uluslararası ilişkiler de bir devleti fiili olarak tanıma anlamına gelen kelimedir.
resmi olmadan işleme sokma manasınada gelir. En etkili ve bilinen örneği; batı almanya sayesinde doğu almanya'în AB'ye girmesidir.
K.K.T.C. 'de bir de facto'dur. Kimse tanımaz ama tanımamazlıktan da gelemez.
bir zamanlar berkun oya tarafından hazırlanıp,sunulan,cnn'de yayınlanan güzel program.
yeni piyasaya girmis,yüzde yüz türk sermayeli,cok cıvıl cıvıl koleksiyonları olan,fiyatları acaip makul giyim markası.
fiili olarak anlamındadır. örneğin de facto olarak kıbrıs rum kesimi'ni tanımamız. de jure olarak,herhangi bir hukuksal belge olmadığı için bu tanıma gerçekleşmese de fiiliyatta içinde olduğu örgütle münasebette bulunulduğu için böyledir.
ya da bir devleti,de facto olarak, spor müsabakası yapmak gibi bir faaliyette bulunularak ta tanımak mümkündür.
ikili yönetim anlayışıdır . Filistin yönetimi üzerinde Hamas kontrolündeki bir siyasal islamcı Gazza Şeridi ile El-fetih kontrolündeki amerikancı-siyonist liberal batı şeria yaratılması çalışmaları buna bir örnektir .
süper gömlekleri olan marka. ankara a city alışveriş merkezinde outlet şubesi vardır. ziyaret edilmelidir.
hukuki açıdan varolan yasanın pratikteki işlevinin ya da uygulanılabilirliğini açıklamak için kullanınan sözcük.
hukuk'da fiilen anlamına gelir.
kot amerikanın şalvarıdır reklamıyla akıllarda bayağı yer eden akdenız esintisi.
(bkz: de jure)
iktisat'da da fiili anlamında kullanılır.
(bkz: de facto para)
4 sene önce berkun oya'nın cnn türk'te yaptığı programın adı.
insanın toplumsal bir sözleşme altında yaşamayı kabul etmesinden önce varolan zıtlığın meşru halidir. bir nevi insanın kendi içsel dürtülerinin ve kendi yaşanmışlığının ortaya çıkarmış olduğu kişisel ya da kitlesel ön kabül.

insanların güvende olmak ve mülkiyet haklarını ellerinde tutmak amacıyla ortak bir yasa koyucu etrafında hemfikir olup, tüm yetkilerini yazılı kanunlarla güçlendirilmiş bir otoriteye devretmelerinden önceki anonim kanunlar olarakta betimlenebilir. birşeyin yasal olması meşru olduğu anlamına gelmemektedir, işte de facto bu meşruluğun nitelemesidir. mesela ingiltere anayasası aslında de facto irade üzerinden işleyen, yazılı olmayan,sırtını geleneğe yaslamış bir anayasadır.

örnek verecek olursak; migrosa ya da başka büyük bir süpermarkete giren bir çocuğun raflarda duran bir çikolatayı parası olmadığından dolayı alıp cebine atması yasallık açısından bir suçtur, ama de facto bir eylemselliktir. bu çok ince bir noktadır, bu noktayı anlayabilmek için hobbes, locke ve rousseau cu toplum sözleşmelerinin öncesindeki durumu bilmek gerekmektedir, özel mülkiyet ve malın devri durumlarının ortaya çıkmadığı döneme dair okumalar yapmak , olmadı proudhon okuması yaparak mülkiyetin nasıl bir hırsızlık olduğu yönünde bilgilenerek durumu değerlendirmek gerekmektedir.
Bir giyim markasıdır.
(bkz: buyrun benim)
Özellikle evlilik ve bazı ülkeler için kullanılan "De Facto" teriminin anlamı Pratikte - Uygulamada anlamına gelir.
çok itici reklamı sayesinde bir kaç kıyafet bakmak üzere girdiğim mağazasından anında geri çıktığım firma. tamam, yaratıcı olmuş ama şarkıcı seçimi iğrenç.
giyim markası olanı için;

(bkz: defacto)
(bkz: regal)
iğrenç reklamlarıyla dikkat çeken,5 alışveriş merkezinin 1 veya 2 sinde bulabileceğimiz mağazası olan akdenizli giyim markası.şu sıralar da sokaktaki insanlara jean çıkartan reklamıyla televizyonlarda rastlamak mümkün.
(bkz: kudüs)
kesimleri berbat,dar omuzlulara hitab eden marka..
tiffany ve lcw sentezi klasik bir giyim markasıdır.
bir ton para verip aldığım ince, gömlek üstüne giydiğim kazağı iki üç giymede tüylenme yapan marka.