bugün

turkcell reklamında yapılan geyik
"aşkım sana sırıl sıklam aşıgım"
Yanımda olsada, yağmurun altındaki fantazi duygularımın doruğa ulaştığı, anda kız arkadaşı arama ihtiyacı duymak.
bazen birlikte yaşadığınız insanla güzel anlar tıkanır, hayat rutinleşir, tutku eksikliği damarlarınıza eziyet etmeye başlar, huzur, sevecenlik, şevkat ve güvenin yetmediği anlar gelir. anlayamazsınız bu yaşadığınız şeyin ne olduğunu. herşey mükemmeldir ama birşey eksiktir aynı zamanda. didişmeye başlarsınız yok yere. her şey batmaya başlar..bazen uzatırsınız hiç bir ehemmiyeti olmayan şeyleri bile. "seni seviyorum" yetmemeye başlar. daha fazlasını istersiniz, ama bunu ifade etmez yerine saçmalar ve kavga konusu olmayacak şeylerle kırarsınız sevdiğinizi. ve daha bunu yaparken bile bir pişmanlık duyarsınız derinlerinizde bir yerde..ama durduramazsınız kendinizi..saçmalamanın dozajını arttırır ve gecenin bir yarısında bitti herşey diyerek kapıyı vurup sokaklara dalarsınız..sevdiğiniz içeride çaresiz, kırgın ve üzgün tek başına kalır.siz kapının öte yanında ondan dah üzgün ve pişmansınızdır. ama aşkın en büyük düşmanlarından birine, kibire yenilir ve kapıyı çalamazsınız geri dönmek için..
sokaklara vurusunuz kendinizi, yalnızlığın acısını test edersiniz.. kaldırımlar anlayış göstermez acınıza..ve ışıklar söner birbir yüreğinizde.birkaç anlamsız turdan sonra ayaklarınız ve sönen kibiriniz sizi evin kapısına geri getirir.. en samimi pişmanlık cümlelerini cebinizden anahtarla birlikte çıkarırsınız..kapıdan adımınızı attığınız da hayat size bir oyun oynamış olur.. sevdiğiniz yoktur. saat sabahın dördüdür ve pişmanlık artık sizin yaşadığınızı ifade etmede yetersiz kalır.korkarsınız, acıyı en derininizde duyarsınız. sevdiğiniz, kadınınız nerededir.. neden gitmiştir, ve başına birşey gelmiş midir? bütün o korku dolu sorular beyninizi kemirir.. sokağa fırlarsınız. çaresizce ve korkunuzu bastırmak için dualar ederek bütün o ara sokaklara dalarsınız. hayat oyunlarına hız verir ve yağmur başlar.. rüzgara eşlik eder yağmur ve sevgilinizin başına birşey gelmesi ihtimalinin korkunçluğuyla birlikte yüzünüze çarpar.. deli gibi koşarak, adını haykırarak çaresiz arayışınıza devam edersiniz. tam ümidinizi kesip aptalca çözümler düşünmeye başlayacağınız bir anda, sevgilinizi en tatlı ve çarpıcı haliyle; bir kerevetin altında ağlarken görürsünüz. ıslanmıştır, üşüyordur ve yağmurdan daha fazla ağlıyordur.
birbirinizi gördüğünüz anda herşeyi unutursunuz, içinizdeki pişmanlığın ve yaşadığınız paniğin verdiği eziklik buhar olur uçar. koşarak birbirinize sarılsınız.. ikinizinde ağzından aynı sözcükler dökülür aynı anda;
sana birşey olmasından çok korktum ...
siz de gözyaşlarınızı tutamazsınız, birbirinizin gözyaşlarını içerek öpüşürsünüz, ve birbirinize hiç sarılmadığınız kadar sarılıp evin yolunu tutarsınız.. söyleyecek çok şey yoktur.. yaptığınız bir budalalık aşkınızı tazeleme ve birbirinize duyduğunuz bağlılığı tazelemiştir ve bu eşsiz anı birer fincan kahveden ve ağlayarak sevişip, huzur içinde uyumaktan başka bir yolla kutlamak çok anlamsız olacaktır..
(bkz: sonbahardan nefret etmek)
-lan karıyı kaybettim olum. nerdesin kız hasibeeee?
+muraaat, nerdesin muradııım?
-burdayım hasibeeeeem, burdayıııım *
+bekle geliyoruuuum. *
-hasibem, çok korktum seni kaybettim diye.
+ben de muradımmm, ben de. ahh kara muradımmm.
yağmur dinmiştir ve mesut çift gökkuşağını önlerine alarak batan güneşe doğru yol almışlardır... * *
+ nigar nasılsın canım.
- evdeyim tatlım. ne oldu neden aradın.
+ yağmur çiseliyorda; aklıma sen geldin.
- çok raomantiksin aşşşşkıııııım.
+ *tabi oda var. ben evden şemsiye kap gel diyecektim. ben şimdi ıslanmayayım.
- ^+%^+& ha! allha belanı versin. bende düzeldiğini sanmıştım. hayvansın sen. öküz heri....
+ * canım geliyorsun demi? hadi bekliyorum. *
yağmurların içime yağdığı günlerdi..
şemsiyeler kırık dökük..
göletlerde yüzünün aksi..
tokalarının yeşilinde baharlar..
huysuz ve şımarıktın evet..
yakışıyordu kocaman gülüşün..
evet arsızdı hayallerin..
ve yalnızdın o hayallerde..
al senin olsun aşkın dediğinde..
ben çoktan başka bir filme dalmıştım..
adı yalnızlık.. * *
(bkz: ayrılık kalbine inmiş olmalı) bütün o yağmurlar içime yağıyor şimdi..
(bkz: yağmur karışır gözyaşlarına)
zor bir andır! elinize bakarsınız elinizi tutan biri olmadığını farkeder üzülürsünüz yanınızdan geçip insanlarda hep onun yüzünü ararsınız, çünkü sevgili giderken herkese yüzünü vermiştir ağlamaya başlarsınız yağmur kadar yavaş yavaş sonra o damlaların teninize dokunduğu yerde rahatlık hisseder durur yağmurla sevişirsiniz! sevgiliniz yağmur olmuştur artık! ta ki yine siz onu bir insanla aldatana kadar!
yüzüme çarpıyor şimdi gidişin yağmurlardan daha çok...
ve ellerim titriyor boşluğa sarılırken..
içime yağıyor bu kentin bütün yağmurları..
içimde boş yere bir umut..
sel getirir mi acaba eski anıları..
kokunu taşırken rüzgar..
acımı okşuyor yağmur..
ve damlalar yağıyorsa içime..
bu ayrılık beni her fırtınada..
bir kere daha vurur..
gittin diyelim..
sen yoksun diye..
bir daha yağmur yağmaz mı sanıyorsun,
kaldırımları hiç kurumayan bu kente..
sevgiliyi aramayı bırakıp onun yerine havaya yayılan toprak ve yağmur kokusunun çıkartılmasının daha uygun olacağı durumdur.
(bkz: çiseleyen yağmurda sevgiliyle karşılaşmak)
güneş kabak gibiyken bile yanyana olmayı yaşayamadığınız biriyle, yağmurun romantizmini hayal etmektir sadece.
ve uyanırsınız sonra..ruhunuzun derinliklerindeki fırtınalar, çiseleyen yağmur, şemsiyelerin altından fışkıran kahkahalar dinmiştir..dudağınızın kenarında mutlu bir gülümseme, kollarınızda, gözlerinden kirpiklerine ışık sızan sevgili vardır.
her konuyu "eski sevgili"ye çekebilen ben şahsiyetlerince; çiseleyen yağmurda eski sevgiliyi aramak şeklinde algılanan başlık..

ekrana düşen yağmur damlalarını siler bir yandan el, bir yandan da iyi mi-kötü mü ettim sorgulaması..
(bkz: bu sabah yağmur var istanbul da)
ağlamaktır.. kah mutluluktan kah yaşadıklarınızı bir daha asla yaşayamayacak olmaktır.. bi şarkı duyar ve yürümeye başlarsınız, kaçmaya çalışsanız da kafanızın içinde devam eder şarkı.. bi bakarsınız gözleriniz dolmuş etrafınızdakilere sanki hepsi hüzünlü sanki hepsi sizi anlıyormuş gibi bakarsınız. o anda başlar işte yağmur. her zaman tam zamanında başlar, gözyaşlarınız onunla birlikte akıp gitsin, içine karışsın diye.. sevgiliniz o an yanınızda yoktur ya da aslında hiç olmamıştır.. ya da hep sizinledir, sonsuza kadar o yağmurun altında sizinle ıslanmak için..