bugün

aylin aslım ve taksitci eleman hakkında iki kelam etmek istediğim program, hemen edeyim:

taksitci eleman: dostum, aylin aslım'dan gelen bi anlık aparkatla sarsıldın farkettim, akabinde söylediğin saçmasaftro cümleyi buna bağlıyorum, zira ''misal 10 tane albüm almak istesem 100 tl yapar, e hani nerde bunun taksidi'' lafına programdan sonra çıkışta kendinin de götünle güldüğünü tahmin ediyorum, ''ahahahah ne dedim lan ben öle, taksit falan'' diye bi kere koptun kesin, koptun dimi lan?

yansıtmış olduğun hem fakir olup hem de sanata süper ilgili olan genç modeli, ''lan bugün bi d&r'a gideyim kimlerin albümü çıkmış bi bakayım, bi 10-15 tane alıp geleyim mına koyim, acıktım lan müziğe'' demez. hem fakir olup hem entel olan insan, bi gidişte cd marketin anasını sikip atmaya kalkmaz zaten. dinlediği bi tarz vardır, belki bikaç tarz vardır bilemem ancak o dinlediği tarzların sanatçılarının da ortalama senede bir albüm bastığını düşünürsek, tek seferde 10 tane albüm almasına gerek yoktur bu güzel kardeşimin.

ha illaki ''taksit laaaaynnnn'' diye bağırmaya devam edersen, ilgili linkler verilmiş, açıp bakarsın.

gelelim acıların insanı, idealist, underground kişilik aylin aslım'a: kaygılarını anlayışla karşılıyoruz. bu müzik piyasasına internet girdiğinden beri mertlik bozuldu zaten eyvallah. emeğinin karşılığını almak ister insan, bu en doğal haktır ona da eyvallah.

ancak 3 cümlenden ikisinin içersinde, ''acı'', ''acınacak halde olmamız'', ''ağlıyoruz lan'' vb sözleri sarfedecek kadar da durumun vahim olmadığı pek açık. ''kendi imkanlarımızla albüm çıkarıyoruz'' cümlesindende anlaşılıyor bu.

imkanın varmış bak demek ki. zamanında paranın mına koymuş olduğun bariz. birikiminden yiyorsun, henüz acınacak halde değilsin. ancak sadece albüm satışlarına bel bağlarsan, bu gidişle belki acınacak hale gelebilirsin evet. onun dışında bişiler yapmak lazım gelir diye düşünüyorum. bir sanatçı, sadece albüm çıkarıp, kabuğuna çekilemez heralde. gider konser verirsin ne biliyim, reklam anlaşmaları yaparsın cart curt, ünlüsün abi sen, ne kadar underground olsanda her hareketin, her söylemin, her projen para edebilir vaziyette.

''benim belli bi duruşum, çizgim, düsturum var, o yüzden salt müziğim dışında bir şey yapmak istemiyorum'' dersen bak bilemem, saygı duyarım, ancak bu şekilde, bu sömürü düzeninde yok olup gitmeni kimse istemez, nacizane uludağ sözlük yazarı tavsiyesidir.
türkiye'de şarkıcı olarak kimler çıkıyor ve kimler savunuluyor gördüğümüz program. ilk önce kişiliğini geliştir öyle değil mi? yeşim salkım'ın da kendiyle çelişmekten öteye gidemediği program olmuştur.

(bkz: yazık yazık)
"dumura dönme aşamasında okan'ın ustalığıyla toparlanan program
yeşim salkımın serdar ortaç tan ucuza şarkı kapatmasına zemin hazırlayan programdır. bu "dostane destek" ten sonra eminim şarkı fiyatlarında bir tenzilata gider serdar ortaç.
(bkz: dahada yazmam)
sözlükçülerin zayıf oldukları yerden yakalandığı programdır dün akşam. sonuçta bu sözlüğe yazar olarak giren herkes ** internetten mp3 işine el atmıştır. evet albüm alıyor olabilirsin , bir veya birkaç grubun konserlerini ve albümlerini aralıksız takip ediyor olabilirsin ama biliyoruz ki tüm hayatında onları dinlemiyorsun , arada başka şeyler dinlediğin de oluyor ve onların albümlerini almıyorsun. belki bir albümde bir tane güzel şarkı var diye koca albümü almam diyorsun, belki parayla ilgili başka sorunların var ya da üşeniyorsundur en basidinden. sonuçta hepimizin bilgisayarında albümlerini almadığımız insanların şarkıları var. böyle bir durumdayken isterseniz oraya en rezil şarkıcıyı getirin * , her türlü lafı koyarlar. o yüzden evet rezil olmuşuzdur hep beraber. sadece biz değil, diğer sözlükler veya facebook kullanıcıları. hangi site olduğu farketmez. hepimizin bu haltı yediği gün gibi ortadadır. o yüzden birisine "aha bu burda göt oldu, bizim de adımızı kirletti" gibi yorumlar yapmadan önce aynaya bakıp düşünmek lazımdır. sorun adamın fikri savunuş şekli değil, bizim savunulacak bir yanımızın olmamasıdır.
top sakallı arkadaşımızın umarım klavye parmaklarının altındayken de bu kadar saçmalamıyordur diye düşünmeme sebep olan program. bir albüm 10 lira.eywallah.10 albümde 100 lira. ona da eywallah.hatta bi sır verim sana aslanım, 15 albümde 150 lira yapar.neyse bir insan senede 1500 adet albüm almaz.epi topu takip edilen sanatçı sayısı en fazla 20 dersek ve bunların da en fazla 10 tanesinin bir sene de albüm çıkardığını ve herbirinin aynı gün hatta aynı ayda albüm çıkarmadıklarını hesap edersek, ortalama 10 bilemediniz 15liraya sevdiğiniz insanların emeklerinin karşılığını vermiş olursunuz. gerçekten insanların emeğine saygı duyuyor ve yaptıkları işin kalitesini yükseltmeleri ve devamlılığı sağlamak için albüm satın alınması gereğini biliyorsan bir öğle yemeğinden feragat edebilirsin.öğrenci dahi olsak hangimiz ayda bir defa kebapçıya gitmedik ki.gitmeyiver, yemeyiver,albüm al. aylin aslımın cep telefonu muhabbeti ayardır.babasıdır hemde.kimse tüccar bu tüccar demesin.kendisini savunacak tabi.işin içine girmeden kimse bilemez.kaldıki 5 liralık albümleri dahi 12ye bölen sanal alışveriş platformları mevcut.madem bu kadar klavye erbabıyım sözlük yazarıyım ben lanla geziyosun arada uludan çıkış yap ve buralara bir bakın.

edit: cheapdeathmiş top sakallı eleman.
gördüm ki dün gece disko kralına katılanların dolayısıyla da eline mikrofon alıp sanatın ve sanatçının dostu kimliğine bürünenlerin hepsi üni tayfası.ben de 18-20 yaşın verdiği heyecanla, dünyanın böyle bir yer olmaması gerektiğini, insanların daha eşit şartlarda yaşaması gerektiğini, sanatın hakkının verilmesi gerektiğini, sosyalizmi, paranın nankörlüğünün falan filan sadsfdf konuşurdum anlatırdım. ve en acısı inanırdım ben bunlara. ta derinden yürekten. babam cebime harçlığımı koyuyor, okumaktan başka derdim yok, dolayısıyla düşünmeye zamanım var.

3-4 sene sonra bu konuşkan, yürekli, hayat dolu arkadaşlarımız okudukları okullardan mezun olacaklar. aileden zengilerse ne ala memleket, bu tip entelektüel sorunlarla boğuşmaya devam edip, sanata daha fazla nasıl katkı yapabiliriz acaba diye kendi kısıtlı çevrelerinde diyaloglara girecekler.

ama taksitle müzik cdsi almayı düşünen arkadaşlar da ay sonunu nasıl getireceğim hesaplarında olacaklar. kira çok paalı üff amına koyim derken lastikli pijamalarından aşşa ellerini sokup dertle daşşaklarını kaşıyacaklar afedersiniz. kurban sokakta yatadursun, sokağa düşmemek için hangi cambazlıkları yapmalıyım sıkıntısını tadacaklar.

bir de hepsinin ağzından rock kültürünün gruplarının adı döküldü. rock türkiye'de büyük kitlelere hitap etmediği için rock sanatçısının hali budur dostlarım. ha sen bir şebnem ferah kalitesine ulaşırsın, o zaman da sıkıntın derdin kalmaz. ince çizgi var burada.

hoş görmek lazım bu enerji dolu hayatları. keşke elleri mikrofon tutunca birden bu kadar sanatsal olmamaya çalışsalardı. ismail yk gibi bir malzemeleri vardı. alttan gödermeler yapsalardı da bizde "bak zeki kız hacım. neler diyor ismayile ahahah" şeklinde kahkahalara boğulsaydık. zira disko kralı sanatçının sorunlarına çözüm getirebilecek ciddiyette bir program değil. büyüyecekler daha. bariz.
en başından itibaren gergin geçen program olmuştur bu haftaki, okan'ın ismail * hakkında konuştuğu sırada ismail'in yüz ifadelerinden bu anlaşılabiliyordu. hatta bi ara mikrofonu masaya attı tepki olarak * daha sonrasında yeşim salkım amacına ulaştı 1 hafta boyunca magazin ve basın ondan bahsedecek. birde az önce okudum aralardaki o zaman nasılsın? skeçlerini saçma bulanlar var gün içinde izlediği dizilerde aynı saçma ve benzer yavaşlıktaki sahneleri saçma bulmayanlar, onlar zaten okan'ın haftalardır vurguladığı dizilerin yavaşlığı ve bu yavaşlık içinde hiç bir şey anlatmamasına yapılan göndermelerdir. yeşim salkım ve diğer konuklar hakkında daha fazla yorum yapmayacağım zira şuan burda değiller.
kimsenin kmseyi temsil etmediği bir program.

sözlükten katılan arkadaşlar kendi fikirlerini söylemişler, düşüncelerinidışavurmuşlardır.

her biri bişeyler anlatmaya çalışmış ve başarmışlardır da.
zirvelerde sanat konuşulması konusu haricinde her şey iyidir , güzeldir.

tanım: aylin aslım'ın saçmaladığı; yeşim salkımın sapıttığı; diğer konukların saksı tadıında takıldığı program olmuştur.
uludağ sözlüğün yaşam alanı.
aylin aslım ın ' son model telefonlara parayı veriosunuz telefona verdiğiniz parayı almüme verseniz daha insanca hayatlar yaşardık hebelehübele ' tarzında konuşmalarıyla batırmış batırmış ve batırmıştır. he bide şu var evet sevgili aylin biz sizin acı çekmenizden delirircesine zevk alıyoruz sapığız biz. bırak bu işleri allasennn!
aylin aslım 'a kafa atmak istememe sebep olan programdır.
aylin aslım'ın "2 tane bira az için" diyerek klişenin dibine vurduğu polemik dolu münakaşalara ev sahipliği yapmış programdır. içtiğim biradan kime ne? neden biramdan kısıyorum? ayrıca rockçı dediğin bira içmek zorunda mıdır? neyse bunları geçelim. türkiye'de yapılan rock müziğe emek anlamında tabii saygım var, fakat yapılan her müziği dinleyeceğiz diye bir şey yok. binlerce grup dinliyosak bunlardan 30'unun hastasıyız, köpeğiyiz diyelim. kaldı 970. bir de yeni çıkanlar, merak ettiklerimiz var. içinde ne olduğunu bilmediğimiz ve malum popüler olmadığından serdar ortaç klipleri gibi tvlerde klipleri dönmeyen albümleri, bir öğrenci için hiç de azımsanmayacak fiyatlara satın almak biraz mantıksız kaçar. sevdiğim grupların her şartta albümünü satın alan biriyim. iyi icra edilmiş her türlü müziğe saygım da var; ancak hâlâ aşk ve sevgi içerikli şarkı sözleri yazıldığı ve bunların bize kakalanmaya çalışıldığı müddetçe, değil 10 lira üstüne para verseler de albüm falan almam. sanata değer verilir, ama iyi olanına verilir. kimse kimseyi yemesin şimdi "rockçılar sokakta yatıyor" diye. zaten çıkan albümleri gördükçe "bunun için mi yattınız lan sokakta?" demeden edemiyorum. hem stüdyoda sabahlamak oldukça eğlencelidir. sıkıntı her işte olur. afedersiniz götlerinden kan gelene kadar çalışan hamallar ne yapsın o zaman. mühim olan üretilen şeyin kalitesidir. serdar ortaç'ı -haklı olarak- eleştiren rockçılar, bir de kendi yaptıklarına baksalar, ne kadar tekdüze ve tekrarcı olduklarını fark etseler, ne denli piyasaya oynadıklarını bir itiraf etseler... artık tüm dünyada düzen böyle. herkes müzik dinlemek için interneti kullanıyor. aylin aslım'ın bu soruna bir çözümü varsa, buyursun çabalasın. artık albümden sağlanamayan gelirler, turnelerden fazlasıyla sağlanıyor. dert etmeyin böyle şeyleri. türkiye'nin hâlini bilmeyip kendilerini sefil gibi göstermeleri hoş olmuyor. zaten gerçekten rock veya metal kültürünü içselleştiren insan çıkıp da "albümlerimizi almıyosunuz ağbi" şeklinde konuşmaz orda.

not: uludağ sözlük olarak programa giden arkadaşlar! ben sizi anlıyorum. o kadar da saçmalamadınız, üzülmeyin.
dün gece mantıklı mantıksız konuşmaların iç içe geçtiği bir program oldu disko kralı.

ilk başta kabullenilmesi gereken orada kimsenin kimseyi temsil etmemiş olduğudur. fakat orada okan bayülgen'in evet uludağ sözlük diyip soruyu yöneltmesi ve karşıdaki kızın 'biz' diye cevaplar vermesi bu durumu değiştirdi. mantıksız kızın kendi fikrini 'bence' diye başlayarak söylemesi gerekirdi.

ikincisi; evet kimsenin acı çekmesinden hoşlanmayız fakat genelleme yapacak olursak yokluklarla bir şeyleri başarmış kişileri, grupları, takımları vs. hep daha çok severiz tutarız. bu futbolda da böyledir müzikte de. kandırmayalım kimseyi. okan bayülgen'in de biraz bahsettiği gibi, eğer kurban amerikalı bir grup olsaydı belki çok daha fazla dinlenirdi ama ülkemizde bu kadar seveni olmazdı. ya da bırakalım amerikalı bir grup olmayı. mor ve ötesi gibi bir grup olurdu. ya da duman ya da athena gibi. tam bilmiyorum bu grupların oluşmasının aşamalarını ancak popüler gruplar için bir aşamadan sonra kaygı duymadıklarını göz önüne alırsak böyledir bu durum.

şahsi fikrim, gerçekten çok zor şartlarda müziğini yapmak isteyen müzisyenler benim açımdan diğer gruplara göre 1-0 öndedir. yaptıkları daha değerli gelir bana. ama demiyorum ki hepsi yokluk çeksin. öyle salakça bir düşünce yok yani. ama çoğumuzda da vardır işte bu ' kendi çabalarıyla bir şeyler yapanları daha çok sevme ' durumu. yani bahsedilen acı çekmesini istemek tabirini böyle açıklamalarını beklerdim oradaki yazarların.

aylin aslım'ın dedikleri de kısmen doğrudur. o konuşan taksitçi elemanın telefonu eminim pahalı bir telefondur. gerçi o arkadaş hakkında çok da fazla konuşmak istemiyorum çünkü bayaa saçmaladı. 'taksit yapsınlar kardeşim o zaman' tarzı bir açıklama hem saçma hem gereksizdi. gerçekten üzerinde konuşmamak bile gerekir.

aylin aslım'ın isyanını çok iyi anlıyorum. gerçekten tamamen kendi çabasıyla bir albüm yapmış ve çıkardığı gün 3500 sitede bedavaya indirildiğini görmüş. bu çok acı bir şey. böyle giderse bir daha albüm çıkaramayacağının farkında ve isyanı kesinlikle haklı. aylin aslım 200 bin satsa, onun dışında yine internetten deli gibi indirilse bu kadar kızacağını zannetmem. o tarz birisi değil bence. bence tabi...

programda bir ara ismail yk ile aylin aslım'ı karşılaştırdı okan bayülgen. şarkısını okudu aylin'in ve aslında allah belanı versin'le aynı tarz gibi dedi. doğru da. ama burada başarı kriteri aranamaz. neticede 10-16 yaş arası genç kızların çok büyük çoğunluğu ismail yk albümünü satın alır aylin aslım'ın albümünü almaz. yine 10-16 yaş arası erkeklerin kızlar kadar olmasa da büyük çoğunluğu ismail yk albümünü satın alır ya da büyük bir zevkle dinler aylin aslın'ı hiç dinlemez. çok çok azdır dinleyen. bu gerçekten de bir kültür farkıdır. fakat aylin aslım'ı dinleyenler çok kültürlüdür anlamında demiyorum. neticede rock müziğin türkiye'deki yeri belli. ama zaten bu karşlılaştırmanın gereksiz olduğunu kendisi de biliyordur ve çok fazla üzerinde durmaması gerektiğini de biliyordur.

müzisyen olmaya çalışan biri olarak şöyle düşünüyorum. beğendiğiniz birisinin albümünü gidin alın. aylin aslım'ı seviyorsanız albümlerini alın. senede 10 albüm çıkartmıyor ki... 10 lira koymaz size kandırmayalım birbirimizi. fakiriz öğrenciyiz edebiyatı işin yalan kısmı. eğer gerçekten müziğe değer veriyorsan 2-3 gün sigara içmezsin, ya da 2-3 gün okula yürüyerek gidersi patatesli filan yemezsin ne bileyim, alırsın yani o albümü. almalısın. çünkü O ve O'nun gibilerin yaptığı şeyler 10 liradan çok çok daha değerli. mukayese bile edilemez. o yüzden ya dürüst olalım ya da boşu boşuna sırf laf olsun diye ortalığa çıkıp konuşmayalım. bu kadar...
bu porgramda sözlükten kimse o kadar tartışmanın içerisinde bi radiohead örneği vermemiş çok üzücü.
(#6569219)
yeşim salkım ın "burada olmayan bir insanla ilgili konuşamazsın, senin de ağzına bir ayar çekmen gerekiyor." gibi laflar ettiği program.

oysa yakın bir zamanda çıktığı bir programda okan olmamasına rağmen onunla ilgili gayet rahat konuşmuştur.

http://videogaleri.gecce.com/videogaleri.aspx?g=1798
okan bayülgen'in ismail yk'nın "allah belanı versin" şarkısı hakkında şöyle bir yorum yaptığı program olmuştur;

- "allah belanı versin, allah seni kahretsin, bana gelen sana gelsin..." diyor ve sonunda ne kalıyor?
+ "yar"
- evet o olmasa "rock" olmaz zaten.*

bilerek mi yaptı yoksa ben mi fesatım bilemedim.
yaş almaktan mıdır, kendisinde gözlemlenen bazı değişimler sebebiyle midir bilmem, eskisi kadar fanatiği değilim. ancak bir şekilde istediğim zaman onu izleyebileceğimi bilmek bana mutluluk veriyor. medya'nın kralı daha çok sardı beni, mesai sebebiyle muhabbetin kralı'na henüz yetişemedim. haftanın 3 gecesi saatlerce süren canlı performans yapmak -ki dün geceki gibi kazalar da olabiliyor- başlıbaşına takdire şayan. bazen performans düşüşleri yaşanıyor evet, gene de ben geçen sezona göre daha memnunum kendisinden. yalnız bazen fazlaca konuştuğunu ve konukların söz hakkından çaldığı hissine kapılıyorum son zamanlarda. özellikle de yetkin olduğu tiyatro ve sinema gibi konularda...

dün gece içinse salkım hanım'a bu fırsatı verdiği için üzüldüm. hanımefendi lansmanını yaptı ve gitti. programı piç edip bıraktı resmen. yayın ekibinin ve okan'ın gece sonundaki hayal kırıklığını hisseder gibiyim. keşke yeşim salkım'ın bundan nemalanmasına kıvrak zekasıyla engel olabilseydi.
Okan Bayülgen'in kendisi gibi, başarılı programı. Bu sene farklı isimler ve formatlar altında 3 geceye yayilan, jenerik müziğinin çok başarılı olduğu, ve maalesef dün gece Yeşim Salkım'ın saçmaladığı program. Serdar Ortaç'ı çok sevmeme rağmen, Okan'ın ona laf atmasını fazla art niyetli bulmuyorum. Yeşim Salkım hanımefendinin Serdar'dan başka bir derdi olsa gerek.
okan bayülgen in koyduğu laflar ile hatırlanacak bir program geçmiştir. yeşil salkım a ''safiye soyman ile ilgili konuşuyorsun'' şeklinde bir laf çarpıtması ve madonna muhabbetini açması artıydı. ama muhabbeti biraz fazla uzattı. sözlük yazarları ise hep aynı kişilerin söz alması ve muhabbet veya atışma şeklinde dönüşmesi kötüydü. daha çok kişi söz alsaydı. 4 kişi ile muhabbet dönmeseydi daha iyi olurdu.
berbat bir program.

farkli ve cok özel olmaya calisan bir adam (okan bayülgen) , elestirme taklidi yaptigi popüler kültürden ekmek yiyor , hem de disko krali olarak.

bir yaratik bu kadar celiskili olursa sabah kadin programlarini, serdar ortac komigini tiye alma becerisinin aslinda bir basitlik oldugunu anlamak icin kac yil gecmesi gerekecek?

40 küsür yasinda yüzü darmadagin olmus, göbegi pantalonunu tasiyamiyor. laf ebeligi ise konustugu 150 kelimelik türkcenin bile gerisinde kalmis.

ama dert etmesin. bu salak türk tv manyaklari, seda sayan'i alkisladigi gibi onu da alkislar.

seviyesini seda seyan düzeyine indirirse tabi.
(bkz: pascal nouma) **

okan bayülgen'in aldığı konuklarla ve telefona bağladığı izleyicilerle taşşak geçtiği program. kardeşi medya kralı ile birlikte televizyon dünyasının ne kadar vahim bir durumda olduğu mesajını vermek istiyor. yediği kaba sıçan programlar bunlar.

tabii okan bayülgen aykırı bir adam olmanın ekmeğini yiyor bu tip programlarla. hani her sunucu gelen konuklarına saygıda kusur etmez ya, bu adam bunun tam zıttı bir tavır sergileyerek televizyonda tutunmuş ve yıllarca da bırakmamıştır. zeki adamdır kendisi. işini bilip nadir işe gidenlerdendir.

buraya kadar yazdıklarım bu programı tenkit etmek için değil. bana göre gerçek yüzü budur. severim. severek izliyorum, ancak ne hikmetse son bölümün yarısına gelmeden alkolün de etkisiyle sızmışım tv başında. allahtan sızmışım zaten. neyse yaa, o konuya ben hiç girmiym. ahah..

(bkz: ayar yiyerek büyümüş nesil)
adam sıçsa sıçtığına da çubuk soksa onu da program diye yayına koysa izleyeceğiz. öyle tapıyoruz bu adama(!)

nerede o eski ramazanlar gibi nerede o eski okanlar ve beyazlar.
güncel Önemli Başlıklar