bugün

vay alümünyum.
Ben seni özledim. Kelimelerle anlatamyacak kadar çok özledim sevgilim ...
Allah rızkınızı tepemden kaldırsın. iki işsiz olarak niçin gecenin şu saatinde elektrik süpürgesini açıp mobilya çekiyorsunuz anlamış değilim.
Mecnun azmı yemin etti Leylası nın başı için.
Sen hasta filan mısın yavrum?
Beni dinlemesin gelsin bunu okusun. Yok yaa. Dikerim böyle aşkın ızdırabını.
Kime ne yazacağımı bilmiyorum.
inadınla yaşa o inat senin sonun olacak.
o zaman demet akalından türkanı dinlesin vizyonsuz.
Gerçek gülüşümle sahte gülüşüm arasındaki farkı fark etmeni isterdim.
Turkce bilseydin neler söylerdim sana artik baska bir bahara.
Geç sevdim tam sevdim derdin. Hiç sevmedin. Hem de hiç.
Sen benim seni sevişimi sevdin. Güzel sözlerimi, şiirlerimi, sana bakışımı sevdin.
Sevmek nasıl olur biliyor musun? Yıllarını sana adayan birini tek kalemde silip ezip geçtiğin halde onu hala hayatında istiyorsan bu sevgidir.
Hediye alınan oyuncağa sevinen, Oyuncağı elinden alınınca ağlayıp zırlayan çocuklardan farkın yok..
Tek istediğim amacın neyse onu açık açık belli edecek şekilde adım atman. Kafamda sana dair soru işareti olsun istemiyorum. Ya hep ya hiç!
Lütfen çöpü buraya dökme.

inşallah okumuştur....
Ne hallara koydun beni körolasıca.
biliyorum radikal kararlar vermeye çalışıyorsun, önce ne istediğini bilmen gerekiyor. Mantığın aklınla bir değil kararsızsın ama kimseden de izahat alacak değilsin. yaşayıp görmek yine hata yapmak istiyorsun yap bakalım. önemli olan insanlık mı para mı statü mü.
Bunu yazan tosun okuyana koysun.
Düşün ki saçların omzumda ..
Bugün bir seninle karşılaşmadım. Karşılaşsaydık hiç şaşırmazdım gerçi ama merdivenlerden inerken istemsizce sağıma soluma bakıp ‘acaba bugün buradan geçti mi?’ Diye düşündüm. Geçtiysen umarım bana ihtiyacın olmamıştır.
Çok kaşarsın ama az yaşarsın..
görsel

Umutlarımı zindan ettim düşlerime..
Oysa geçmiyordu kalbimdeki sızı.. .

Ve bir yerlerde son nefesini vermek için ağlıyordu gökyüzü kaderime.. .

Safi karanlığıma, bencil olamayan suskunluğuma ve hapsolduğum uykusuzluğuma.. .

Ağlıyordu kalbim tüm gece, aptallıklarıma.. .

Ve ben kalbime sövüyorumdum her gece ve zaman zaman da günahsızlığıma,
yorgun ve durgun kelimelerimin ortasında .. .

Neden böyleydim ki,
zamanı durdurmak bu kadar kolay mıydı geceleri.. .

Düşüncelerimde kaybolurken ,
Kalbimde neden kahroluyordum ki.. .

Zehir gibi sanki yalnızlığım, tekrar tekrar anladığımda.. .

Geride kalan günler kadar acı ,gelecek kadar zor.. .

Zor yaşamak.. .

Umutlarımın yok oluşuna katlanmak,
Sevilememeyi anlamak.. .

Buda geçer ,

Sahiden delse de ,
Kül etse de.. Yalan bir temenni olsa da,
Buda geçer .. .

Denmesinden dahası demekten yoruldum .. çok yoruldum ,
Tüm hayatım boyunca .. .

Yaşamadan mezara kondum.. .

şerefsiz bile denildi, azledildi,
Ne şimdi ne de gelecekte denildi,
tanınmadı, istenmedi kalbim,
ve ben ince ince yok oldum.. .

Düşlerimden..
Okumadığını bildiğim için birşey yazmayacagim.
Okumasın , sevgilisiyledir , neden okusun ki!
Geçmişe dair birşeyler mi kaldı sanki içinde? Aptal mı benim gibi?? Hiç biri, umursamadan hayatına devam ediyordur. Hepsi o kadardır..
Hocam yarın bu saatlerde 50.000 sayfa vize kağıdı okumayacaksanız benim sayemde, değerimi bilin istedim. Başta kendim olmak üzere ne kadar saçmalayacağımızı bilemiyorum ama vallahi sırf sizi sevdiğimden herkese ‘derine dalma, abdülleri karıştırma, ödevi sakın unutma’ diyorum.

Bir de o üç padişahı ve Şişli Atölyesini bir yaprağa nasıl sığdıracağız, az insaf be. Üç nokta yazsak beş sayfa sürüyor.
O buraları okursa ben yaprağı avuçlarım.