bugün

Orta çağın tonny stark ı.
arap asıllı bilim insanı.
kürtlerin kendilerine tarih oluşturma gayesi neticesinde azerbaycanlı olan fuzuli, nizami gencevi gibi ünlü edebiyatçıları nasıl kürt yapmaya çalışıyorlarsa, belli ki bu adamcağızı da kürt yapmaya çalışıyorlar. yazık aq. Yunanlıların da osmanlı'yı kendine yontmaya çalışması gibi bir şey herhalde.
Kürtlerin sahiplenmesine maruz kalmış sibernetik'in babası

Kendisinin kürt olması için artuklu beyliğinin de kürt olması lazım ki kürtleri 3 hayırla uğurluyoruz bu adam artuklu sarayındandır bu yüzden yüksek ihtimal de türktür yüksek ihtimal diyorum çünkü kökeni tam belli değil lakin arap olsaydı dedesinin suriye'den göç ettiği yazardı.
“Bu işe öyle meşakkatle koyuldum ki yolum uzadı, emeklerimin rüzgarı savurduğu şeyler gibi heba olmasından, çalışmalarımın gündüzün geceyi silmesi gibi silinmesinden korkarım.”

Artuklular Dönemi’nde, 1153’te Diyarbakır’a bağlı olan Cizre’nin “Doğkapı Mahallesi”nde doğan islam alimi; sanat, mimari ve mühendisliğiyle bütün dünyaya örnek oldu. ilk robot ve otomat sistemlerini tasarladı. Roma imparatorluğu gibi büyük bir uygarlığın yıkılmasıyla oluşan boşluktan faydalanarak ışıldayan, Doğu Medeniyeti’nde yetişen bilim adamlarının en yaratıcısıydı o. Uluslararası alanda pek çok araştırmacı tarafından çalışmaları düzenlense de yerel bazdaki araştırmalar bizleri yeterince tatmin etmiyor.

Kendi dönemlerine ve dünya tarihine damga vurmuş Newton, Da Vinci, Robert Manning, Antoine de Chézy, Henry Darcy gibi mucitler ve bilim adamlarıyla kıyasladığımızda eksik kalan bir yanının olmamasına rağmen onu tarih sahnesine davet etmediğimizi fark ediyoruz.

Yabancı bir kaynakta El-Cezeri için söylenenler:

“Bugünkü otomasyon, sibernetik ve robotik çalışmaların başlatılmasında, tartışmasız olarak, hiçbir kültürde rakibi olmayan öncü bir düşünce ve bilim adamı”

Robotlar, saatler, su makineleri, şifreli kilitler, termos ve otomatik çocuk oyuncakları gibi 60 makinenin mucidi oldu. Ne zaman içecek servis edeceğinin ayarı olan hizmetçi dolaplar, suyu yükselten çarklı sistemler, çeşitli hesaplarla saati belirten makineler ve abdest otomatları yaptı. Bu icatlarının yapımı ve çalışma prensipleri Kitab-ül Hiyel adlı kitabında bulunuyor ve günümüzde aynı açıklamalar kullanılarak örnekleri yapılabiliyor.

El-Cezeri, kendinden önceki uygarlıkların bilgi birikimini ve mirasını kullanıp geliştirdi. Hidromekanik sistemler kullanıp ibrikler ve ince ayar gerektiren küçük palangalı sistemler icat etti. Yaşadığı dönemde Diyarbakır’ın aşırı kurak olması sebebiyle susuzluk çeken halk için, su yatağına kurduğu dakikada doksan beş litre su yükseltebilen çarklıları yaptı. Üstelik önceden insan ve hayvan gücü kullanılarak yapılan bu işteki verimliliği zirveye çıkartarak suyu yükseltmek için yine suyun gücünden faydalandı, insan gereksinimini ortadan kaldırdı.

Dört diskten her birinin altında küçük bir eksen, harekete geçirme sopası, çarkları ve kepçeleri ile birlikte bulunmaktadır. Karşılıklı yerleştirilen disklerin arasında 90 derece vardır. Disk çevrelerinin dörtte biri dişlerle donatılmıştır. Bu durum, disklerin birbiri ardı sıra sürekli su yükseltmektedir. Aynı sistemin tek disklisi için kullanılan koşum hayvanının gücünden yararlanma olanağı dört kat
artmaktadır.

Kendi ifadesine göre, gözü yanıltmak için kendi kendine dönen ahşap bir koşum ineği figürü verildiği bir modeldir. Aslında düzenek, uygulanan bir güç neticesi çarkların hareket ettirilmesiyle değil, su gücü ile hareket ettirilmesiyle çalışır. Dere suyunun bir kısmı bir boru aracılığıyla tekneye aktarılır, oradan daha alçakta duran volana dökülür ve bir kanal içinden akar. Akan suyun son üçte birlik kısmı tamamen ya da kısmen suyu yukarıya kaldıran kovaların içine ulaşır. Kovalı su dolabının önemli bir ölçüde gelişimi, El-Cezeri tarafından tarif edilen ve betimlenen su kaldırma makinaları arasında ortaya çıkıyor.

Robot teknolojisindeki ilk örneğin, i.Ö. 430 yılında Tarentumlu Arahytas tarafından yapılan tahta bir güvercin olduğu ve bunun bir süre uçup yere düştükten sonra kendiliğinden tekrar havalandığı bazı kaynaklarda, kanıtı olmasa da, geçiyor. Bundan sonraki tarihte karşımıza çıkan robot ise El-Cezeri’nin Artuklu hükümdarına yaptığı, su ile çalışıp kadehlere mey dolduran bir otomat.

Mühendislik prensiplerinde oldukça ileri gidip bundan sekiz yüzyıl önce yapıldığına inanamadığımız icatlar yapan El-Cezeri, mey otomatından sonra “Tavus Kuşlu Abdest Alma Makinesi” yapıp yine hükümdara hediye ederek kafaları karıştırıyor.

Bir çizimde, bir kişinin üstünde duran su deposundan sağdaki sütun boyunca gelen su, otomatik kişinin elinden geçerek testiye kadar ulaşır. Bir süre sonra suyla dolan testi ağırlaşarak eğilir ve hükümdarın abdest alacağı havuza dökülür. Ayrıca testide suyun yükselmesiyle sıkışan hava, tavus kuşunun ötmesini sağlar. Hafifleyen testi tekrar eski yerine döner. Bu işlem birkaç kere tekrarlanır. Bu arada testiden hükümdara dökülen su, havuzun içindeki tavus kuşu tarafından otomatik kişinin altında gizli olan depoya aktarılmaya başlar. Bu depodaki şamandıra da suyun dolmasıyla birlikte yavaş yavaş yukarı doğru kalkarak otomatik adamın havlu tutan kolunu da hükümdara doğru uzatır. Havlunun uzatılması abdest alma işleminin bittiğini gösterir.

Hükümdarın abdest alması için otomatik olarak su akıtan, pirinçten yapılmış ibrik hükümdarın yanına bırakılır, ördeğin gagasından akan su ile abdest alınır. Boşalan ibrik geri götürülür, su ile doldurulduktan sonra gerektiği durumda tekrar getirilir.

Günümüzde ulaşabildiğimiz teknik çizimleri ve tasvirleri, kendisi hakkındaki övgülerin hiçbirinin abartı olmadığını gösteriyor. ASIMO robotlarının projesinde çalışmış Sırp makine mühendisi Miomir Vukobrotović, El-Cezeri’nin tasarladığı su saatleri, mutfak aletleri ve suyla çalışan otomatların bu teknolojinin temel taşları olduğunu dile getiriyor.

Cezeri, hükümdara yaptığı icatlar ve geliştirdiği sistemlerin meyvelerini alıp, Artuklu’da 25 yıl boyunca başmühendis oldu. Hezekiah’ın, Kudüs’te yaptığı ejder başlı su saatinin tasarımından ve çalışma prensibinden etkilendi, su ile çalışıp sürekli çalan bir flüt yaptı. Çalışmalarının sadece belirli bir bölgede kalmasını istememiş olmasından dolayı, çizimlerini açıklarken Arapça’nın yanında Latince kodlamalar da yazdı.

Fil Saati adlı eserinin bir kopyası geçtiğimiz yıllarda yapıldı. Bunun için 150 kişilik bir uzman kadrosu çalıştı. Yaklaşık 7 metre boyunda ve 7 ton ağırlığındaki “Fil Saati”ni yaptılar. Balkonda oturan kişi sağ tarafındaki şahinin gagasının üstünden elini kaldırır ve sol elini sol tarafında bulunan şahinin gagası üstüne koyar. Sağdaki şahinin gagasından, sütunlar arasındaki mile sarılı sağ yılanın ağzına düşer. Yılan, aldığı topu filin sağ omzunda bulunan vazoya bırakır. Filin seyisi balta ile filin başına hamlede bulunur, sopalı sol elini kaldırır ve filin başına vurur. Top, filin göğsünden karnında asılı bulunan çan üstüne düşerek ses çıkartır. Bu durum yarım saatin geçtiğini bildirir. Kâtibin kalemi derece işaretinin dışına gelir. Bu durum sol taraf için de aynı şekilde devam eder ve bir delik tamamen beyaz olur; bu durum da bir saatin geçtiği ifadesidir.

1990 yılında Kültür Bakanlığı tarafından Türkçe’ye “Olağanüstü Mekanik Araçların Bilgisi Hakkındaki Kitap” olarak çevrilen, sibernetik alanında uzman Donald Hill’in yazdığı “The Book of Knowledge of Ingenious Mechanical Devices”ın önsözünde şu cümle göze çarpıyor:

“El-Cezeri yayınlanmadıkça islam ve Batı arasındaki mühendislik ilişkileri anlaşılmayacaktır.”

Çalışmalarının Afrika üzerinden ispanya’ya ulaştığı ve Avrupa’da yaygınlaşarak mühendisleri etkilediği düşünülmektedir. Kesin olmamakla birlikte, bu alandaki çoğu uzman araştırmacının görüşüne göre Leonardo da Vinci’ye ilham verdiği düşünülmektedir. Tıpkı Helen ve Roma metinlerinin Arap mucitler tarafından kullanılması gibi, bunların da Avrupa’da yaşayan bilim adamları tarafından kullanıldığı söylenir.

Kayıklı su saati, pirinçten yapılmış, kayık biçiminde estetik bir kaptır. Bu kayığın orta kısmında, pirinç sütunlar üzerinde yükselen kare biçiminde bir hisar, hisarın üzerinde küçük bir kubbe vardır. Hisarın, kayığın pruvasına bakan yüzünde bir kapı bulunur. Bu kapıdan bir şahinin başı ve göğsü görünür. Sütunlar arasında karşılıklı iki kiriş vardır. Kirişlerin ortasından bir mil geçer. Bu mile bir yılanın kuyruğu sarılmıştır. Yılanın başı şahine doğru uzanmıştır. Kayığın orta kısmında kubbeye benzer bir kısım, bunun üstünde de elinde kalem tutan bir kâtibin oturduğu kürsü vardır. Kürsünün üzerinde, kâtibin çevresine 15 işaret yapılmıştır. Kalem, bu işaretler üzerinde hareket eder ve işaretlerin sonuna geldiği zaman günün bir eşit saati geçmiştir. Şahin yılanın ağzına bronz bir top düşürür. Yılan alçalır ve topu kayığın pruvasındaki büyük bir zilin üzerine bırakır ve yerine döner. Kâtibin kalemi tekrar ilk işarete döner.

Diyarbakır’da hayatını kaybeden El-Cezeri’nin etnik kökenine dair yerli ve yabancı birçok kaynakta “Türk, Arap, Kürt” şeklinde iddialar olsa da, bilim tarihçileri bu konuya fazla girmeden onu daha çok bir dünya mirası olarak kabul ederek tartışmaya girmez.

Vitesler, dişliler, miller, palangalar, şamandıralar, su pompaları ve tekerlekli hidromekanik sistemlerde inanılmaz çalışmaları olan El-Cezeri’nin “Otomatlar Kitabı”nın günümüzde on beş kopyası bulunur ve bunların beşi Türkiye’de bulunmaktadır. Eseri 6 ana bölüm ve 10 alt bölümden oluşturulmuştur. Bütün icatları hakkında ne olduğu ve nasıl yapılacağı hakkında bilgi vardır. Robot ve matris ustası, “Sibernetiğin Babası” unvanlarını hak ederek kazanmıştır. Hayatını buna adayan mühendisimizin eserinin bir kopyasını Topkapı Müzesi’nde görebilirsiniz.
hem arap hem de müslüman olması dünya'ya hiç bir faydası olmayan türkçüleri ve ateistleri kudurtur.
artuklular döneminde, diyarbakır'da yaşamış, günümüzün mühendislik temellerini atan bir dahidir. robot, saatler, su makineleri, şifreli kilitler, şifreli kasalar, termos, otomatik çocuk oyuncakları gibi 60 makine icat etmiştir.

da vinci den çok önceleri yaşamasına ve pek çok icat yapmasına rağmen bu ülkede yeteri kadar bilinmemekte, okunmamakta ve hakkında ayrıntılı araştırmalar yapılmamaktadır. beş yaşındaki çocuklara da vinci desen şaşırmadan en azından hakkında üç dört kelime söyler; ama el cezeri desen..yok..

liselerde bir ders olmalı ve el cezeri gibi harezmi gibi mimar sinan gibi ibn-i rüşd gibi..bu coğrafyada yetişmiş bilim insanları tanıtılmalı öğretilmelidir.

böylelikle bu coğrafya insanının bilinç altına bir şekilde yerleşmiş olan her şeyi batı bulmuş, hep onlar yapmış, biz eziğiz, biz yapamayız, biz başaramayız..gibi o korkunç öz güvensizlik azalır da günün birinde yeniden bilimin sanatın edebiyatın konuşulduğu bir coğrafya haline geliriz.
(bkz: ibnu l izz)
robotik ve sibernetik biliminin kurucusu, fil saatiyle ünlü diyarbakır'da yaşamış mühendis. leonardo da vinci kendisinden etkilendiğini günlüğünde yazmıştır. ileride bir gün robotlar insanların yerini alırsa kendisi anılmalıdır.
13. yüzyılda yaşamış cizre doğumlu büyük alim. adını doğduğu şehrin adından alır. leonardo da vinci, el- cezeri'den oldukça etkilenmiş ve hatta bazı çizimlerini arak yapmıştır. artuklular zamanında yaşamış ve artuklu sultanları tarafından korunmuştur.

kişisel not: kpss 2015'te gk-gy kısmının tarih bölümünde gelebilitesi yüksek bir alimdir.
robot biliminin kurucusu, mekanik biliminin de öncülerinden, binlerce yıllık tarihimizde bu topraklarda yetişmiş ve dünyaya yön veren birkaç güzel insandan biri.

kendisinden 300 yıl sonra yaşamış ve batılıların ilah olarak gördüğü da vinci de birçok icadında bu mucidin eserlerinden faydalanmıştır.

icatlarını artukoğulları'ndan diyarbakır hükümdarı karaaslan'ın teşvikiyle 'kitab-ül cami-i beyn-el ilm-i v-el-amel en-nafi-i fi sınaat-il hiyel' adlı kitapta toplamıştır.
sibernetik ve robot biliminde çalışmalar yapan ilk kişi olarak kabul edilen bilim adamıdır. leonardo da vinci'nin de kendisinden etkilendiğği söylenir.
sibernetik'in kralıdır. Çalışmalarını Diyarbakır'da kitaplaştırmış ve bu kitabı avrupa okullarında ders olarak okutulmakta. Yazıldığı dönemde evrensel dil arapça olduğu için bu dilde yazılmış ve kitap daha sonra ingilizce'ye de çevrilmiş. Orijinal eserlerinden birine ulaşmak isteyen buradan buyursun. resimler enfes yaw, hâlâ etkisindeyim.
otomot olarak tabir edilen, robotların mekanik atalarının ilkinin mucidi.
su ile çelışan abdest makinası otomotlara ilham kaynağı olmuştur. aslında antik yunanda arşimed'in kapılarını açtığı geleceği 1300lerde öz devinim üzerine tez adlı eserinde tekrar gün yüzüne çıkarmıştır. batılılar tarafından okunarak 1500lerin rönesansı ile canlanan otomot icatlara esin kaynağı olmuştur.
ilk sistem mühendisi, ilk sibernetikçi ve elektronikçidir.
11362'da cizre diyarbakır'da doğdu. artuklu türklerindendi. 1205 yılında tamamladığı tek kitabını artuklu emiri nasirüddin mahmud'un talebi üzerine yazdı. 32 yıl artukoğullarının sarayında baş mühendis olarak görev yaptı. sarayda bulunduğu dönemde yaptığı robotu o zamanın artuk hükümdarı olan mahmud bin mehmed'e sundu.
otomatik yüzen çalgıcılar, birbirine şerbet ikram eden iki şeyh, su çarkı ve kepçe mekanizması gibi değişik aletler tasarlamıştır.
hacamat makinesi adı verilen, kan aldırırken alınan kanın miktarını ölçmek için kullanılan bir alet de tasarlamıştır. şamandıralar yardımıyla kan miktarının ölçüldüğü bu sistem, elinde çubuk tutan bir kadın simgesinin kanın hacmini göstermesi şeklinde çalışmaktaydı. cizre'de vefat etmiştir ve mezarı da cizre'dedir.
orijinali günümüze ulaşmayan kitab-ı hiyel in bilinen on beş kopyasından onu avrupa'nın farklı müzelerinde, beşi de topkapı ve süleymaniye müzelerindedir. * *
robot'un mucidi olarak kabul edilir. Başka bir lakabı da "sibernetiğin babası"dır.
Cizre'de doğmuş, Mardin ve Diyarbakır'da yaşamış ve Cizre'de vefat etmiştir.
Kabri Cizre'de, hz nuh camii'nin avlusundadır.
abdest robotu en tanındık eserlerindendir. mekanik bilime katkılarının yanı sıra yaptığı astronomik saatler ile islami astronomi bilimine de katkıda bulunmuştur.

cezire'de doğmuş. artukoğulları için saray baş mühendisliği yapmıştır.
ihsan oktay anar üstadın bir kitabına da isim vermiş kitab ül hiyelin yazarı kadim bilgedir.
güncel Önemli Başlıklar