bugün

işitmek için kulak vermek. *
din hakkında bilgi sahibi etmek.
- bana nasıl abdest alacağını göster.
- önce elleri yıkarı...
- bak dinleyince yapabiliyormuşsun sen de.
herkes yapamaz kolay kolay. dinliyormuş gibi yapanlar da vardır elbette. zordur vesselam.
konuşmaktan daha önemli bir eylemdir... dinlemek anlamayı kolaylaştırır...
yüreğe giden bir caddedir.
Ama gerçekten dinlemek... Kesmeden, hayal kurmadan, vereceğiniz cevabı düşünmeden... Can kulağıyla dinlemek.

sonra - hı? anlamadım... ne dedin? gibi söylemlere maruz kalmamak için.
çoğumuzun -mış gibi yaptığı eylemlerden bir tanesi.
günümüz jenerasyonu için; (bkz: dinlenmek)*
başkalarını olduğu kadar kendini de anlamanın en iyi yoludur.
zor zanaat. bazen sana hiç de yakın olmayan birini dinlemek mesela. mutlaka olmuştur sizin en yakınlarınıza bile zar zor anlattıklarınızı öyle bir anlatırlar ki. çaresizce hem de. yargılamazsınız da dan dun her şey pazara mı dökülür öyle diye. anlama evresine bile geçemezsiniz çoğu zaman. sadece dinlersiniz onun acıları biraz olsun azalcakmış gibi sanki siz dinleyince. ki anlattıkça büyür kötü olan her şey. çoğalır mikroplar gibi. tek karlı dinleyen olur. o da kendi haline şükredebilecekse dinledikten sonra. dinledikçe şişer için. sonra şöyle dersin. demelisin. hayat kendine kattıklarındır düşünme. fazlası gelemez ki elinden sağır değilsen eğer.
herhangi bir konuda konusurken, bir yardim isteginde bulunurken, bir is gorusmesi yaparken, zorlu bir probleminizin cozumu icin tavsiyeler ararken, hatta havadan sudan bahsedilen bir sohbette bile, muhatabiniz tarafindan yurekten dinlendiniz mi hic? bir cift goz, her pariltisi ile sizi dinledigini hissettirdi mi? cevabiniz evetse dinlemenin anlamindan haberdarsiniz demektir.

hergun bircok defalar yaptigimizi zannettigimiz halde cok az yaptigimiz, hatta genellikle yapmadigimiz birsey varsa o da dinlemektir.

dinliyormus gibi yapan birisi kadar pek az kisi bizi incitebilir. bircok insan ise dinliyormus gibi yapmak kasti bulunmamakla birlikte dinlemesindeki bilincsizlik, dolayisi ile kalitesizlik sebebi ile sonuc olarak dinliyormus gibi yapmis olur.

dinlerken kulaklarimiza cok az is duser. onlarin gorevi sadece sesi duymaktir. fakat dinlemnin, sesleri duymaktan ibaret olmadigini bilmeliyiz. ne yazik ki bir cok insan "evet seni dinliyorum" derken "sesini duyuyorum" demek istemektedir.

otobusle harikulade bir ormanin kiyisindan gecerken ormanin bizde bir takim duygular uyandirmasi, mesela bir ferahlama duygusu vermesi tabiidir. ama firsat bulup ormanin derinliklerinde turlu kus civiltilari, cesitli hayvan golgeleri ve sik agaclar arasinda yalniz kalabilirsek orada daha bircok "sesler" duyacagiz. kiyisindan gecerken bize pek az birseyler soyleyen orman, icinde yapayalniz kaldigimizda bize cok seyler soyleyecektir.

kulaklarimiz ormanin seslerini dinleyebilmemiz icin yetmeyecek, duygularimiz hareketlenecektir.
insanlari, kiyilarindan otobusle gecerken degil, onlarin derinlikleri icinde dinlemeliyiz. durarak ve duyarak dinlemeliyiz.

sozleri anlamlandiran kulaklarimiz degildir. cunku anlam, sesten ibaret olamaz.

biz, duydugumuz kelimeler bizde canlandiginda, sesin arkasina ulasabildigimizde gercekten dinlemis oluruz. bunu basarabilmemiz buna niyetli olmamiza baglidir. duymak icin degil anlamak icin dinleyecegiz.
hep merak etmişimdir de. kelime kökü 'dinle'. ama ya kök din ise? yani din kelimesi ile bir ilişkisi olsa?
karşınızdakini iyi hissettiren durumdur.
Şu an yaptığım iş. Rüzgarı dinliyorum öyle soğuk ki hava şu kadarcık şeyi bile beş dakikada yazıyorum.
bir dertten dolayi dinliyorlarsa sizi mumkunse birdaha kimseye derdinizi acmayin hicbir faydalari olmuyor.En mukemmel zamanlarda vicdaninizin sesini dinleyin o size gerekli faydayi gosterecektir.
bir insanın bu eylemi hakkıyla yerine getirebilmesi için kendini güvende hissettirmesi, savunma mekanizmasını yönetebilmesi gerekir. Bir ormanın kıyısında öğle saatlerinde uzun bir yürüyüşten sonra dinlenmek için bir ağacın gölgesine oturduğunuzda kuşların sesini dinlemek gibidir. Hiçbir tehlike arz etmez. Aksine keyif ve huzur verir. Peki bunun tam tersi dinlendiğimiz sırada bir köpek havlaması duysak ne olurdu? Muhtemelen bir anda irkilecektik. "Şuna bak ne güzel havlıyor köpek bana huzur veriyo" demeyiz hiçbirimiz ta ki kendimizi tam anlamıyla güvende hissedene kadar. Yapısı itibariyle anlamaktan ya da anlamaya çalışmaktan farklıdır. Çünkü "anlamaya çalışmak" eylemi içinde pek çok gizli neden besleyebilir ve dinlemek içinde herhangi bir neden barındırmaz.
Bazen konuşmaktan bile çok daha iyi gelen, güne fazlasıyla anlam katan bir durum..
Bir insanı anlamak ,yeni yeni anlamlarla onun sözlerinde gezinmek güzeldir ,
değer verdiğin bir insanın sözlerini kendince özümsemek ise çok daha güzeldir..
Kısaca,
Bazen Çok konuşmaktansa karşısındakileri anlamayı tercih eden insanların yaptığı bir eylem..
Konuşan kişiye önem verdiğini gösterir. Oldum olası benden büyüklerle oturup onların hayat hikayelerini, benim yaşımdayken nasıl bir hayata sahip olduklarını, hayatın nasıl geçtiğini, acılarını, mutluluklarını dinlemekten keyif almışımdır. Yavaş yavaş anlatma sırası sanırım bana geliyor.
Sorunun değil çözümün bir parçası olmaktır.
Başkalarını dinlemeye tahammülü yok. Neyin diplomasi yürütme neyin işbirlikçi olduğuna, kimin yurtsever kimin hain olduğuna, kimlerle konuşulup kimlerle konuşulmayacağına kendisi karar veriyor. Bilakis kendi kategorize ediyor.

Bu ülkenin her sözü dinleyen ve en güzeline uyan insanlara ihtiyacı var. Bu ülkenin her sözün korkmadan ve özgürce söylenebildiği bir konuşma zeminine ihtiyacı var.

Hakaret etmeyen herkesi sonuna kadar dinlemeliyiz. Baskı ve şiddet kimden gelirse gelsin reddetmeliyiz.
Bişnev in ney çün hikâyet mîküned
Ez cüdâyîhâ şikâyet mîküned

Dinle, bu ney nasıl şikâyet ediyor,
Ayrılıkları nasıl anlatıyor.

Mevlâna'nın Mesnevîsi, ‘bişnev’ kelimesi ile başlar, yani ‘dinle’. Hazret-i Celâleddin-i Rûm’i’nin Mesnevisine başka ibarelerle değil de ‘dinle-işit’ kelimesi ile başlamasınını çok özel anlamları vardır.

Mesnevi’nin ‘dinle-işit’ kelimesi ile başlamasının bir nedeni, Ney’in sesinin dinlenmeye muhtaç olması, ve (dinlemek) hassasının da diğer uzuvlardan daha faziletli olduğundandır. Kulaktan sonra başka uzuvların en muteber olanı göz, yalnız sınırlı bazı maddi olan şeyleri görebilir. Kulak ise varlığı hissedilmeyenleri, maneviyatı, mahlûkatı, nihayetsiz hikmetleri dinlemeye istidatlıdır.

Mesnevi’ nin başlangıç ifadesindeki emri ve tavsiyesinde olduğu gibi dinlemeyi bilmek çok önemlidir,önceliklidir. Çünkü “olma” nın yolu “bilme” den geçer, “bilme” ise dinleme ile başlar. Bilme okuma ile olsaydı, dinleme yerine okuma daha öncelikli olsaydı, saygıdeğer öğretmenlerimizin, hocalarımızın asli fonksiyonları kalmazdı. Herkes kitap okur, öğretmenlerinden bir şey öğrenmesine gerek kalmaz, okuduğu kitaplardan yeterince ilim öğrenirdi. Ama okuma ile değil, dinleme ile öğrenilir.
sözlük tanımı bir konuşmayı, bir sese işitmek için kulak verme, duyma, işitme. Ancak bu kadar basit bir tanımı hak etmeyecek kadar önemli bir eylem. Peki nedir dinlemek? Sadece susarak bir duvar gibi denilenleri işitmek mi? Yoksa tüm dikkatini karşımızdaki insana verirek onun ver istedikleri mesajı anlamak hayata onun bakış açısından bakmak, derin ilişki kurmak ve onu anlamak mı?

Aslında günlük hayatımızdaki problemlerin çoğu dinlemediğimizden ya da dinlemediğimizden ortaya çıkmıyor mu? Yanlış anlaşılmalar, sokak kavgaları, sözlü tartışmalar, önyargılar ve daha niceleri.

Peki nasıl daha iyi bir dinleyici olabiliriz? Sihirli kelime: "aktif dinleme". Aktif dinleyen kişi :: ilgiyle, odaklanarak ve sabırla dinler, Hem söylenenleri, hem de satır aralarındakileri anlayabilmek için b emek verir, Konuşmacıya yüz ifadeleri ile dönüt verir, Sorular sorup, Anlayıp anlamadığını beden dili ile ifade eder, Fikirlerini açıklar ve yorumlarda bulunur, Konuşmacıdan farklı düşünmenin yol açacağı öfke, kızgınlık gibi olumsuz duyguların etkisine girmeden dinler.

Velhasıl Dinleyerek hem öğreniriz, hem de kendimizi ileriye taşırız. S.A Helpi'nin şu meşhur sözüne kulak vermek gerekir: " Büyük insan dinlemeyi bilendir." Dale Carnegie ise farklı bir açıdan bakar ve: "Dinlemek, gösterebileceğimiz nezaketlerin en yükseğidir. " der.
güncel Önemli Başlıklar