bugün

kimsenin koşulsuz dostu olmadığımı ama koşullarıma uyulduğunda benden ala da dost olmadığını fark ettim.
benim özendiğim kadar özenmesi gerekli karşımdakinin.
oysa bazı uyanıklar bekler ki: ...
Dost dediğin senin için kötü olacağını düşündüğü bir durum karşısında seni bile dinlemez gerekirse ağzını yüzünü kırar, bu uğurda her şeyi göze alır ama izin vermez.
Teknolojinin günlük yaşantımızı ve alışkanlıklarımızı iyiden iyiye değiştirdiği yaşadığımız modern zamanlarda, yeniden hatırlanması, tanımlanması, anlaşılması gereken kavramlardan biri de dostluktur.

Bugün dostluk deyince ne anlıyoruz? Dost deyince kimleri, ne sebeple hatırlıyoruz? Dosttan saydığımız kimselerin kaç tanesi gerçekten dost? Bize ne oldu da gerçek dost olmaya, gerçek bir dost bulmaya hasret kaldık. Gönüllerin çözülmeye yüz tutup kişisel çıkarların öne çıktığı bu zamanda, bu soruları kendimize sormamız gerekiyor.

Kolay değildir dostluk. Gönül ister. Dost dostu tanımlar, tarif eder. insanın kim olduğu dostundan belli olur. Dost bir aynadır; hem insana kendisini, hem insanı dış dünyaya gösterir.

Dost, ihtiyacın olduğunda sen istemeden veren, yüzünü ekşitmeden yardımına koşandır; kendi ihtiyacı olduğu halde önce senin ihtiyacını görendir. Yardım ve iyiliklerini başa kakmayan, gözyaşını gözden bile gizli silendir. Buna karşılık senden bir şey istemeyen, sana yük olmamak için derdini, kederini yanında taşımayandır.

Dost vefalıdır, samimidir, sadıktır. Dostunu arar, sorar, özler, hatırını gözetir. Onunla istişare eder, fikrine hürmet gösterir. Dostu ölmüşse bile onu her daim hayır dua ile anar, onun geride bıraktığı aile efradı ile ilgilenir. Mevkii ne kadar yükselişe yükselsin tevazuunu kaybetmez. Dostunun düşmanı ile asla dost olmaz.

Dost dostun kusuruna bakmaz. Huzurunda da gıyabında da dostunun hoşlanmayacağı sözleri söylemez. Varsa eğrisini düzeltmek, dağınıklığını toplamak, halini güzelleştirmek için baş başa iken tatlı dilde ikaz eder dostunu.

Dostlar ağırlık veren, samimiyeti zedeleyen bir teslimiyetten kaçınırlar. Çünkü onlar külfeti terk etmeyince ülfet olmayacağını bilenlerdir.
Iyi günde de en kötü günde de koşulsuz destek görebileceğin birisinin varlığıdır.
Sen hiç birsey istemeden yanı başında buluverirsin.

"Telefonunun acil aramasına kaydettim kendimi, bi çanta bitki çayı vitamin getirdim bunları da hergün mutlaka tüket" diyen annevari olanları dünyalara bedeldir.
Zor dostum zor. Var bende bir iki tane ama kaderin cilvesi midir nedir, çevrem şerefsizlerle doluyken dostlarım uzakta.
insan, hayvan, bitki ve nesnelerden beklentim. Etnik gruplardan ve özellikle siyasi görüşü kapitalizm olan insanlardan beklemediğim şey.
dost bulucağız arkadaşlar içki değil.
Dürüstlüğüyle ve her zaman varlığıyla huzur ve destek veren yoldaş kardeş.
iyi ki varsın can kardeşim.
Uzakta olsan da adın her yerde.
Gerçek dostlar her zaman olsun.
Günümüzde kalmayandır. Gerçek dostluğun nasıl birşey olduğunu, dyatlov geçidi vakasında ortaya çıkan günlüklerden öğrenebilirler. Zira o gençlerin başına hiç iyi şeyler gelmese de..
--spoiler--
hiçbir bok bilmeyip sallayıp duran bir sürü tip var.
--spoiler--

birak buse insanlar sadece mucevherlerimizi konussunlar.
Kötü günde yanınızda olandır. Eger bir dost edindiyseniz kötü gününüzde ona bir telefon açın bakalım ne tepki verecek. Yardım ederse onun kıymetini hep bilin çünkü bu insanlar ender bulunurlar.
iki saat boyunca konuşupta doyamadığın kişidir.
En saçma şeylerden bahsetsen bile onunla konuştuğun için bir anlamı olan şeydir.
iki gün konuşmasan merak ettiğindir.
Gülüşmelerinizin odayı doldurup, annenin odana baskın yapmasını sağlayan kişidir.
sadece kara toprakla olanı gerçektir. gerisi türlü türlü ilişkiler işte *
sesinizden bile nasıl olduğunuzu anlayan.

Bir kaç ay konuşmadığınızda bile aynı samimiyeti hissettiğin.

Saatlerce telefonda konuşup, kapatmanın bile zor geldiği.

Ne söylerseniz söyleyin arkanızda duran.

işte kişi veya kişileri bulduğunuzda onlara yapışın ve bırakmayın. Çünkü onlar Hayatınızın yapıtaşı.
görsel

Kankamla böyleydik, ayrı düştük.
görsel

Canlarım ❤
önemi genelde yokluğunda anlaşılandır.
2012'den 2017'nin yaz mevsimine kadar aynı şeyi izleyip, aynı şeyi güldüğüm arkadaşımla bir yaz gecesi konuşmayı bıraktık. o günden sonra bir ya da iki defa denk geldik ve konuşmadık. bunlar zaten konuşmaya müsait karşılaşmalar değildi. geçen sürenin sonunda farkına vardığım şu oldu, insan yanlışları arkadaşken görüyor ancak doğruları -esaslı doğruları- yoklukta fark ediyor. bu kimi zaman zor zamanda yanında olmakken kimi zamansa "lan bu çok komik, birine atayım" dediğin espride fark ediliyor. uzun uzun yazılır bu başlığa ancak bu kadarı yeterli şimdilik. nihayetinde bir buçuk yıldan uzun süredir konuşmadığım kişiyle dün itibariyle oturup konuştuk. hem o, hem vesile olan, hem de bu süre boyunca beni hiçbir zaman yalnız bırakmayan -bir başka- arkadaşım ile oturup saatlerce konuşmak istiyorum. bu belki nostalji özleminden kaynaklanıyor, emin de değilim. ama bir iftar sofrasında güzel vakit geçirilir bence. hayat kırgınlıkları, kızgınlıkları büyütüp esaslı doğruları yok sayacak kadar uzun değil.
Cinsiyet, ırk veya canlı türü farketmeksizin kurulan en güçlü bağlardan biridir.
görsel
görsel
içinizi iyisiyle kötüsüyle döktüğünüz ve döktüğünüz içinizin dökülen noktada kaldığını bildiğiniz ilişkidir. Bir de belirli aralıklarla "olduğunuzu sanmanızla" yıkan yanı vardır.

Her ilişkide normal olan ilişkinin güven temelinde yükselmesidir. Yani hiçbir insan ilişkisi güvensizlik üzerine başlamamalıdır. işte bu noktada zaman geçtikçe o güven eksilmiyorsa arkadaş, pekişip artıyorsa dost oluyorsunuz. Artık pekişmiş güven, organik bir besin gibi nadir bulunuyor ama çoğu kişi bu organik güvenlere aldanarak dostluk kurduğunu düşünüyor ve devamında ise eğimin kendisinin üstüne olduğu bir yıkımla karşı karşıya kalıyor. Size dostlarınızın kazıklarından bahsetmeyeceğim. Altından kalkamayacağınız "dostluklar" kurmayın yeter. Hadi muhsin arkadaş gidelim.
Benim hiç dostum olmadı; ama dostluğa inanıyorum. Mecburen değil de, bile isteye kendinden ödün vermektir dostluk. Sırf onu mutlu etmek için. işte ben bunu yaptım. Fakat ortada bir dostluk olabilmesi için karşı tarafın da birtakım fedakarlıklar yapması gerekir. Ya da en azından vefalı olması. Vefa olmazsa, dostluk da olmaz.

Onun sevdiği konulardan bahsetmeyi görev edinirdim kendime. Neler anlatacağımı önceden kafamda planlardım. Bazen de konuşacak hiçbir şeyimiz olmazdı. O zaman da hiç oflayıp puflamadan susardım. Sessizliğe ilk pes eden ben olmazdım. Ne zaman ki onun sıkıldığını anlardım o zaman hemen konuşacak bir şeyler bulurdum. Normalde pek hoşlanmadığım şeylerden eğer o yapıyorsa ben de hoşlanırdım. Onun yaptıkları benim için kıymetliydi, anlamlıydı. Beraber yapınca daha da çok.. Neyini seviyordum ki, diğerlerinden farkı neydi? Mizacından hoşlanmamın yanı sıra içindeki çocuğu seviyordum. Gamsızlığını, umursamazlığını, kabullenişini, basit şeylerle mutlu olabilmesini... Bunların hiçbiri bende olmadığı için mi onun yanında olmak istiyordum? Benim zıttım bir karakterle neden ortaklık kurmaya çalışıyordum? "Sevgi anlaşmak değildir, nedensiz de sevilir" miydi gerçekten? Vefa mı? işte o vefasızın önde gideniydi. Vefasizligini da sevmeye calistim, ama olmadi. Vefasızlık ayırdı bizi.

Umarım bir gün gerçek bir dostum olur. Evet meçhul dostum, belki ileride karşılaşacağız, seni hep bekliyor olacağım. Şimdilerin acısını çıkarmazsak yuh olsun bize!
görsel
görsel
gerçek olduğunda, şu zamanlarda en ihtiyaç duyulan şeydir kendisi.
https://i.hizliresim.com/D70yg1.jpg

https://i.hizliresim.com/lO6b5l.jpg
Genellikle çocukken atılıyor temelleri. Daha sağlam oluyor. Gördüğüm birkaç tane güzel örnek var. imreniyorum dostu olan insanlara. Çok isterim bir tane olsun ama arkadaşım bile sınırlı sayıdayken bir dostumun olması artık zor gibi görünüyor.
Yaşamasada, güzel bir şey olduğunu biliyor insan.