bugün

00.08'de girdiğim entrynin yanıtladığım enty ile uzaktan yakından azıcık alakası vardır sadece. Aslında sadece sözlük halkına bir duyurudur. Çok ciddiye almayanız.
Baba seni affedemiyorum.
Mansur baba bize yemek ısmarlasana,
Parasını öderiz sonra..
Şairinde dediği gibi;
"bu sevda ömrümün son sevdasıydı o akşam. Gülleri, sümbülleri kıskandıran endamın, merhametsiz derdimin devasıydı o akşam. Oysa anlayamadım ıstırap olduğunu."

Keşke söyleyecek kelimelerim olsaydı ama ömrümün omuzlarımda biriktirdiği o kadar yük ve bana reva gördüğü büyük bir yorgunluğum var. Ne sana ne kendime bu çabayı gösterecek gücü bulamıyorum. Keşke beni yormayan, yormayacak bir sen olsaydın da unutsaydım tüm acıları...
kötü zamanlar da güzel şeyler olabiliyormuş hayatıma girdiğin için teşekkür ederim sana bu kadar ihtiyacım olabileceğini bilmiyordum umarım hep benimle yanımda kalırsın.
Gerçekten deneyebilir miyiz ya?
Selam bu entry' i okuyan kişi. Bir başkasına değil, sana yazıyorum.

kendine güzel davran. Bittiğini sandığın anlardan başla yeniden. Mutlu kalmaya çalış ayrıca ne olursa olsun. Kendi hayatında bir başkasının değil senin önemin var. Sen olmazsan bir başkasının olmasını delicesine isteyeceğin bir hayatın da olmayacak. işte Bunu düşünerek yoluna devam et.
Çok bile yazdım sanırım, kendine güzel davranman dileğiyle.
buluştururlar bizi elbet bir gün hesapta!
Kendini ifade edebiliyorsun ve cesaretlisin diye seni kötüleyecekler. Sen asla bunlara takılma. Kazanmak anca cesaretle olur.
Yazmaya degmezsin.
Yörüngenden çıkamıyorum.
Dajeg. Oku bakim. Dajeg.
aptal mesaj atsana, yanlışlıkla attım dersin..
Okumayı unutsun inşallah diye düşündürten başlık.
Bu bir veda mektubudur.

iyi ki doğdun. Doğum günün kutlu olsun.

Her şey benim doğum günümde başladı, senin doğum gününde bitsin.

O kadar müthiş bir yerdeydin ki, zannetmiyorum hiçbir canlı o mevkiye çıkabilsin. Ve o kadar müthiş düştün ki gönül gözümden, sanmıyorum hiçbir canlı o çukura düşebilsin.

Yine de, Yaşanan o tüm muhteşem anların kahramanı olarak, sana verebileceğim yegane doğum günü hediyesi, daha önce de vaadettiğim gibi, bir ömür sana açık bir kapı bırakmak.
Öyle bir kapı ki, dünyada tüm kapılar çarpsa suratına, sana ardına kadar açık ve hiç kapanmayacak bir kapı.
Üstelik, sen başka kapılarda paspas olsan bile, girdiğinde taçsız prenses olabileceğin bir kapı.
Allah’ın birini kapatıp öbürünü açtığı değil, sana hiçbir zaman kapanmayacak bir kapı.
Anahtar, kilit, kulp gibi detaylardan münezzeh, “ben geldim” sözüne duyarlı, kokunu duysa sesine bile gerek duymadan açılacak, manevi bir kapı.
Velhasıl, Nacizane benim, sana verebileceğim tek hediye budur.

Bu, bir veda mektubudur.

https://youtu.be/3C4S4W7GElk
Loving you was like loving the dead.
An erotic funeral.

çok kirli ve çok güzel.
seversin belki.
selam askim.
Senin yapacağın işin taaaaaa.....
https://www.youtube.com/watch?v=yIqtN0_XmEc
Artık Senden nefret ediyorum sena.
okumadığını biliyorum, ancak yazmama engel değil.
Sevgilim seni beklemiyorum ben.

Seni çok seviyorum, senin için gücümün yettiği ölçüde her şeyi yapabilirim amenna ama hiçbir zaman bekleyen olmadım ben. Hiçbir zaman birleşemeyecek olan hayatlarımız, ellerimiz, gözlerimiz ve dudaklarımızı birbirimize yazdığımız yazılarla birleştiriyoruz ya zaten.

Tıpkı Ahmed arif ile Leyla erbil gibi.

Ruhunu koyduğum, sevdiğim, el üstünde tuttuğum, güzel sözler söylediğim ve yattığım bedenler ile hayalin bana yetiyor.

Hoş, seni beklesem ne olur sevgilim?

Sen hiçbir zaman gelmeyeceksin ki.
Keşke sevmeseydim gereksizmiş zamanımı sana harcamak.
düşünmesem de okur. oku şimdi bunu. ey uzak dağların minahı. tedavisi mümkün olmayan hüznümün öznesi. olduğumdan çok öldüm. yokluğundan değil. tekrar okunacak kadar ederi olmayan cümleler kurmayacağım, iyelik eklerini ayırmayacağım bu gece yanımdan. sabahın dördü. düşünmediklerimi saklayacağım düşüne.
Bugün pat diye gitmeseydim eğer elini tutacaktım.
Elini tutmamak için kendime söz verdim.