bugün

dünyada her yerde bulunan inanılan inanç.
hak dine inanmak ve ona göre yaşamak insanın tabiatında vardır. ama şeytan ve yandaşlarına göre din bir afyondur, insanları uyuşturur, miskinleştirir.
kaynak: https://www.yeniakit.com....lari-nelerdir-139742.html
Toplumları yönlendirme şekildir bir adam 2000 liraya 10 saat 1 ay aralıksız çalışıyor. Diğer adam 2000 lira bahşiş veriyor bu adamın bu adamı öldürmeme sebebi dindir.
dine inanmazsan inanma da nedir o senden daha zenginleri öldürme dürtüsüne hak vermek. saçmalığın daniskası.
insan akıllı bir varlıktır. kendisi fakir diye gidip zengini öldürmez.
ne biçim ruhunuz var la.
"dinsiz insan dini bilinçli olarak yaşama yeteneğini ve böylece onu anlama ve üstlenme olanağını kaybetmiştir; fakat varlığının derinliklerinde hala bunun anısını muhafaza etmektedir."

mircea eliade

büyük felsefeci, dinler tarihi profesörü eliade'ye katılmamak ve insan doğasındaki gerekliliğini yadsımak mümkün görünmese de, günümüzde gerçek bir karşılığı olmayan, içi boşaltılarak hurafelerle doldurulmuş, diğer pek çok değer ve olgu gibi kısırlaştırılmış kavram. ya da şöyle söylemek gerekirse; günümüzde hiçbir dini olgunun, belli bir kitleyi tanımlamaya yeterli bir anlam ihtiva ettiğini düşünmüyorum.
Afyonun eş anlamlısıdır.
Son zamanlarda üzerinde daha çok durduğum kutsal bir inancın genel adı sonuçta dünyanın sonu geliyor eşhedü enla ilahe illallah.
din köleliktir...

dine, inanışlara karşı değilim, lakin bir insanın hayatının birinci sırasına dini koyması, hayatını din odaklı yaşaması köleliktir.
hem soyut, hem de somut anlamda kölelik.

bakınız günümüzde dinini yaşadığına inanıp tarikatlara, dergahlara kapananlar, burada her türlü ayak işlerini görüp amelelik yapanlar günümüzdeki kölelerdir.

hayatını din odaklı yaşayan insanlar köle olmaya mahkumlardır.

tarihten bir örnek vereyim.

istanbul'da ayasofya'nın karşısında bir sütun var.
çemberlitaş olarak biliyorsunuz bu sütunu, asıl adı stavros sütunu'dur.
görsel

efsaneye göre osmanlılar şehre girdiğinde osmanlı askerleri bu stavros sütununa geldikleri zaman elinde bir kılıçla gökten bir melek inecek ve bu kılıcı bir bizanslıya verecek ve onu kutsayacak, kutsanan bizans şovalyesi'de elindeki bu kılıçla türkleri geldikleri yere, yani horasan'a kadar kovalayarak hem konstantinopolis'i hem de anadolu'yu türklerden kurtaracaktı.
bu efsaneye inanan binlerce bizanslı bu stavros sütununun arkasına sığınarak osmanlı askerlerinin şehre girmesini bekledi.
imparator 11. konstantin kendilerine "bırakın bu inanışı, gelin şehrimizi savunalım" diye yalvarmasına rağmen bu saçma şeye inanıp sütunun arkasında melek beklediler.

melek gelmedi tabi.

osmanlı istanbul'u fethetti ve o sütunun arkasında melek bekleyen bütün salaklar köle oldular, çoğu köle pazarında köle olarak satıldı.

o sütunun arkasında bekleyip sonuçta köle olmayanlar kimdi peki?
din adamları...

milleti o sütunun arkasına toplayan, sonra milletin köle olmasına sebep olan din adamları, din adamı oldukları için köle olmaktan kurtuldular ve normal hayatlarına devam ettiler utanmadan...

tıpkı bugünün din adamlarının her türlü hurafeyi, saçmalığı yayıp utanmadan hayatlarına devam ettikleri gibi, insanları kandırmaya, din ile korkutup, din ile aldatmaya devam ettiler...

bugün de ortalık uçan, kaçan şeyhlerden gavslardan geçilmiyor malesef.
hatta allah ile konuşup depremi önleyenler(!) bile var.
ama deprem olunca da hiç utanmazlar bunlar o dediklerinden.

ne diyelim?
insanlar böyle salak oldukça, bunlar her daim yolunu bulacaktır...
Allah için doğduk
Allah için yaşarız
Allah için ölürüz

Gerisi tırı vırı..
görsel
"Türkiye Cumhuriyeti' nde, her reşit dinini intihapta (seçmekte) hür olduğu gibi, muayyen (belli) bir dinin merasimi de serbesttir, yani ayin hürriyeti korunmuştur. Tabiatıyla ayinler, asayiş ve umumi adaba mugayir olamaz; siyasi nümayiş şeklinde de yapılamaz. " (medeni bilgiler, 93)

"Bunun gibi bağlı bulunmakla inanmış ve mutlu olduğumuz islam dinini, yüzyıllardan beri alışılmış olduğu üzere, bir politika aracı durumundan kurtarmak ve yükseltmek gerektiği gerçeğini görüyoruz. Kutsal ve tanrısal olan inanç ve vicdanlarımızı karışık ve türlü renkte bulunan ve her türlü çıkarlar ve tutkuların alanı olan siyasetten ve siyasetin bütün öğelerinden bir an önce kesinlikle kurtarmak, milletin dünya ve ahiret mutluluğunun emrettiği bir zorunluluktur. Ancak böylece islam dininin yüceliği gerçekleşir. "

"Türkiye Cumhuriyeti' nde, herkes Allah' a, istediği gibi ibadet eder. Hiç kimseye dini fikirlerinden dolayı bir şey yapılamaz. Türk Cumhuriyeti' nin resmi dini yoktur. Türkiye' de, bir kimsenin fikirlerini zorla başkalarına kabul ettirmeye kalkışacak kimse yoktur ve buna müsaade edilmez." (medeni bilgiler, 117)

"Bizim dinimiz hiçbir vakit kadınların erkeklerden geri kalmasını talep etmemiştir. Allah' ın emrettiği şey, erkek ve kadının beraber olarak ilim ve bilgiyi kazanmasıdır. Kadın ve erkek bu ilim ve bilgiyi aramak ve nerede bulursa oraya gitmek ve onunla donanmak mecburiyetindedir. islam ve Türk tarihi tetkik edilirse görülür ki, bugün kendimizi bir türlü kayıtlarla bağlı zannettiğimiz şeyler yoktur. Türk sosyal hayatında kadınlar ilim, kültür ve diğer hususlarda erkeklerden katiyen geri kalmamışlardır. Belki daha ileriye gitmişlerdir."

"laiklik asla dinsizlik olmadığı gibi, sahte dindarlık ve büyücülükle mücadele kapısı açtığı için gerçek dindarlığın gelişmesi imkanını temin etmiştir."
muhafazakar aile çocuğu olarak 8-9 yıl önce soğuduğum olgu.
kemalist tüccarlarının ve solcu pkk sevicilerin sürekli neden saldirdigina anlam veremedigim manevi temiz bir duygu
ınançsizsan inançsiz ol aga !
ama neden hergün din düşmanlığını yapiyorsun inanmadigin dine malmısın ağa ? ....
toplumda amaç olarak kullanılan ama aslında araç olan kavramdır. evet, din aslında bir kavramdır. bu kavram felsefi bir kökeni olan bir kavramdır. insanların vicdan oluşumunu tamamlayabilmesi ve bireysel ahlakını oturtabilmesi için ortaya çıkmıştır. herkes için gerekli olmamakla birlikte bazı insan tipleri için (öfke problemleri yaşayan, bağımlılık sorunları olan vs.) gerekli olan bir kavramdır.

din bir araçtır. din insanların kendilerini bulması için değil aksine kendilerini kaybetmemeleri için bir çeşit filtre görevi görür. bunu bir anti-virüs programına benzetebilirsiniz. bilgisayara yön veren anti-virüs değildir sonuçta değil mi? ama bugün toplumda malesef din bu algıya oturtulmuştur. anti-virüs, ün amacı zararlı yazılımların ayırdına varmayı sağlamak ve buna önlem alması için kişiyi uyarmaktır. bunun zararlı olup olmadığına yine siz karar verirsiniz ve ona göre programda çeşitli ayarlamalar yaparak yazılıma izin verirsiniz veya vermezsiniz. bu olması gerekendir.

fakat bugün din, karar veren otorite konumundadır. yani anti-virüs programı sizin bile üstünüzde bir hükme sahip bilgisayarınızı yönetmede. bu durum ne kadar saçma geliyor değil mi kulağınıza? işte bu kadar saçma bir toplum algısında yaşıyoruz.
Din fıkıhtan ibarettir.
kendisiyle yollarımızı lisedeyken ayırmıştık. dinin insanın içini rahatlattığını iddia eden çok insan var ama bende durum tam tersi. bir adamın kendinden çok daha fazla kazanan birini öldürmeme sebebinin din olduğu pek iddia edilemez bence. elbet istisnalar vardır. ama mantık diye bir kavram da var. bu konuda dinden daha çok işe yaradığına eminim. sonuçta dindar olup tecavüzcü, katil tonla insan var. kimi kiliseye gidince kimi de hacca gidince bu günahın silineceğine gerçekten inanıyor. bir dine inanmamak beni daha özgür yaptı. insanlara daha büyük bir pencereden bakma fırsatı buldum. dindar insanları da anlayabiliyorum. belki onları da özgürleştiren bu. benim anlamadığım bir dine mensup olduğunu söyleyip inancıyla ilgili, imkanı olmasına rağmen hiçbir şey yapmayan insandır. tamamen kolaya kaçmak, düşünmeye uğraşmamak bence. kimse seni inanmaya zorlamıyor ama korkuyorsun ya varsa diye vs.
Çok harika bir silah

insanlığın nükleerden bile daha etkili silahı insanların yüreğine korku salıp onları kontrol etmesine yarayan harika bir mekanizma.
esasında toplumun belli bir yaşam biçimi içinde yaşaması esas alınan ve ilahi gücün değil daha çok insanların kendi benliklerini hoş etmek için basitçe kullandıkları araç asıl hoş etmemiz gereken EGo değil ilahi varlık olmalıdır.
din her zaman kullanılmaya açık bir şeydi ancak kullanılmak istenmiyorsanız dinin bir vicdan işi olduğunu ve dininizi büsbütün yaşamanız gerektiğini başkalarından görüp dini ona göre ele almamak gerektiğinin de bilincinde olmalısınız bu bilinçte olmayan insanlar her zaman bu yönde kullanılmaya mahkumdur.
sadece ve sadece güzel ahlaktır.
3-4 yıllık sorgulama sürecimin sonunda farkettim ki aslında çok da düşünmeye gerek yok, insanların hayatları üzerine en büyük düşmanıyla iddiaya giren bir tanrıya tapmak pek bana göre ve akıllıca değil. bakın ne kitaba ne sünnete ne tefsire girmeye gerek var.

ben dinlere inanmıyor ve hatta artırıyor kendi tanrımı yaratıp ona tapıyorum tapma da değil aslında arkadaş ve yardımcı gibi, özelliklerini filan kendim seçiyorum, daha özgür ve mutluyum.

edit: yatırım tavsiyesi değildir.
Milletlerin birbiri ile yakınlaşmasında en çok dikkat ettikleri inançlar bütünü.

Tarihte Çizilen sınırlar, yapılan göçlerde dinin çok çok büyük etkisi vardır.

Suriyelileri de ülkeye sokarken ummet ummet diye diye soktular, dile veyahut kültüre bile bakmadan.
Aradığımdır. Bilmiyorum nasıl olacak. Her şey çok karışık.
Vergileri belirliyen vergilere sesimizin kesilmesini sağlıyan bir exe yazılımıdır.
Fakirlerin ayaklanmamasını sağlamak için gereken olgu.

Sömürge devletleri de sömürdüğü halka bunu uyuşturucu olarak verir.
yüzyıllar boyunca gelişimi şu şekilde olan uydurma şey;

https://i.redd.it/lwzc95q7dp651.jpg

ama seninki doğru tabii ki.
(bkz: din normu)
(bkz: deutsche industrie norm)