bugün

malesef insanları bir otobüsün kapıları kapanmayacak düzeyde taşıyan ve oldukça kalitesizdir.

şehiriçi ulaşıma sürekli zam gelmektedir ancak kalite aynı oranda artmamaktadır.
Bir nesli ikarus otobüsleriyle çürüten kalitedir. El mahkum arkadaş. Bindik, bineceğiz.
Ben kıçı korüklerde terlememiş insana insan demem.
istanbul'da bu kalite tavan yapmıştır efenim. şöyle ki;

- yamyam suratlı minibüs şöförleri.
- kuralları hiçe sayan minibüs şöförleri.
- ara sokaklarda 100 kilometre hız yapma cesaretine sahip minibüs şöförleri.
- birşey sorduğunda suratına yiyecek gibi bakan minibüs şöförleri.
- ayılıkta master yapmış minibüs şöförleri.
- giyimine kuşamına zerre kadar özen göstermeyen minibüs şöförleri.
- trafikte her önüne gelip sataşan, küfür eden minibüs şöförleri.
- minibüsü ıssız bir yerde durdurup müşterisine tecavüz eden minibüs şöförleri.
- altında şahsi aracı varmış gibi diğer araçlarla yarışan minibüs şöförleri.
- allahım bir an önce durağa gelsem de insem dememize sebep olan minibüs şöförleri.

daha bu ayılara söylenecek o kadar çok söz var ki sabaha kadar sayabilirim.
bursa'da sıfır hatta sıfırın altında ble not verilebilecek bir kalitedir. kalitesizliği bırakınız gece saat 24'ten sonra bursa'da yerinizden kıpırdayamazsınız. taksiye verecek paranız varsa o başka tabii. ister bir durak öteye gidin isterseniz şehrin öbür ucuna otobüse 1,5 lira vereceksiniz eliniz mahkum. belediye otobüs işlerinden elini eteğini çekmiş daha doğrusu kürt minibüsçü mafyasının baskısına dayanamamıştır. bursaray'ı bir kenara bırakırsak şehir içi ulaşım kürtlerin elinde. şoförler doğru dürüst türkçe bilmez, hatta çalıştığı hattı bilmez.
Kayseri ilimizde minibüslerin kaldırılması, halk otobüslerinin sıfırlanması ve raylı sistemin getirilmesi ile tavan yapmış kalitedir.
bursa'yı kuzey-güney savaşına sürükleyecek bir raylı sistem vardır. koca şehir doğu-batı doğrultusunda bir tren yolu ile kuzey ve güney olarak ikiye ayrılmıştır. evleri bu hafif raylı sistemin istasyonlarına yakın olanlar şanslıdır. ancak uzak olanlar dikey besleme otobüslerini beklemek zorundadır. bazı otobüslerde çeşitli semtlerden şehir merkezine direk giderler ama onlarda cumartesi, pazar çok dolu olur. gece 12'den sonra, taksi veya dolmuşçular ile pazarlık yapılarak eve ucuza gidilebilir. yoksa arkadaşta kalınır.
3 büyük şehirde*** de dönem dönem yaşamış biri olarak diyebilirim ki rezalettir.
plan yoktur öncelikle hiçbirisinde. istanbul'un geçmişinden ve coğrafi konumundan gelen avantajları olmasına rağmen hala kullanılamamakta bunlar. düşünün hala o köprülerden otobüsler geçiyor denizden aktarma yapamıyorlar.

bursa bütün bu şehirler içinde en rezili. aslında çok büyük bir şansı değerlendiremedi bursa. tam gelişme döneminde cahil belediye başkanları rezil ettiler onu. gece zaten ulaşım yok, dolmuş taksiler bir avantajdı belki ama onların da ulaşım ağı zengin değil. bursaray ise tam bir felaket. hangi akıl böyle bir ulaşım ağını üniversiteye 5-6 km kala keser ki?

ankara gökçek belasının plansız ve yarını düşünmeden yaptığı köprülerle 5 sene sonra tıkanma aşamasına geldi. 11'den sonra otobüs 12'den sonra metro olmuyor koskoca başkent'te. fazla söze gerek var mı?

kişisel ulaşımdan açarsak konuyu istanbul malumunuz kilit her noktası açılmaz da 2-3 saatten önce. köprü yapılarak da çözülecek bir sorun değil bu. insan fazlalığı olduğu için çalışma saatlerinde ayarlamalar, farklı ulaşım yolları denenmeli.

bursa'da iş çıkışları çarşamba ve heykel civarındaki tek yönlü trafik çoğunlukla sıkışık olur onun dışında şehir merkezi dışı ulaşımı şehrin geniş bir alana alabildiğince yayılması nedeniyle sıkıntılı değildir. merkez sorunu halledilebilirse bursa 20 yıl kadar sorun yaşamaz o zamana kadar da uçan araçlar imal edilir herhalde .*
ankara ilk seferde de değinmiştim bu konuya. ankara'Nın her yanı 48 günde yapılmış köprülü kavşaklarla doludur. ve fakat kimse düşünmez bu köprülü kavşaklarla sıkışan trafiği açtığınızda o trafik yoğunluğu nerede patlar diye. işte bu patlama noktalarına bir şey yapamadığın için 5 sene sonra o kavşaklar da sıkışacak ve onları yıkmadan değişiklik yapamayacağın için bu kavşaklar en büyük sorunun olacak.
ankara'da o kavşakların açılmasıyla trafik eskişehir yolu ve kızılay çevresinde yoğunlaşır. buna da bu ynetimin aklı ermiyor, köprülü kavşak da yapamadığından yıllardır tek değişiklik yok bu yolada. dönüş yasağı vb uygulamalar da iyice karmaşıklaştırıyor trafiği.
zaten melih anlık çözümler uygulayamadığı yerlere dokunmaz. örneğin aoç yıllardır çözülemeyen bir sorundur ve bu kafayla da çözülmesi imkansızdır.
yazılan entrylerin çoğunluğuna bakıldığında aslında büyükşehirlerde şehir içi ulaşımın * kalitesizliği olması gereken başlık.
kullanılan araçların kalitesiyle eş değerdir. bursa'daki körüklü s2 lerdeki yanık balata kokusu bu kalitenin unutulmaz simgesidir.
melih'i sevmem ama ankara'da ulaşımın kalitesi fena değildir. yazın klima, kışın sıcak kalorifer. otobüsler temiz, koltuklar rahat. artık pek körüklüde kalmadı, doğalgaz ile çalışan son model man otobüsleri mis gibidir. birde gece mesaisi olsa tadından yenmeyecek. gece 12'de taksiden başka birşey yok koca şehirde.
kaliteyi sadece konfor olarak algılamamak gerekir , gelen araçlara sıkışıp mı biniyorsunuz. uzun süre araç bekliyor musunuz ... bunlar önemlidir.
dolmuşların azaltıldığı halk otobüsnün olmadığı şehir izmirdir. dolmuşlarda kalksın . sadece belediye yolcu taşısın.
500 T ile yapılacak bir tecrübe sonrası, bineceğiniz diğer tüm araçlar (tramvay, metro, belediye otobüsler vb) size audi a8 quattro konforu yaşatacaktır. Ancak ne yapıyoruz evvela 500 T ye biniyoruz.
yöneticilerin kalitesiyle doğru orantılıdır.
toplu taşıma deyince 'üst üste insanlar' anlayışı hakim olan şehirlerde 'otobüs şuradan eve değil şu belediye başkanının yanına gitse ben de bi güzel kussam onun beynine' diyesi geliyor insanın.
hizmeti lütuf gibi gören bir memlekette yaşamak ve düşünmek çok zor olsa gerek.
şehiriçi ulaşımı hakkında bizim şehirde bir sıkıntı yok, fakat abi bu minibüsçü tayfası meseleyi kavrayamamışa benziyor, adamlarlar yolcu tşımak için mi çalışıyor, yoksa şehiriçi rallisinemi katılıyorlar, sürekli biyere yetişme halindeler ,bazen bu nedenle yolcu bile almıyorlar, ben meselenin içinden çıkamadım, anlayan varsa anlatsın...
istanbul için konuşursak; öncelikle otobüse nereden bindiğinizin pek önemi yok. varoş bölgelere gidecekseniz kesinlikle geç kalırsınız. otobüs 9.45 de gelecekse, kafadan 20, 25 dk. geç gelir. yine varoş semtlere giden iett otobüslerinin büyük kısmının körüklü otobüs olduğu malumunuz. körüklü olduğu için şoför tarafından içeriye tüm istanbul ahalisi sığabilirmiş gibi geliyor ve içerisi nefes alınamayacak hale geliyor çoğunlukla. son derece de ağır ilerleyen körüklü, hayatı zindan eder. minibüslere göz atalım.. yolcu istiflemede otobüsten daha beter. ayakta duracak yer kısıtlı, tutunacak yer kısıtlı. şoförü de muhtemelen psikopat çıkar, para üstü göndermez, ineceğiniz yeri söylemenize rağmen umursamaz vs. varoşlara gidebilmek bu kadar zorken lüks semtler için aynı bokun lacivertinden bahsedebiliriz sadece. lüks semtlerde yaşayan büyük kesim araca sahip olduklarından, oraya giden otobüsler pek tıklım tıklım olmaz. rahat gidilebilir. fakat nüfus yoğun olduğu için de özel araçlar trafiği kitler ve saatlerce trafiğe gömülebilirsiniz. vapur ile karşıya geçmek hala güzel, ve keyifli bir kolaylık. trenlere göz atarsak gerçekten berbat haldeler. binip de inmeyen tinerciler, meczuplarla dolu içerisi. tren içinde güvenlik önlemleri az, kapılar genellikle bozuk ve çocuklar kapıdan asılıp seyahat ediyorlar. adeta korku treni gibi. metrobüsler ilk geldiğinde gerçekten çok faydalı idi. mesafeler kısalmış, sefer sayısı da arttıkça kalabalık insan yığını azalmıştı. ta ki, metrobüsler teker teker bozulana kadar. sonunu biliyorsunuz, sefer sayıları git gide azaldı, kalabalıklık arttı, cam dahi açılamıyor. bir de yolda kalırsa ittirme derdi.. metrolar ise sorunsuz çalışıyor genelde ve benim en rahat, konforlu ulaşımımı gerçekleştirdiğim yegane araç kendisi. bu kadar anlatmışım ama yine de aklında bulunsun, paran varsa ineklik etme taksi tut harbiden..
istanbul'da 0'a yakın olan kalitedir.
(bkz: kalite derken)

kültür seviyesine göre değişkenlik gösterir. hayatında toplu taşıma görmemiş bi vatandaş için ikarus lar mükemmeldir ama batıya göre kalitenin olmadığıda bir gerçektir. herkesi toplu taşımaya özendirmeye çalışmak ama iş çıkış saatlerinde hergün aynı rezilliği yaşamak gibi.
(bkz: biz insan taşıyoruz)**
özellikle istanbul'da kalitesiz ve pahalıdır.
özellikle toplu taşıma araçlarında zirveye ulaşan hadisedir.bu kalitenin tadına varmak için üstüne para vermek te tadından yenmez hale getirir.
kalitelidir. özellikle istanbul'da ulaşımdan çok memnunum. otobüsler gayet nezih ve modern. metrobüs isimli icat hayatımızı kolaylaştrmıştır. bir vatandaş olarak vergilerimin karşılığı olan kaliteli hizmeti aldığımı düşünüyorum. belediyemize binlerce teşekkür ediyorum.

(bkz: kafa güzelken yazılan entryler)
kalite. evet kaliteli büyükşehirlerimizdeki ulaşım imkanları tabi eğer somali ile karşılaştırırsanız. *
konu ankaradaki ulaşım ise boktan olan hizmettir. otobüslerde klima yoktur . metro desen aynı şekilde sıcaktır. 4 aydır istanbulda olan bir kişi olarak söylüyorum ki istanbulda çok daha kalitelidir şehir içi ulaşım. en azından klima var hepsinde.
Ankara'da olmayandır. Nerede olursanız olun birbirine çok yakın olmadığı sürece bir semtten diğerine direkt gitmek neredeyse imkansız. 10 dakikalık yolu Kızılay'a aktarma yapmak zorunda kalıp 40 dakikaya uzatmak zorunda kalıyorsun.
metro inşaatının bitmesiyle izmir'de bir nebze dahi olsa yükselecek olan kalitedir.

tabi özellikle üçyoldan fahrettin altay meydanı arası uzun süredir kabus olmuş durumda... dün normal şartlarda 15 dakika sürmesi gereken yolun bir saat sürmesi sinirlerimi oldukça gersede, metro inşaatı bittikten sonrasını düşünerek bir anda toparlandım.

gerçi izmirdeki asıl sıkıntı yolların darlığıdır. misalen sabahları ve akşamları belli noktalarda biriken trafiğin sorun yaratmasıdır. yollar zamanında bir şerit daha fazla yapılsaydı bu kadar sıkıntıya hacet kalmazdı.