi burunlu bir zat arabAnin onune atladi. "vladimir," dedi, sonra elindeki ruju gosterdi, "vladimir," dedi tekrar... sonra "bessy," gibi birşeyler mırıldanarak vefat etti. arkasindan yuzu bembeyaz lakin yuzundeki hava kapkara kisaboylu kisa sacli iyi giyinmis biri yaklasti kısa winston icerek. arabanin icinde carpilmis gibi oturan bizlere bir kez olsun donup bakmadan adamin elindeki ruj izini sildi, sinsi bir sekilde guldu ve bizlere sirtini kotu niyetlice donup gitti. o gunden beri ailem eldeki ruj izlerine sakinimla yaklasir.
(bkz: copy paste)

(bkz: el fetişizmi)