bugün

Ekonominin devlet eliyle yürütülmesi, bir memleketin tarım ve sanayinin devlet eliyle yönlendirilmesidir.

Yol, liman, köprü, baraj yapımı gibi bayındırlık işleri hükümete devletçi niteliği vermez. memleketin büyük üretim araçları, hükümet tarafından işletiliyorsa bu iktisadi tutum devletçilik sayılır.

Devletçilik, liberalizmin karşıtı olarak gösterilmektedir.
1929'da dünyada yaşanan ekonomik bunalımın ertesinde gözlenen, kapitalizmin mevcut krizi aşmasına dönük hamledir. ülkemizde de ticaret burjuvazisinin krizden ağır darbe alması, devlet eliyle sanayileşme ya da milli burjuva oluşturma adına girişilmiştir. kaldı ki devletleşme sürecindeki pre-kapitalist toplumlar için zorunluluktur. bu nedenle kemalistlerin o döneme atfederek sahiplenmesi anlamsızdır; tercih değil zorunluluktur çünkü.
tüm dünyada keynesyen ekonomik yönelimin ve sosyal devletin de miladıdır bu yıllar. tabi bolşevik devrimi'nin halklar üzerindeki moral etkisini gözardı edemeyenlerin, kendi düzenlerini tehlikede görenlerin vermek zorunda olduğu bir tavizdir bu da.
türkiye'nin bugünkü vahim durumunun en önemli sebeplerinden biri.özel sektör ve sermaye düşmanlığı yaparak savunulması popülerdir ülkemizde!

(bkz: devletçilik)
fakirden alıp zengine veren ekonomi modeli. (bkz: Türkiye)
türkiye'nin vahim olmasının nedeni olarak gösterilen bir sistem! ancak öyle günah keçisi yapmaya da gerek yok, 20 yıl önce devletçiliğe savaş açmış en baba liboşlar bile bugün çark edip : "hata yapmışız biz, devletçilik o kadar da kötü değilmiş" dediler! çok merak ediyorum, onların allı pullu liboş öğretilerine kafa yorup türiyedeki yoksul halkını daha da mahfedecek liberal sistemi savunanlar acaba alık hocalarının bu çıkışına nedeyecekler?
önemli yatırımların devlet öncülüğünde gerçekleştirilmesidir.
ülkemizde, atatürk ün ilkelerinden birisi olan "devletçilik" le uzaktan yakından ilgisi olmayan sistem.

atatürk'ün devletçilik ilkesi, her yeri kamulaştırmak, sermaye ve girişimciliğe düşman olmak demek değildir, atatürk'ün devletçilik ilkesi ve buna bağlı olarak devletçi ekonomi, girişimciliğe ve sermayeye destekler vermek, devlet olarak ota-boka karışmamak, sadece ihtiyacı olan insanlara yardımcı olmak(eğitiminde burs sağlamak, işsizliğinde maaş bağlamak ve sosyal yardımlar, gibi). mümkün mertebe en düşük vergiyi alarak vatandaşını daha fazla yaşamasını sağlamaktır.

bizim devletçi ekonomi anlayışında, devlet arpa, buğday üretir, çiftçinin binbir zahmetle ürettiği çaydır, fındıktır gibi ürünlere fiyat belirler, belirlediği fiyat kendine alacağından genelde düşüktür, üreticide bu zararını karşılamak için yüksek fiyattan piyasaya ürünü sürer, olan vatandaşa olur. bizdeki devletçilik anlayışı, acayip vergiler alır, ota boka vergi alır, vergiyle kalkınacağını sanır, ama devamlı artan iç ve dış borçlardan kurtulamaz. gereksiz bürokrasi koyar, gereksiz yasaklar koyar, vatandaşını bunaltır.

osmanlı'nın kurucusu osman beyin babası şeyh edebali tam 700 sene evvel şu sözü söylemiş: "insanı yaşat ki devlet yaşasın", ama bugün bakıyorsunuz bu mantığın çok uzağındayız.
(bkz: kumanda ekonomisi)
(bkz: karma ekonomi)
cumhuriyetten sonra oluşan ilkelerden devletcilik ilkesinin ana teması.