bugün

1917-1997
halk şiiri geleneğinin izinden gitmiştir.
1936'da sivas lisesi'ni, 1940'ta istanbul'da yüksek öğretmen okulu türk dili ve edebiyatı bölümü'nü bitirmiştir. uzun yıllar edebiyat öğretmenliği yapmıştır. ilk şiirleri gençlik ve varlık dergilerinde yayınlanmıştır.
ilk kitabının adı ise adamın biri'dir.
ayrıca (bkz: kamyonlar kavun taşır)
"Sana borçluyuz ta derinden
Çünkü yurdumuzu sen kurtardın
Hasta, yorgun düşmüştük
Yaralarımızı iyice sardın

Yiğittin, inanç doluydun, yapıcıydın
Sanatkardın, denizler kadar engin
Kimsenin görmediğini görürdü
Sevgiyle bakan gözlerin

Dedin ki: Bu millet, bu büyük millet
Yüzyıllar boyu geri kalmış
Bu yurt, bu güzel yurt, bizim yurdumuz
Her yanından yaralar almış

Dedin ki: Bir güzel savaşmalı
Kurmak için yeniden
Bilgiyle, inançla, coşkunlukla
"Öğün, çalış, güven"

Sana borçluyuz ta derinden
Işığısın bu yurdun
Dilimizi, ulusallığımızı öğrettin bize
Çünkü cumhuriyetimizi sen kurdun

Hürriyeti sen yaydın içimize
Halkçıyız dedin halk içinden
inançta hür yetiştirdin bizi
Borçluyuz sana ta derinden

Devrimlerle yüceltti, çok yüceltti
Bu milleti temiz ellerin
Sana borçluyuz ta derinden
En büyüğü Mustafa Kemal'lerin..."

Mısralarıyla Atatürk'e duyduğu minnettarlığı ölümsüzleştiren halk şairi.
Günümüz şairlerinden. Tokat'ın Zile ilçesi Çeltek Köyü'nde doğdu. istanbul Yüksek Öğretmen Okulu Türk Dili ve Edebiyatı Böümü'nü bitirdi. Antalya ve Ankara'da edebiyat öğretmenliği, Milli Eğitim müfettişliği yaptı, kültür ateşesi ve öğrenci müfettişliği görevlerinde bulundu. Kültür Müsteşar yardımcılığı ve başmüfettişlikten sonra görevinden ayrılıp, Türk Dil Kurumu genel Yazmanlığından emekliye ayrıldı. Şiirlerinde arı, duru bir dil kullandı, halk şiiri memleket ve insan sorunlarını halk şiiri öğeleriyle de yararlanan modern bir dille anlattı.

ESERLERi :

Adamın Biri, Rüzgar, Atatürk Kurtuluş Savaşında, Yeşeren Otlar, Süt, Şiirler, Yangın.

Bunlardan sonra Bütün Şiirleri yayınlandı. Şiir üzerine yazılarını Şiir Her Zaman adlı kitapta topladı.

Yeşeren Otlar ile Türk Dil Kurumu 1955 Edebiyat Ödülü'nü, Yangın ile 1981 Yeditepe şiir Ödülü'nü aldı.
iç göç olgusunu türk şiirinde başarıyla ele alan; duyarlı ve lirik bir dil kullanan anadolu şairi. Fransız edebiyatının etkisi altında kalmıştır.
....
benim doğduğum köylerde şimal rüzgarları eserdi
bu yüzden dudaklarım biraz çatlaktır
öp biraz.
..

değerini yıllarca koruyabilmesi ve şuan kitlelerce pek bilinmemesinin sebebi değişik dönemlerin adamı olmayıp adam gibi adam olmasında gizli sanırım..

(bkz: ismet özel)
Cahit Külebi (d. 1917 Tokat- ö. 20 Haziran 1997 Ankara), Türk şair.

Halk şiirinden, türkülerden yararlanarak çağdaş bir şiir oluşturmuş, konu olarak yurt sevgisini, insan ve doğa sevgisini işlemiştir. Şiirlerinde çocukluğunun ve gençlik yıllarının geçtiği yörelerden izlenimlerini yansıtmıştır.

Tokatın Zile ilçesinin Çeltek köyünde doğdu. ilkokulu Niksar'da, liseyi Sivas'ta bitirdi. istanbul Yüksek Öğretmen Okulunu bitirdikten sonra edebiyat öğretmenliği, milli eğitim müfettişliği, kültür ataşeliği gibi görevler ile Türk Dil Kurumunda genel yazmanlık görevini yürütmüştür.

Eserleri
Şiir Kitapları

Adamın Biri (1946)
Rüzgâr (1949)
Atatürk Kurtuluş Savaşında (1952)
Yeşeren Otlar (1954), 1955 Türk Dil Kurumu Edebiyat Ödülü
Süt (1965)
Şiirler (1969)
Türk Mavisi (1973)
Sıkıntı ve Umut (1977)
Yangın (1980), Yeditepe Şiir Armağanı
Bütün Şiirleri (1982)
Güz Türküleri (1991)
Bütün Şiirleri (1997

Anı

içi Sevda Dolu Yolculuk (1986)

Düz Yazı

Şiir Her Zaman (1985)

http://tr.wikipedia.org/wiki/Cahit_K%C3%BClebi
DOST

Bir gece habersiz bize gel
Merdivenler gicirdamasin
Öyle yorgunum ki hiç sorma
Sen halimden anlarsin
Sabahlara kadar oturup konusalim
Kimse duymasin
Mavi bir gökyüzümüz olsun kanatlarimiz
Dokunarak uçalim.

insanlardan buz gibi sogudum,
iste yalniz sen varsin
Öyle halsizim ki hiç sorma
Anlarsin.
istanbul şiiri ile ünlüdür.

Kamyonlar kavun taşır ve ben
Boyuna onu düşünürdüm,
Kamyonlar kavun taşır ve ben
Boyuna onu düşünürdüm,
Niksar'da evimizdeyken
Küçük bir serçe kadar hürdüm.

Sonra âlem değişiverdi
Ayrı su, ayrı hava, ayrı toprak.
Sonra âlem değişiverdi
Ayrı su, ayrı hava, ayrı toprak.
Mevsimler ne çabuk geçiverdi
Unutmak, unutmak, unutmak.

Anladım bu şehir başkadır
Herkes beni aldattı gitti,
Anladım bu şehir başkadır
Herkes beni aldattı gitti,
Yine kamyonlar kavun taşır
Fakat içimde şarkı bitti.
Söyleyişinde halk dilinin duruluğunu kullanmayı başarmış şairimizdir.

Ne yıldızlar kaynaşır gökyüzünde,
Ne sevdayla dolar taşar gönüller.
Bir rüzgar eser ki bıçak gibi
El ayak şişer.
Sivas yollarında geceleri
Ağır ağır kağnılar gider.

(Sivas Yollarında)
doğum tarihi : 1917 tokat. ölüm tarihi : 1997 ankara.

tokat'ın zile ilçesinin çeltek köyü'nde doğdu. ilkokulu niksar'da, liseyi sivas'ta bitirdi. istanbul yüksek öğretmen okulu'nu bitirdikten sonra edebiyat öğretmenliği, milli eğitim müfettişliği, kültür ataşeliği gibi görevler ile türk dil kurumu'nda genel yazmanlık görevini yürütmüştür.

Adamın Biri (1946)
Rüzgâr (1949)
Atatürk Kurtuluş Savaşında (1952)
Yeşeren Otlar (1954), 1955 Türk Dil Kurumu Edebiyat Ödülü
Süt (1965)
Şiirler (1969)
Türk Mavisi (1973)
Sıkıntı ve Umut (1977)
Yangın (1980), Yeditepe Şiir Armağanı
Bütün Şiirleri (1982)
Güz Türküleri (1991)
Bütün Şiirleri (1997)
Güzel Yurdum (1996)

Anı :
içi Sevda Dolu Yolculuk (1986)

Düz Yazı :
Şiir Her Zaman (1985)

Deneme kitapları :
Ecem'in günlüğü (1972)
1917 yılında Tokat'ta doğdu, 20 Haziran 1997'de Ankara’da öldü. istanbul Yüksek Öğretmen Okulu Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü bitirdi. Liselerde ve konservatuarda edebiyat öğretmenliği yaptı. Milli Eğitim müfettişliği, isviçre'de kültür ataşeliği ve öğrenci müfettişliği yaptı. 1976-1983 yılları arasında Türk Dil Kurumu Genel Yazmanı'ydı. 1940 sonrasında başlayan şiirimizin yenileşmesi hareketinde kendine özgü bir yeri var. Rahat anlatımı, içtenlik ve duyarlılığıyla ilgi çeken titiz bir şiir işçisi.
önde gelen şiirleri;

KAYIP SEVDA
ÇiÇEKLE KONUŞMA
GÜNEŞLi ÇAYIR
TEMMUZ
HiKAYE
KADINLAR
TEREKE
SONBAHAR
EVEL ZAMAN
DOST
DENiZ KIYISI
BiR KIRIK DÜŞ
ŞiMDi
--spoiler--
cahit külebi türkiye coğrafyasının şiirini yazıyor. hiçbir şair şiiri bitirmeyi cahit külebi gibi bilemez.
--spoiler--

cemal süreya
aşkın şairidir.
leblebi. *
çiçekle konuşma şiiriyle gönlümüzde yer etmiş usta şair.

'artık ne pencerem var seni koyacak
ne masam,
sevgilim de yok bu şehirde
çiçek seni alıp ne yapsam ? '
istanbuldaki isimli şiiriyle insanı aşık olmaya zorlayan şair.

' istanbul'da bir sevdiğim vardı
Keçi yavrusuna benzer,
Rüzgar eserdi hafiften gözlerinde
Halden anlardı.

Bütün Şehzadebaşı bilir hikayemizi,
Gülhane parkı bilir, gemiler bilir,
Gelip geçen bakardı.

Yanakları güz elmasına benzer
Soğuk havalarda.
Ormanlar gibi bakışları;
Çocuktu, aceleci, bir hali vardı.
Bahar günleri geldi miydi
Saçları uzardı.

Adını bile unuttum
Yüzünü de, gemileri de,
Yalnız ara sıra aklıma geliyor
Sabah akşam iş başında
Ve asfalt caddelerde. '
"artık ne pencerem var seni koyacak
ne masam,
sevgilim de yok bu şehirde
çiçek seni alıp ne yapsam ?"
kent yaşamına uyum gösterme çabasındaki kırsal kesim insanının duygularına, yetişip içinden geldiği ve çok iyi tanıdığı köy çevresine, doğaya, gerçekçi bir yaklaşımla ele aldığı konuları ustalıkla işlemiş, şiiri yapmacıklıktan uzak, içtenlik ve sevgi dolu, anlatımı yalın, sağlam yapılı şiirlerin ustası şairdir.

--spoiler--
(...)
biz gençliğimizde marksizme saygı duyduk. neden biliyor musunuz ? marksizmi biz hep, insanların birbirlerine karşı namuslu, sevecen olmaları şeklinde düşünüyorduk. bence markist olmak bir ahlak meselesidir. ahlaksız insan marksist olamaz. bütün insanların ahlaklı olması da mümkün değil. belki marksizmin, şimdilik, başarıya ulaşamamasının nedenlerinden biri de budur.
sanatçı olmak için ille de iyi insan olmak gerekmez. (...)
--spoiler--
sen yokken

Sen yokken gittim
Korkularımın üstüne
Hiç ardıma bakmadım
Gümüş şiirler yazdım sen yokken
Çok yangın çıktı yüreğimde
Küllerini bile savurmadım
Irak denizlerin fırtınasıydım
Uzak iklimlerin sert rüzgarları
Kulaçlarken denizinde gurbeti
Kanlı savaşlarım,
Belalı sevdalarım olmadı hiç
Ama hep sustum,
Hep ağladım, hep yandım sen yokken.
Bekliyorum dönüşünü yeniden,
Bir gelsen,
Hayatın önünden alsan beni
Bir gelsen,
Sellerin önünden alsan beni
Bir gelsen,
Ölümlü düşlerimden alsan beni.

Çok durdum güneşe karşı bir başıma
Savrulurdum rüzgarlarında sensizlik denizinin
Sen yokken,
Az dolaşmadım gönlümün kuytularında
Üşüyen karanfilim şimdi buruşuk parmaklarda
Bir kırağı ayazıydım gecenin kollarında
Zifirlerinde sadece ben üşürdüm.
Hiç aldırmadım esen rüzgara
Hiç dinlenmiş bir yürekle çıkmadım ortaya
Yinede hiç yıkılmadım giden trenlerin ardından
Ama bütün yangınlar beni yaktı önce
Hep ortasında kaldım vurgunların
Vurgun nedir ki? deme
Bir babanın serzenişi nasılsa öyle
Bayrakları indirilmiş,
Bozguna uğramış bir hisardım sen yokken
Hep sustum,
Hep yandım, hep ağladım sen yokken.
Bir gelsen,
Yangınlardan alsan beni,
Bir gelsen,
Dünyalarımdan alsan beni,
Bir gelsen,
Şafaksız gecelerden alsan beni,
Ama ne zaman gelsen,
Akşam kızılı gözlerimle bulacaksın beni.
--alıntı--
cahit külebi, aydın bir saz şairi içtenliği, bir karacaoğlan rahatlığı ve temiz bir dil ile, zaman zaman kötümser, güvensiz kendi türküsünü söyledi. tarım kafiyeler, iç sesler, duygu ve düşüncelerine eklediği zarif benzetmeler ve söyleyişindeki titizlikle en sevilen şairler arasına girdi.
--alıntı--

behcet necatigil

evvel zaman şiiri

asardın okulu her sabah
sen de aşıktın bir zamanlar,
geceleri sokak sokak gezerdin
ellerin ceplerinde, yıldızları sayarak.

insanın sevdası on beşinde
horoz şekerlerine, güneşlere benzer,
gülerdi tramvaylarda bir küçük kız
bekareti beyaz dişlerinde.

içi kadın çamaşırı dolu vitrinlerin,
allık pudra, frenk altını küpeler,
o tarihte dükkanların önünde
dalıp giderdin.
kamyonlar kavun taşır adlı şiiri yaşar kurt'un o güzel şarkısında çok güzel canlanmıştır. sanki o güzel kavun kokuları burnuma gelir gibi...
ayrıca aşığıda sade ve detaycı güzel bir diğer bir şiiri için bkz.

zerdali ağacı.

Havalar güzel gidiyor
Sen de çiçek açtın erkenden
Küçük zerdali ağacım,
Aklın ermeden.

Bak kurt gibi kalın yapılı
Görmüş geçirmiş ağaçlara
Küçük zerdali ağacım,
Pişman olursun sonra.

Şimdi okşar da hafif hafif
Bir gün yerden yere çalar rüzgâr
Küçük zerdali ağacım,
Bakma güzel gitsin havalar.

Sallansın dalların çocuklar gibi
Bakma güneş ısıtsın varsın
Küçük zerdali ağacım,
Sonra donarsın.

Zemheride bahar mı olur
Akşamları seyret anlarsın
Sakın erkenden çiçek açma
Küçük zerdali ağacım.
HARP iÇiNDE

Babalar evlerine mahçup döndü her aksam
Harp içinde.
Analarin sütü kesildi,
Çocuklar agladi,
Erkekler askere gitti.
Kadinlar bir deri bir kemik.
Harp içinde kizlar sarardi.

Savasanlardansa
Ancak bir hatira kaldi.
kamyonlar kavun taşır ve ben hep onu düşünürdüm,
niksar daki evimizdeyken çocuklar kadar hürdüm
hala kamyonlar kavun taşır ama içimdeki şarkı bitti..
Bu şiiriyle beni benden alan ve hüzne boğan yeri doldurulamayan şair...
ilköğretim türkçe kitaplarını açtığınızda kesinlikle en az bir tane şiirini görebileceğiniz şair.
SiVAS YOLLARINDA

Sıvas yollarında geceleri
Katar katar kağnılar gider
Tekerleri meşeden.
Ağız dil vermeyen köylüler
Odun mu, tuz mu, hasta mı götürürler?
Ağır ağır kağnılar gider
Sıvas yollarında geceleri.

Ne, yıldızlar kaynaşır gökyüzünde,
Ne, sevdayla dolar taşar gönüller,
Bir rüzgâr eser ki bıçak gibi
El ayak şişer.
Sıvas yollarında geceleri
Ağır ağır kağnılar gider.

Kamyonlar gelir geçer, kamyonlar gider
Toz duman içinde,
Şavkı vurur yollara,
Arabalar dağılır şoförler söver,
Sıvas yollarında geceleri
Katar katar kağnılar gider.